By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Üst üste üç kez Final Four’da final bile göremeden elenen CSKA Moskova, evinde kaybettiği Final Four sonrası bir şeyleri değiştirmek zorundaydı.
Kadrosuna güvenen Rus ekibi, doğal olarak bu değişikliği koç üzerinden yaptı. Dusan Ivkovic ile yolları ayıran CSKA Moskova, yerine İtalya’da Bologna ile iki kere şampiyon olan Ettore Messina’yı getirdi.
Holden-Papaloukas-Andersen üçlüsünü koruyan Messina, takımdan ayrılan Marcus Brown, Antonio Granger ve Sergey Monya’nın yerini daha önce çalıştığı isimlerle doldurdu. Bologna’da beraber oynayan David Andersen-Matjaz Smodis ikilisini tekrardan buluşturan İtalyan koç, üstüne Benetton’dan da Trajan Langdon’ı getirdi. Messina, bu iki kritik hamlenin yanında David Vanterpool ve Tomas Van Den Spiegel gibi tecrübeli iki oyuncuyu da kadrosuna ekledi.
CSKA Moskova, kağıt üstünde doğru hamleleri yapmış gibi gözükse de sezonun en büyük favorisi onlar değildi.
Son iki sezonda eze eze şampiyon olan Maccabi, yıldızları ve finalde hiç kaybetmeyen koçu Pini Gershon ile herkesin önündeydi. O yaz Maccabi, Sarunas Jasikevicius’u kaybetse de yerini sisteme uyabilecek Willie Solomon ile doldurdu. Yetmedi, yaşlanan çekirdeğini korumak için benche Penney ve Arnold gibi katkı verebilecek oyuncular ekledi.
Bu iki takım favori olsa da geçtiğimiz yıllara göre büyük takımların hepsi kadrolarına önemli eklemeler yaptı.
Geçtiğimiz sezon, bir peri masalının ucundan dönen Tau Ceramica, kadrosuna Predrag Drobnjak, Roko Ukic ve Serkan Erdoğan gibi isimleri katarken Panathinaikos ise Lakovic-Diamantidis-Spanoulis çekirdeğini oluşturdu.
2004-2005 sezonunda büyük bir hayal kırıklığı yaşadıktan sonra Barcelona, Ivanovic önderliğinde büyük bir değişikliğe giderken, kadrosuna Gianluca Basile, Denis Marconato, Bootsy Thornton ve Milos Vujanovic gibi önemli isimleri kattı.
Daha çekişmeli bir sezon olsa da CSKA Moskova ile Maccabi, sezon başındaki beklentileri yerine getirdi. CSKA Moskova, belki geçtiğimiz sezon gibi herkesi yene yene Final Four’a gelmese de özelikle Top-16’da vites artırarak dördüncü kez üst üstte Final Four’a kaldı. Maccabi ise geçtiğimiz sezonlara göre biraz daha zorlansa da playoff’ta Olympiakos’u son maçta geride bıraktı ve bir kez daha Final Four’a kaldı.
Değişime giden Barcelona, ilk sezondan meyvelerini aldı.
Normal sezona dağınık başlayan İspanyol ekibi, Top-16’yla birlikte savunmasını geliştirdi ve ezeli rakibi Real Madrid‘i eleyerek şampiyon olduğu sezondan sonra ilk kez Final Four bileti aldı. Son Final Four bileti ise büyük bir sürpriz oldu. Perasovic yönetiminde sezona iyi başlasa da Baskonia, ev sahibi avantajını playoff’ta Panathinaikos‘a kaptırınca bütün beklentiler Yunan ekibinin turu geçeceğine yönelikti çünkü Obradovic kariyerinde playoff serisi kaybetmemişti. Ancak öyle olmadı. İki takım da evlerinde ilk maçı kazandıktan sonra seri Final Four’a kalacak takımı belirlemek için OAKA’ya geri döndü. OAKA’da sahneye çıkan Serkan Erdoğan, harika bir performans sergiledi ve Tau Ceramica’yı Final Four’a taşıdı.
Final Four öncesi bütün beklentiler, geçen sezon olduğu gibi Maccabi Tel Aviv – CSKA Moskova finali görmekti ve öyle de oldu.
Prag’da oynanan ilk maçta, geçtiğimiz sezon finalde karşılaşan iki takım karşı karşıya gelirken Maccabi, geçen sezonki finale göre çok daha rahat bir galibiyet aldı.
Geçen sene finalde pota altı performansıyla maç içerisinde kalmayı başaran Tau Ceramica, bu sefer pota altında ezildi. Maccabi’nin iki uzunu Baston ve Vucevic, unutulmaz bir performans sergiledi. Baston, 20 sayı, 6 blokla tarihi bir gece yaşarken, triple-double deyince akla gelen ilk ve tek isim olan Nikola Vucevic ise 16 sayı, 8 ribaund ve 7 asistle Final Four’da triple-double’ın kıyısından döndü.
Maça harika başlayan Maccabi, zaman zaman Tau Ceramica’nın serilerine engel olamasa da üçüncü çeyreğin sonunda maçı 73-48’e getirerek, fişi çekti. Son çeyrekte İspanyol ekibi, farkı azaltsa da Maccabi, maçı 85-70 kazandı ve tarihinde 7. kez finale kalmayı başardı.
Her şeyden önemlisi son iki yılın şampiyonu Maccabi, üçüncü sezonunda da finale kalarak modern dönemde ilk, tarihte ise üçüncü kez arka arkaya üç sezon EuroLeague şampiyonu olma şansı elde etti.
Diğer yarı final serisinde ise CSKA Moskova, hayal kırıklığına uğramanın kıyısından döndü.
Shammond Williams ve Denis Marconato ile maça harika başlayan Barcelona, ilk yarıda farkı çift hanelere kadar çıkartırken CSKA‘yı maçta tutan tek oyuncu Theo Papaloukas oldu. Yunan oyuncu, ikinci çeyrekteki oyunuyla takımını oyunda tutsa da Barcelona, devreye önde girmeyi başardı.
Üçüncü çeyreğe de Barcelona iyi başlayınca herkes, CSKA Moskova yine mi hayal kırıklığı yaşayacak diye düşünmeye başladı ama bir teknik faul maçın ritmini değiştirdi. Fucka’ya çıkan teknik sonrası CSKA Moskova, 11-0’lık seri yakaladı ve maçta ilk kez 50-53 öne geçti. Son periyotta Barcelona, Williams ve Thornton ile ayakta kalmaya çalışsa da Papaloukas’a JR Holden’da katılınca CSKA, maçı elinde tuttu ve maçı 75-84 kazanarak beklenen finali yarattı.
CSKA’nın iki guardı, Papaloukas ve Holden, 19’ar sayıyla oynarken, Smodis ise 17 sayıyla onlara yardımcı oldu. Barcelona’da ise takımın iki Amerikalısı Thornton ve Williams, takımlarını sırtlarken, Avrupalı yıldızlar beklentilerin altında kaldı.
Bu sonuçla CSKA, 33 yıllık hasretine son verirken ismini finale yazdırdı.