Galatasaray Odeabank – Darüşşafaka Doğuş Pozisyon Değerlendirmeleri

2017-02-15T13:40:34+00:00 2017-02-15T17:12:34+00:00.

admin69

15/Şub/17 13:40

Eurohoops.net

Galatasaray Odeabank – Darüşşafaka Doğuş maçına önemli eşleşmeler üzerinden detaylı bir bakış attık.

by Mete Budak / info@eurohoops.net

Bu sezon daha önce bir kez lig ve bir kez de EuroLeague’de olmak üzere iki kez karşı karşıya gelen Galatasaray Odeabank ve Darüşşafaka Doğuş yarın Türkiye Kupası çeyrek finalinde kozlarını paylaşacak.

Bu sezon Kasım ayında EuroLeague’de ilk eşleşme Abdi İpekçi’de Galatasaray‘ın 85-81 üstünlüğüyle tamamlanmıştı. İkinci eşleşme ise 2017’nin hemen başında, 2 Ocak’ta yine Galatasaray ev sahipliğinde oynansa da bu kez Darüşşafaka rakibine fazla şans tanımadan 72-87 kazanmayı bilmişti.

Bu kez tarafsız sahada ve farklı dinamiklerin devreye girebileceği bir ortamda, Türkiye Kupası’nda karşı karşıya gelecek takımların kritik pozisyonlardaki karşılaştırmalarına form ve yetenek üzerinden baktık.

Sinan Güler                   Brad Wanamaker

Bruno Fitipaldo     vs     Mehmet Yağmur

Galatasaray’da Sinan Güler ve Bruno Fitipaldo ikilisi son haftalarda form düşüklüğü yaşıyor. Sinan Güler ilerleyen sezon içerisinde, biraz sezon başında çektiği yükün faturasını fiziksel olarak ödemeye başlarken mental olarak da son maçlarda iyi gözükmedi. Özellikle hücumda topla hareket halindeyken maç içerisinde birçok yanlış karar verdiğini söylemek mümkün.

Bruno Fitipaldo ise geldiği günden beri çizgisini yavaş yavaş artırsa da şu ana kadar belli bir seviyenin üzerindeki takımlara karşı yaşadığı sıkıntılar da göz ardı edilemez bir noktaya geldi. Özellikle fiziksel olarak küçük bir guard olmasının yarattığı saha içi buhran zaman zaman kendi adına psikolojik sonuçları da beraberinde getirdi. Ayaklarının o boyuttaki bir guard’a göre nispeten yavaş olması ve top hakimiyetinin ortalama bir seviyede olması da bu soruna yardımcı olmuyor.

Fakat Sinan Güler ve Bruno Fitipaldo guard rotasyonunun asıl problemi bence beraber oynadıklarında ortaya çıkıyor. Bunun ana sebebi Sinan Güler’in sezon başından bu yana takımın birinci oyun kurucu görevini üstlenmiş ve o rolü benimsemiş olması. Fitipaldo’nun gelişiyle beraber oyun 1 numaradaki dakikalarını onunla paylaşmak zorunda kalıp iki numaradan dakikaları artmış durumda.

Ancak hücum tarafında karar verici noktada hala Sinan’ın topu elinde istemesi, topsuz olarak pek verimli bir oyuncu olmaması Fitipaldo’yu sahada aynı anda beraber olduklarında sadece bitirici bir role soyunmaya zorluyor. Genelde bu durumda Uruguaylı oyuncunun köşelerde pozisyon alarak şut beklediğini görüyoruz.

Halbuki Fitipaldo’yu yararlı kılan başlıca özellik oyuncunun ikili oyunları oynatma becerisi ve ikili oyunlarda sahada birden fazla opsiyon yaratabilmesi. Bu yüzden Darüşşafaka maçı dahil, kupa boyunca Galatasaray ilerlemek istiyorsa bence Sinan Güler ve Fitipaldo’nun sahada aynı anda kaldığı dakikaları çok iyi ayarlamalı. Bu ikilinin ön alanda aynı anda sahada olduklarında yarattıkları savunma handikaplarından bahsetmeye gerek bile yok.

Netice olarak Ankara’ya gelirken Galatasaray guard’larının istenen form seviyesinde olmadığı ortada. Bu sezon temponun çok yükseldiği maçlarda, ligdeki son Banvit maçı da buna iyi bir örnek, Galatasaray’ın hücumda çok fazla tercih hatası yaptığını ve maçın temposuna kapılıp kontrolü tamamen yitirdiğini gördük.

Bu yüzden bu guard ikilisinin tempoyu mümkün olduğunca düşürmesi ve buna bağlı olarak Galatasaray’ın top kayıplarını limitlemek zorunda olduğunu söylemek gerek. Geçtiğimiz sezonda da, bu sezonda da Galatasaray adına bahsedilebilecek ortak olumlu noktalardan birisi sarı kırmızılıların az top kaybetmesi. Bunu başarabildiği maçlarda kendilerini oyunun içinde sona kadar tutabilecek bazı diğer dinamikler ortaya çıkabiliyor.

Darüşşafaka tarafında ise Scottie Wilbekin’in yokluğu rotasyondaki yetenek ortalamasını bariz şekilde düşürdü. Sezon başından beri 1’e 1 ağırlıklı bir hücuma sahip olan Daçka’da Scottie Wilbekin takımın belki de en iyi isolation oynayan oyuncusu ve hatta kritik anlarda bunu daha da iyi oynayan bir oyuncu olarak ön plana çıktı. Onun yokluğunda Daçka’nın oyunun krize girdiği anlarda çözüm üretemediği sayısız örnek gördük.

Bu noktada Brad Wanamaker Fenerbahçe‘ye karşı son EuroLeague maçında hem kendisi hem de takım adına önemli bir sorumluluk aldı ve hem skor hem de dağıtım konusunda kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı. Sezon içerisinde adeta bir roller coaster gibi olan Wanamaker’ın form grafiği kupaya gelirken yükseliş gösteriyor ancak Amerikalı oyun kurucunun hücumda ipler tamamen kendisine verildiğinde çoğu kez ipleri elden kaçırdığına da şahit olduk.

Özellikle şutunun gününde olmadığı günlerde hücumda tercih hatalarına sık sık düşebilen Wanamaker bu sezon en kötü maçlarından birini de Galatasaray’a karşı EuroLeague’de oynamıştı. Wanamaker bu takımın saha içi liderlerinden biri, belki de lideri ancak şu ana kadar sezon içerisinde takımın kendisini yukarı çektiğini söylemek yanlış olmaz.

Mehmet Yağmur ise Wilbekin’in yokluğunda daha fazla süre almaya başladı ve bu süreler içerisinde kendi özellikleri dahilinde takımda pozitif bir etki yaratmaya çalışıyor. Geçtiğimiz sezonlara göre yetenek ortalamasının arttığı Daçka’da artık oyundayken topu çok daha az eline alan ve topu daha az kullanan Mehmet Yağmur artık yalnızca bazı spesifik rakiplere karşı oyunu değiştirebilen bir oyuncu olabilir. Galatasaray da o rakiplerden birisi olabilir.

Mehmet’in oyun özelliklerinden birisi topla beraber savunmadaki küçük boşluklara girerek spacing’i bozması ve bunları yaptıkça güven kazanıp şut verimini artırması. Mehmet Yağmur sahada olduğu dakikalarda ufak drive’larla zaten eşleşmeleri çabuk kaybedebilen Galatasaray savunmasına zarar verebilecek ve Daçka adına hücuma farklı bir boyut kazandıracak oyuncu, o olabilir.

Blake Schilb               Will Clyburn

Emir Preldzic          vs      James Anderson

Galatasaray’da Blake Schilb kupaya en formda gelen oyunculardan bir tanesi. Galatasaray’da rotasyondaki roller biraz daha belirginleşince Schilb de geçen sezon sahip olduğu saha içi özgürlüğe yeniden kavuştu. Fakat Schilb’in o gün sahaya hangi oyuncuyu getireceği her zaman bir soru işareti.

Kimi maçlarda düşük konsantrasyonla sahaya çıkıp savunmada yaptığı rotasyon hatalarına hücumdaki tembel paslarını ekleyebilen Schilb, kimi maçlarda ise hem fiziksel olarak çok daha iyi görünüp hem de hücumda çok daha keskin kararlar alabiliyor. Bu yüzden Galatasaray’ın kupa macerasındaki en önemli oyuncuların başını çekiyor diyebiliriz. Ana plan olarak pozisyon adedini düşürmek isteyecek bir takımda 1’e 1’de yaratabilecek yegane oyunculardan biri kendisi.

Preldzic ise sakatlıktan döndükten sonra henüz fazla süre alamadı ama kupa onun için sezona yeniden girme adına bir şans. Uzun süre takımdan uzak kalması yeniden farklı bir şablon kazanmaya çalışan ve bunun ilk adımlarını o kenardayken atan Galatasaray’da kendine yine bir rol bulmasını zorlaştırıyor. Darüşşafaka maçında Clyburn ve Anderson gibi fizikli üç numaralara karşı sahadaki süreleri belki artabilir ancak maça büyük bir etki yapacağını düşünmek kolay değil.

darüşşafaka galatasaray ile ilgili görsel sonucu

Daçka tarafında James Anderson ile ilgili problemler hala devam ediyor. Bu sezona “Ha girdi, ha girecek” derken belki sezonu bitiremeyecek isim olan Anderson rotasyonun gerilerinde kalmasa da sahada yeşil ışık verilen oyuncuların başında da gelmiyor. Aynı Schilb gibi, o gün hangi Anderson’ın sahaya geleceğini kestirmek güç ancak iyi bir gününde dahi etrafındaki parçaları daha iyi hale getirmekten uzak bir oyuncu profili çizdi şu ana kadar.

Onun için bu sezon iyi ya da kötünün ölçütü kaç sayı attığı noktasında kaldı ki bu Daçka için ciddi bir problem. O süreleri vereceğiniz bir oyuncudan daha istikrarlı ve daha çok yönlü bir etki beklersiniz, bu şu ana kadar Anderson’ın oyun kimliğinde bulunanamayan bir şey bu. Ancak kupa, formatı gereği üç maçta şampiyonluğa gidebileceğiniz bir turnuva ve James Anderson kesinlikle 5 günlük bir formla sizi taşıyabilecek kapasitede bir oyuncu. Dolayısıyla kupa atmosferi onun için iyi bir “varoluş mücadelesi” olacak.

Clyburn herkesin ağzını açıkta bıraktığı sezonun ilk bölümünden sonra elindeki sakatlık nedeniyle formunda bir düşüş yaşadı ancak o sakatlığın devamına rağmen Fenerbahçe‘ye karşı kalitesini gösterdiği bir başka maç daha oynadı. Fazla söze gerek yok, Clyburn Daçka’nın isolation’daki en büyük hücum silahı şu anda ve kendini ne kadar rahat hissederse o kadar iyi oynuyor.

Galatasaray’ın onun karşısında durabilecek parçalara sahip olmaması bu maçı onun adına daha da biçilmiş bir kaftan haline getiriyor. Tek soru işareti Galatasaray’ın onu durdurmaya çalışırken yardım savunmasını ne kadar hatasız ve yardım savunmalarının arkasını süpürme işini ne kadar başarılı yapacağı. Nitekim, Clyburn savunmacısını geçip çembere gittiği her pozisyonda Galatasaray uzunları yardıma gitmek zorunda kalacak ve şutu bozsalar dahi Daçka ikinci şans sayıları bulma konusunda avantajlı olacak.

Tibor Pleiss                Ante Zizic

Vladimir Micov        vs       Adrien Moerman

Açıkçası yazıya başlarken tüm pozisyonları tek tek geçmeyi düşünmüştüm ama yazıya devam ettikçe fikrim değişti. Üst tarafta bahsettiğim yardım savunmalarının arkasını süpürme konusu Vladimir Micov ve Adrien Moerman’ın ne kadar eşleşeceğiyle de bağlantılı gözüküyor. Moerman ligin en iyi ribaunt alan uzunlarından birisi, Micov ise artık bildiğimiz üzere Galatasaray’ın ana rotasyonunda kullandığı dört numarası.

Daçka bu eşleşmeyi, ki Ataman bu eşleşmeden kaçınmak için farklı stratejiler üretebilir, ne kadar fazla sömürebilirse kazanmaya o kadar yakın olacak. Vladimir Micov eğer çılgın günlerinden birini geçirip 10 denemesinde 6-7 üçlük bulacağı bir maç çıkarmazsa onun Galatasaray adına hücumda yaratacağı tüm pozitifi Daçka telafi edebilecek özgürlüğe sahip.

Form durumlarına bakacak olursak ikisinin de nispeten vasat sezonlar geçirdiği söylenebilir ancak iki oyuncu da günlük olarak patlama yaşayabilecek şutörler. Sadece Daçka’nın rakibin böyle bir gününü telafi edebilmesi noktasında daha avantajlı olduğu söylenebilir.

Tibor Pleiss Galatasaray adına bu sezonun umut ışığı ve umut ışığını yaktığı ilk maç da Daçka’ya karşı geçtiğimiz Kasım’da oynanmıştı. Pleiss’ı sezona sokan o maçta Daçka’nın yaptığı stratejik hatalar bir yana, Galatasaray o gün Alman uzunu planlara dahil etmenin yolunu fark etti. Fakat bu sefer durum biraz karışık. Çünkü karşısında Ante Zizic gibi fizikli ve oyun motoru çok sağlam olan, fazla enerjik bir beş numara var.

Pleiss temastan pek hoşlanan bir oyuncu değil, Zizic ise temas yaratmaktan sapıkça bir zevk alan bir oyuncu. Pleiss’ı oyunun iki tarafında da çok yoracak bir eşleşme bu. Özellikle ikili oyun durumlarında Zizic gibi çabuk şekilde devrilip pozisyonu çabuk bitirebilen bir oyuncunun sahada olması Galatasaray’a çok büyük dert olabilir.

Bu yüzden Blatt de oyun planını Zizic’e ikili oyun durumlarında mümkün olduğunca pozisyon hazırlamak üzerine kurabilir, ki sahada Tyus ile eşleşse dahi bu kez de alçak post’ta Zizic yine verimli şekilde kullanılabilir.

ante zizic galatasaray ile ilgili görsel sonucu

Yazıda değinmediğim Jon Diebler ve Dairis Bertans gibi şutörlerin de elbette maça etki etme olasılığı çok yüksek. Hangi beşlerin birbirlerine karşı sahada kalacaklarına bağlı olarak bu iki oyuncu maçı başka bir boyuta taşıyabilir. Örneğin Jon Diebler‘a çizilen setleri Daçka adam değişerek mi savunacak? Galatasaray bu durumda hücumu ters eşleşmeye yıkacak mı? Ya da Bertans perimetreyi savunma sıkıntısı yaşayacak Galatasaray’a karşı delici özelliklerini de kullanma fırsatı yakalayacak m?

Bu gibi farklı sorular eşleşmenin kendisi kadar ilgi çekici olacak ve yalnızca ikili match-up’ı değil oyunun genel akışına etki edecek.

Netice olarak Darüşşafaka Doğuş maçın favorisi ve David Blatt doğru oyun planıyla sahada olduğu sürece Galatasaray’a karşı şansı çok yüksek. Ergin Ataman ise kupaya bir fırsat gözüyle bakıyorsa bu maça elbette bazı farklı stratejiler üretmiş şekilde çıkacaktır.

Maçın içinde momentumun sık sık el değiştirdiğini görebiliriz, bir takımın galibiyete özel oyuncu performansıyla gittiğine de tanık olabiliriz. Başından sonuna tek takımın kontrolünde gidecek bir maç beklemiyorum ve bunun ana sebebi Galatasaray’ın bu sezon kupa kazanmak için elinde kalan en büyük fırsatın bu dört günlük süreç olması.