by Semih Tuna & Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Basketbol Süper Ligi’nde şüphesiz birbirinden özel oyuncular izledik. Bu oyuncuların bir kısmı kimi zaman ligimizde birçok takımda forma giyerken gösterdikleri performanslar ile de unutulmazlar arasında yerlerini aldılar.
Bugün sizlere ismini duyduğunuzda Türkiye Basketbol Ligi’ni anımsatacak 30 oyuncuyu derledik. Bazıları tarihin tozlu sayfalarında kaldı, bazıları halen aktif basketbol yaşantısını sürdürüyor. Yıldızlar da var, görev adamları da…
Karşınızda Türkiye ile özdeşleşmiş 30 yabancı oyuncu…
1- BOBBY DIXON (ALİ MUHAMMED)
Forma giydiği takımlar: Pınar Karşıyaka, Fenerbahçe
Pozisyonu: Oyun kurucu
2012’de kariyerinin yollarını Türkiye’ye çeviren Bobby Dixon, altı sezondur ligin kaderini değiştiren oyunculardan biri oldu.
Yıllarca Fransa, Polonya ve İtalya Liglerinde forma giyen Dixon, Türkiye’ye geldiğinde 29 yaşındaydı ve muhtemelen onu buraya getiren koç Ufuk Sarıca bile bu kadar yükseleceğini tahmin edemezdi.
Karşıyaka ile üç mükemmel sezon geçiren ve her geçen gün daha büyük bir lider olan Dixon, geçen sürede İzmir ekibiyle tam üç kupa kazandı. En önemlisini kariyerinin son senesinde başaran Dixon, EuroLeague takımları karşısında hiç geri adım atmadan takımını şampiyonluğa taşıdı.
2015 yazında Türk vatandaşlığına geçen ve Türkiye Milli Takımı için oynamaya başlayan Dixon, EuroLeague’de oynayan Fenerbahçe‘ye transfer oldu. Herkes onun oyun stilinin bu seviyeler için uygun olmadığını düşünürken o bir kez daha herkesi yanılttı.
33 yaşında oyununu evrimleştiren Dixon, Fenerbahçe’nin en önemli oyuncularından biri olmayı başarırken EuroLeague şampiyonluğu kazandı.
EuroLeague şampiyonluğu sonrası Türk bayrağı ile tur atan Dixon, bizden biri olduğunu herkese gösterdi.
2- ERWIN DUDLEY (ERSİN DAĞLI)
Forma giydiği takımlar: Türk Telekom, Anadolu Efes, Beşiktaş, Galatasaray, Darüşşafaka, Sakarya BŞB
Pozisyonu: Uzun forvet/Pivot
Bobby Dixon‘dan sonra bir başka bizden olan oyuncu Erwin Dudley’deyiz.
2008’de Türkiye vatandaşlığını da alan Dudley, Dixon gibi Türkiye Milli Takımı için oynamadı ama demokratik haklarını da sonuna kadar kullandı. Dudley, geçen yıl yapılan referandumda sandığa giderek oyunu kullandı.
Maccabi Rison’da bir sezon geçirdikten sonra 2005’te Türk Telekom ile Türkiye’ye adım atan Dudley, o günden beri ayrılmadı. Beş yıl Ankara ekibinin formasını giyen ve Türk Telekom’u finale kadar çıkartan Dudley, daha sonra ise İstanbul’da Efes, Beşiktaş, Galatasaray ve Darüşşafaka formaları giydi.
Daçka’da son iki sezonda forma giymeyen Dudley, bu yıl Sakarya ile basketbola geri dönerken ligin yeni ekibine tecrübesiyle yardımcı oluyor.
Beşiktaş ve Galatasaray ile Türkiye Ligi şampiyonluğu yaşayan Dudley, ayrıca 2012’de EuroChallenge’ı kazanan Beşiktaş kadrosunda da yer aldı.
3- KEITH SIMMONS
Forma giydiği takımlar: Kepez Belediye, Banvit
Pozisyonu: Swingman
Listemizde yer alıp, aynı zamanda Türkiye vatandaşlığı olan bir başka oyuncu da Keith Simmons.
Aynı Dudley gibi Simmons da Türkiye’de iken demokratik haklarını sonuna kadar kullanırken seçimlerde oyunu kullandı.
Kolejden sonra Kepez ile profesyonel olan Simmons, bir sezon Almanya’da oynadıktan sonra 2009’da Banvit ile geri döndü.
Tam yedi sezon boyunca Banvit forması giyen Simmons, takımın kaptanlığına kadar yükseldi. Mücadeleci yapısı, agresif savunması ve kritik anlarda aldığı sorumlulukla hatırlanan Simmons, çok genç yaşta basketbolu bıraktı.
30 yaşında basketbolu bırakan Simmons, mesleğini değiştirirken profesyonel vucüt geliştiricisi oldu.
Geride ise ligde sekiz sezonda oynadığı 269 maçı bıraktı.
4- MICHAEL WRIGHT (ALİ KARADENİZ)
Forma giydiği takımlar: Beşiktaş, Türk Telekom, Trabzonspor, Mersin BŞB
Pozisyonu: Uzun forvet
İkili oyun, dribbling üstü veya orta mesafe. Sayı bulmak onun için çok kolaydı.
Türkiye Ligi’ne gelmiş, alçak posttan bu kadar rahat sayı çıkarabilen ikinci bir isim direkt olarak aklıma gelmiyor. Kerem Tunçeri ile kurduğu ortaklık, halen Beşiktaşlı taraftarlar tarafından hatırlanıyor. Gerçi o muhteşem Beşiktaş takımının her üyesi ayrı bir hikayeye sahip.
1998 yılında Dünya Gençler Şampiyonu olan Amerika’nın en skorer oyuncularından biriydi. Fiziksel handikapları yüzünden NBA’de tutunamayan ancak Türkiye’nin tozunu attıran Michael Wright, Ali Karadeniz adıyla Türk vatandaşlığına geçti.
Wright, Türk Telekom, Trabzonspor ve Mersin BŞB’de oynadı. Türk Telekom, EuroCup maceralarında önemli rol oynayan Wright, yedi yıllık kariyerinde iki kez sayı kralı oldu.
Ali Karadeniz, 2015’te ise çok üzücü ve talihsiz bir şekilde hayatını kaybetti.
5- WILLIE SOLOMON
Forma giydiği takımlar: Anadolu Efes, Fenerbahçe, Mersin BŞB
Pozisyonu: Oyun kurucu
Efsaneleştiği Fenerbahçe’ye gelmeden önce Türkiye’deki ilk kontratını Efes Pilsen ile imzaladı Amerikalı.
Efes’ten önceki 2 Avrupa serüveninde Aris ile FIBA Europe Cup, Hapoel ile ULEB Kupası’nı kazanan Willie ‘The King’ Solomon, Efes’in o dönem gelen tüm Amerikalı kısaların piyasasını yükselttiği bir başka oyuncu oldu.
King, bulunduğu takımların hepsinde 1 numaralı sayı opsiyonuydu. Yeteneğinin yanında sıra dışı bir özgüveni vardı.
Eski kıtada, 2’ye 1 hızlı hücumu üçlükle bitiren oyuncuları pek görmeyiz. Solomon bunları atmaktan çekinmiyor, başarılı olduğunda ise kredisini daha da genişletiyordu. Efes Pilsen’den sonra Maccabi Tel Aviv’in 1. oyun kurucusu olarak Euroleague finaline, oradan da Fenerbahçe’ye geçti.
NBA’de de şansını deneyen ancak geniş yetenek skalası içinde beklentileri karşılayamayan 38 oyuncu, Mersin formasıyla Türkiye’yi bir kez daha ziyaret etti.
Mersin kariyeri pek iyi geçmeyen Solomon, daha sonra Fransa yolcusu oldu.
6- KHALID EL-AMIN
Forma giydiği takımlar: Beşiktaş, Türk Telekom, Trabzonspor
Pozisyonu: Oyun kurucu
1999 yılında Connecticut Üniversitesi’ni ekürisi Richard Hamilton ile birlikte NCAA Şampiyonluğu’na taşıyan, 2000 yılında Chicago Bulls tarafından draft edilen Khalid El-Amin, NBA’de oynadığı tek sezonda 7 sayı ortalaması tutturmasına rağmen Avrupa’ya geldi.
Yurtdışı kariyerinin ilk 2 yılını İsrail ve Fransa’da geçiren tıfıl oyun kurucu, imza attığında Beşiktaş kulübü ve taraftarlarının basketbola bakış açısını değiştireceğini muhtemelen kendisi de farkında değildi.
El-Amin, oynadığı 2 sezonda öyle bir fenomen haline geldi ki, Siyah Beyazlıların taraftarının yüzünü futboldan basketbola döndürdü. O dönemi iliklerine kadar basketbolseverlerde “Beşiktaş-Basketbol” kelimeleri yan yana gelince aklına gelen ilk isim olabilir Khalid.
Attığı serbest atışlardan sonra taraftarın “Amin” diye bağırması, 2005 yarı finallerinde Ülker gibi bir devi 28 sayı ortalamayla neredeyse tek başına elemesi, finalin son maçında sakat olmasına karşın sekerek sahaya çıkıp Efes’e çok uzaklardan gönderdiği üçlükler onu unutulmaz yaptı. Türkiye’de taraftar-oyuncu ilişkisini bu kadar yoğun şekilde yaşatan başka da bir oyuncu olmadı muhtemelen.
İstatistiklerinden de görüldüğü üzere o sezonun en değerli oyuncusu seçilen El-Amin, sezon sonunda Ukrayna takımlarından Azovmash’a giderek banka hesabını doldurmayı seçti.
Türk Telekom ve Trabzon ile Türkiye’ye tekrar gelen El-Amin, haliyle beklenilen etkiyi yaratamadı. 37 yaşında olmasına rağmen kariyerine El-Amin, kariyerine Venezuella liginde devam ediyor.
Fiziksel defektleri ve seçimleri sebebiyle en üst seviyeye çıkamadı ama daha iyi bir kariyeri hak ediyordu.
7- NIKOLA PRKACIN
Türkiye’de oynadığı takımlar: Anadolu Efes
Pozisyonu: Pivot
Şimdilerde Nemanja Bjelica için söylenen “Profesör” lakabının o dönemki sahibi.
Onun oyunda olduğu her dakikayı izlemenin benim için muhteşem görsel efektlere sahip bir filmi izlemekten veya bir jazz konserine gitmekten farkı yoktu. Sanattı çünkü oynadığı top. Pek yetenekli olmamasına karşın onu öne çıkaran şey, belki de dünya tarihinin gelmiş geçmiş en zeki oyuncularından biri olmasıydı.
Pota altından hücumu bir oyun kurucu edasıyla yönlendiren, post-up’ı kitap gibi oynayan Prkacin, 4 sezon kaldığı Efes Pilsen’de kaptanlığa dahi yükseldi.
Yarattığı etki sebebiyle ucundan kıyısından pas-post up ikilisini yapabilen her pivota “yeni Prkacin” diye seslenilmeye başlandı. Anadolu Efes’ten sonra Dinamo Moskova ve Panathinaikos’ta son üst seviye yıllarını geçiren Niksa, başladığı yere geri dönüp Cibona forması giyse de kariyerini Hırvatistan ikinci liginde noktaladı.
Profesyonel basketbola veda ettikten sonra Cibona Zagreb’te Genel Menajer olan, Smush Parker’ın yer aldığı kadrodan sezon ortasında istifa ederek ayrıldı.
8- KASPARS KAMBALA
Forma giydiği takımlar: Anadolu Efes, Fenerbahçe, Aliağa Petkim, Türk Telekom, Adanaspor, Pi Koleji, Ankara DSI
Pozisyonu: Pivot
Bir başka Türkiye gezgini.
Efes Pilsen’e imza attığında muhteşem bir Eurobasket sonrası Avrupa’nın en iyi genç oyuncularından birisiydi. İyi dönemlerinde Euroleague’de +15 sayı garantisi veren ender pivotlardandı. Barcelona’ya attığı 41 sayı, bir pivot tarafından bulunan modern zamanların Euroleague’in de bulunan en fazla sayı.
Efes sonrası Real Madrid ve Unics Kazan’a giden Kambala, 2005’te Fenerbahçe‘yle geri döndü. 100. yılında şampiyon olan Fenerbahçe kadrosunda yer alsa da ddoping kullanması yüzünden 14 ay ceza alması sebebiyle Fenerbahçe’de kontratı feshedildi ve kariyeri yavaş yavaş dibe vurmaya başladı.
Boksa başladı, daha sonra Rusya’dan çıktı. Türkiye’de tam 7 takımda (4 birinci, 3 ikinci lig) forma giydi. En son olarak Adanaspor’u kümede tutmaya çalıştı ancak başaramadı.
9- PRESTON SHUMPERT (MERT SHUMPERT)
Forma giydiği takımlar: Beşiktaş, Anadolu Efes, Galatasaray, Aliağa Petkim
Pozisyonu: Forvet
Bir başka Türkiye vatandaşlığı olan oyuncu da Preston Shumpert…
Topu domine etmez, birebirde büyük tehlike değildir ama siz ne olduğunu anlamadan potanıza 20 sayı bırakmıştır.
İnanılmaz bir soğukkanlılığa sahip, kırılma anlarında eli titremeyen, ligin gördüğü en temiz şütörlerdendi. Oyun zekası sayesinde perdelemeleri muazzam kullanırdı. Fenerbahçe’ye karşı ligin ilk yarısında bir maçta yedi üçlük atmıştı.
Beşiktaş ile geçirdiği sezon sonrası önce Anadolu Efes’e, sonra Galatasaray’a gitti ve Mert Shumpert adını alarak Türk statüsüne geçti.
Sakatlıklar yüzünden 2013 senesinde Aliağa’da basketbolu bıraktı. Mükemmel bir skorerdi ve akıllara kazandı.
10- PETAR NAUMOSKI
Forma giydiği takımlar: Anadolu Efes, Ülkerspor
Pozisyonu: Oyun kurucu
Petse ya da Namık Polat.
Türkiye basketbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış, gençlerin o dönem basketbol sevgisinin artmasında en önemli katkılardan birini sağlayamış, Anadolu Efes tarihinin gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından Naumoski.
Şubat ayında Anadolu Efes de onun formasını emekli ederek ustaya saygısını gösterdi. Tüm Avrupa’nın en kolay skor üreten oyun kurucularındandı. Türkiye’ye gelen ilk Avrupa şampiyonluğunun baş aktörüydü.
Makedonya Basketbol Federasyonu Başkanlığı’nı üstleniyor şu sıralar ve ara sıra efsane olduğu ülke Türkiye’ye olan ziyaretlerini de ihmal etmiyor.
11- QUINTON HOSLEY
Forma giydiği takımlar: Pınar Karşıyaka, Galatasaray, Aliağa Petkim, Yeşilgiresun Belediye
Pozisyonu: Forvet
Pınar Karşıyaka’nın muhteşem üçlüsünden biri olarak tanıdık onu.
2007-2008 yılında ligi ribaunt ve verimlilik puanında ilk sırada, sayı krallığında ise ikinci sırada tamamladı. Süper üçlünün en çok şeyler beklediğim ismiydi. Fenerbahçe’ye karşı 43 sayı (!) 19 ribaunt (!) 4 top çalma gibi saçma sapan bir maçı var. Sahada yapamadığı şey yoktu, ki bu özellikleri onun Real Madrid’e transfer olmasını sağladı.
Onun üst seviyede kalmasını etkileyen şeyler ise mental problemleri.
Real Madrid’teyken koçu Joan Plaza’ya ağzındaki sakızı tükürmüş biri. Yıllar geçtikçe oynadığı takımlarda ekipten kopuk davranmaya başladı. ‘Potansiyelini sahaya tam anlamıyla yansıtırız’ mantığıyla transfer edildi, belli bir seviyenin de üzerinde kaldı ama onun gerçek yeri Euroleague’di.
Daha sonra Galatasaray ile lige geri dönen Hosley, Sarı-kırmızılı forma da ve ligden düşen Aliağa’da skorer yeteneklerini sergiledi ama sorumsuz davranışları yüzünden gözden düşmeye devam etti.
Hala ligimizde yer alan Hosley, Yeşilgiresun’un tecrübesiz kadrosuna yardımcı olmaya çalışıyor.
12- DAMIR MRSIC (DEMİR KAAN)
Forma giydiği takımlar: Netaş, Tuborg, Troy, Fenerbahçe
Pozisyonu: Guard
Türkiye Basketbol Tarihi’nde oynamış en istikrarlı, en profesyonel, en karakterli sporcuların üst sıralarında Damir Mrsic yer alıyor. 95’te Netaş ile ülkeye adımını attıktan sonraki 14 sezonda yalnızca 2 sezon Rusya’da oynayan Mrsic, İzmir’de oynadığı dönemler Kaan Demir adıyla Türk pasaportu da aldı.
Topu sola vurup kaldırdığı üçlükler onun imza atışı haline geldi. Ritmini bulduktan sonra durdurmak için başına en az 3 savunma koymak lazımdı, ki Mrsic iyi bir asistçiydi de aynı zamanda.
40 yaşında Beşiktaş’a 17 sayı atmışlığı var. Bu, o yaşta Türkiye’de oynayan bir yabancının en çok sayı attığı karşılaşma.
Gerek ilerleyen yaşından, gerekse de Fenerbahçe’nin Ülker ile birleşmesinden sonra kadro kalitesinin artmasından dolayı Mrsic’in süreleri ve sayı ortalaması düşse de Sarı Lacivertli renklere “abi” sıfatıyla hizmet etmeyi 2010’a kadar sürdürdü.
Kariyeri sona erdikten sonra Takım Menajerliği’ne de getirilen Mrsic, 2 sezon sonra görevinden istifa etti. Fakat özellikle Fenerbahçeli taraftarının kalbinden silinmedi.
13- CHUCK DAVIS
Türkiye’de oynadığı takımlar: CASA TED Kolejliler, Aliağa Petkim, Banvit, Galatasaray
Pozisyonu: Uzun forvet
Chuck Davis’in Türkiye kariyeri 2006-07 sezonunda Ankara ekibiyle birlikte oldu ama asıl parladığı dönem Banvit’teydi.
Banvit’in de kaptanı olmuş Chuck Davis; Bandırma ekibindeki ilk senesini 2009-10 sezonunda geçirdi. Basketbol fundemantali olarak ona Türkiye’nin “Tim Duncan” desek bence abartmış olmayız. Cephanesinde her türlü mesafeden her türlü silah vardı. Avrupa’nın istisnasız her takımında oynayabilecek kabiliyetinde ve karakterinde bir oyuncuydu.
Ancak sahip olduğu rahatsızlık nedeniyle ilaçlarla sahada kalması, onun kariyerine veda etmesine neden oldu. Geçen sezonki Galatasaray Odeabank’ın Eurocup kazanmasında çok büyük emeği var. 6 ay oynamamasına rağmen hemen toparlayıp bu tip bir liderlik yapmak her sporcunun hamurunda yok.
Chuck Davis gerçek bir profesyonel ve belki de tüm Avrupa’nın en underrated oyuncularından biriydi. Özlüyoruz.
14- ANTONIO GRANGER
Forma giydiği takımlar: Anadolu Efes
Pozisyonu: Kısa forvet
Topla çok oynamasına gerek kalmadan size maç alabilecek, çelik gibi sinirlere sahip Antonio Granger, geldiği 02-03 senesinde yıldızlarla dolu kadroda geri planda kalmasına rağmen 03-04’te oynadığı top, menajerine yağlı bir kontratın gelmesini sağladı.
Modern 3 numaranın o dönemki tanımı olan Granger, sakatlıklarından dolayı basketbola erken veda etti. OAKA deplasmanında 7/8 üçlükle takımını çıkartması, halen eski kıtada gördüğüm en iyi bireysel performanslardan.
Sahada bir 3 numaradan ne istiyorsanız onu yapabiliyor ve oynadığı maçların çoğunda parkenin en verimli oyuncusu olabiliyordu. Gerçek bir karizması vardı, ‘Ben bu işi yapabiliyorum’ diye haykırıyordu adeta. Yaşadığı sakatlıklar olmasa çok daha uzun ve tüm Avrupa çapında hatırlanabilecek izler bırakabilirdi fakat bıraktığı iz Türkiye ile sınırlı oldu.
Onu Trajan Langdon ile bir sezon izleme imkanı yakalamak harikaydı.
15- SEAN MARSHALL
Forma giydiği takımlar: Pınar Karşıyaka, Aliağa Petkim, Erdemirspor, Trabzonspor, Eskişehir Basket
Pozisyonu: Kısa forvet
Sean Marshall – Quinton Hosley ve…
Muhteşem üçlünün bir başka oyuncusu Sean Marshall…
O sezon ki Pınar Karşıyaka’nın üç yabancısı gibi üç yabancının bir daha aynı anda Türkiye’ye gelmesi için en az 50 yıl daha bekleriz çünkü hem adı sanı bilinmeyen ve komik paralara oynayan ve hem de sayı krallığına ilk beşin içerisinde yer alan üç oyuncu…
Bunlardan en az spektaküler olanı Sean Marshall’dı.
Buna rağmen deplasmandaki Efes galibiyetiyle David Blatt’in ilk Türkiye macerasında kovulmasına sebep olan da oydu. Karşıyaka’dan ayrıldıktan sonra (Aris’e gitti) bir daha o seviyeye yakın basketbolu 2009 yılında Aliağa Petkim ile oynayabildi.
Dolaşmayı çok seven Sean Marshall, Türkiye’de daha sonra Erdemirspor ve Trabzonspor formaları giyerken şimdilerde ise alt ligden çıkartmasını sağladığı Eskişehir forması giyiyor.
16- JAMON GORDON
Forma giydiği takımlar: Antalya BŞB, Galatasaray, Anadolu Efes, Darüşşafaka
Pozisyonu: Guard
Antalya Büyükşehir Belediye’de profesyonel kariyerine başlayan Jamon Gordon, oradan EuroLeague yürüyüşüne başladı.
Maroussi’de ilk kez EuroLeague oynadıktan sonra Olympiakos’ta üçüncü guard olan Gordon, oradan sonra da Türk takımlarının gözdesi oldu. Galatasaray ile geri dönen Gordon, Anadolu Efes ve Darüşşafaka formaları giydi.
Savunmada birden üçe kadar herkesi savunan ve top çalma sezgileri çok özel Gordon, hücumda ise tam bir yardımcı guard olacak yeteneklere sahipti fakat kariyeri boyunca yardımcı olmaktansa as adam olmak istediği için eleştirildi.
Meşhur Anadolu Efes-Olympiakos serisinin dördüncü maçında attığı basketle hafızalara kazınan Gordon, ayrıca Oktay Mahmuti ile kurduğu özel bağ ile hatırlanıyor.
Darüşşafaka’dan sonra üst seviyede kalamayan Gordon, iki sezon geçtikten sonra geçtiğimiz günlerde basketbola veda etti.
17- MIROSLAV RADOSEVIC
Türkiye’de oynadığı takımlar: Türk Telekom, Banvit
Pozisyonu: Şutör Guard
Banvit’in unutulmaz kaptanı.
Afallaması beklenen Bandırma ekibinin lige çıktığı ilk sezonda takıma katılıp verdiği katkıyla ligde tutunmasında en önemli katkıyı yapmıştı. Hafızası kuvvetli basketbolseverler onu 2000-01 Türk Telekom’undan da hatırlayacaklardır.
Kariyerinde 1997 Yugoslavya ile birlikte Avrupa ikinciliği de bulunan Radosevic, 5 sezonluk Türkiye tecrübesinde yalnızca 1 kez 15 sayı ortalamanın üzerine düştü. Onda da 34 yaşındaydı ve takımda Marque Perry gibi topu domine eden bir oyun kurucu ile oynadı. 12 sezon önce Türkiye Basketbol Ligi’nde sürprizler daha az yaşanırdı. Banvit’in kendi sahasında Efes Pilsen’i yendiği maçta kaydettiği 33 sayı, lig tarihinin en unutulmaz performanslarından birisidir.
Sırbistan dışında yalnızca İtalya ve ülkemizde forma giyen, ligin gördüğü en temiz şütörlerden olan Radosevic, 2007’de Banvit ile sezonu tamamladıktan sonra kariyerine nokta koydu.
18- CARLOS ARROYO
Türkiye’de oynadığı takımlar: Beşiktaş, Galatasaray
Pozisyonu: Oyun kurucu
Carlos Arroyo, Türkiye’ye gelmeden önce de oldukça tanınmış bir yıldızdı.
12 sezon NBA’de forma giymiş ve bunun yanında EuroLeague’de önemli takımların formasını giymiş bir şekilde Türkiye’ye geldi. Daha önce bu tarz kariyerlerde gelen oyuncuların yaşattığı hayal kırıklıkları hala aklımızda fakat o farklıydı. İçindeki rekabet ruhu asla vazgeçmiyordu.
Önce Beşiktaş ile üç kupalı sezonu yaşadı. Sonra da Ergin Ataman ile birlikte Galatasaray‘ın yolunu tutarak Sarı-kırmızılı ekibi yıllar sonra ligde şampiyon yaptı. Yetmedi, EuroLeague’de Top-8’i taşıdı.
Çok büyük liderdi ve her büyük lider gibi maç sonlarını harika oynuyordu.
Galatasaray’dan kötü bir şekilde ayrıldıktan sonra Barcelona’ya gitti. Oradan sonra da ülkesine geri döndü. Şu anda Porto Riko’da ama onun bu topraklarda oynadığı maç sonları hala aklımızda.
19- SAMMY MEJIA
Türkiye’de oynadığı takımlar: Banvit, TOFAŞ
Pozisyonu: Forvet
NBA Draft 2007’de ikinci turdan seçilmesine rağmen kariyerini Avrupa’da şekillendiren Sammy Mejia, 2012’den itibaren de ülkemizde forma giydi.
Fransa’da gösterdiği performans sonrası CSKA‘ya giden ancak CSKA‘nın efsane kadrosunda pek fazla süre alamayan Mejia, 2012’de Banvit’in yolunu tuttu. Banvit’te üç sezon forma giydikten sonra TOFAŞ’a geçen Mejia, 2019-20 sezonu sonuna kadar da TOFAŞ’ta kaldı fakat maalesef pandemi nedeniyle yarım kalan sezonun ardından kariyerini noktalama kararı aldı.
Çok yönlü bir oyuncu olan Mejia, kendi skorunun yanında takım arkadaşları için de skor opsiyonu yaratan bir oyuncuydu. Banvit ile 2015’te EuroCup’un en iyi takımına seçilen yıldız oyuncu, ülkemizde çok sevilen isimlerden biri de oldu.
Keşke kariyeri daha başka şekilde bitseydi ve onu parkeden yakıştığı şekilde uğurlayabilseydik…
20- GASPER VIDMAR
Türkiye’de oynadığı takımlar: Fenerbahçe, Beşiktaş, Darüşşafaka, Banvit
Pozisyonu: Pivot
Çok uzun süredir Türkiye’de forma giyen Gasper Vidmar’ın yolu Türkiye’yle çok erken yaşlarda kesişti.
Henüz 20 yaşındayken Emir Preldzic ile birlikte yolu Fenerbahçe‘ye transfer olan Vidmar, ilk yıllarında ham olması sebebiyle taraftarının pek sevdiği bir oyuncu değildi.
Fakat kiralık olarak Union Olimpija gittikten sonra kendisini geliştiren Sloven pivot, pota altında kattığı sertlikle dikkat çekti. 2011 sezonunda yaşadığı sakatlıktan sonra tekrardan gözden düşen Vidmar, bu sefer Beşiktaş‘ta kiralık olarak oynadı.
Daha sonra Fenerbahçe’ye geri dönüp, bir sezon forma giyen başarılı pivot, 2014’te Daçka‘ya transfer oldu. Daçka’da da bir sezon oynayan Vidmar, daha sonra Banvit’e gitti.
Banvit’te kaptanlığa kadar yükselen Vidmar, oyununu iyice olgunlaştırdı. Slovenya ile birlikte 2017 yazında EuroBasket’te şampiyon olan Vidmar, Avrupa’nın dev takımlarından Real Madrid‘in transfer listesine de girdi.
Delikanlılık çağından olgun bir basketbolcuya dönüştüğü kısma kadar gözümüzün önünde olan Vidmar, yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla hep aklımızda olacak.