by Anıl Can Sedef / info@eurohoops.net
Batı’da bitime henüz birkaç maç kala eşleşmeler zaten belliydi. Doğrusunu söylemek gerekirse normal sezonun son haftalarında San Antonio Spurs‘le Memphis Grizzlies‘in alnında daha bitime birkaç hafta kala ikinciyle yedinci yazıyor gibiydi zaten.
Spurs taraftarlarını ve Marc Gasol severleri ikna etmek için çok uğraşmaya gerek yok belki ama “dışarıdan” bakan gözler için seriyi izlemeye değer kılacak beş nedeni bulmak da zor olmadı.
1 – Ligin sert çocukları karşı karşıya
Serinin belki de en önemli “olayı” bu olacak. Sezon başlarken biraz daha yeteneğe, daha fazla skor gücüne yatırım yapmak isteyen Memphis’te işler (her zamanki gibi) planlandığı gibi gitmedi, kadroya eklenen isimler ya (her zamanki gibi) sakatlandı ya da beklenen verim alınamadı.
Doğal olarak Grizzlies‘de bildiği oyuna, takımın kültürüne işlemiş sertlik ve mücadele temelli oyuna döndü. Tabii yine de eskisine göre daha yaratıcılar. Hücumda daha fazla ve farklı seçenekler deniyorlar.
Ama zaten Spurs de öyle geleneksel bir oyun oynamıyor. Sadece iki takımın da savunmada sertliğe, oyun içinde mücadeleye verdiği önem daha fazla. İkna olmayanlar Spurs’ün usta mimarı Koç Popovich’i dinlesin.
2 – Ginobili’nin son(?) playoff’u başlıyor
Gregg Popovich’in “Kalıp sabun misali ondan geriye bir şey kalmayana kadar kullanacağım” dediği Manu Ginobili, 40 yaşında (evet 40, bildiğin 40) ligin en sert takımlarından birinin karşısında playoff mücadelesine başlıyor.
Kendisinin 15. ve büyük olasılıkla son playoff’u diyeceğim ama hala Manu’dan kalan bir şeyler olduğu ortada. Adam hala 14 PER yapıyor. 40 yaşında.
Ama Pop’a dönüp “Hocam ben bittim” deme ihtimalini göz ardı etmeyin, sırf onun için bile bu seri izlenir.
3 – Lider Kawhi’ın ilk seferi
Kawhi Leonard zaten son birkaç sezondur Spurs’ü çekip çeviren adam, herkes bunu biliyor. Ama Tim Duncan’ın San Antonio kadrosunda olması takımın liderini otomatik olarak belirliyordu.
Bu sezon durum farklı. Sezon boyunca Spurs’ü uzuuuun süre sonra ilk Duncan’sız sezonunda taşıyan Kawhi’ın büyük görevi bu kez Duncan’sız bir Spurs’ü büyük hedefe götürmek.
Yapabilir mi? Zor ama söz konusu San Antonio olduğunda hiçbir ihtimali imkansız diyerek kenara atmamak gerek.
4 – Gasol Kardeşler eşleşiyor
NBA’de yıllar geçtikçe lig çevresindeki aile bağları kuvvetleniyor. Morris İkizleri, Plumlee Kardeşler fakat hepsinden önce Avrupa’dan ithal Gasol Kardeşler vardı…
Biri kariyerinin son demlerinde, diğeri artık playoff’ların son turlarını görmek umuduyla karşı karşıya gelecek.
Bol bol eşleşmeleri en büyük umudumuz. İki taraf da yıllar geçtikçe çeşitlendirdikleri beceri havuzlarıyla göz kamaştırıyor. Ama Mark, Pau için biraz fazla iri olabilir tabii.
5 – Memphis şeytanın bacağını kırabilecek mi?
Grizzlies’in iyi takım. Buna kimsenin şüphesi yok. Ama geçemedikleri bir eşik var.
Ve o eşik bir tur, rakip ya da belli, somut bir şey değil: İlk turu geçebilecekleri izlenimini, iyiyken de kötüyken de, veremiyorlar.
Bu “güvensizliğin” adını koymak biraz zor. Belki de bu konuda tek başımayım. Bilemiyorum.
Ama rahat rahat playoff’lara gelen ve NBA tarihinin defalarca üst üste 50 maç barajını geçen takımını ilk turda çelmelemeleri lige önemli bir mesaj, onlar için bir toparlanma hamlesi olur.