NBA Güç Sıralamaları (29.12.2016)

by Anıl Can Sedef & Mete Budak / info@eurohoops.net

2016’ya veda etmeye birkaç gün kala NBA’de sezonu neredeyse yarıladık. Takımlar 30 maç barajını aşarken son yaptığımız Güç Sıralaması’na göre takımların yerlerinde elbette değişiklikler oldu.

Batı’da favoriler zirvedeki yerlerini yavaş yavaş sağlamlaştırmaya başlarken playoff potasındaki takımlarla playoff yapmaya çalışan takımlar arasındaki farkın alışılmadık şekilde açıldığını görüyoruz. Doğu’da ise sezon sonunda göreceğimiz tablo kendini hafif hafif hissettirmeye başlıyor.

İşte 2016’nın sonuna gelirken NBA’de Doğu ve Batı Konferanslarındaki takımların güç sıralaması:

Not: 22 Kasım tarihli ilk güç sıralaması için buraya tıklayınız.

BATI KONFERANSI 

15. Phoenix Suns (9-22) ⇓ 1

Bu kadar genç bir takımı ağır eleştirmek haksızlık olur. Kazanmak için ligde değiller. Zaten kazanacak durumda da değiller. Arada bir iyi bir maç oynuyorlar, biz de şaşırıyoruz. Ellerindeki ilginç yetenekleri izlemek isterseniz bir Suns maçı açabilirsiniz. Ama basketbol kalitesi konusunda aynısını söyleyemem.

14. Dallas Mavericks (9-23) ⇔

Son sırada olmalarının tek sebebi Phoenix Suns’tan daha kötü bir basketbol takımı olmayı başaramamış olmaları. Rick Carlisle’ın ekibinin sakatlıklarla hala başı dertte. Bir şekilde derli toplu basketbol oynamayı başarıyorlar. Oyunculardan hiçbiri draft için oynadıklarını söylemeyecektir. Ama kaybetmeye devam ediyorlar. Dallas şu haldeyken yeniden rekabetçi bir takım haline gelmeyi başarırsa sezonun en büyük basketbol hikayesi olur.

13. Portland Trail Blazers (13-20) ⇓ 4

Portland’ın play-off potasının yakınlarında olduğunun, aslında ve kağıt üstünde bu kadar güçsüz bir takım olmadığının ben de farkındayım. Ama sezona konferansında 4-8 sıra arası için başlayan, bunun için oyuncu ve takım planı yapan bir ekip son 11 maçının 10’unu kaybettiyse ortada herkesin gördüğünden büyük bir sorun vardır. Batı’nın play-off potası dışındaki takımları arasında Suns hariç en çok sayı yiyen takım onlar. Bu savunmayla onları Lillard ve McCollum bile kurtaramaz. Sıralamadaki yerleri ne olursa olsun, şu an belirledikleri hedefler için yeterince güçlü gözükmüyorlar.

12. Los Angeles Lakers (12-23) ⇓ 4

Bir diğer Los Angeles ekibi gibi düşüşleri oldukça sert oldu. Ama çok da üzülmelerine ya da kötümser hissetmelerine gerek yok. Sebebi sakatlıklar. Yaptıkları o başlangıcın devamlı olamayacağının fazlasıyla iyimser Lakers taraftarları dışında herkes farkındaydı. Sıralamada geriye gidiyor olmaları yeniden yapılanma ve bir kimlik oluşturma konusunda planların oldukça ileride oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Los Angeles taraftarları ne çok sevinmeli ne çok üzülmeli. Fakat beklentilerini düşürmeleri bu kadro için çok daha iyi olacaktır. Yeni Lakers hala yapım aşamasında.

11. New Orleans Pelicans (12-21) ⇑ 4

New Orleans Pelicans‘la alakalı olarak kısa vadede yanıldığımı itiraf etmek zorundayım. Ajinca ve Ömer’i kenara alıp Anthony Davis 5 numarada tek uzun olarak oynadığında yakaladıkları kısa beş enerjisi onlara özellikle son dönemde yaradı. Anthony Davis dışında bir oyuncudan istikrarlı katkı alabilirlerse bir sonraki sıralamada sürpriz bir şekilde yukarılarda olabilirler. Ama hala tam bir çıkış yakalamaları “sürpriz” olacak. Doğru basketbol oynamak için kısıtlı kadrosunun bir kısmından vazgeçmesi gereken bir takımı övmek konusunda temkinliyim.

10. Minnesota Timberwolves (10-21) ⇔

Kötüler  ama hala bu sıralamanın aşağısındaki basamaklardaki diğer takımlardan daha çok şey vaat ediyorlar. Ligdeki konumları bir önceki sıralamaya göre geri gitti. Bir sonraki değerlendirmede de elde somut bir şey olmazsa burada dahi kalamayacaklar. Thibbs’in ilk senesinin bir hayal kırıklığı olarak geçmeyeceğini kanıtlamak için son şansı.

9. Denver Nuggets (13-18) ⇑ 2

Nikola Jokic’i takımın merkezine alıp ilk beşe çektiklerinden bu yana vaat ettikleri potansiyeli kinetiğe dönüştürmeye başladılar. Sezona böyle kararlı biçimde başlayabilseler evlerinde kazanmaları gereken maçları kaybetmeyeceklerdi. Dolayısıyla play-off potasında ve güç sıralamasında daha yukarılarda olacaklardı. Denver için fırsat önlerinde apaçık bekliyor, ya bundan sonrasında gereken hamleyi yapıp play-off takımı olacaklar ya da çok değerli ve genç bir takım çekirdeği önümüzdeki yıllarda NBA’in takas pazarında başka bir plan ve gelecek için dağılıp yeni bir şeye dönüşecek.

8. Sacramento Kings (14-17) ⇑ 4

İnanılmaz ama gerçek. Sezon başlarken ligin en büyük enkazlarından biri gibi gözüken Sacramento Kings son dönemde aldığı üst üste galibiyetlerle play-off potasına kadar gelmeyi başardı. Normalde “Sacramento iyi gidiyor” demeden önce kırk kere düşünmek gerekir. Ama Boogie Cousins faktörü her zamankinden daha da acayip bir biçimde ağır basıyor. Büyük olasılıkla bir sonraki listede burada olmayacak olsalar da bir kere olsun yükselişte olduklarını kabul etmenin kimseye bir zararı yok.

7. Los Angeles Clippers (22-10) ⇓ 6

İyi haber: San Antonio Spurs altı yenilgisinden ikisini Clippers‘a karşı aldı. Ama önceki yazıyı hatırlayanlar, onları zirveye yazdığımı da hatırlarlar. Yani düşüşleri zirveye çıkışları kadar büyük oldu. Chris Paul ve Blake Griffin sakat. Sezon başındaki ne yaptığını içgüdüsel olarak bilen tecrübeli takım görüntüsünden çok uzaktalar. Sakatlıklar geçtiği zaman, sezon başındaki görüntülerine dönebilirler mi? Şüpheli. Devamlılık, takım olarak kalitelerini gölgelemeye devam edecek gibi gözüküyor. Batı’nın tepesinde iddialı olacak bir takım böyle gelgitler yaşamamalı.

6. Utah Jazz (19-13) ⇑ 1

Yükselişleri önceki sıralamada belirttiğim gibi sürpriz değil. Ama onları sürükleyen adamın ligin en iyi uzunlarından birine dönüşen Rudy Gobert olması biraz beklenmedik. Sakatlıkların yakalarını bıraktığı şu dönemde aldıkları üst üste (ve beklenmedik) yenilgilere çabucak sünger çekip üst üste maçlar kazanmalılar. Sezona kötü başladılar, üst üst galibiyetlerin ardından şu aralar düşüşe geçmiş olsalar da Utah’ta bu sıradan bile daha fazlası var.

5. Oklahoma City Thunder (19-12) ⇔

Modern NBA çağında inanmak biraz güç ama Russell Westbrook neredeyse tek başına dünyanın en iyi basketbol liginde bir takımı konferansın zirve yarışında ayakta tutuyor. Oklahoma City Thunder hakkında söylenecek bunun dışında çok bir şey yok. Russ’la yaşayıp Russ’la ölüyorlar. Bundan pek şikayetçi de gözükmüyorlar.

4. Memphis Grizzlies (20-14) ⇑ 2

Sezon başlarken takımın ana parçası olarak gördükleri iki isim sakatlıklarla boğuşuyordu, hala da iyileşmediler. Memphis Grizzlies kariyer yılını yaşayan Marc Gasol önderliğinde ligin en sert savunması olarak NBA’in 20 maç kazanmayı başaran yedi takımından biri. Son yedi maçtan beşini kaybetmeseler hem bu listede hem de lig sıralamasında daha yukarılarda olurlardı. Kazandıkları kritik maçlar ve ayakta kaldıkları son toplara kalan maçlar… Artık oturmuş takım yapılarıyla birkaç maçlık kötü gidişi tersine çevirmeleri hiç zor olmayacaktır.

3. Houston Rockets (24-9) ⇑ 1

Clint Capela’nın sakatlığı onlar için kötü haber. James Harden ve Eric Gordon önderliğinde sert ve ne yaptığını bilen bir hücum takımı olmaları ise çok iyi. Warriors karşısında kazanırken sahaya koydukları karakter iyi, Spurs ve Memphis’e kaybederken çözülmeleri kötü haber. Batı’nın matematik, yetenek ve oyun anlamında üçüncü takımı olduklarından şu an kimsenin şüphesi yok. Zirveyi zorlayacak kadar ya da unvanlarını koruyacak iyi olup olmadıklarını ise önümüzdeki ay göreceğiz.

2. San Antonio Spurs (25-6) ⇔
   

Her yıl bu soruyu yeniden sorduruyor belki ama bu sene de sorulmasını hak ediyor: Gregg Popovich kariyerinin en iyi koçluk işine imza atıyor olabilir mi? Tim Duncan emekli oldu. Tony Parker ve LaMarcus Aldridge sezona yavaş bir başlangıç yaptı, Pau Gasol yeni bir parça olarak takıma ancak ısınıyor. Ama San Antonio Spurs hala ve hala Batı Konferansı’nın zirvesine yakın bir yerlerde yerini koruyor. Takımın tartışmasız 1 numarası konumundaki Kawhi’dan her akşam ne aldıkları belli. Bir numara için o dahil herkesten biraz daha fazlası gerekli.

1. Golden State Warriors (27-5) ⇑ 1

Kevin Durant’in eklenmesi sonrası yeni bir kimlik kazanma yolunda önemli adım attılar. Akıcılıkları ve hücumda verimlilikleri göz kamaştırıyor. Curry-Thompson-Durant üçlüsünden ikisinin iyi oynadığı bir günde, savunma etkinliği konusunda da kalbur üstü seviyeye yeniden yükselmişken ligin yenilmesi en zor takımı onlar. Ama 41 dakikasını önde götürüp 42 saniyesinnde geriden geldikleri Cleveland Cavaliers maçını kaybetmeleri ligdeki “güç sıralaması” konusunda ikiye düşmelerine sebep oldu. Batı Konferansı’nda ise henüz bir rakipleri yok, yakın zamanda da olacağa benzemiyor.

Batı’da Ayın 5’i

James Harden (27.7 sayı, 11.9 asist, 7.8 ribaunt, %44.3): Bu sezon 7 asistin altına düştüğü maç yok. Skor üretme, takım yönetme, saha görüşü gibi konularda bambaşka bir seviyeye çıktı. Hala savunmada çok tembel ama sezona öyle bir başladı ki 1 numarayı ona vermemek haksızlık olurdu.

Russell Westbrook (31.7 sayı, 10.9 asist, 10.6 ribaunt, %44.7): Oscar Robertson’dan sonra triple-double ortalamalar tutturabilen ilk oyuncu. MVP’nin en büyük adayı. Daha ne söylenebilir?

Kevin Durant (26.2 sayı, 8.6 ribaunt, 4.5 asist, 1.5 top çalma, 1.2 blok %53.8): Durant şu aralar ne yaparsa yapsın basketbola dair eksik ya da yanlış bir şey yapıyormuş gibi gözükmüyor. Maç başına 17 şut atıp yarısından fazlasını sokuyor. Şu aralar oynadığı her maç basketbol resitali.

Marc Gasol (19.9 sayı, 6.2 ribaunt, 4.3 asist, 1.5 blok, 1.0 top çalma %45.6): İstatistik olarak çok daha etkileyici isimler bulabilirsiniz ama Gasol geçtiğimiz bir ayın yalnızca sayısal olarak değil, sahadaki varlığı, oyun tarzıyla takımının lideriydi. Grizzlies için önemini ve katkısını istatistikler anlatmıyor. Ha, bir de sezon başı üçlük atmaya karar verdi ve %43’le atıyor.

DeMarcus Cousins (29.1 sayı, 10.5 ribaunt, 3.5 asist, 1.5 blok, 1.3 top çalma, %45.8): Ligin olay adamı aynı zamanda şu anda ligin en önemli uzunu. Takas oldu mu, olacak mı diye konuşulurken Kings’i yeniden play-off potasına getirdi.