82. Maç All-Star’ları

11/May/17 14:10 Mayıs 11, 2017

Bugra Uzar

11/May/17 14:10

Eurohoops.net

Onlar NBA’in “one hit wonder’ları,” onlar kimsenin önemsemediği mücadeleler için canını dişine takan basketbol emekçileri… Onlar NBA’in 82. maç All-Starları!

by Rodger Sherman / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

NBA Normal Sezonu’nun son günü, genelde dramayla doludur. Bazen Play-Off’lara girmek için bu yıl Pacers, Bulls ve Heat’in yaptığı gibi büyük bir çekişme yaşanır. Bazen, 1978 Sayı Krallığı yarışında olduğu gibi bazı istatistiksel rekabetler vardır ve David Thompson’ın 73,  George Gervin’in 63 sayı attığı gibi geceler görebiliriz. Bazen ise, efsaneler son maçlarına çıkıp, geçtiğimiz yıl olduğu Kobe’nin attığı 60 sayıya benzer şekilde efsanevi kariyerlerini efsanevi şekilde sonlandırırlar.

Aynı şekilde, normal sezonun son günü anlamsız maçlarla da doludur. Bu yıl Çarşamba akşamı parkeye çıkan 28 takımdan sadece yedisi için galibiyet bir şey ifade ediyordu. Buna rağmen bu yedi takımdan bazıları da Play-Off’taki sıralamalarının değişmesi pahasına önemli oyuncularını dinlendirmeyi seçti. Drafta yatan takımlar ve şampiyonluk adayları ise çoktan kafalarında normal sezonu bitirdikleri için en az değerli oyuncularını parkeye sürdüler.

NBA’i yakından takip etmeyenlerin dışında pek çok kişinin adlarını dahi duymadığı bu oyuncular ise, kimsenin umurunda olmayan karşılaşmalarda iyi performans sergilerler. Aşağıda görecekleriniz, 82.maç All-Star’ları listesi olup, önemsiz maçlarda kariyer gecelerini geçiren isimlerden oluşmaktadır. (Evet, ilk beş yapıyoruz ve beşte dört guard var, çünkü son maç gününde pozisyonların bir önemi yoktur.)

Oyun Kurucu: Zoran Dragic, Miami Heat, 2015

Zoran, Miami’nin yıldız oyun kurucusu Goran Dragic’in küçük kardeşi. Gördüğünüz fotoğrafta Goran’ın hafiften bir bıyığı varken Zoran’ın sakalı yok, ancak aşağıda izleyeceğiniz videoda Zoran’ın hafiften bıyığı varken Goran’ı sakalsız göreceksiniz.

Zoran, Avrupa seviyesinde değerli bir oyuncu olsa da, NBA kariyeri genel olarak abisinin kayırmasına bağlı olarak gelişti. 2012’de Goran’ın takımı Rockets, ailenin küçük kardeşine bir Yaz Ligi kontratı vermişti. 2014’te Suns’ta forma giyen Goran, kardeşine de kadroda bir yer buluyor ve Zoran, altı maçta oynarken toplamda altı sayı atıyordu. 2015’te ise Miami, Goran’ı kadroya kattığı takasta Zoran’ı da almıştı.

Zoran, Heat formasıyla çıktığı ilk dokuz maçta sayı bulamamıştı. Ancak Miami’nin 2015 sezonunun son günü, NBA tarihinin en ilginç günlerinden birine sahne oldu.

Heat, 36-45’le son gününe girdiği sezonda direkt olarak bir drafta yatan takım görüntüsü çizmese de NBA’in en kötü dereceye sahip 10.takımıydı. Aynı şekilde eğer Miami’nin hakkı ilk 10 dışında düşerse, sezonun son maçında karşılaşacağı Sixers’a gidecekti. Yani eğer maçı Heat kaybederse, en kötü 10.takım ünvanını elinde bulunduracak ve lotaryada hakkını tutma şansı daha yüksek olacaktı. Sixers kaybederse, bu Miami’nin en kötü 11.takımlığa yükselip ve lotaryada şansını azaltmasına, yani Sixers’ın hakkı almak için daha büyük bir ihtimali olmasına neden olacaktı.

Heat neredeyse kimseyi oynatmadı. Genç oyuncuları geliştirecek zaman değildi, ellerindeki en kötü oyuncuları parkeye atmak zorundalardı.  Michael Beasley, James Ennis, Tyler Johnson, ve Henry Walker 48 dakika parkede kalırken, daha önce bir maçta en fazla beş dakika süre alan Zoran Dragic 40 dakika oynadı. Eric Spoelstra’nın yaptığı tek değişiklik, ikinci çeyreğin bitimine yedi dakika kala Haslem’ı oyuna almasıydı.

Büyük Dragic’in kenardan destek verdiği karşılaşmada, küçük Dragic kariyer maçını oynadı. Miami’nin kaybetmesi gerektiğini umursamayan Zoran, son çeyrekte üst üste kaydettiği basketlerle dengede giden maçı Heat lehine çeviriyor ve galibiyeti takımına getiriyordu.

34 sayı atan Beasley’in başrolü oynadığı gecede Heat maçı kazandı. Bu arada, 500 üstü maç oynadığı kariyerindeki en yüksek skor bulduğu beş maçın ikisi, sezonun son gününde gelen Beasley 82.maç MVP’sidir, söylemeden geçmeyelim.

Galibiyete rağmen, en kötü 11.takım olan Nets’in de kazanması nedeniyle Heat, olduğu sıralamada kaldı. Bu hak, Draft’ta Justise Winslow’u takıma kazandırdı. Zoran dışında herkes için iyi giden yaz, küçük Dragic’in (Goran’ın hayal kırıklığını ortaya koymasına rağmen) Celtics’e takas edilmesi ve serbest bırakılmasıyla son buluyordu. Goran, eğer bir daha Zoran’a kontrat bulamazsa, bahsettiğimiz maç (75 dakikanın 41’i, 28 sayısının 22’si, 3 üçlüğünün tamamı) Zoran’ın neredeyse tüm NBA kariyeri anlamına geliyor.

Şutör Guard: Eddie House, Miami Heat, 2015

House, Boston formasıyla attığı üçlükler ve enerjisi ile, tüm sezonun son maçı olan 2008 Finalleri’nin 6.maçında parkeye çıkmıştı. 2010’da artık ne kadar yeteneği kalmışsa onları Güney Sahilleri’ne taşıdı ancak bu şampiyonluk adayı, zaten onun şut yeteneklerine ihtiyaç duymuyordu çünkü kadrolarında James Jones ve Mike Miller vardı. House da bu oyunculara benzemesine rağmen, iki oyuncudan da daha kısa ve daha kötü şutördü. 82.maçta, Büyük Üçlü oynamadı ve House, üç yılı aşkın bir süredir ilk kez ilk beş çıkma fırsatı yakaladı.

İlk çeyrekte 18 sayı atan House, maçı da 7 üçlükle tamamladı.

Kariyerinde 717 normal sezon maçında parkeye çıkan Eddie House, bu maçta önceki 716 maçın herhangi birinden daha fazla dakika sahada kalıp, daha çok şut kullandı ve daha fazla sayı (35!) attı. Ama asist kategorisinde sadece 1 asist yaptığı için kariyer rekoru kıramadı. 82.maç, pas vermekle alakalı değildir.

House Playoff’larda çok az süre buldu ve sonraki sezonun başlangıcından önce geçirdiği diz ameliyatı, kariyerinin bitimi anlamına geliyordu. Rol oyuncusu olarak geçirdiği kariyerinin son maçında da olsa, House tek geceliğine takımın yıldızı olmuştu.

Bir Şutör Guard Daha: Jabari Brown, Los Angeles Lakers, 2015

2014-15 Lakers’ının tüm kısaları sakatlanmıştı. Kobe, Steve Nash, Nick Young, Jeremy Lin, Jordan Clarkson, Ronnie Price, ve Wayne Ellington’ın sakatlıkları nedeniyle forma giyemediği sezonun son bölümünde kalan sekiz maç için Dwight Buycks’ı kadroya katan Lakers’ta sezon bitmeden Buycks da elini kırdı. Sezonu bitirmek için NBA’den özel izin alarak 18.oyuncuyu (Vander Blue) kadroya katmak durumunda kalıyordu Los Angeles ekibi.

Sezonun son maçında Kings’e karşı Lakers, Vander Blue ve Jabari Brown’ı 48 dakika oynattı. Bu maç, şu gün itibariyle iki oyuncunun da son NBA maçı olma özelliğini taşıyor.

Sezon içinde D-League’de 50 ve 48 sayı attığı iki maç oynayan Jabari, sezonun son maçında Lakers adına skor bakımından harika bir performans gösterdi.

32 sayı kaydeden Brown, NBA kariyerinde bulduğu sayıların %14’ünü bu maçta atmış oldu.

NBA’de Brown gibi oyunculara pek de yer yok. Topu elinde isteyen bir skorer olan Jabari’nin yaptıklarını daha iyi yapan her takımda birden çok oyuncu var. Son iki yılı D-League ve Çin arasında gidip gelerek geçiren Brown, 19 maçlık NBA serüveninde bulduğu sayıların 19’unu tek çeyrekte kaydetti.

Skorer Forvet: Jordan McRae, Tabii ki Normalde Bir Forvet Değil, Cleveland Cavs, 2016

Cavs geçtiğimiz yılın 82.maçı öncesi zaten konferansında ilk sırayı almış ve kafa olarak Playoff’lara hazırlanmaya başlamıştı, bu yüzden son maç için hedefler belliydi: olabildiğince az anlamlı dakika oynamak. LeBron ve Kyrie forma giymezken, o güne kadar kariyerinde hiç maç kaçırmayan Tristan Thompson, hava atışına çıkıp maçın dördüncü saniyesinde faul yaparak oyundan çıktı ve bir daha girmedi. Pistons’la oynanacak maçtan önce takıma bir yılı aşkın süredir parkeye çıkmamış Dahntay Jones’u katan Cavs, tecrübeli oyuncuyu 42 dakika oynattı.

Ama hiçbir şey McRae’nin umurunda değildi. 61 sayıyla D-League rekorunu elinde bulunduran McRae, eğer şans bulursa topu çemberden içeri sokmayı iyi bilen önemli bir skorer.

Maçın bitimine bir dakika kala beş sayı geride olan Cavs’te McRae, ‘gazozuna’ da olsa maçı kaybetmek istemiyordu. Son 75 saniyede 7 sayı bulan isim, maçı uzatmaya taşırken, uzatmada oynanan dakikaların takıma yorgunluktan başka bir şey ifade etmediği anlarda, istatistik kağıdındaki skor hanesine 5 sayı daha eklemeyi başardı.

Cavs formasıyla parkeye çıktığı 14 maçta 26 sayı atan McRae, 15.maçında 36 sayı buldu.

Bu yıl ise Cleveland kendini sağlama aldı. Mart ayında McRae’yi serbest bırakan Ohio ekibi, sezonun son gününde yine daha önceki 81 maçı oynamayan Jones’u takıma kattı. McRae ise şu günlerde hoşça kal demek için Irving’in rüyalarına giriyor ve tahminen orada da basket atmaya devam ediyor.

Pivot: Earl Barron, New York Knicks, 2013

Knicks bir aralar iyi takımdı. Hatta çok uzun sürmedi belki ama öyleydi! 2012-13 sezonunda 54 galibiyetle konferans ikincisi olan New York, sezonun son maçında Carmelo Anthony ve Amar’e Stoudemire’ı dinlendirebilmek için Quentin Richardson ve Earl Barron’ı kadroya kattı.

Aylardır NBA’de forma giymeyen ve o günden sonra bir daha da giyemeyecek olan Richardson 11’de 1’le oynarken, Barron 18 ribauntla kariyer rekoru kırmıştı. Barron’ın devre arası röportajını hatırlıyorum da, nefesi kesilmiş, yüksek seviye basketbol nedeniyle neler olduğunu anlayamayıp sürekli gülümseyen bir dev adam vardı ekranda.

Knicks adına o yıl tek maçta oynayan Barron için teknik olarak baktığımızda 92-93 sezonunda 18.3 ribaunt ortalamayla oynayan Rodman’dan bu yana bir sezonu en yüksek ribaunt ortalamasıyla (tek maç, 18 ribaunt, sezon ortalaması 18) bitiren oyuncu diyebiliriz. 33 sayıyla kariyer rekoru kıran Chris Copeland’la beraber Barron, Knicks’i Hawks karşısında galibiyete taşımıştı.

Belki güleceksiniz ama bu maç benim adıma Knicks taraftarı olarak gerçekten eğlendiğimi hatırladığım birkaç maçtan biriydi. Stres yoktu sahada. Kimsenin tanımadığı oyuncular (ve nedense Quentin Richardson)11% Knicks formasıyla sahaya çıkıp maçı kazanmışlardı. Ancak kimsenin birkaç hafta sonra playoff’ta kaybettiklerinde işin ne kadar can sıkıcı hale geleceği hakkında o gün bir fikri yoktu.

Eğer bir daha sezonun son maçı için taraftarı olduğunuz takımı izleyecekseniz, 82.maçın takımın güncel başarısını etkilemeyeceğini ve muhtemelen bir daha takımınızda veya ligde forma şansı bulamayacak oyuncuları parkede göreceğiniz bir maç olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Ama sezonun son gününü güzel yapan şey de bu, bir daha bu şansı bulamayacak oyuncular dışında kimse için bir anlamı yok, ve hiçbir zaman olmayacak da.