Eurohoops NBA Sezon Ödülleri Tahminleri

2017-02-21T10:16:28+00:00 2017-02-21T12:24:14+00:00.

Bugra Uzar

21/Şub/17 10:16

Eurohoops.net

Eurohoops ekibi, NBA’de sezonun şimdiye kadarki kısmına göre sezon ödüllerini kimlerin kazanacağının tahminini yaptı ve değerlendirdi!

by Buğra Uzar / info@eurohoops.net

NBA’de sezonun yarısından çoğu geride kaldı ve takımların hedefleri gittikçe daha da keskinleşiyor. All-Star hafta sonunun ardından kafalarda daha da çok soru işareti oluşturmaya başlayan konulardan birisi ise sezon ödüllerini kimlerin alacağı.

Eurohoops olarak biz de bu konuyu masaya yatırdık ve ekip içerisinde ödülü almasını düşündüğümüz isimleri belirledik. Tabii ki sezonun bitimine daha çok maç var ve ödül tahminlerimiz değişiklik gösterebilir ancak sezonun şimdiye kadarki kısmında Eurohoops ekibine göre bireysel ödüllerin kazananları ve sebepleri:

MVP (En Değerli Oyuncu): James Harden

Açıkçası birçok okuyucumuzun bu ödülün kesin favorisi olarak Russell Westbrook’u gördüğünün farkındayız. Ancak bizim gözümüzde kazanan çok netti ve Eurohoops ekibi olarak oy birliğine vardığımız ödüllerden birisi olan MVP ödülünü Houston Rockets’la olağanüstü bir sezon geçiren James Harden’a verdik.

Tabii ki Westbrook böylesine olağanüstü bir yıl geçirdiği bir sezonda ödülü “Sakal’a” vermemizin bazı küçük ama önemli sebepleri var. Durant’in gidişinin yarattığı öfkeyi rakiplerden çıkartan Westbrook şu ana kadar inanılmazı başarıp triple double istatistikleri (31.1 sayı, 10.5 ribaunt, 10.1 asist) yakalamayı başardı. Eh, şimdiye kadar tam 27 triple double yapmış bir adamdan bahsediyoruz. Bu alanda tarih basamaklarını koşar adım tırmanıyor ve böyle giderse de sezonu bu inanılmaz performansla bitirecek. Büyük güç kaybeden takımını güçlü Batı Konferansı’nda adeta tek başına playoff potasında tutmayı başarıyor. Herhangi farklı bir sezonda rahatlıkla bu ödülü kişisel ödül dolabına koyabilirdi. Ama herhangi bir sezonda değiliz. En azından James Harden hiç değil!

Yaz aylarında Dwight Howard’ı kaybeden Houston Rockets’ın hatırı sayılır bir güç kaybı yaşamasını bekliyorduk ancak hiç de öyle olmadı. Rockets yönetimi takımı D’Antoni’ye, D’Antoni’de takımın dizginlerini tamamen Harden’a teslim etti. Yıldız oyuncuya oyun kuruculuk görevini korkusuzca veren D’Antoni’nin bu kumarının bu kadar muhteşem bir sonuç vermesini kendisi bekliyor muydu merak ediyorum. Dürüst olmak gerekirse ben hiç beklemiyordum ancak Harden bu görevin altından tek kelimeyle mükemmel bir şekilde kalkmayı başardı. Hücum anlamında durdurulamaz bir performans sergileyen Harden, ligin asist lideri konumunda. Onun da istatistikleri triple double’a yakın (29.2 sayı,11.3 asist, 8.3 ribaunt) ve sezonun en çok dikkat çeken oyuncularından biri konumunda.

Ancak biraz önce de belirttiğim gibi, Eurohoops ekibi bu ödülü Harden’ın daha çok hak ettiği konusunda oy birliğine vardı ve bunun bazı bariz sebepleri var. Bunlardan bir tanesi takım başarısı. Houston Rockets (40-18), güçlü Batı Konferansı’nda üçüncü sırada ve tüm NBA’in en tehlikeli takımlarından birisi konusunda. Kuşkusuz bunda en büyük pay sahibi ise takımın lideri olan James Harden. Westbrook’un Thunder’ı (32-25) ise konferansın yedinci sırasında yer alıyor. NBA yönetimi de ödüllerini dağıtırken takım başarısını da çok önem veriyor ve geçmişte bu durumu birçok kez görmüştük. Benim bu duruma akın olarak gördüğüm bir örnekle konuyu açıklayayım: 2006 senesinde Kobe Bryant, 35.6 sayı ortalamasıyla bireysel olarak inanılmaz bir yıl geçirip takımını playofflara taşısa da MVP ödülü Kobe’ye göre nispeten daha kötü bir sezon geçiren (yanlış anlaşılmasın yine de harika bir sezondu) ancak takımını Batı Konferansı ikinci sırasına taşıyan Steve Nash’e gitmişti.

Keza bu ödülü Harden’a verme sebeplerimizin bir başkası ise yıldız oyuncunun takıma liderlik etme konusunda da çok başarılı bir sınav vermesi. Westbrook belki 10+ asist ortalamasına sahip olabilir ama takım arkadaşlarını oyuna katma konusunda Harden kadar başarılı değil. Öyle ki Westbrook dönem dönem triple double kovalamak adına takım oyununu bozduğuna dair eleştiriler dahi alıyor.  Harden, Eric Gordon, Ryan Anderson, Clint Capela gibi oyunculara kariyerlerinin en verimli dönemlerinden birini yaşatıyor. D’Antoni’nin hücum felsefesini sahaya yansıtma konusunda da kusursuza yakın bir performans gösteriyor ve bu konuda Westbrook’a kıyasla üstün durumda.

Kısacası her iki taraf da ödülü fazlasıyla hak etti ve uzun yıllar unutulmayacak birer sezon geçiriyorlar. Ancak biz Harden’ı bir adım daha önde görüyoruz ve özellikle takım başarısı etkisiyle ödülü kazanacağını düşünüyoruz.

DPOY (Yılın Savunmacısı): Rudy Gobert

Eurohoops ekibinin oylarının en çok dağıldığı ödüllerden birisi Yılın Savunmacısı ödülü oldu. Dört farklı adayın arasından ödülü verdiğimiz oyuncu ise ufak bir farkla Utah Jazz’ın savunma generali Rudy Gobert oldu.

Son yıllarda gösterdiği gelişimi bu sezona da taşımayı başaran Gobert, şu anda ligin en iyi çember savunucusu olarak görülüyor ve istatistikler de bunu destekliyor. Savunma denince akla gelen en önemli istatistiklerden biri olan blok konusunda 2.49 ortalamayla ligin zirvesinde yer alan Gobert, şuttları bloklayamasa bile içeride beklemesinin yarattığı korkuyla rakiplerinin birçok atışını bozuyor. Fransız pivot aynı zamanda 12.6 ribaunt ortalamasıyla da bu alanda lig genelinde beşinci sırada yer alıyor.

Tabii ki savunmacı ödülü sadece bireysel istatistiklerle kazanılmıyor. Bu istatistiklerin takım performansını da olumlu bir şekilde etki etmesi gerekiyor. Peki Gobert’in bu etkileyici performansı takımının savunma performansını da olumlu yönde etkiliyor mu? Cevap kesinlikle evet! Utah, rakiplerine ortalama 95.7 sayı izni veriyor ve bu alanda en yakın rakipleri Spurs’ün 2.7 sayı önünde ligin zirvesinde yer alıyorlar! Üstelik Gobert sahadayken Jazz potasına yapılan penetrelerin %52’si sonuçsuz kalıyor ki bu da gerçekten muazzam bir istatistik. Hal böyleyken biz de ödülü Gobert’e verdik.

Gobert’in yanı sıra ödül için adı geçen adayların başında Draymond Green geliyor. Bogut gibi önemli bir çember savunucusunu kaybeden ve savunmalarıyla ön plana çıkmayan kısalara sahip Warriors, savunmasının en önemli ismi hiç şüphesiz Green. Ligin en çok yönlü oyuncularından biri olan ve şu anda top çalma krallığının zirvesinde yer alan Green, hem uzunları hem de ayak çabukluğu sayesinde perdelerden sonraki adam değişimlerinde kısaları durdurabiliyor. Ayrıca ligin en çirkef oyuncularından biri olarak da gösteriliyor ki rakiplere korku salma konusunda aslında önemli de bir artı diyebiliriz. Keza geçtiğimiz yıl bu ödülü kazanan Kawhi Leonard da yine bu sezon ödülün önemli adaylarından birisi. Leonard ligin en iyi dış savunmacılarından birisi hatta belki de en iyisi ancak uzunlara kıyasla bir dezavantajı var ki yaptığı savunmanın karşılığını istatistiksel olarak alamıyor. Gobert, takımsal savunma başarısında Green’in, bireysel istatistiklerde de Leonard’ın çok önünde yer aldığı için Eurohoops ekibi olarak ödülü ona verdik.

MIP (En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncu): Giannis Antetokounmpo

Eurohoops ekibinin bir başka oy birliğine vardığı ödül daha! Milwaukee Bucks’ın genç yıldızı Giannis Antetokounmpo, bize göre bu ödülün tartışmasız sahibi.

Yunan oyuncu, adeta gözlerimizin önünde bir süper yıldıza dönüşüyor ve tüm NBA dünyasının ilgisini çekmiş durumda. 2.11 metre boyunda olmasına rağmen kusursuz sayılabilecek bir saha görüşü ve top hakimiyetine sahip. Sahada yapamayacağı bir şey yokmuş izlenimi veriyor nitekim 23.4 sayı, 8.6 ribaunt, 5.5 asist, 2 top çalma ve 1.8 blok ortalamaları da bunun göstergesi. Keza 1’den 5’e kadar tüm pozisyonları oynayabiliyor ve savunabiliyor olması ise bir başka korkutucu etken. Ve tüm bunları yapan bu genç adamın henüz 22 yaşında olduğunu da unutmamak lazım!

Kısacası Giannis inanılmaz bir yolda koşar adım ilerliyor ve bu sezonun şimdiye kadar ki kısmında gösterdiği performansla ödülü fazlasıyla hak etti. Süreleri geçtiğimiz sezona kıyasla hemen hemen aynı kaldı ancak rolü fazlasıyla arttı ve o da bunun altından başarıyla kalktı. Jabari Parker’ın da sezonu kapattığını düşünürsek yılın geri kalanında sorumluluğu daha da artacaktır ve bu da onun ödülü kazanma konusunda daha da avantajlı olmasına sebep olacaktır.

Ödül tartışmalarımızda adı geçen bir başka isim ise Denver Nuggets’ın pivotu Nikola Jokic. Sırp yıldız da inanılmaz bir çıkış gösterdi ve ligin tozunu dumana katan bir başka oyuncu olarak dikkat çekiyor. Ancak Jokic’in bu çıkışı sezonun belli kısmı geçtikten sonra göstermesi ve Giannis’in daha spektaküler bir oyuncu olması nedeniyle bu ödülü kazanması zor gözüküyor. Keza Giannis’in süreleri geçtiğimiz seneye kıyasla hemen hemen aynı kalırken, Jokic’in süreleri hatırı sayılır ölçüde arttı ve bu da Yunan yıldızın çıkışını daha değerli bir hale getiriyor.

Giannis konusuna geri dönecek olursak biraz önce de bahsettiğim gibi gözlerimizin önünde süper yıldıza dönüşen bir oyuncudan bahsediyoruz. Şu anda tek defosu olarak istikrarsız ve kötü sayılabilecek şutunu gösterebiliriz ancak onu da çözdükten sonra ligin geri kalanının çok ciddi ve çözülmesi güç bir problemi olacak. Sonuçta üç adımda orta sahadan potaya gidebilen bir “Yaratık’tan (Editör Notu: Giannis’in lakabı “Greek Freak” yani “Yunan Yaratık) bahsediyoruz!

Yılın Koçu: Brad Stevens – Mike D’Antoni

Eurohoops ekibinin bölündüğü bir başka ödül daha. Ancak bu kez adaylar arasında bir eşitlik söz konusu. Bu yüzden yılın koçu ödülünü Boston Celtics koçu Brad Stevens ve Houston Rockets koçu Mike D’Antoni’ye veriyoruz.

Ligin en genç koçlarından birisi olan Stevens, hali hazırda potansiyelli bir takımın potansiyelini sahaya yansıtmasını sağladı ve Celtics şu anda Doğu’nun ikinci sırasında yer alıyor ve LeBron James’in yer aldığı bir takıma son yıllardaki en büyük sıkıntıyı yaşatıyor. Celtics bu hızla giderse 50 galibiyet barajını aşacak ve bunu da önemli oyuncuları sakatlık problemi yaşamalarına rağmen başaracaklar. Stevens, bireysel olarak da oyuncularına büyük çıkışlar yaşattı. Isaiah Thomas bunun en büyük örneği ve bu da yılın koçu ödülü verilirken akılların bir kenarında yer alacaktır.

Yılın koçu olarak gördüğümüz bir başka isimse Houston Rockets’la beklentileri çok fazla aşan bir sezon geçiren Mike D’Antoni. Dwight Howard gibi önemli bir parçayı kaybeden Rockets, güç kaybetmek şöyle dursun daha da ileriye gitti diyebiliriz. Ligin en iyi ikinci hücum takımı konumundalar. Birçok parçadan katkı almayı başarıyorlar ve D’Antoni’nin imzası olan hızlı ve göze hoş gelen bir basketbol oynuyorlar. Tıpkı Stevens gibi D’Antoni de oyuncularının bireysel performanslarına olumlu yönde etkiliyor. Harden’ın yanı sıra Gordon ve Ryan Anderson da bu sezon önemli çıkış yapan oyuncular arasında.

Kısacası iki koç da sezonun en flaş ve en başarılı koçları olarak göze çarpıyor ve bize göre hangisi ödülü kazanırsa kazansın sonuna kadar hak etmiş olacak.

Yılın Çaylağı: Joel Embiid

Eurohoops ekibi bu konuda da kesin bir görüş birliğine vardı ve çaylak sezonunu draft edildikten iki yıl sonra yaşayabilen Joel Embiid’e ödülü verdi.

Embiid, gösterdiği muhteşem performansla bu ödülü sonuna kadar hak etti dersek yanılmış olmayız. Son yılların en dominant çaylak performansını gösteren Embiid, ayrıca ilginç karakteriyle de NBA gündeminde bolca yer aldı. Embiid şu ana kadar 20.2 sayı, 7.8 ribaunt, 2.1 asist, 2.5 blok ve 0.9 top çalma gibi muazzam istatistikler yakalamış durumda üstelik bunları sadece 25.4 dakika sahada kalarak yapıyor.

Embiid, kısaların kontrolüne geçen günümüz basketbolunda ibrenin tekrar uzunlara doğru kaymasını sağlayabilecek tarzda bir potansiyel. Boyuna göre ayakları inanılmaz çabuk, şut menzili üç sayı çizgisinin gerisine kadar uzanıyor, etkileyici bir çember savunucusu ve hücumda repertuarı çok geniş. Ancak Embiid’in yaptıklarını istatistiklerle sınırlamak ona haksızlık olur. Genç yıldız, son yılların en kötü takımı olarak gösteren Sixers’ın geleceğe umutla bakmasını sağladı. “Trust the process” (Sürece güvenin) furyasını başlatan Embiid, bu söyleminin altını doldurmayı da başardı ve gerçekten de Sixers’ın sonunda doğru rotada ilerlediğini herkese ispatladı. Koca bir şehre ve organizasyonun geleceğe umutla bakmasını sağlamak, bu genç adamın en büyük başarılarından birisi ve sırf bu yüzden bile Yılın Çaylağı ödülünü hak ediyor.

Embiid’in bir başka avantajı ise bu sezonki draftın 1 numaralı seçimi Ben Simmons’ın sakatlığı nedeniyle hiçbir maçta forma giyememesi ve 2 numaralı seçim olan Brandon Ingram’ın da şut konusunda büyük problemler yaşaması. Keza diğer çaylaklar arasında da bu sezon sivrilen bir oyuncu var dersek yanılmış oluruz. Embiid dışında çift hanelerde sayı ortalamasına sahip tek isim, Türk basketbolseverlerin yakından tanıdığı Dario Saric. Yani Embiid’i zorlayacak tek bir rakip bile yok. Tek sorun lotaryaya yatan Sixers’ın daha fazla maç kazanmamak için onu sezonun geri kalan kısmında oturtması olabilir. Ancak Embiid’in gerçek anlamda hiçbir rakibi olmaması nedeniyle bu sıkıntı göz ardı edilecektir diye düşünüyorum.

Yılın Altıncı Adamı: Eric Gordon – Lou Williams

Oyların bölündüğü bir başka ödül daha! Bir kez daha farklı adaylar ortaya çıktı ve Eurohoops ekibinden gelen oylara göre Yılın Altıncı Adamı ödülü üçe bölünüyor! Houston Rockets’la adeta yeniden doğan Eric Gordon, Los Angeles Lakers’ın tecrübeli skoreri Lou Williams, diğer adaylar arasından sıyrılan ve bizim ödülü verdiğimiz isimler oldular.

Adayları değerlendirmeye Eric Gordon’la başlayacak olursak; büyük bir potansiyele sahip olan ancak sakatlıklar nedeniyle bunu bir türlü sahaya yansıtamayan Gordon, Rockets’la birlikte yuvasını bulmuşa benziyor. D’Antoni’nin tempolu sisteminde benchten gelerek müthiş bir katkı veren Gordon, şu ana kadar 17.2 sayı, 2.7 ribaunt ve 2.8 asist ortalamaları yakalamayı başardı. Bu sayı ortalaması onun kariyerinin en yüksek ikinci sayı ortalaması ve tüm bunların yanında bu sezon şimdiye kadar 52 maça çıkması da onun için büyük başarı. Sonuçta 9 yıllık NBA kariyeri boyunca 65 maç barajını sadece 1 kez geçebilmiş bir oyuncudan bahsediyoruz. Kısacası Gordon, yeni bir sistemde kendisine belki de en uygun rolü buldu ve bunun hakkını da sonuna kadar veriyor.

Bir başka aday olan Lou Williams bu ödüle yabancı değil. Öyle ki 30 yaşındaki oyuncu 2015 yılında da bu ödülü kazanmayı başardı. Williams, bu sezon Lakers’la benchten gelerek 18.6 sayı, 2.3 ribaunt, 3.2 asist ve 1.1 top çalma ortalamaları yakalamayı başardı. Benchten gelen bir oyuncu için 18.6 sayı ortalaması fazlasıyla yüksek ki üstelik bu ortalamayı %44 gibi bir kısa için yüksek sayılabilecek bir yüzdeyle ve sadece 24.2 dakika sahada kalarak yakaladı. Genç Lakers kadrosunda belki de kazanmayı en iyi bilen oyuncu olan Williams, bu yazı yayınlandığı sırada başka bir takımın yolunu tutmuş bile olabilir çünkü draft hakkını elinde tutmak isteyen Lakers, (editör notu: Lakers’ın bu sezonki draft seçimi ilk üç sıra dışında olması halinde Sixers’a geçiyor) takıma olmadık maçlar kazandıran Williams’ı elden çıkartmaya çalışıyor. 

Takım başarısı da göz önüne alındığında Gordon’ın ödülü alması biraz daha muhtemel ancak Williams’ın gösterdiği etkileyici performansı göz ardı etmek ona haksızlık olur. Bu yüzden biz ödülü ikisine paylaştırmayı seçtik.