By Aris Barkas/ barkas@eurohoops.net
Sıralamadan da göreceğiniz gibi Real Madrid hala EuroLeague’in zirvesinde. CSKA Moskova ve Olympiakos ikinci sırayı paylaşıyor. Fenerbahçe ise iki galibiyet arkalarında ama Panathinaikos‘un bir maç önünde. Kızılyıldız ve Baskonia altıncılığı paylaşırken Anadolu Efes ve Darüşşafaka Doğuş ikilisi hala aynı galibiyet sayısıyla sekizincilik için çekişiyor. Onlar için iyi haber Olympiakos’un Zalgiris‘i yenip Litvanya temsilcisini dokuz galibiyette tutması ki bu da bizi MVP köşemize getiriyor.
MVP
Giorgos Printezis
Zalgiris Kaunas bu haftaya eli sıcak ve keyifli gelmişti ama Giorgos Printezis, EuroLeague’in en istikrarlı yıldızlarından biri olarak kendini bir kere daha kanıtlamaya karar verince tatları kaçtı. 17 sayı, 10 ribaunt yaparken hiç top kaybetmeyen, 30 performans puanı yapan, 2 asist, 2 top çalma, 7/11 saha içi isabeti ve 3/4 üçlükle göz kamaştıran Yunan yıldız bu performansıyla kırmızı-beyazlı takımına da zaferi getiren faktör oldu.
En İyi Beş
- Thomas Heurtel: Anadolu Efes‘in 19 sayıdan geri dönüşünde baş sorumlulardandı. Maçı 17 sayıyla bitirdi, yanına 2 ribaunt, 6 asist ekledi.
- Luka Doncic: Real Madrid‘in harika çocuğu bir kere daha inanılmaz işler yaptı. Yalnızca 5 sayı atmış olması, 7 ribaunt, 11 asistlik müthiş performansını ve İspanyol takımındaki en iyi oyun kurucu olduğunu belli etmesini gölgeleyemedi.
- Nikita Kurbanov: CSKA Moskova’nın Kızılyıldız karşısında aldığı kolay zaferde %100 isabetle 18 sayı atarak başroldeydi. Serbest atış dahi kaçırmadı. Yanına 5 ribaunt, 3 top çalma, 1 asist ekleyip 29 performans puanıyla maça imzasını koydu gitti.
- Giorgos Printezis: Yukarıda bahsettik zaten, kariyerinin en iyi gecelerinden biriydi.
- Ante Zicic: Herhalde Yükselen Yıldız Ödülü için Doncic’in en büyük ve tek rakibi o. Fenerbahçe karşısında Darüşşafaka Doğuş pota altını koruyan adamdı. 14 sayı, 10 ribaunt, 1 blokla oynadı.
En iyi kaybeden performans: Johannes Voigtmann
Baskonia, Tel Aviv’de oynanan maçta Maccabi‘ye karşı maçı çalmanın eşiğinden döndüyse bunun en önemli sebebi onun double-double performansıydı. Alman uzun 13 sayı, 11 ribaunt, 3 asistle büyük iş başardı ve geçen sezon aynı formayı giyen Giannis Bourousis’in harika performanslarını hatırlattı.
Haftanın Koçu: Xavi Pascual
Panathinaikos‘ta işleri değiştirmek istiyordu ve şimdiden başardı bile. Kurmadığı bir takım üzerinde bıraktığı etki görülmeye değer. Yeşil-beyazlılarından özellikle evinde istikrarıyla kontrolü kaybetmeden yola devam etmesiyle ve harika savunmasıyla dikkat çeken bir takım yarattı. İç saha avantajı için kovalamacaları sürüyor ve play-off’larda kolay bir rakip olmadıkları kesin. Brose Bamberg‘i son anlarda hiç sıkıntı çekmeden mağlup etmeleri güçlerinin göstergesiydi.
En büyük zafer: Darüşşafaka Doğuş
David Blatt’le Zeljko Obradovic arasındaki maçlar zaten daha bittiği anda bir klasik olabilir. Ancak daha da önemlisi 22. haftadaki karşılaşmada iki tarafın da kaybedecek çok şeyinin olmasıydı. Darüşşafaka hala aynı galibiyet sayısıyla Efes‘le sekizinci ve son play-off koltuğunu paylaşıyor. Buna devam etmek için geçen sezonun Final Four finalisti, bu sezonun dördüncüsü olan takımı yenmek zorundalardı. Yoksa işler iyice zorlaşacaktı ama sahadan kaybederek ayrılan Fenerbahçe oldu ve kritik bir kayıp oldu bu sarı-lacivertliler için. Artık onların da zirveyle arasında geriye sekiz maç kalmışken küçümsenemeyecek bir mesafe var. Darüşşafaka’nın onları bu sene iki kez yenmeyi başaran ilk takım olduğunu da hatırlatalım.
Son söz: Barcelona’da bunalım
Daha kötüsü olabilir mi? Evet, kazanana hakkını vermek lazım. Galatasaray haklı bir galibiyet aldı. Ama o denklemde asıl meselenin Barcelona’daki büyük sıkıntılar olduğunun herkes farkında. Sarı-kırmızılılar en son deplasman maçını 26 Ocak 2016’da, Szolnoki Olaj karşısında kazanmıştı. Katalanlar için bu serinin kendi evlerinde kırılması büyük soruna işaret. Zaten kriz içindeki bu takım için işler nereye varacak? Bekleyip göreceğiz.