By Panos Katsiroumpas/ info@eurohoops.net
Hepinize mutlu yıllar! 2017’nin ve aynı zamanda EuroLeague’in ikinci yarısının ilk haftası olan 16. hafta maçlarını analiz ediyoruz.
Harika maçlar, büyük Avrupa derbileri… Hadi devam edelim ve Yunan “ebediyen ezeli rakiplerin savaşı”na, Brose Bamberg‘in Barcelona karşısındaki kolay galibiyetine ve son iki EuroLeague şampiyonunun Madrid’deki derbisine bakalım.
Bamberg – Barcelona
Bamberg bir kez daha ücretsiz ofansif fonksiyonellik ve alan yaratma dersi verdi. Strelnieks harika bir günündeydi ve takımına liderlik etti. Andrea Trinchieri’nin takımı takımı harika basketbol oynadı. Miller altı üç sayılık isabet buldu ve bunların çoğunda yakınında bir rakibi de yoktu. Bamberg’in alan yaratıcılığı ve hücumdaki hareketliliği bir seminere değer.
Bamberg’in uzunları maçı tamamen domine etti. Destekler ve adam değişmelere karşı ve post bölgesinde harika savunmalar oldu. Tomic ve Dorsey’i sadece sekiz sayıda tuttular ve maçta önemli bir rol üstlenmelerine engel oldular. Bunun yanında şut yetenekleriyle takım arkadaşlarına boş alanlar yaratarak Barcelona’ya büyük sorun yaşattılar. Performansları: 28 sayı, 16 ribaunt, 4 top çalma ve 2 blok.
Jerell McNeal. 15 dakika oyunda kaldı ve sadece 2 sayı yapabildi fakat aynı zamanda 5 asistle oynayarak Bamberg’in oyununda önemli rol oynadı. Alman takımının ihtiyacı olan eksikleri kapattı. Causeur’un çıkışıyla birlikte onlarla yüzleşmek zorunda kalan her savunma için problem olacaklar.
Problemler
Koç Bartzokas hala arıyor ama hala çözüm bulamamış görünüyor. Uzun bir zaman kısa beşler denedi fakat sadece geçici sonuçlar elde etti. Tomic ve Dorsey’le her zaman bir şeyler kazandı ve bir şeyler kaybetti. Rice topa çok uzun süre sahip oluyor ve ne kadar skor ürettiğinin önemi yok. Muhtemelen hücumu yardım ettiğinden çok daha fonksiyonsuz hale getiriyor. Barcelona yavaş ve kötü bir basketbol oynuyor ve oyunlarında değişiklik yapabileceklermiş gibi görünmüyorlar. Yunan koçu gülümsetecek tek sebep Vezenkov’un bir maçta daha harika performans sergilemesi oldu.
Olympiakos – Panathinaikos
Ioannis Papapetrou harikaydı. Maçı Olympiakos’un lehine çeviren oyuncuydu. Yunan forvet oyunun en kritik anlarında karar verici isim oldu. 90 saniyelik geçiş oyununda 8 sayı üretti ve dengeleri Olympiakos’tan yana değiştirdi.
Çelik gibi savunma. Olympiakos’un takım savunması bir maçta daha sonucu belirledi. Esasen Panathinaikos‘un bütün hücum silahlarını ritm dışı bıraktılar. Rakibin geçiş hücumunu bozdular ve takımın barometresi olan Calathes’i hareketsiz bıraktılar.
Sadece dokuz… Bu Panathinaikos’unu asist sayısı. Pascual’ın takımı negatif bir performans sergiledi. Bu konuk ekibin hücumundaki fonksiyonelsizliğinin büyüklüğünü gösterdi. Panathinaikos nasıl iyi oynayacaklarını bilmedikleri bir oyun oynuyordu. Bunlardan biri de geçiş ve bireysel oyunlardı. Sonuçta bunların hiçbiri işe yaramadı.
25-3’lük seri! Olympiakos’un Panathinaikos’un ölü olduğu ilk ve üçüncü çeyreklerdeki skor üretimi. Maçın gidişatında bu uzun tutukluk periyotları felaketi kanıtladı. Kadronun çekirdeğini oluşturan Spanoulis ve Printezis’in kendi standartlarının altında olmasına rağmen Olympiakos net bir galibiyet aldı.
Real Madrid – CSKA Moskova
Keyif! Sergio Llull’a bakış açınızı bilmiyorum ama kişisel olarak onu beğeniyorum ve her maçından zevk alıyorum. CSKA‘ya karşı gerçekten harikaydı. 10 metre mesafeden bile inanılmaz şutlar soktu. Rus savunmasının her boşluğundan faydalandı ve takımının son sekiz sayısının yedisine imzasını attı. Maçı 87-85’ten 95-85’e taşıdı. Yaratıcılık tarafında da altı asistle katkı yaptı. Genel olarak iyi gününde takıma farklı bir imaj veriyor.
Zayıf nokta. CSKA’nın zayıf bir noktası varsa o da Kyle Hines’ın yokluğunda adam değişen savunmalara karşı tepki verirken yaşadıkları zorluklar. Üçüncü çeyreğin sonunda ve son çeyreğin başında Real Augustine’in varlığının avantajını çok iyi kullandı ve her oyunda ona yüklenerek savunmayı adam değiştirmek zorunda bıraktı. Llull, Doncic ve Randolph ona karşı bütün önemli şutları soktu.
Harika Jonas. CSKA’nın savunmasındaki her fırsatı avantajına kullandı. Savunmanın Litvanyalı oyuncunun şutunu her riske edişinde cezayı kesti. Kritik şutları sokarak önemli sayılar üretti. 10’de 7 isabetle 20 sayılık performans ortaya koydu.
Motorlarını susturdular. Real’in savunması kısım kısım etkiliydi fakat maçın son bölümünde sonucu tayin eden unsur oldu. CSKA’ya maçın son dört dakikasında skor imkanı tanımadılar. Üç sayılık çizgisinin gerisindeki savunmaları da harikaydı. Teodosic ve De Colo’ya boş şut imkanı vermediler. Bu periyotta CSKA sadece üç şut bulabildi ve hepsi isabetsizdi ve üç top kaybına dönüştü.