by Kobe Bryant / Çeviri: Yılmazcem Özardıç
Bu yazı ilk olarak 18 Nisan 2017’de Players Tribune’da “Obsession is Natural” başlığıyla yayınlanmıştır.
12 Kasım 1996 günü, Allen Iverson, Madison Square Garden’da Knicks potasına 35 sayı bıraktı.
Aynı gün, ben Lakers’ın deplasmanda Houston’ı yendiği maçta beş dakika süre alıp iki sayı attım.
O akşam otel odama gidip Sports Center’da Iverson’ın 35 sayı attığını gördüğümde kendimi kaybettim. Masayı devirdim, sandalyeleri fırlattım, televizyonu kırdım.
Çok çalıştığımı düşünüyordum.
Beş dakika. İki sayı.
Daha fazla çalışmam gerekiyordu.
Ve, çalıştım.
19 Mart 1999’da Philadelphia deplasmanında Iverson’ı savundum ve bana karşı 41 sayı 10 asist yaptı.
Daha fazla çalışmak yeterli olmayacaktı.
Manyak gibi bu adama çalışmalıydım.
AI’la alakalı bulabildiğim her kitabı ve makaleyi takıntılı şekilde okudum. IUPU All-American Maçı’na kadar, oynadığı tüm maçları izledim. Yapabildiği ve yapmakta zorlandığı her şeyi deli gibi öğrendim, manyak gibi her zayıf yönünü araştırdım.
İlham kaynaklarım arasına eklemek için dünyayı araştırdım.
Aramalarım beni Güney Afrika kıyılarında avlanan beyaz köpek balıklarına götürdü.
O sabır. O zamanlama. Açılar.
20 Şubat 2000 günü, Philadelphia’da Phil Jackson bana ikinci yarı için Allen Iverson’ı savunma görevi verdi. Bu eşleşmenin benim için ne kadar önemli olduğunu kimse bilmiyordu.
Benim daha önce hissettiğim hayal kırıklığını onun da yaşamasını istiyordum.
Bana karşı 41 sayı 10 asist yaptığında bana gülenlerin kahkahalarında boğulmalarını görmek istiyordum.
Daha önce herkes içinde iki tarafın da birbirini durduramayacağını düşündüğünü söylemişti.
Buna inanmayı reddettim.
Ben 50 atacaktım.
O, 0 atacaktı.
Ben buna inanıyordum.
İkinci yarının başında AI’yı savunmaya başladığımda 16 sayısı vardı. Maçın bitiminde de 16 sayıdaydı.
Tatlı intikam.
Ama yine de memnun değildim. İlk seferde beni öyle hissettirdiği için hala kendimi rahatsız hissediyordum.
O andan itibaren, tüm eşleşmelerime ölüm kalım meselesi gibi bakacağıma dair kendime yemin ettim. Bir daha asla kimse beni bu kadar manyak hala getirecek şekilde bana üstünlük sağlayamayacaktı.
Kimi hedef olarak seçip üstüne yoğunlaşacağıma ben karar verecektim.
Önümüzdeki yıl için koyduğun hedeflerin benim 20 yıl içinde olmak istediğim yere gölge düşürüp düşürmeyeceğine ben karar verecektim.
Gölge düşürmüyorsa, iyi yolculuklar. Yok, düşürüyorsa…
Saplantılı şekilde seni avlayacağım.
Çünkü takıntım, doğuştan.