by Jonathan Abrams / Çeviri: Mehmet Bahadır Akgün
Bu yazı ilk olarak 25 Nisan 2017 tarihinde B/R Mag’de yayınlanmıştır.
Charlotte, North Carolina’ya birkaç dakika uzaklıkta bir stüdyoda, hınca hınç dolu bir oda Allen Iverson’ı bekliyor. Onun gelişinin film ekibinin eteklerini tutuşturuyor. Şatafatı, tarzı ve elbette müthiş crossover’ları ile NBA’in hip hop ile birleşmesini sağlayan minik guard’ı kaydetmeyi bekliyorlardı. Carmelo Anthony; “O, her şeyi değiştirdi. Koca bir nesil, ona borçlu.” demişti bir zamanlar B/R’a.
Bugün, çıktığı son NBA maçından yedi yıl sonra, Iverson kalabalık stüdyoya sessizce giriyor, üzerinde uzun beyaz bir tişört ve beyaz bir şapka var. Artık 41 yaşında, ama hâlâ bir gecede 20 sayı atabilir gibi gözüküyor. (Kendisi muhtemelen 30 derdi.) Iverson’ın saçları şapkasının altına gizlenmiş ve boynundan aşağıya ışıltılı bir kolye sarkıyor.
Biri çıkarmasını istiyor ondan bu kolyeyi.
“Hiç mücevherim yok muydu?” diyor ve kolyeyi menajerine uzatıyor.
Iverson, o basın toplantısını yapalı 15 yıl oldu ve bir reklam çekimi için şimdi tekrarlıyor. Dikkat edilsin; evet, antrenmanlar hakkında konuşuyordu, ama hayır, o gün mücevher takmıyordu.
Birkaç ufak rötuş ve artık Iverson reklam çekiminde Jay Z gibi olabilir sanki. Fakat orijinal basın toplantısının ateşini yaratmak zor. Bakın, artık onun için de komik. Artık emekli ve Hall of Fame’in bir üyesi. Bu anıyı gülerek hatırlayabiliyor.
Son çekimden sonra, Iverson; kalabalık seçenekler arasındaki MVP tercihi, NBA’in bugünkü durumu ve Tim Hardaway’in, crossover’ın onun hareketi olduğuna dair iddiasına tepkisi üzerine konuşmak için B/R Mag ile geniş bir röportaj yaptı.
B/R Mag: MVP adayın kim?
Allen Iverson: Russ.
B/R: Neden?
Iverson: Bence, bir sezonda triple-double ortalaması tutturarak bir daha asla olmayacağını düşündüğümüz bir şeyi yaptı.
B/R: MVP adaylarını biraz açıklayabilir misin?
Iverson: Kawhi Leonard ligdeki en iyi iki yönlü oyuncu, oyunu doğru oynuyor. Eğer Pop ile oynuyorsanız, oyunu doğru oynarsınız gerçi. Ama takımının galibiyetine katkıda bulunmak için sahada her şeyi yapıyor. MVP yarışının tam da içinde. Başka bir sezonda, MVP olarak onu, James Harden’ı ya da LeBron James’i düşünürdüm ki James’e ödülü her yıl verebilirsiniz.
Ama bu yıl Westbrook için tam da o özel yıllardan biri ve bunun tadını çıkarmalı, olduğu gibi sevmeliyiz. Çünkü böyle bir şeyin bir daha asla olacağını düşünmüyorduk, tıpkı kimsenin bir daha Wilt Chamberlain gibi 100 sayı atacağını düşünmüyor olmamız gibi.
Bu yıl, diğer oyuncuların geçirdiği harika sezonda, bu ödülü ona kolaylıkla verebileceğiniz yıllardan biri. Yani, Isaiah Thomas hep oynadığı gibi oynuyor. Kevin Durant oynadığı gibi oynuyor. Birçok oyuncu MVP sezonu geçiriyor ama bu adam özel bir sezon geçiriyor.
B/R: Son NBA maçına 2010’da çıktın. Geriye bir dönüp baktığında NBA’in dönüşümüne yaptığın katkıdan memnun musun?
Iverson: Evet, artık izliyorum, çünkü bu adamların sahada nasıl göründüklerini ve neler yapabildiklerini izliyorum. Bu süreçte ben epey darbe aldım aslında, ama artık kendilerini istedikleri gibi ifade edebildikleri için iyi hissetmemi de sağladı bu durum. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Ben yaptığım zaman, herkes birbirini kışkırtmıştı. Artık bugünlerde bu adamlar aynısını yaptığına göre, normalleşmiş.
B/R: Estetik olarak oyunun gelişimi hoşuna gidiyor mu?
Iverson: Evet, oynadığımız oyunu çok seviyorum. İnsanların bu konuda farklı fikirleri, oyunla ilgili farklı dertleri var ama ben özellikle de bunca yeni yetenek varken gittiği doğrultuyu çok seviyorum. Daha yaşlı oyuncular hâlâ oynuyor ve bu yeni oyuncuların yaptıkları şeye uyum sağlıyorlar. Bence hâlâ eğlenceli. Benim için hâlâ heyecan verici.
B/R: Oyuncuların dinlendirilmesi konusu tartışmaların odağında yer aldı sezon boyunca. Bu konuda senin duruşun nasıl?
Iverson: Herkesin kendisine kalmış. Koçlar, başarılı olmak için en iyi yolun bu olduğunu düşünüyorlarsa, o zaman öyle yaparsınız. Gregg Popovich bunu bir süredir yapıyor ve başarılı da oldular bu anlamda. Ama benim gibi biri için bu asla yapamayacağım bir şey. Çünkü oynamayı çok fazla seviyorum. Ben maç bittiğinde dinlenebilirim gibi hissediyorum, ya da ertesi gün antrenmanda dinlendirebilirsiniz beni. (Gülüyor.)
Ben hiçbir maçı kaçırmayı kabullenmezdim. Koçlarımla büyük sorun yaşardık, ama kesinlikle süperstarlar ve diğer oyuncular bunu yapabildiği ve hasır altı edilebildiği için Durant’in söylediği her şeyi anlıyorum.
Ama dediğim gibi, herkesin kendisine kalmış. Oynadığımız oyunun gidişatını çok seviyorum ve buna dair hiçbir sorunum yok.
B/R: 1996’da lige adımını attığın zaman kafanda ne vardı?
Iverson: Heyecan duyuyordum, çünkü kimsenin bire birde beni durduramayacağını biliyordum. Kolej döneminde, box-and-one’larla, alan savunmalarıyla, ikiye üç ve üçe iki savunmalarla uğraşmak can sıkıcıydı benim için. Alan savunması yapıyorlardı ve biri bütün maç beni kovalıyordu.
Lige adımımı attığım zaman, onlar olmadan, artık sayı atabileceğimi hissettiğim zaman topu potadan geçirebilecekmişim gibi hissettim ve birden bire, herhangi bir sebeple alan savunmasına dönene kadar böyle de oldu. Çünkü parkede 1,82’lik minik adamı durduramıyorsunuz. Dolayısıyla, beni yavaşlatabilmek için alan savunmasını çıkardılar.
B/R: İmza hareketlerinden biri olarak Michael Jordan’a karşı yaptığın crossover tarihe geçti 20 yıl kadar önce. O hareketi yaptığın sıradan kafandan ne geçiyordu hatırlıyor musun?
Iverson: Bir şey düşündüğümü sanmıyorum. Beni savunduğunu biliyordum sadece. Şimdiye kadar oynamış en büyük oyuncu karşısında hareketimi bir denemek istiyordum. Gerçekleştiği sırada onu düşünmedim. Sonrasına kadar ne olduğunu da fark etmedim hiç.
ESPN ve takım arkadaşlarım bu konuda konuşup duruyordu. Ailem ve arkadaşlarım beni arayıp bundan bahsediyorlardı. Ben sadece basketbol oynuyordum. Yalnızca bir basketbol reaksiyonuydu.
B/R: Bana kusursuz crossover’ı bir anlatır mısın?
Iverson: Rakibine bir tarafa gideceğini düşündürüyorsun yalnızca ve bunu hareketi o tarafa yapacağına dair inandırarak yapman gerekiyor. Gerçekten o tarafa gideceğini düşündürüyorsun ve onlar da diğer tarafa gidiyor.
Gerçekten kusursuz bir crossover olması da onları savunma yapmak için oyuna dönemeyecek kadar sarstığın zaman gerçekleşiyor. Sen zaten gitmiş oluyorsun. Bence kusursuz crossover bu, rakibinin bir takım arkadaşını bırakıp senin sayı atmanı engellemek zorunda kaldığı durum.