by Jason Concepcion (Çeviri: Anıl Can Sedef)
Bu yazı ilk olarak 14 Aralık 2016 tarihinde The Ringer’da yayınlanmış, Türkçeye uyarlanarak çevrilmiştir.
Geçtiğimiz kış aylarında New York Comic Con’da Star Wars yazarlarının verdiği bir söyleşiyi merakla takip ediyordum. Panelin ilk sorularından biri yazarların her gün yazmak konusunda nasıl bir yaklaşımları olduğuydu. Aralarından biri yazarların birbirine sıkça sorduğu bu soruya esprili ama samimi bir tonda şu yanıtı verdi: “Üşengeçlik ve korkuyla yaklaşıyorum.” Valla, ben de…
Teslim tarihleri, son günler zihni jilet gibi keskinleştirir. İşi bitirmenize yardımcı olurlar. Ya da, en azından, bir sonuç elde etmeye odaklanırsınız. Daha doğrusu, işinizi yapmaya ya da yapmamaya mecbur olduğunuz bir noktaya itilirsiniz. Bu hisse aşina bir kimse olarak, bu kavramın NBA versiyonu olan “sözleşme senesinde” yaşananları gerçekten iyi anlıyorum.
Sizin de bu kavrama gayet aşina olduğunuzdan şüphem yok. Ama bilmeyenler için vurgulayalım, kontrat senesi bir oyuncunun serbest kalmadan önceki son yılıdır ve genelde oyuncular nedense(!) bu senelerde beklenmedik biçimde iyi performanslar sergilerler. Bunun en güzel ve artık eski örneklerinden biri Erick “Damp” Dampier’ın 2003-04 sezonuydu.
Hatırlamayanlar için hatırlatalım, Damp insana kara kaplı ansiklopedileri hatırlatacak büyüklükteki elleriyle NBA’de tam 16 sezon geçirmiş, çoğunlukla akılda kalmayan ve zaman zaman büyük bir hayal kırıklığı yaşatan performanslara imza atarken beş farklı takımda oynamış, 7 sayı, 7 ribaunt ve 1.4 blok ortalamalarla kariyerini bitirmiş bir oyuncuydu ve kariyerinin neredeyse tüm sezonları bu ortalamaları yansıtacak biçimde ortalamaydı. 2003-04 sezonu hariç.
Dampier kontrat yılın olan 2003-04’te maç başına %53.5 yüzdeyle 12 sayı, 12 ribaunt (ligin en iyi dördüncüsü), 5 hücum ribauntu (ligin en iyisi) ve iki blokla oynadı. Sezonu her maç potadan seken topların %20’sini toplayarak ribaunt oranında tüm ligin en iyisi olarak bitirdi. O zamanlar, 28 yaşında, 8 yıllık tecrübesi bulunan bir veterandı ve asla bu kadar saygı duyulacak işlere imza atmamıştı.
Ağustos 2004’te buna yaraşır biçimde Damp emeklerinin karşılığını yeni bir sözleşmeyle paraya çevirdi. Dallas Mavericks’le 7 yıl, 73 milyon Dolarlık kalın bir kontrata imza attı. Sonra bir anda gözden kayboldu.
İşte bu yazıda, biz o düşüş sezonuyla ilgileneceğiz. O sezonda, şeker krizini bastırınca gelen o uyku isteği gibi insanı saran yatma hissini basketbol sahasında yaşayanları inceleyeceğiz.
Ancak NBA’in en iyi ensecilerini seçerken dahi doğru değerlendirme yapabilmek için bazı kurallarımız olacak:
- Sakatlıklar yaşayanlar sayılmaz. Zaten mantık olarak acımasız bir liste yapıyoruz. Burada sakat oyuncularla empati yapıp yalnızca sahaya çıkıp orada düşüş yaşayan isimleri değerlendireceğiz.
- Yaşlı oyuncular sayılmaz.Bir oyuncu bir daha, bir daha ve bir daha düşüyorsa, fiziksel olarak düşmemesi mümkün değil demektir.
Egos trip but the humble never stumble… #Nyshit
— Joakim Noah (@JoakimNoah) December 30, 2015
- Süre almayan oyuncular sayılmaz. Herkesin en sevdiği insan-dev melezi Sırp Boban Marjanovic geçen sezon Gregg Popovich’in zafer purosu olarak maçları kapatıyor, 27.7 PER ortalamayla oynuyordu. 36 dakika başına %60’la 21 sayı, 14 ribauntla akıllara seza rakamlar yapıyordu. Bu sezon 21 milyon Dolara Pistons için kenarda oturuyor ve istatistikleri yerlerde.
Kuralları da belirlediğimize göre sözü daha fazla uzatmadan, NBA’in bu sezonki Ense All-Star’larını saymaya başlayabiliriz.
Rajon Rondo, Chicago Bulls
Kontrat yılında: %50.6 “true shooting,” 16.9 PER
Kontrat: İki yıl, 28.1 milyon Dolar.
Ense yılında: %43.7 “true shooting,” 12.2 PER
Rondo kesinlikle özel bir vaka, kariyeri apayrı özel bir vaka. NBA tarihindeki çok az oyuncu aslında bencil olmamanın göstergesi olan pas becerisini böylesine net bir biçimde bencil bir eyleme dönüştürebilmiştir. Ama istatistik kasıyorsanız, istatistik kasıyorsunuzdur. Rondo, Kings’te kontrat yılını oynarken 11.7 asistle ligin kralıydı. Kings 24.5 asistle ligin en çok asist yapan beş takımı arasında, üçüncülük koltuğundaydı. Diğer dört takım şöyle: 73-9’la NBA tarihine geçen ve final oynayan Warriors, 48 galibiyetli, Doğu’da ikinci tur yapan Hawks, 41 galibiyetli Wizards, 67 galibiyetle franchise rekorunu kıran Spurs. Sonuncu takımla üçüncülük koltuğunu paylaşan Kings, 82 maçı 33 galibiyetle tamamladı.
Rondo’nun asla güvenilir bir şutör olmadığını herkes biliyor, savunmada yıllar boyunca yattığını kendisi itiraf etti. Potaya gitme becerisi yıllar geçtikçe paslanıyor, üç sayı yüzdesi 1,5’tan 2 ve yaptığı asistlerinin takımın tamamına oranı %32.6. Ha, bir de geçenlerde takımın yardımcı koçuna havluyla dalıp bir maç ceza aldı.
J.R. Smith, Cleveland Cavaliers
Kontrat yılında: %54.2 “true shooting,” 12.4 PER, bir şampiyonluk.
Kontrat: Dört yıl, 57 milyon dolar
Ense yılında: %46.2 “true shooting,” 7.0 PER
Geçenlerde LeBron James’in muhteşem azmiyle J.R. Smith’i antrenman salonunda ve beladan uzakta tutmak konusunda ne kadar başarılı olduğuyla ilgili bir yazı yazdım.
Erken konuşmuşum. Smith’in şut yüzdesi fena sayılmaz ama aynı zamanda kariyerinin en kötüsü. Hiç çizgiye de gelemiyor. Burada J.R.’dan bahsediyoruz, durumun sebebi ense dışında başka birçok şey olabilir. Maalesef , olası senaryoları hayal etmek şu an J.R. Smith’i izlemekten daha eğlenceli.
Marvin Williams, Charlotte Hornets
Kontrat yılı: %58.5 “true shooting,” 16.8 PER (ikisi de kariyer rekoru)
Kontrat: Dört yıl, 54.5 milyon Dolar
Ense yılı: %47.4 “true shooting,” 10.3 PER (ikisi de kariyerinin en kötüsü)
Bu satırları yazarken içim rahat değil. NBA’de yüksek draft pozisyonu nedeniyle süre alıp hiçbir etki yapmadan geçirdiği vasat yıllardan sonra Williams’ın kafasında bir ışığın yanıp oynamaya karar verdiğini düşünmek gerçekten fazla iyimserdi galiba.
Williams’ın önceki kontrat yılına bakınca beni anlayacaksınız. Çünkü o bunu yine yapmıştı. 2008-09’da 36 dakika başına %56.9’la 14.5 sayı atıp o zamanki kariyer rekorunu kırmıştı. Ama sonrasında yaşadığı düşüş bu kadar heybetli değildi tabii. Kendisi bu sezon şut verimliliğindeki istatistiklere bakıldığında en büyük düşüşü yaşayan oyuncu.
Biggest regression, effective FG%, from last season to this season: pic.twitter.com/BAmUKj8Y0q
— John Schuhmann (@johnschuhmann) December 12, 2016
Kent Bazemore, Atlanta Hawks
Kontrat yılı: %55 “true shooting,” 13.4 PER (kariyer rekoru)
Contract: Dört yıl, 70 milyon Dolar
Ense yılı: %44.8 “true shooting” (kariyerinin en kötüsü), 10 PER
Baze hala bu sözleşmeyi imzalamasının en önemli sebebi olan savunmasıyla işe yarıyor. Ama meşhur televizyon anlaşmasından önce onun gibi bir oyuncuya 70 milyon dolar verilse o takım yöneticilerinin ağır madde bağımlısı olduğu düşünülürdü. Fakat bu aralar hem atlet hem savunmacı hem de iyi bir üç sayısı olan onun gibi oyuncular çok değerli. Keşke bu sezon Marvin Williams’tan sonra şut yüzdesinde en büyük düşüşü yaşayan oyuncu, o olmasaydı tabii.
Bismack Biyombo, Orlando Magic
Kontrat yılı: %58.6 “true shooting”, 14.9 PER
Kontrat: Dört yıl, 72 milyon Dolar
Ense yılı: %49.5 “true shooting”, 10.9 PER
Önce herkesin bildiği birkaç şeyi vurgulayalım: Biyombo asla bir skorer olmadı ve asla da olmayacak. Ama içeride iyi pozisyon alabildiyse, üstüne atılan topu tutabildiyse, bir de eğer kaybetmediyse, smaçlayabiliyor. Ofansif açıdan kapasitesi bundan ibaret. Serge Ibaka, Nik Vucevic, Aaron Gordon gibi birbirini tamamlamayan uzunların bir arada olduğu bir takımda onun var olmasının sebebi ribaunt almak ve şut bloklamak. Sorun şu: Şut yüzdesinin yanında kariyerinin en düşük blok oranına sahip. Takımının yaptığı blokların yalnızca %4’ü ondan geliyor ve geçtiğimiz yıla kıyasla ortalama 2 ribaunt daha az alıyor. Yineleyelim, sorunun kaynağı büyük oranda kadronun uyumsuzluğu. Bunları yazdığım için kötü de hissediyorum. Ama durum bu ve Biyombo bu performansıyla Ense All-Star’larına çağrılmayı hak ediyor.