El Fenómeno: Luka Doncic

10/May/17 16:55 Mayıs 10, 2017

Semih Tuna

10/May/17 16:55

Eurohoops.net

Nasıl ki insanoğlunun doğduktan sonra emekleme süreci varsa, basketbolcular için de profesyonel kariyerlerinin başı emekleme dönemi olarak kabul edilir. Fakat Avrupa’yı kasıp kavuran bu sarı saçlı Sloven, bununla uğraşmayıp direkt koşmaya başladı. Bayanlar baylar, karşınızda Avrupa tarihinin belki de en heyecan veren oyuncusu: Luka Doncic.

by Semih Tuna

3 Şubat 2017 – Fernando Buesa.

Baskonia, evinde Real Madrid‘i konuk ediyor. Sito Alonso’nun amacı şehirdeki matem havasını değiştirmek. Son 4 maçta alınan 3 mağlubiyete rağmen Real Madrid‘e karşı alınacak bir zafer işleri tersine çevirebilir.

Laso ve ekibi ise rüzgarı tamamen arkasına almış, üst üste 7. galibiyetlerinin peşinde. CSKA Moskova’nın uzun süren liderliği artık Madrid’e geçmiş. Takımda herkes formda.

İlk 20 dakika ortada, üçüncü çeyreğin başında Real geniş kadrosunun avantajını kullansa da maçın finaline giderken işler tekrar dengeleniyor.

Sonra ortaya bu çocuk çıkıyor. Halen ‘velet’ olarak seslenebileceğimiz bir arkadaş. Takımı sırtına alıyor, üst üste tam 18 sayının yaratıcısı olup Madrid’e maçı getiriyor.

Bitime 7 dakika kala takımı sete oturtup Hunter’ı iki kez perdeye çağırıyor, Beaubois’yı o perdeye takıp Johannes Voigtmann ile başbaşa kalıyor. Teması alıp orta mesafe şutu yollamak, penetre sonrası dribbling’i biraz daha devam ettirip 5’e 4 oyunda zayıf tarafa yerleştirilen şütörü görmek, roll olarak devrilen uzuna doğru açıyı yakalayıp pası vermek ihtimaller arasında.

O, şunu yapıyor.

 

Olmaz. Yani en azından olmamalı. 18 yaşını henüz doldurmamış bir çocuğun yapamaması gerekirdi.

Ama Doncic söz konusuyken imkansızla mümkün, olağanüstüyle sıradan arasındaki fark tarumar oluyor.

——-

Doncic ne zaman ve nasıl fırladı?

Teknolojinin bu kadar gelişmesi ve farklı yazılım sistemlerinin basketbola uyarlanmasıyla birlikte artık gözlemciler, oyuncuları tek haneli yaşlardayken dahi takip edebiliyor. Bu çılgınlığın bir yansıması  bir anlamda Doncic.

2012 yılının Şubat ayında Real Madrid için sadece Minicopa’da oynamak üzere İspanya’ya gelen küçük çocuk, final maçında Barcelona’ya 20 sayı atarak zaten İspanyolların kalplerini kazanmıştı bile.

Doğal olarak, Doncic’e en çok ilgi gösteren ve Eylül 2012’de onu kadrosuna katan, elbette altyapılarda bitmek tükenmek bilmeyen bir başarı doyumsuzluğuna sahip oyuncu fabrikası Real Madrid oldu.

NBA’den sonra dünyanın en yarışmacı ligi olan İspanya’da tüm zamanların en çok sayı atan oyuncusu ve Real Madrid’in teknik direktörü Alberto Herreros onu sahada ilk kez gördüğü anları anlatıyor:

“Hayatımda böyle bir potansiyeli hiç görmemiştim. Daha 12 yaşını bile doldurmamıştı. Fakat başından özel bir oyuncu olduğunu bize hissettirmişti. Henüz 12 yaşındayken, sanki hayatı boyunca pick and roll oynuyormuş gibi sahada dans ediyordu. Çok iyi maçlar çıkardı, 20 sayıdan daha fazla ortalaması vardı ve turnuvayı orta sahadan gönderdiği üçlükle kapatmıştı.”

O Sloven çocuğu kaderi o turnuvada değişti. İyi bir oyuncu olmak kaderiydi belki ama en iyisi olması için en iyilerle çalışması gerekiyordu. Eski basketbolcu olan babası Sasa Doncic, bu eğitimi Madrid’in çatısı altında alacağını düşündüğü için teklifi kabul etti ve yolculuk başladı.

Küçük Doncic, 3 ay içerisinde İspanyolca öğrendi ve merdivenleri hızla çıkmaya başladı, hem de ne kendisinin ne de çevresindekilerin beklemediği bir hızla.

Pablo Laso: “Bunu bana çok garip geliyor ama Doncic, tüm ailelerin kızları için isteyecekleri bir erkek arkadaş adayı. Her şeyiyle dürüst. Umuyorum ki önünde onu bekleyen harika günler var”

PEKİ ONU ÖZEL YAPAN ŞEY NE?

Ayakkabısız 2.02 boyunda olan Doncic, bir kısa forvet fiziğine bürünmüş, sahada en az 4 pozisyonun tüm gerekliliklerini hem savunmada hem hücumda yapabilen… Bir oyun kurucu.

Zayıf taraftan gelip boş pozisyondaki Jamel McLean’e jeneriklik bir blok yapabiliyorken, hücumda Jaycee Carroll’ın orta mesafe şutu için set hazırlayabiliyor. Ognjen Kuzmic’in üzerinden hücum ribaundu çekebiliyorken, ikili oyunda Othello Hunter’a hayatının en kolay basketlerini attırıp bir dahaki sözleşmesinde yazan paranın daha fazlası olacağını garanti ediyor.

Euroleague’de sezonun hareketi, asisti, bloğu ve biraz zorlasak smacını yapabilecek potansiyeli olan başka bir oyuncu yok.

Gösterişli fiziği, tüm rakip oyun kuruculara karşı boy avantajı ve doğuştan gelen zekasıyla sanki sihirli bir gözlük takıyormuş gibi sahanın her santimetre karesini tarayabiliyor; Anadolu Efes, Zalgiris ve Kazan maçında olduğu gibi takımı yaratıcılığa ve skora ihtiyaç duyduğu anda koşarak öne çıkıp eli titremeden maçı alıyor.

Tüm bunlar basketbol severler için büyüleyici şeyler. Onun ise olayı bu, sadece her günkü mesaisini dolduruyor.

18 yaş ve liderlik. A takım seviyesinde bir araya geldiğinde pek de mantıklı olmayan kelimeler. Hele ki Euroleague şampiyonluğunun en büyük üç büyük favorisinden birisi için çılgınlık. En azından bizim için öyle.

Fakat takım arkadaşı Trey Thompkins, Doncic için şunları söylüyor: “Evet, saha dışında bazen ona takılıyoruz ama saha içinde bize bir şey söyleyeceği zaman hepimiz pür dikkat dinliyoruz.”

Takımın bir diğer 4 numarası Andres Nocioni, Doncic’in babası olacak yaşta ama saha içinde ona yol gösteren isim ise bu ufaklıktan başkası değil. “Genç yıldız” sıfatı, yaşça küçük oyunculara oynadıkları oyunun umut vaat etmesi sebebiyle söylenir. Yıldız oldukları için değil.

Doncic şimdiden bir yıldız. Gençliği artık sıradan bir detay dönüşmüş, yeteneği daha çocukken Avrupa basketbolunu domine edişini sıradanlaştırmış durumda.

Euroleague şampiyonu apoletli koç Pablo Laso da ona hayranlığını gizlemeyenlerden birisi: “Ona her baktığımda benim ne söyleyeceğimi önceden tahmin ediyor gibi. Bu yaşta bir oyuncu için bu hiç de normal değil.

“Ondan tek istediğim kendinden ödün vermemesi. Doğuştan yeteneği, ayrıcalıklı bir fiziği ve hepsinden öte inanılmaz bir zekası var. İleride muhteşem bir oyuncu olacak, benim için zaten öyle.”

Tüm bunlara rağmen Doncic son derece mütevazı. Onun için söylenen övgü dolu sözler için her insanın hissedebileceği şeyleri yaşıyor ama bunları çok fazla düşünmüyor. Birçok basketbol otoritesi, onu 2018 NBA Draft’ının 1 numarasına şimdiden işaretlemiş durumda.

Doncic bunları düşünemeyecek kadar yoğun bir fikstürün içinde, Avrupa’nın en yarışmacı takımlarından birinin liderleri arasında. Düşündüğü şeyler daha huzur verici ve masum: “Uykuya yattığımda hep basketbolu düşünüyorum. Hepsi de çok güzel hayaller” diyor.

Bu kadar genç bir oyuncunun bu kadar ilgiye maruz kalması, Madrid gibi canlı bir şehirde yaşaması, para, ün, genç kızlar… Hiçbir faktörün onu değiştirmesine -şimdilik- müsaade etmedi. Basketbol sahasında yapmaktan en keyif aldığı şey, asist. “Çünkü iki kişiyi birden mutlu ediyorum” diyor.

Oyununda eksik olduğunu düşündüğü için ekstra üç sayı idmanı yapıyor. Sadece basketbolla yatmıyor, basketbolla kalkıyor, yürüyor, koşuyor, düşünüyor, konuşuyor ve nefes alıp veriyor.

3 aylıkken ilk kez basketbol maçına götürülen, 6 yaşında ilk üçlüğünü sokan, 7 yaşında ise basketbola dair temel taktikleri öğrenmeye başlayan Doncic bugün 18 yıl 3 aylık.

Euroleague ve İspanya Ligi’nde “En Genç” ile başlayan istatistiklerin çoğunun yanına kendi ismini yazdırdı. Artık sıra “En Çok” ve “En Değerli” ile başlayanlarda.