by Mete Budak / info@eurohoops.net
Basketbolda bir sezonun MVP’sini belirlemek kolay iş değil. Sadece bireysel istatistiklerin ve galibiyet derecesinin süzgecinden değil, takım sporlarının doğasından gelen takımın oyuncuya etkisi, oyuncunun takıma etkisi gibi etkileşimlerin ve diğer saha içi dinamiklerin süzgecinden de geçirilmesi gereken bir karar. Bazen bazı oyuncular ilk iki kriterde o kadar fark yaratır ki, üzerine tartışmak için çok şansınız yoktur. Bazen ise baz aldığınız kriterlerin listesinde daha aşağılara inmeniz gerekebilir.
EuroLeague yeni formatını ilk kez denediği 2016-17 sezonunda bize normal sezon MVP’si için birçok aday sunuyor. Bu yarışın bu sezon çok bariz bir favorisi yok ancak elbette bazı oyuncular diğerlerinden çok daha fazla öne çıkıyor. Yazıda önce bu adaylara tek tek değinip, daha sonrasında ödüle kimin daha yakın olduğuna dair naçizane fikrimi konuşacağım.
EuroLeague 17 Şubat’ta MVP adaylarını açıklamış; listede Derrick Brown, Nando De Colo, Milos Teodosic, Luka Doncic, Ognjen Kuzmic, Keith Langford, Sergio Llull, Nicolo Melli, Giorgos Printezis, Vassilis Spanoulis, Anthony Randolph, Chris Singleton, Ekpe Udoh, Johannes Voigtmann ve Brad Wanamaker yer almışlardı.
EuroLeague’in listesini geniş tutması organizasyonun resmiyeti açısından normal iken, birbirimizi kandırmamıza gerek olmadığını düşünüyorum. MVP ödülünün ilk dört takım dışına çıkması görülmemiş bir durum, bu yıl da farklı olmayacak. Bu yazı yayına alındığında normal sezonu ilk dörtte bitirecek dört takım kesin olarak belli olmamış olsa da benim açımdan normal sezon MVP’si için gerçek adaylar bariz şekilde ortada:
Nando De Colo | Milos Teodosic | Chris Singleton | Sergio Llull | Ekpe Udoh
NANDO DE COLO (CSKA MOSKOVA)
İstatistikler: 21 Maç | 20.2 sayı | 4 asist | 3.1 ribaund | %45.5 3S | %96.4 SA | 22.8 Verimlilik Puanı
Takımının derecesi: 21-7
Geçen sezonun MVP’si bu sezonda da formdan hiçbir anlamda düşmüş değil. Avrupa’nın en iyi slasher tipi (ed. notu: çembere sürekli hızlı şekilde kat edebilen, savunmayı her noktadan delebilen oyuncu) oyuncusu aynı zamanda harika bir şutör, muazzam bir serbest atışçı. Soğukkanlı oyunu sayesinde zihnine de kolay girilemeyen Nando De Colo Avrupa basketbolunun gördüğü en komple hücum oyuncularından bir tanesi ve sahip olduğu basketbol zekası da özellikle faul çizgisine gitme konusunda ona çok yardımcı oluyor. CSKA Moskova’nın çıkarmaktan en çok imtina edeceği parça kendisi olabilir, zira Avrupa’da durdurulması en güç hücum oyuncusu kendisi.
Bu sezon şu ana kadar beş kez Haftanın MVP’si ödülü kazanan De Colo bu alanda rekoru egale etti fakat sakatlıklar sebebiyle kaçırdığı yedi maç ona Ayın MVP’si ödülüne mal olmuş olabilir. Ancak onun yokluğunu takımı iyi şekilde absorbe etti. Kaçırdığı üst üste yedi maçta CSKA Moskova sadece bir kez kaybetti (Fenerbahçe – iç saha).
MILOS TEODOSIC (CSKA MOSKOVA)
İstatistikler: 22 Maç | 15.8 sayı | 7.5 asist | 2.3 ribaund | %36.9 3S | %90.8 SA | 17.3 Verimlilik Puanı
Takımının derecesi: 21-7
Nando De Colo ile Voltran’ın bir diğer parçası olan Milos Teodosic, tartışmasız Avrupa’nın en değerli oyun kurucusu. Olmayacak şeyleri saha içinde yaratabilen Teodosic, CSKA Moskova’nın hücum düzeninden sorumlu ilk isim, o düzenin sekteye uğradığı anlarda da kontrolü elinde tutma görevini haiz olan kişi. Bir maçı kazandırma ya da kaybettirme konusunda ekstrem uçlara sahip olan Milos artık kanıtlanmış bir lider ve eğer NBA’e giderse yerinin dolması neredeyse imkansız.
Bu sezon Ekim ayının MVP’si seçilen Teodosic, bir kez de Haftanın MVP’si seçildi. Bu sezon EuroLeague’de şu ana kadar yedi kez double-double yapan Teodosic, bu alanda EuroLeague’de birinci sırada yer alıyor. EuroLeague’deki 9 takım, toplam double-double sayısında Teodosic’in gerisinde kalmış durumda.
Tıpkı De Colo gibi, Teodosic de ufak sakatlıklar veya dinlendirilme sebebiyle altı maç kaçırdı ve CSKA bunlardan ikisini kaybetti (Zalgiris Kaunas – dış saha, Fenerbahçe – dış saha).
CHRIS SINGLETON (PANATHINAIKOS)
İstatistikler: 28 Maç | 12.2 sayı | 6 ribaund | 1.1 top çalma | 1.1 blok | %46.8 3S | %73.9 SA | 15.9 Verimlilik Puanı
Takımının derecesi: 17-11
Chris Singleton geçtiğimiz sezon Lokomotiv Kuban’ın Final Four yürüyüşünde de başroldeki adamlardan biriydi, Panathinaikos da yaz döneminde turnayı gözünden vurdu. Biraz detay vermek gerekirse; blok, ribaund, verimlilik puanı ve üç sayı yüzdesinde Yeşillerin istatistik lideri, EuroLeague’de ise kendi pozisyonu içinde en fazla üçlük isabeti bulan oyuncu. Singleton harika bir oyuncuydu ama bu kadar iyi bir sezon geçirmesini bekliyor muyduk, ondan emin değilim. Singleton bu sezon neredeyse %47 ile üçlük atıyor ki bu çılgın bir rakam onun için. Sezonun neredeyse tamamını kaçıran James Gist’in yokluğunda Panathinaikos’u ilk dört için iddialı konumda tutan başlıca isim olan Singleton tüm övgüleri hak ediyor. Yüzdeli hücum oyununun yanında savunma tarafında da bilindik özelliklerini saha içine yansıtmayı başardı, MVP aday listesine girmeyi de çok hak etti.
Singleton bu sezon EuroLeague’de maç kaçırmadı, 21. haftadaki Galatasaray Odeabank maçıyla birlikte ise sezon sonuna doğru adeta alev aldı. Panathinaikos eğer olur da ev sahibi avantajını alırsa pastadan en büyük dilim ona gidecek.
SERGIO LLULL (REAL MADRID)
İstatistikler: 25 Maç | 16.6 sayı | 6.2 asist | 2.1 ribaund | 1.1 blok | %32.5 3S | %85 SA | 17.4 Verimlilik Puanı
Takımının derecesi: 21-7
Sergio Rodriguez’in geçtiğimiz yaz Madrid semalarından ayrılması ve Rudy Fernandez’in bir daha asla eski günlerine dönemeyeceğinin sinyallerini bir süredir veriyor olması Sergio Llull’a yıllardır parçası olduğu takıma artık tam anlamıyla liderlik edebileceğini müjdeliyordu. Yük ağırdı, ki Real Madrid EuroLeague’de çok kötü bir sezondan da geliyordu. Ancak Sergio Llull bu sezon bu yükü öyle bir omuzladı ki artık kimsenin onun liderlik yetilerinden bir şüphesi yok.
Llull’un saha içinde yapabildiklerini detaylı şekilde konuşmak istesek tek başına yazı olabilir. Hızlı ayaklarına oranla oldukça yeterli olan fiziği, bitiricilik anlamındaki yetenekleri, imkansız şutları akıl almaz yüzdelerle sokabilen bir şutör olması ve her geçen sezon üstüne koyduğu saha görüşü onu özel kılan şeylerden sadece birkaçı. Bunların yanında da her maç size güvenilir bir birebir savunmacı rolü sağlayabilen Llull tartışmasız ligin en iyi iki yönlü oyuncularından bir tanesi.
Bu sezon EuroLeague’in en iyi asist-top kaybı oranına sahip oyuncusu, Real Madrid’in ligdeki en iyi iki takımdan biri olmasında büyük pay sahibi. Llull bu sezon sadece üç maç kaçırırken Real Madrid bunlardan birinde sahadan mağlup ayrıldı (Darüşşafaka Doğuş – dış saha). Kasım ayının MVP’si seçilen Sergio Llull, iki kez de Haftanın MVP’si ödülünü aldı. Sezon başından bu yana oynadığı 25 maçta sadece 3 kez tek haneli sayılarda kaldı ve bunu saha içi yüzdesini %52.2 gibi bir rakamda tutarak başardı.
EKPE UDOH (FENERBAHÇE)
İstatistikler: 24 Maç | 12.2 sayı | 7.6 ribaund | 2.2 blok | 1.9 asist | %58.2 2S | 20 Verimlilik Puanı
Takımının derecesi: 17-11
Ekpe Udoh geçen sezon EuroLeague’in en iyi ikinci beşine seçildiğinde, ki birinci beşe de seçilebilirdi ancak Vesely‘nin varlığı biraz buna engel oldu, ondan görebileceğimiz her şeyi gördüğümüzü sandık. Yanıldık. Bu sezon Fenerbahçe’nin hücumu biraz plan dahilinde, biraz planların dışında daha Ekpe Udoh merkezli hale geldi ve Udoh da hücum portföyünün ne kadar genişlediğini kanıtladı. Son yıllarda bu kıtada izlediğimiz en dominant pivot performanslarından birine imza atan oyuncu, Fenerbahçe için gece ve gündüz kadar fark yaratıyor.
Her zaman güvenilir sırtı dönük oyununu bitiricilik anlamında kusursuzlaştırmaya yakınlaşan Udoh, alçak post’tan oyunu yönlendirme konusunda da yol kat etmiş durumda. Gelişen saha görüşünü bu zamana kadar adeta gizlenmiş olan pas yeteneğiyle birleştirip Fenerbahçe hücumuna derinlik katmış olması da onun oyununa dair önemli donelerden bir tanesi. Oyunun savunma tarafında ise kuşkusuz bu ligin en iyi oyuncularından bir tanesi. Savunmanın kompaktlığı açısından switch durumlarında kısayı savunabilme becerisi muhtemelen 2.2 blok ortalamasıyla ligin en iyisi olmasından daha da önemli bir nokta. Çember koruma yetenekleri ise geleneksel “topu kesebilmek”ten öte ilk olarak hücum oyuncusunu karşılama, ona karşı doğru pozisyon alma ve daha sonra hamle yapma adımlarını takip ettiği için özel bir savunmacı, özel bir çember koruyucu.
Ekpe Udoh bu sezon 4 maç kaçırdı, Fenerbahçe bunlardan birini kaybetti (Baskonia – iç saha). Udoh ayrıca bu sezon bir kez Haftanın MVP’si ödülünü kazandı. Onun Fenerbahçe için varlığının değeri, yokluğunda daha iyi anlaşılırken belki de MVP adayları içerisinde takımdan çıkması durumunda istatistiksel olarak olmasa da oyun kalitesi anlamında en büyük negatif farkı yaratan oyuncu da o.
Kim Daha Önde?
Sorunun yanıtını ilk olarak istatistiksel olarak arayalım. Bu isimlerin hepsi takımları için en değerli oyuncular. Ama sahadayken takımlarını ne kadar “daha iyi” yapıyorlar? +/- istatistikleri oyuncuların sahadayken ve sahada değilken takımlarının verimliliklerini ölçen bir istatistik sistemi. Beş oyuncu için duruma bakacak olursak şöyle bir tablo çıkıyor:
Oyuncu | Sahadayken +/- | Sahada Değilken +/- | Fark |
Chris Singleton | +99 | -32 | +131 |
Milos Teodosic | +182 | +51 | +131 |
Sergio Llull | +156 | +54 | +102 |
Ekpe Udoh | +27 | +17 | +10 |
Nando De Colo | +109 | +124 | -15 |
De Colo özellikle şaşırtıcı, değil mi? De Colo her ne kadar çok büyük bir skor gücü olsa da savunmada da aynı oranda onu saklamanız gerekiyor, ki bu da istatistiklerle ortada olan bir gerçek.
Diğer oyunculara bakacak olursak Singleton ve Teodosic’in en büyük farkı yaratan oyuncular olduğunu görüyoruz. Öyle ki, Singleton oyunda olmadığında Panathinaikos negatif rakamlara kadar düşüyor.
Bakacağımız ikinci istatistik ise oyuncuların şu ana kadar tüm maçlarda topladıkları toplam pozitif PIR, yani pozitif verimlilik puanı (sayı + asist + ribaund + blok + top çalma + alınan faul istatistiklerinin kullanıldığı özel bir formülle ölçülüyor) ve toplam negatif PIR, yani negatif verimlilik puanına (kaçırılan şut + kaçırılan serbest atış + top kaybı + bloklanan atışlar + yapılan faul istatistiklerinin kullanıldığı özel bir formülle ölçülüyor) bakmak olacak. En sonda yine pozitif ve negatif rakamlar arasındaki farkı göreceğiz.
Oyuncu | Pozitif PIR | Negatif PIR | Fark |
Ekpe Udoh | 681 | 202 | 479 |
Nando De Colo | 724 | 247 | 477 |
Chris Singleton | 715 | 271 | 444 |
Sergio Llull | 751 | 314 | 437 |
Milos Teodosic | 646 | 267 | 379 |
Bu tablolar dışında son göz atılması gereken istatistik ise oyuncular sahadayken takımlarının toplam pozitif PIR’ı ve oyuncular sahada değilken takımlarının toplam pozitif PIR’ı. Tablo haline getirmeye lüzum yok; Chris Singleton açık ara bu alanda lider (sahada olduğu ve olmadığı anlardaki fark neredeyse 1700) iken Ekpe Udoh (1500) ve Sergio Llull (1200) onu takip ediyorlar. Teodosic ve De Colo ise bu isimlerden çok daha geride listenin sonundalar.
İstatistiklerin söyledikleri bunlar, ancak MVP konusunda bugün konuşurken henüz playoff eşleşmelerinin belli bile olmadığını ve EuroLeague tarihinde Final Four’a katılamamış bir takımdan hiç MVP çıkmadığını hatırlatmak gerekiyor. Bu kriteri zihnimizin bir köşesine yerleştirelim, ama aslında buna çok da ihtiyacımız olmayacak. Çünkü benim adıma MVP ödülünü kazanması gereken oyuncu çok net.
Sergio Llull Herkesten Daha Önde
Oyununun en iyi döneminde, kariyerinin en iyi sezonunu geçiren Sergio Llull, neden benim için tartışmasız MVP? Bazı argümanlarım şunlar:
- Geçtiğimiz sezon tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren Real Madrid bu yıl normal sezonu lider bitirmek adına önemli avantaja sahip ve tahmini olarak sezonu 23-7 ile kapatabilirler. Llull bu takımın liderlik rolünü sezon başından beri omuzlamış durumda.
- Büyük beşli CSKA Moskova, Real Madrid, Fenerbahçe, Olympiakos ve Panathinaikos’un aralarında oynadıkları maçlarda Sergio Llull ortalama 21,2 sayı atmış durumda. Listede sadece Nando De Colo (22,4) ondan daha iyi, listenin geri kalanı ise bu ikiliden fersah fersah uzakta.
- Asist/top kaybı oranında listedeki diğer guard’lar Milos Teodosic ve Nando De Colo’nun çok ilerisinde, üstelik Real Madrid hücumunda üzerindeki yük bu ikilinin sırtladığından daha fazla.
- Chris Singleton dışındaki herkesten daha az maç kaçırdı. 30 maçlık sezon için önemli bir nokta.
- Yine aynı pozisyonu paylaştığı diğer adaylardan çok daha önemli bir two-way (çift yönlü – savunma&hücum) guard. Teodosic ve De Colo sahadayken CSKA Moskova savunması daha kötü, Llull oyundayken ise Real Madrid savunması daha iyi.
- Bu sezon EuroLeague’de Teodosic ve Doncic ile birlikte en spektaküler oyunculardan biri. Momentum değiştiren çok zor atışları sokmakta bir usta.
- Real Madrid muhtemelen CSKA Moskova ile birlikte Mayıs ayında İstanbul’da olacağı garanti olan iki takımdan bir tanesi.
- Teodosic ile birlikte adaylardan EuroLeague Ayın MVP’si ödülünü kazanan tek oyuncu. Mart ayı MVP’si henüz seçilmedi ama beş adaydan farklı birine gitme olasılığı yüksek. Tarihte 12 kez dağıtılan bu ödül daha önce sadece 5 kez normal sezonda hiç Ayın MVP’si seçilmeyen oyunculara gitmiş ama ödülün kapsamı dahilinde playoff maçları da var. Yine de playoff serilerinde gösterilecek performanslar De Colo ya da Teodosic dışındaki hiçbir oyuncuyu Llull’ün önüne koymayacaktır (Singleton 20-5-5, Udoh 18-10-3 gibi ortalamalar yapıp takımlarını Final Four’a taşımazlarsa, en azından)
Chris Singleton adaylar arasında en ilginci bence. Gerçekten muazzam bir sezon geçiriyor ve takımı adına tüm tablolar toplandığında istatistiksel olarak en büyük farkı yaratan oyuncu aynı zamanda. Singleton olmadan Panathinaikos’un bırakın Final Four iddiası olmasını, ilk dörde tutunması bile kesinlikle mümkün değildi. Ancak Panathinaikos’un genel derecesi ve büyük beşliye karşı oynadıkları maçlardaki kötü derece onu MVP yarışından uzaklaştırıyor. Deplasman performansı da tatmin edici değil.
Bireysel sezonun muazzamlığı açısından aynı şey Ekpe Udoh için de geçerli, ki Udoh sahada olduğunda takım verimliliğine en büyük farkı yaratan oyuncu. Fenerbahçe’nin onsuz Final Four düşlemesi dahi imkansız ama onu yarıştan uzaklaştıran sebep yine takımının genel derecesi (Fenerbahçe ilk dörtten uzaklaşıp altıncılığa kadar düşebilme tehlikesi içinde).
Ayrıca bu yazıda bir diğer Yunan temsilcisi olan lig üçüncüsü ve Final Four’un büyük adaylarından Olympiakos’tan bir MVP adayı olmasını da isterdim ancak Printezis dışında herhangi bir isim öne çıkmadı. Printezis de Olympiakos’un alışılagelmiş kompakt, takım oyunu ve hücumdaki top paylaşımının adilliği sebebiyle listede yer almıyor. Ne yalan söyleyeyim, çok özel bir sezon geçirdiğini söylemek de biraz abartı olurdu. Udoh’un aksine takımının yeri değil, performansının sadeliği kırmızı-beyazlının yaptığımız “kısa listeye” girmesine engel oldu.
Nando De Colo ve Milos Teodosic ise biraz aynı takımda olmanın ceremesini çekerken bu durum tablolara da yansıdı. CSKA Moskova, De Colo’nun yokluğunu hücumda absorbe edebilen çok iyi bir sistem takımı ve De Colo’ya olan ihtiyaç daha çok maçın yoğunluğu arttığında ve her topun el yaktığı anlarda (ligin clutch time’da en fazla skor üreten oyuncusu) artıyor. Kısacası CSKA, sezonda büyük beşliye karşı oynadığı maçların dışındakileri De Colo olmadan da kazanabilirdi, ki kazandı da (6-0).
Teodosic ise ligin en fazla double-double yapan oyuncusu ve o bir oyun kurucu! Bu istatistiğin bir kısadan gelmesi çok etkileyici. Ligin en spektaküler pasörünü MVP yarışında bir adım geriye koyan sebep basitçe Sergio Llull’ün ondan daha iyi bir sezon geçirmesi şeklinde özetlenebilir. Llull’ün üç maç daha az kaçırıp daha istikrarlı bir görüntü çizdiğini de eklemeli.
Netice olarak Sergio Llull benim en büyük MVP adayım ve EuroLeague’in de ödülü başka bir oyuncuya vermesi beni oldukça şaşırtır. Llull Avrupa’da kalmak istediğini belirttiğinde bunun ana sebebinin maddiyat olmadığı, Llull’ün gerçekten Real Madrid’i yeniden zirveye taşımak istediği çok açıktı. Bu sezon da bunun en büyük kanıtı oluyor şu ana kadar.
Not: Tabloların oluşturulmasında kullanılan tüm istatistikler overbasket.com‘dan alınmıştır.