by Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net
2016-17 EuroLeague sezonunun ilk on maçı geride kaldı. Yeni formatta sezonun üçte birine denk gelen bu süreçte birçok zevkli maç, çokça sürpriz sonuç, harika performanslar ve kurnaz coaching’ler Avrupa’da sahne aldı.
İşte oynanan bu 80 maçı kaynak alarak dağıttığımız “erken” sezon ödülleri.
MVP: Milos Teodosic (CSKA Moskova)
Son şampiyonun saha içi generali bu sezona da oldukça istim üstünde başladı. Oynadığı 10 maçın 9’unda çift hanelere ulaşan yıldız guard, 3 maçta 25 sayının üzerinde attı ve 4 kez de sayılarının yanına asistlerini ekleyerek double-double yaptı.
Bunlar Milos Teodosic’in performansının sadece kağıda yansıyan tarafları. Onun bu ilk 10 maçtaki performansını, sistemini o ve De Colo’nun üzerine inşa eden Itoudis’e sorsak bize daha övgü dolu sözlerle anlatacaktır. Onun saha içindeki varlığı, neredeyse her pas opsiyonunu gören gözleri ve artık takımına liderlik edecek seviyeye gelmiş olgunluğu ile Milos Teodosic paha biçilemez bir oyuncu.
Euroleague’in ilk ayı olan Ekim ayının MVP’liğini kazanan Sırp oyuncu, Nando De Colo’nun sakatlığı ve kendisinin iki maç üst üste +30 sayı üretecek kadar yükseğe çıkmış formu da göz önüne alındığı zaman Aralık ayında da bu ödülün en büyük favorisi. Bu bile bizim, Teodosic’e neden bu ödülü layık gördüğümüzü anlatıyor.
En İyi Çaylak: Will Clyburn (Darüşşafaka Doğuş)
Will Clyburn, Darüşşafaka’ya 5 Ağustos gününde imza attı ve Blatt’in takım omurgasına eklediği son parçaydı. Daha önce hiç Euroleague görmemişti. Bu seviyeye ilk kez çıkacak bir oyuncu için yaşlı sayılırdı. Geçmişte Eurocup seviyesinde varlık gösterememişti ve geldiği lig de skorerler konusunda kötü ünü olan bir ligdi. Ancak Will Clyburn bu soru işaretlerinin hepsini basketboluyla akıllardan silmeyi bildi.
Ve etkisini ilk haftadan göstermeye başladı. Takımının zorlu Belgrad deplasmanından çıkmasına 19 sayıyla yardımcı olan Amerikalı forvet, lige alıştıkça da performansını artırmayı bildi. Son 5 maçın 4’ünde takımının en skorer ismi olan oyuncu geride kalan maçlarda da 13.2 sayı ortalaması yakalamasını bildi.
Koç David Blatt’in elinde, geldiği günden daha iyi bir oyuncuya dönüşen Will Clyburn, gerek gelişimi gerek de sahip olduğu yetenekleriyle basketbolseverleri heyecanlandıracak türden bir basketbolcu ve bu ödülü fazlasıyla hak ediyor.
En İyi Koç: Dejan Radonjic (Kızılyıldız)
Kızılyıldız sezon öncesinde çoğuna göre ligin en zayıf ekibiydi. Bu görüşe sahip olanların da hakkını vermek gerek çünkü kadroları genç ya da veteran sayılabilecek Sırplardan oluşuyorken sahip oldukları tek yabancı da Euroleague seviyesinde görev adamından daha yüksek bir etiketi olmayan Charles Jenkins’ti. Ancak sıradışı koç Dejan Radonjic bu malzemeden beklentileri en çok aşan iki takımdan birini çıkarttı.
Kızılyıldız, 100 sayı yedikleri Anadolu Efes maçına kadar ligin en iyi iki savunma takımından biriydi. O maça rağmen 10 maç sonunda ligin en Barcelona’nın ardından ligin en az sayı yiyen ikinci takımı. İstatistikler böyle iken bu oyun sonuca da etki ediyor. 4 galibiyet ile 6. Maccabi’nin sadece 1 galibiyet arkasında olan takım bu galibiyetleri ise kolay yoldan almadı. İlk önce çift haneli farklarla geriye düştüğü maçta korkutucu Abdi İpekçi deplasmanından çıkan Kırmızılılar; hemen sonraki maç günü evlerinde Barcelona’yı mağlup etmeyi bildiler. Bunların yanında yine bir geri dönüşle kazandıkları Brose deplasmanında ise ne kadar inatçı bir takım olduklarını ispatladılar.
Kızılyıldız’ın geçtiğimiz sezon TOP8’e kalması sürpriz sayılabilecek bir durumdu. Ve iki sene üst üste, tamamen farklı kadrolarla ve farklı düzenlerle sürprizi gerçekleştiren koç bir saygı duruşunu hak ediyor. Euroleague’i daha güzel bir yer haline getirdiğin için teşekkürler Dejan Radonjic.
En İyi Genç Oyuncu: Marko Guduric (Kızılyıldız)
Kızılyıldız’ın başarısı sadece coaching ya da şansla açıklanacak türden değil şimdilik. İçlerinden illa bir tane oyuncu ödülü çıkması gerekiyordu ki bu ödülü de Marko Guduric’e yazarken tereddüt ettiğimizi söyleyemem. Geçtiğimiz 10 maçta Marko Guduric genç oyuncular arasında tartışmaya mahal vermeyecek şekilde en çok sivrilen isimdi.
Özellikle Barcelona karşısında 21 sayı, 5 asist, 4 ribaund, 2 top çalmayla galibiyeti getiren performansı ile dikkatleri üzerine çeken oyuncu, gün itibariyle Milko Bjelica ve Marko Simonovic gibi iki tecrübeli ismin arkasından takımının en skorer üçüncü ismi. Ancak ortalamasının düşük olmasının sebebi kötü skor meziyeti değil. Tecrübesizliğinin vermiş olduğu istikrarsızlık. Geride kalan 10 maçın 5’inde 5 ve daha az sayı üreten genç isim, geri kalan 5 maçta da çift haneye ulaşmasını bildi.
Sahip olduğu yetenek, klas ve temel basketbol bilgisi onu Avrupa’da en üst seviyeye taşıyabilir. Tek yapması gereken şey olgunlaşmak ve gelişimini aynı hızda devam ettirmek.
En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu: Tyler Honeycutt (Anadolu Efes)
Tyler Honeycutt geçtiğimiz sezon bol yıldızlı Khimki kadrosunda “konuk oyuncu”dan öteye geçmeyecek bir role sahipti. Yine doğası gereği pis işleri yapıp savunmayı tutkallıyordu ancak sahada ortalama olarak sadece 19 dakika kalırken yalnızca 4 top kullanıp 6 sayı atabiliyordu. Ancak işler bu sene biraz değişti.
Velimir Perasovic’le çalışma fırsatı aslında onun için bir nimet sayılırdı çünkü Hırvat koçun Adam Hanga veya Romain Sato gibi tutkal forvetlerle nasıl uyum sağlandığı biliyordu ve Honeycutt da bu fırsatı iyi değerlendirdi. Sezona tutuk girse de Olympiacos maçından itibaren koçunun güvenini kazanarak rolünü kazanan isim, takımın hızlı basketbola uyum sağlamasıyla beraber oyununu iyice keskinleştirdi ve belki de kariyerinde hiç sahip olmadığı kadar özgürlüğe sahip oldu. Geçtiğimiz sezon sadece 4 top kullanan oyuncu, 10. haftadaki Maccabi deplasmanında sadece 9 tane üçlük kullandı.
Tabii gelişen hücum performansı ve rolünün yanı sıra bunun tetiklediği savunma gelişimini de göz ardı etmemek gerekiyor. Tyler Honeycutt ilk 10 haftada, bir forvet olmasına rağmen, 8.4 rebound ortalamasıyla ligin en çok ribaund çeken oyuncusu. En yakın rakibi Nicolo Melli’ye neredeyse 1 ribaund fark atmış durumda. Tabii bu biraz da Efes’in maç içinde çok top kullanmasından kaynaklanıyor, bunu size söylememek sizi kandırmak olur ancak takımda Bryant Dunston ve Derrick Brown gibi iki iyi ribauntçu varken onların arasından sıyrılmak bile övgüyü hak eder.
Beklentileri Aşan Takım: Zalgiris Kaunas (feat. Kızılyıldız)
Aslında Kızılyıldız’ın başarısına bir önceki kategoride bolca değinmiştik ancak bu başlık altından onların adını anmamak sadece haksızlık olurdu. Onun için yazının başında onlardan söz etmeyi tercih ettik.
Ancak bu sezon Avrupalı basketbolseverleri şaşırtan bir takım daha var. Efsane Sarunas Jasikevicus’un Zalgiris Kaunas’ı. Yıllardır Euroleague 16.sı olarak Euroleague’i tamamlayan, grup aşamasından sonra pek bir varlık gösteremeyen Litvanya temsilcisi bu sene uzun zamandır olmadığı kadar iyi bir çizgide ilerliyor. 4 galibiyetle play-off potasının sadece 1 galibiyet arkasında olan takım, oynadığı takım oyunuyla dikkat çekiyor.
Süreleri olabildikçe eşit ve adaletli dağıtan Jasikevicius’un sisteminin kilit iki ismi de Leo Westermann ve Paulius Jankunas. Ancak bu isimlerin yanı sıra bu sene adeta parıldayan Brock Motum ve geçen seneki performansını Euroleague’e taşıyamasa da baskının altında ezilmeyen Kevin Pangos’un da adlarını anmak gerekiyor.
İlk tam koçluk sezonunda Sarunas Jasikevicius, basketbolculuk dönemindeki hayranlarına güzel zamanlar yaşatıyor. Tabii ki aynı zamanda basketbola aşık Zalgiris taraftarlarına da. Dileriz ki Zalgiris Kaunas ve Jasikevicius bizi olumlu anlamda şaşırtmaya devam ederler.
En İyi Beş:
Milos Teodosic: Ligin asist kralı, Ekim ayı MVP’si, son şampiyonun saha içi beyni. Teodosic şu an Euroleague’in tartışmasız en iyi oyun kurucusu.
Sergio Llull: Teodosic, Ekim ayını kazanmış olabilir ancak Kasım ayının galibi ise Sergio Llull’dü. Llull şu an ligin en skorer üçüncü oyuncusu konumda. Asist sıralamasında ise Heurtel’le beraber beşinciliği paylaşıyor. Ancak lig ikinci Real Madrid’in oyunundaki vazgeçilemez ağırlığı bile başlı başına onu bu beşe sokmaya yeterdi.
Will Clyburn: Lige fırtına gibi giren çaylak, 3 numaralar arasından en sivrilen isim oldu. Euroleague’in en saygın koçlarından David Blatt’in, onu Euroleague’in en saygın deplasmanlarından biri olan OAKA deplasmanında oyundan çıkartmadan oynatması onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunun ispatı.
Tyler Honeycutt: Velimir Perasovic’in prensi Efes forması altında büyümeye devam ediyor. Ligin ribaund kralı olan oyuncu; yaptığı smaçlar ve vurduğu bloklarla da basketbolseverleri eğlendiriyor. Şimdilik onun için işler tıkırında!
Ekpe Udoh: Fenerbahçe, Euroleague’e bıraktığı yerden başlayamasa da Ekpe Udoh’un takıma ayak uydurduğunu söylemek güç. Ağır sorumluluk altındaki Obradovic’in yorgun savaşçısı şu an ribaund ve blok istatistiklerinde lig üçüncüsü. Ligin en isimli “savunma bakanı” bu sezon da Fenerbahçe potasını korumaya devam ediyor.
En İyi İkinci Beş:
Vassilis Spanoulis: Final Four’un Sinan Erdem’e alınmasının heyecanı mı, yoksa Final Four’dan uzak kalmasının acısı mı? Belki de Kill Bill bu sezona son cinayetini işlemek için girmiştir? Nedenini bilmiyoruz ancak 34 yaşındaki suikastçı bu sezon kariyerinin en verimli dönemlerinden birini oynuyor. 6.9 asist ile asist tablosunda lig ikincisi olan oyuncu bunun yanına da 15.2 sayıyı da eklemeyi başardı.
Keith Langford: Özlemiştik ama! EA7 Milano ile sayı kralı olduğu sezondan bu tarafa sadece bir grup aşaması kadar Euroleague’de kalabilen Keith Langford, 1.5 sezonluk aranın ardından Euroleague’e herkese kim olduğunu hatırlatarak döndü. Takımı başarıdan başarıya koşmasa da şu an kendisi ligin hem sayı kralı hem de en çok verimlilik puanı toplayan oyuncusu.
Rakim Sanders: Alışılmadık fiziği, yüzdeli hücumları ve atletizmiyle Rakim Sanders, bu sezon Euroleague’in en gösterişli forvetlerinden biri. Verdiği verimle Alessandro Gentile’yi bile hesap dışında bırakan oyuncu, Rapesa’nın Simon’la beraber en güvendiği isim. Şimdiden taliplerini kapıya dizen bu performansıyla en iyi ikinci beşe girmeyi kesinlikle hak etti.
Nicolo Melli: Zarefet, yetenek, oyun zekası, fundamental. Nicolo Melli, geleneksel bir Avrupalı basketbolsever için rüyalardan çıkmış 4 numara. Bu sezonu da oldukça iyi geçiriyor. En çok verimlilik puanı toplayan 4. oyuncu olan Melli, ribaund sıralamasında da sadece Honeycutt’a geçildi. Takımı için işler yolunda gitmese de Melli bu sene özel performanslardan birini sunuyor.
Anthony Randolph: Geçtiğimiz sezon Kuban’ın Final Four yolunda eşsiz katkılar yapan isim bu sezon Real Madrid forması altında ışıldamaya devam ediyor. Çoğu maçta koç Pablo Laso onu kenardan getirse de rolünü sahiplenen ve çoğu maçta Llull’ün üstündeki sorumluluğu alan oyuncu Euroleague’de dağıtılmayan “En İyi 6. Adam” Ödülü için bu sezonun favorisi.
Bahsetmeden Geçemeyiz: Baskonia Organizasyonu
Geçtiğimiz sezon Perasovic’in yönetimi ve Bourousis’in liderliğinde peri masalı gibi bir sezon geçiren bir Baskonia vardı. Sezon başındaki beklentilerin hepsi aşılmış; Mike James, Darius Adams, Davis Bertans gibi en üst seviyeye çıkamamış oyuncular da isimlerini büyük harflerle duyurmuşlardı. Ancak sene sonu onları zorlu bir süreç bekliyordu.
Tüm takım dağıldı. Saha içinin iki lideri James ve Bourousis kıtanın en büyüklerinden PAO’ya gitti. Bertans ve Adams da ünlerini kıta dışına taşıdı. Takımı Final Four’a taşıyan Velimir Perasovic eski evi Efes’e döndü. Hani sadece takımın isminin değişmediği kalmıştı, o da değişti. Ama değişmeyen isim Querejeta bize tekrardan sihrini gösterdi. Mike James’in yerine Shane Larkin, Adams’ın yerine de Beabouis takıma katıldı. Geçen sezonun “ödülü kazanamayan MVPsi” Bourousis’in yerine Voigtmann ve Bargnani alındı ve koç olarak da Bilbao’da iyi basketbol vaat etse de başarıya ulaşamayan Sito Alonso takımın başına geçti.
Sonuç şimdilik mükemmel! En büyük yıldızları Andrea Bargnani’den verim alamasa da Baskonia 6 galibiyet 4 mağlubiyet ile CSKA-Real-Fener bloğunu sadece bir galibiyet geriden takip ediyor. İstatistiklere göre ligin en iyi savunma takımı onlar ve sahada oynadıkları basketbol da zevk veriyor. Burada en büyük övgüyü tüm değişiklere rağmen bu Bask şehrini, Avrupa basketbolunun kültlerinden biri haline getiren Jose Querejeta hak ediyor.
EuroLeague, hangi adıyla anarsanız anın, Baskonia ile daha güzel!