Modern EuroLeague Deyince Akıllara Gelen 35 Yıldız

26/Ara/17 11:31 Nisan 12, 2020

Semih Tuna

26/Ara/17 11:31

Eurohoops.net

Avrupa basketbolunun modern tarihi henüz tarihin “tozlu sayfalarına” gidecek kadar uzaklarda değil… Ama 18 yıllık tarihinden 35 sembol ismi ezberden saydıracak denli köklü. Eurohoops Fırın biraz zorlandı, biraz tereddüt etti, bazı “favori” isimleri dışarıda bıraktı. Ama “Devotion” dendiğinde göz önüne gelen 35 ismi seçmeyi başardı!

by Semih Tuna & Utkan Şahin & Buğra Uzar / info@eurohoops.net

Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Basketbolu ile özdeşleşmiş 30 yabancı oyuncuyu hazırlamış ve olumlu geri dönüşler almıştık.

O yazıyı yazarken olan hislerimiz, bizi bu tarz bir yazı daha yazmaya itti… Bu kez konumuz EuroLeague, hedefimiz ise efsanelerdi.

‘Modern’ kelimesini koymamızın sebebi, Sabonis-Djordjevic gibi efsanelere saygısızlık etmemek. Tüm Avrupa basketbol tarihi değil, son 19 yılı baz aldık.

Burada bulunmayı hak eden 35’ten çok daha fazla isim var. Fakat biz listeyi biraz daha daraltmak adına Milos Teodosic, Nemanja Bjelica gibi şu an NBA’de oynayan isimleri yazımıza dahil etmedik.

Seçim yaparken zorlandık, türlü tartışmalar yaptık. Subjektif bir liste yaptığımızdan dolayı sevgili okuyucularımızın farklı düşünceleri olabilir ama biz ortak bir çatı altında yazmaya çalıştık. Bazen özel taraftarı olduğumuz oyuncuları dahi listemize almadık, adaletli bir seçim olsun istedik.

Eurohoops Fırın’ın son ürünü taptaze bir şekilde karşınızda…

Modern EuroLeague deyince çağrışım yapan 35 yıldız!

1- THEODOROS PAPALOUKAS

Oynadığı Takımlar: CSKA Moskova, Olympiakos, Maccabi Tel Aviv

İstatistikleri: 252 maç – 6.9 sayı 2.4 ribaunt 3.9 asist

Avrupa basketbol tarihinin en büyük oyun kurucularından Theodoros Papaloukas, uzun boylu oyun kurucu ekolünün revaç hale gelmesinin en büyük aktörlerindendi.

Sıra dışı oyun zekası ile bir dönemin çocuklarına basketbol sevgisi aşılayan Theo, CSKA Moskova ile birlikte anılsa da EuroLeague’de forma giydiği ilk kulüp, kariyerinin sonlarına doğru bir kez daha formasını giyeceği Olympiakos’tu.

6 yıllık Rusya kariyerinde 6 kez lig şampiyonluğu yaşayan Yunan oyun kurucu, 2006 ve 2008 yıllarında şampiyon olan CSKA Moskova’nın fırtına gibi esmesinde en büyük role sahip oyuncuydu ve 2006 yılında da Final Four’un en değerli oyuncusu ünvanına ulaştı.

Maçlara bench’ten başlayan ve oyuna girdiği gibi rakiplerinin zaaflarına atak eden Papaloukas, sahada en güçlü oyuncu değildi. En atletik oyuncu hiçbir zaman olmadı. Fakat en zekisiydi.

Σάρας

2- SARUNAS JASIKEVICIUS

Oynadığı Takımlar: Barcelona, Maccabi Tel Aviv, Panathinaikos, Fenerbahçe, Rytas, Zalgiris

İstatistikleri: 226 maç – 10.4 sayı, 3.3 asist, 1.6 ribaund

Basketbol tarihinde onun kadar ikili oyunları iyi oynayan başka bir oyun kurucu daha görmemiş olabiliriz.

Sarunas Jasikevicius, 2000’lerde birçok çocuğun basketbolu sevmesinde büyük rol oynadı. Nasıl oynamasın? Eşsiz bir oyun zekası, mükemmel yetenekler ve tam bir lider! Bütün bu yeteneklerin karşılığı oydu.

Slovenya’da parladıktan sonra Barcelona’ya geçen Litvanyalı oyun kurucu, çıraklık döneminde çok önemli oyuncularla birlikte oynadı. Fucka, Navarro, Bodigora gibi isimlerin olduğu kadroda parlayan Jasikevicius, 2003’te ilk kez bu önemli kupayı kazanmayı başardı.

Bir sonra Maccabi‘nin yolunu tutan Jasikevicius, Anthony Parker ve Nikola Vujcic önderliğinde birçokları için EuroLeague tarihinin en iyi basketbol oynayan takımının bir parçası oldu ve burada iki EuroLeague şampiyonluğu kazandı.

Kariyerinin en iyi döneminde NBA sevdası yüzünden Avrupa’dan uzak kalan Jasikevicius, daha sonra bir başka yıldızlar topluluğuna gitti. Spanoulis ve Diamantidis ile birlikte Panathinaikos‘un oyun kurucu rotasyonunu oluşturan Litvanyalı oyuncu, efsane bir final sonra dördüncü kez EuroLeague şampiyonluğunu kazandı.

Kariyerinin son bölümünde Fenerbahçe formasıyla Türkiye’de de izleme şansı bulduğumuz efsane oyuncu, modern EuroLeague’de bu kupayı en çok kaldıran oyuncu konumunda yer alıyor.

NBA sevdasına tutulmasıydı, belki de bu rekoru çok daha yukarıya çekebilirdi.

3- DIMITRIS DIAMANTIDIS

Oynadığı Kulüpler: Panathinaikos

İstatistikleri: 9 sayı 3.5 ribaunt 4.5 asist

Karşımızda yine bir Yunan oyun kurucu ve yine bir EuroLeague efsanesi yer alıyor.

Avrupa basketbolunun gördüğü en komple oyunculardan biri olan Diamantidis, parkenin içinde nerede neye ihtiyacınız varsa onu size sağlayan ve kritik anlarda takımını her zaman 1 basamak yukarı çıkaran olağanüstü bir liderdi. 2004’te kapısından girdiği OAKA’yı 2016 yılında emeklilik sebebiyle bıraktı.

Koçu Zeljko Obradovic‘in saha içinde eli ayağı olan Diamantidis, Panathinaikos‘ta 2’sinde Final Four’un MVP’si seçildiği 3 EuroLeague şampiyonluğu yaşadı. Tam 6 kez Avrupa’nın en iyi savunmacısı seçildi. Panathinaikos’un 2011 yılındaki süper kadrosunda normal sezonun dahi en değerli oyuncusu oldu.

Arkasında büyük başarılarla dolu bir kariyer bırakan Dimitris Diamantidis gibi bir lider bir daha gelir mi? Pek kolay gözükmüyor.

4- NIKOLA VUJCIC

Oynadığı Takımlar: ASVEL, Maccabi Tel Aviv, Olympiakos, Anadolu Efes

İstatistikleri: 12.7 sayı 5.4 ribaunt 2.7 asist

Nikola Vujcic, milenyumun başlarında gözde bir uzundu. 2001 yılında efsane olacağı Maccabi Tel Aviv‘i seçti. Şu an yaşadığımız dönem, onun tarzındaki oynayan uzunların dönemi değil. Fakat 2000’lerin ortası, Vujcic’i EuroLeague tarihine bir daha adı kazınmayacak şekilde yerleştirdi.

2004-05 sezonu Maccabi Tel Aviv’i, benim EuroLeague’de izlediğim en kuvvetli takımdı. O takımdan iki isim daha burada yer alacak. Liste biraz daha geniş tutmuş olsaydık muhtemelen Maceo Baston, David Blu, Derrick Sharp ve Tal Burstein’i de buraya dahil edebilirdik. Müthiş bir ahenk ve Pini Gershon önderliğinde Avrupa’nın gelmiş geçmiş en iyi takımlarından birisi.

Nikola Vujcic’e geri dönersek… Hırvat uzun, 2.11 boyuna sahip bir oyun kurucuydu. Alçak post’ta oyun zekasıyla rakipleriyle dalga geçebilecek kadar oyunu biliyor ve yönetiyordu. Ona önlem getirmeniz yersizdi, çünkü her zaman açıyı ayarlayıp boş adamı buluyor ve ikili sıkıştırma potanıza 2 veya 3 sayı olarak dönebiliyordu.

18. yılına girdiğimiz EuroLeague tarihinde triple double yapan tek oyuncu var: Nikola Vujcic. Bir değil iki kez hem de. Bu bile ne kadar özel olduğunu anlatmaya yetiyor.

5- ALPHONSO FORD

Oynadığı Takımlar: Peristeri, Olympiakos, Siena

İstatistikler: 54 maç – 22.2 sayı, 3.9 ribaunt, 2.7 asist

Ford, modern EuroLeague’de sadece üç sezon oynayabildi ancak tarihe geçmesi için o üç sezon yetti.

Onu tanımayan genç arkadaşlar, isminin tanıdık geldiğini fark etmiştir. İsmi, EuroLeague’de sezonun sayı kralına verilen ödülde kullanılıyor.

Çok da iyi yapılıyor, modern EuroLeague’de ondan daha fazla kimse bu onuru hak etmiş olamaz.

Skorer oyuncunun tam olarak karşılığı oydu. İlk görünüşte size fazla kilolu bir Amerikalı oyuncu gibi gözükürdü ama bu görünüş sizi sadece aldatırdı. Tanrı onu skorer olması için yaramıştı. Fiziksel yapısının aksine oldukça patlayıcı bir oyuncuydu, karşısında kaç tane el olursa olsun şutları sokabilirdi.

Ve ısındığı zaman onu durdurmak için yapabileceğiniz hiçbir şey yoktu.

EuroLeague’de iki kere yılın takımına seçildi, iki kere de en skorer oyuncu oldu. Kariyerinin en olgun döneminde, 32 yaşındayken lef kanseri yüzünden hayata gözlerini yumdu.

Dediğim gibi ödülün onun ismine verilmesi çok doğru bir karar çünkü bu ödülü hangi yıldız oyuncu kazanırsa kazansın tarihin en iyi skoreri unvanı için onunla yarışmak zorunda!

6- MARCUS BROWN

Oynadığı Takımlar: Benetton Treviso, Anadolu Efes, CSKA Moskova, Unicaja Malaga, Zalgiris, Maccabi Tel Aviv

İstatistikler: 15.3 sayı 2.5 ribaunt 2.6 asist

Oynadığı her takımın neredeyse her zaman en skorer ismi olan Marcus Brown, EuroLeague tarihine geçmiş en önemli Amerikalılardan birisi.

Bir dönem hem oyuncu geliştirme hem de oyuncu pazarlama anlamında dünya markası olan Benetton, onun bu oyununu göz ardı etmemiş ve 2000’lerin başında Brown’u kadrosuna katmıştı. Ardından durağı Efes oldu ve bizler de onu izleme canlı izleme şansı yakalayabildik.

2003 yılında Efes – Ülker finali 2. maçında kaçırmadan 17 serbest atış isabeti bulmuştu.

Benetton hariç oynadığı tüm takımlarda yerel lig zaferlerine ulaşan Brown, 2000 senesinde ise kariyerinin tek Avrupa kupası olan Koraç Kupası’nı kazandı. EuroLeague kazanamamasına üzüldüğüm ender oyunculardan biriydi.

O zerafet ve yetenek en azından bir şampiyonluğu hak ediyordu… Olmadı. 36 yaşında dahi 12 sayı ortalama tutturacak kadar özel bir skorerdi.

7- VASSILIS SPANOULIS

Oynadığı Takımlar: Panathinaikos, Olympiakos

İstatistikleri: 13.4 sayı 2 ribaunt 4.6 asist

Vassilis Spanoulis, yaş itibariyle kariyerinin son dönemlerini geçiriyor olabilir. Fakat 35 yaşına rağmen onunla asla düelloya girmek istemezsiniz.

Kill-Bill, 2005-06 sezonunda Panathinaikos formasıyla EuroLeague’deki ilk maçına Abdi İpekçi Spor Salonu’nda, o zamanlar Ergin Ataman’ın yönettiği Ülkerspor karşısında çıktı ve oynadığı her sezon neden Avrupa’nın en ‘bela’ oyuncularından biri olduğunu gösterdi.

Panathinaikos’tan Olympiakos’a gidişi olaylı oldu. Bu sebepten Zeljko Obradovic ile yıllar geçmesine rağmen hala konuşmuyorlar.

Fakat Kaptan, kendisini rakip takımın taraftarına kabul ettirdi ve kulübün tarihine geçti bile. 2009’da ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazanan V-Span, 2012 ve 2013 yıllarında ise Olympiakos’u back-to-back şampiyonluğa taşıyıp Avrupa’nın en unutulmaz hikayelerinden birine imza attı.

Maç sonlarındaki sakinliği ve maçı berbat oynasa dahi son çeyreklerde vitesi 1’den 5’e almasıyla aynı senaryoyu bize yıllardır yaşatıyor. Son örneğini ise geçtiğimiz hafta Anadolu Efes‘e karşı İstanbul’da bir kez daha yaşattı.

8- DAVID ANDERSEN

Oynadığı Takımlar: Kinder Bologna, Virtus Bologna, Siena, CSKA Moskova, Barcelona, Siena, Fenerbahçe

İstatistikleri: 224 maç – 10.3 sayı, 5.1 ribaunt, 0.8 asist

David Andersen’i görünce sizin de aklınıza direkt olarak Ettore Messina’nın muhteşem hücum setleri gelmiyor mu?

Ettore Messina’yla birlikte EuroLeague’de ilk kez Kinder Bologna forması giyen Andersen, kariyerinin devamında Avrupa’da büyük bir oyuncu oldu.

Bologna’nın muhteşem kadrosunda daha çok bir rol adamı olsa da CSKA Moskova’yla birlikte rüştünü ispat eden Andersen, orta mesafe şutları ve oyun zekasıyla rakiplerinin korkulu rüyası oldu.

Bologna’dan sonra CSKA Moskova’da da iki EuroLeague şampiyonluğu kazanan Andersen, 2008’de üçüncü şampiyonluğunu kazandıktan sonra büyük bir transferle Barcelona’ya gitti.

İspanyol ekibinde bir yıl oynadıktan sonra NBA’ın yolunu tutan Andersen, eşleşme konusunda büyük sıkıntılar yaşadı ve iki yıl sonra geri döndü.

Ancak Avrupa’ya geri dönüşünde eski halinden çok uzaktı. Ayakları çok yavaşlamış ve giderek daha yumuşak bir uzun haline gelmişti. Bu da onun Siena ve Fenerbahçe kariyerlerinin beklendiği gibi geçmemesine neden oldu.

Son olarak Fenerbahçe’yle EuroLeague oynayan Andersen, daha  sonrasında kariyerine Fransa’da devam etti.

9- MİRSAD TÜRKCAN

Oynadığı Takımlar: CSKA Moskova, Montepaschi Siena, CSKA Moskova, Ülker, Fenerbahçe Doğuş

İstatistikleri: 11.8 sayı 10 ribaunt 1.4 asist

Tartışmasız EuroLeague tarihinin en iyi ribauntçusu. Ribaunt sezgisi, emekçilik, özveri, yürek. Çemberden seken topu alabilmek için gereken her şey Türkcan’da vardı.

Türk basketbol tarihinin yetiştirdiği en büyük 2-3 yetenekten birisi olan Mirsad Türkcan, geçtiğimiz Mayıs ayında resmi olarak “EuroLeague’in Efsaneleri” arasına girdi.

2001-02 sezonunda EuroLeague’in en değerli oyuncusu olmuş, 2002-03’te ise TOP 16’nın MVP’si seçilmişti.

Mirsad, sahip olduğu tüm kariyerini NBA’de geçirmesi gereken bir yetenekti. Avrupa’nın en üst seviyesinde yıllarca oynamış ve başarılar kazanmış olmasına rağmen çok daha iyilerini hak ediyordu.

2017 yılında dahi olsa yine sahada en çok fark yaratan oyuncu olma kapasitesine sahip, içgüdüsel sezileri ile Avrupa tarihinin en önemli uzunlarından biri oldu.

10- JUAN CARLOS NAVARRO

Oynadığı Takımlar: Barcelona

İstatistikleri: 12.4 sayı 2.5 asist

Juan Carlos Navarro, EuroLeague’de en çok maça çıkan oyuncu olmasının yanı sıra en yakın rakibinin yaklaşık 600 sayı önünde EuroLeague tarihinin en skorer oyuncusu ünvanına da sahip.

Memphis’te geçirdiği 1 yıl dışında 2000’den bu yana altyapısından yetiştiği Barcelona forması giyen Navarro, kariyeri boyunca göz yaşı damlaları, inanılmaz açılardan bıraktığı turnikeler ve soktuğu zor şutlarla durdurulması imkansız bir skorer oldu.

Son yıllarda parkede daha az yer alan Navarro yine de Barcelona takımı için çok değerli bir parça olmayı sürdürüyor. Katalan efsane 2003 ve 2010’da EuroLeague şampiyonu olurken 2010’da Final Four MVP’si ödülünü de kazanmıştı. 37 yaşındaki oyuncu, 2008-09 sezonunda EuroLeague MVP’si seçilmişti.

Navarro basketbol kariyerinin muhtemelen bu sezon sonunda bırakacak olsa dahi geçtiğimiz haftalarda Barcelona ile 10 yıllık bir kontrata imza attı ve Katalan ekibinde bu kez farklı bir görev ile devam edecek.

11- DEJAN BODIROGA

Oynadığı Takımlar: Panathinaikos, Barcelona, Roma

İstatistikleri: 100 maç – 16.1 sayı, 4.5 ribaund, 2.o asist

Onun basketbolunu ilk izlediğiniz zaman bu adamın böylesine kaliteli takımlarda ne işi var diye düşünürsünüz. Şut stili göze hoş gelmez, en basit fundamental becerilerini bile yanlış yahut alışık olduğumuzdan değişik yapar.

Ancak eğer maçı kapatmayıp, sonuna kadar izlediyseniz onun her zaman bu oyunu kazandığını görürsünüz.

90’larda Avrupa basketbolunun alışkanlığı haline fiziksel anomalinin öncülerinden biriydi. 2.06 boyundaydı ancak oyun içerisinde pivot pozisyonu dışında oynayamadığı bir pozisyon yoktu.

Ve oyun bilgisi ile zekası o kadar yüksekti ki bu fiziksel avantajı her zaman kendi lehine kullanmanın yolunu buluyordu.

Avrupa tarihinin en büyük basketbolcularından biri olan Bodiroga, ilk şampiyonluğunu Panathinaikos ile 2000 yılında kazandı. Panathinaikos’tan sonra Barcelona’ya giden Bodiroga, tarihinin ilk EuroLeague şampiyonluğunu isteyen Barcelona’ya bir değil, iki kupa birden kazandırdı ve tarihe geçti.

O, bu oyunun doğrularıydı ve bu doğrular onun tarihin en büyük kazananlarından biri olmasını sağladı.

12- FELIPE REYES

Oynadığı Takımlar: Estudiantes, Real Madrid

İstatistikleri: 9.1 sayı 5.5 ribaunt

Felipe Reyes, EuroLeague kariyerine Estudiantes ile başladı ancak Real Madrid ile efsane oldu.

Yıllardır mücadele ettiği EuroLeague’de hücumdaki post repertuarı, pis işlerden kaçmayarak bulduğu sayılar, yeri geldiğinde attığı orta mesafelerle ekmeğini taştan çıkaran bir oyuncu olan Reyes, bu sezon da takımın uzun rotasyonundaki sakatlıklar nedeniyle beklediğinden daha çok süre alıyor.

2000’de Estudiantes ile başlayan EuroLeague kariyeri, Estudiantes ile 2, Real Madrid’le 1 yıl geçirdiği EuroCup sezonları dışında aralıksız devam ediyor. İspanyol tecrübe, 2007’de EuroCup ve 2015’te EuroLeague’i kazanmıştı.

Oyunu oynama tarzı, onu Avrupa’nın en sevimsiz oyuncularından biri haline getirse de parke içinde yaptıklarıyla hep hatırlanacak bir isim olacak.

13- TRAJAN LANGDON

Oynadığı Takımlar: Benetton Basket, Anadolu Efes, CSKA Moskova

İstatistikleri: 167 maç – 13.0 sayı, 3.1 ribaund, 1.3 asist

Efes Pilsen, o dönem İtalyan takımlarını sömürgesi olarak belirlemişti. Granger Virtus Bologna’dan geldi belki ama Marcus Brown’dan Drew Nicholas’a kadar uzanan Benetton Treviso’nun 2 numaralarına “çökme” halkasının ortanca zinciriydi Trajan Langdon.

Muhtemelen Alaska’nın yetiştirdiği en önemli basketbolcu olan Langdon, NBA draftlarında 11. sıra seçimi, performansıyla doğru orantı çizmedi ve kariyerine Avrupa’da devam etti. Yüz ifadesinde değişiklik olmaması nedeniyle şimdilerin Micov ve Bjelica’sı gibi mimiksizdi. İşini her durumda ciddiye alması ve soğukkanlılığı ona “Suikastçi” lakabını kazandırdı.

1 sezonluk Efes kariyerinin ardından önce Moskova’da Dinamo’ya, daha sonra ise efsaneler arasında gireceği süper güç CSKA’ya gitti.

Rus ekibinin efsane kadrosunun önemli parçalarından biri olan Trajan, iki kere EuroLeague şampiyonu oldu. Özellikle 2008’de kazanılan şampiyonlukta ortaya koyduğu performansla MVP olmayı hak etti.

CSKA’da kariyerine son noktayı koymanın ertesinde San Antonio Spurs’e giden Langdon, daha sonra da Brooklyn Nets’te asistan Genel Menajer sıfatına layık görüldü.

 

14- MIKE BATISTE

Oynadığı Takımlar: Spirou Cherleroi, Panathinaikos, Fenerbahçe

İstatistikleri: 10.5 sayı 4.7 ribaunt

EuroLeague kariyerine Belçika’nın Spirou takımıyla 2000’de başlasa da “efsane” olduğu takım Diamantidis ile birlikte yıllarca formasını terlettiği Panathinaikos oldu.

Batiste 2003’ten 2012’ye kadar formasını giydiği Yeşiller’de Diamantidis ile mükemmel bir ikili oluşturdu. Perdelerden sonra potaya etkili devrilişleri, potanın etrafındaki yüksek yüzdesi ve coşkulu oyunuyla uzun yıllar boyunca Yunan taraftarların sevgilisi olan Amerikalı uzun, 2012-13 sezonunda Fenerbahçe ile anlaştı.

İstanbul kariyeri, o sezonki Sarı Lacivertlilerin performansıyla doğru orantılıydı ve kariyerinin en kötü sezonunu geçirdi.

Bir sonraki sezon PAO’ya geri dönen Batiste, EuroLeague kariyerine efsane olduğu takımın formasıyla nokta koydu. 2007, 2009 ve 2011’de EuroLeague şampiyonu oldu.

15- RAMUNAS SISKAUSKAS 

Sırada bir başka Avrupa tarihine geçmiş şutör yıldız daha var.

2000’lerin başında yükselişte olan Litvanya basketbolunun büyük yıldızlarından biri olan Ramunas Siskauskas, biraz ironik bir kariyer geçirdi.

Siskauskas, gözü kapalı bir şekilde bile sokabileceği üçlüklerinin yanında oyunu çok iyi bilmesi sayesinde birçok şekilde sayı üretebilen bir oyuncuydu. Onu diğer şutör yıldızlardan ayıran özelliği ise savunmada da hücumda olduğu kadar yetenekli olmasıydı.

Rytas’ta yaşadığı çıkıştan sonra Benetton’a Messina’nın yanına giden Siskauskas, asıl büyük patlamayı Blatt ile birlikte ikinci sezonunda yaptı. Benetton’da gösterdiği performanstan sonra Panathinaikos‘a giden Siskauskas, Koç Zeljko Obradovic ile birlikte favori CSKA Moskova’yı devirdi ve EuroLeague şampiyonluğu kazandı.

EuroLeague şampiyonluğunu kazandıktan sonra çok büyük paralar karşılığı CSKA Moskova’ya giden efsane oyuncu, orada da ilk senesinde EuroLeague şampiyonu oldu.

Onun kariyerini ironik yapansa 2008-2009’da tarihin en unutulmaz final maçında yaptıkları yüzünden oldu. Bu listede yer alan birçok oyuncunun karşı karşıya geldiği maç, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük iki koçu Messina ile Obradovic‘in de karşılaşmasıydı.

Panathinaikos‘un farklı öne geçtiği maçta CSKA Moskova, geri dönerken son bölüme bir sayı geride girdi. Maç boyunca takımını taşıyan Siskauskas’ın son topu kullanması kimse için sürpriz değildi, sürpriz olan şutu kaçırmasıydı.

Litvanyalı yıldız, kariyeri boyunca birçok büyük şutu soksa da her zaman bu şutu kaçırmasıyla hatırlandı.

16- NIKOLA PRKACIN

Oynadığı Takımlar: Cibona Zagreb, Anadolu Efes, Panathinaikos

İstatistikleri: 9.5 sayı 4.6 ribaunt 1.7 asist

Şimdilerde Nemanja Bjelica için söylenen “Profesör” lakabının o dönemki sahibi. Onun oyunda olduğu her dakikayı izlemenin benim için muhteşem görsel efektlere sahip bir filmi izlemekten veya bir jazz konserine gitmekten farkı yoktu. Sanattı çünkü oynadığı top. Pek yetenekli olmamasına karşın onu öne çıkaran şey, belki de Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en zeki uzunlarından biri olmasıydı. Pota altından hücumu bir oyun kurucu edasıyla yönlendiren, post-up’ı kitap gibi oynayan Prkacin, 4 sezon kaldığı Anadolu Efes‘te kaptanlığa dahi yükseldi.

Yarattığı etki sebebiyle ucundan kıyısından pas-post up ikilisini yapabilen her pivota “yeni Prkacin” diye seslenilmeye başlandı. Anadolu Efes’ten sonra Dinamo Moskova ve Panathinaikos’ta son üst seviye yıllarını geçiren Niksa, başladığı yere geri dönüp Cibona forması giyse de kariyerini Hırvatistan ikinci liginde noktaladı.

Profesyonel basketbola veda ettikten sonra Cibona Zagreb’te Genel Menajer olan, Smush Parker’ın yer aldığı kadrodan sezon ortasında istifa ederek ayrıldı.

17- JAKA LAKOVIC

Oynadığı Takımlar: KRKA Novo, Panathinaikos, Barcelona, Galatasaray

İstatistikleri: 218 maç – 11.6 sayı, 1.6 ribaund, 2.7 asist

KRKA Novo Mesto ile 2001-02 sezonunda başlayan EuroLeague kariyerine harika bir giriş yaptı Sloven guard. Mesafe tanımayan menzili, ikili oyunlardan sonra savunmayı okuyup bulduğu sayılar ve soluna vurup attığı üçlükler, Lakovic’i uzun yıllar boyunca Avrupa’nın en tehlikeli skorerlerinden biri yaptı.

Panathinaikos ile Avrupa’nın zirvesine çıktı ve sonrasında 5 yıl Barcelona forması giydi. Çok istediği EuroLeague şampiyonluğunu 2010 yılında Katalanlar ile aldı.

Kendi döneminde pek fazla görülmeyen combo guard’ların kıtamızdaki en öncü temsilcilerinden olan Lakovic, 2011-12 sezonunda Galatasaray Medical Park formasıyla ilk kez EuroLeague oynayan sarı kırmızılara katıldı ancak beklentileri tam olarak yerine getiremedi.

Kariyerinin son EuroLeague sezonu da bu oldu ve emekliliğe doğru yol aldı.

18- MATJAZ SMODIS 

Oynadığı Takımlar: Kinder Bologna, Virtus Bologna, Skipper Bologna, Climamio Bologna, CSKA Moskova

İstatistikleri: 170 maç – 10.7 sayı, 4.0 ribaund, 0.8 asist

Jaka Lakovic’ten bahsetmişken bir başka Sloven efsaneden bahsetmeden geçmek olmaz.

Aynı Lakovic gibi KRKA Nova’da gösterdiği çıkışla EuroLeague devlerinin yolunu tutan Smodis, her zaman Messina ile özdeşti. Messina’yla birlikte Avrupa’yı gezen Sloven pivot, İtalyan koçun her zaman en güvendiği isimlerinden biri oldu.

Oyun bilgisi ve zekasının yanında Smodis, o dönemde oyunu dışarıdan oynayabilen ender uzunlardan biriydi.

İtalyan koçla birlikte önce 2001’de Bologna’da EuroLeague şampiyonluğu kazanan Smodis, daha sonra da CSKA Moskova’da 2006 ve 2008 sezonlarında şampiyonluk yaşadı.

Takımı krize girdiği her zaman “x-faktör” olmayı başaran Smodis, özellikle 2008’deki şampiyonlukta önemli bir rol oynadı.

19- GREGOR FUCKA

Oynadığı Takımlar: PAF Bologna, Skipper Bologna, Barcelona, Roma

İstatistikleri: 133 maç – 12.3 sayı, 6.2 ribaund, 1.0 asist

Bogdan Tanjevic’in Avrupa basketboluna kazandırdığı efsane!

Çok genç yaştayken Fucka’yı İtalya’ya getiren Tanjevic, basketbol kariyeri boyunca kurduğu hayali Fucka’da gerçekleştirmeyi başardı. Fiziksel avantajları sayesinde sahadan büyük bir fark yaratan Fucka, sahada olduğu her an ters eşleşme yaratabiliyordu.

İtalya’da yıllarca Avrupa kupalarının kıyısından dönen efsane oyuncu, istediği başarıyla kendisine benzeyen bir oyuncuyla birlikte kazandı: Dejan Bodiroga

Bodiroga ve Navarro’yla birlikte takımı taşıyan Fucka, arzuladığı EuroLeague şampiyonluğunu bir İtalyan takımı karşısında kazandı.

Barcelona’da kazandığı şampiyonluktan sonra huzura eren Fucka, İtalya’ya geri dönerken kariyerinin son yıllarını orada geçirdi.

20- SERGIO LLULL

Oynadığı Takımlar: Real Madrid

İstatistikleri: 10.7 sayı 3.8 asist

Şu sıralar yazın geçirdiği diz sakatlığı nedeniyle rehabilitasyon süreci geçiren Sergio Llull, ikili oyunda savunmayı okuması, güçlü vücudunu kullanarak çember etrafındaki bitirişleri ve mesafe tanımayan şut menziliyle savunmalar tarafından durdurulması çok zor bir isim.

İspanyol yıldız, alt yapısından yetiştiği Real Madrid formasıyla 2007’den bu yana EuroLeague’de mücadele ediyor. 2015’te kazandığı kupayı bu sezondan sonra NBA yolcusu olması beklenen Luka Doncic ile bu yıl bir daha kazanmak isteyen Llull, Rodriguez’in ayrılması sonrası tek başına dümene geçtiği Real formasıyla geçtiğimiz sezon EuroLeague MVP’si olmuştu.

Llull’un haklarını bulunduran Rockets GM’i Morey, onu Madrid’ten koparmak için defalarca hamle yaptı, hiçbirinde de başarılı olamadı ve artık bu arzusundan da vazgeçmiş olmalı. Bizim gibi Avrupa basketbolu severler için gayet güzel.

Umarız Llull sakatlıktan bomba gibi döner ve geçtiğimiz sezon bıraktığı yerden devam eder.

21- ERAZEM LORBEK

Oynadığı Takımlar: Skipper Bologna, Climamio Bologna, Unicaja, Benetton, Roma, CSKA Moskova, Barcelona

İstatistikleri: 223 maç – 9.1 sayı – 4.0 ribaund – 0.9 asist

Sırada bir başka Sloven efsane var.

İçeriden dışarıdan her türlü skor üretebilen Lorbek, bir dönem kesinlikle bu ligin en iyi uzunuydu. Sloven efsane, onu tutan rakibine göre hücum silahlarını birbir ortaya koyarken 2006-2012 yılları arasında kimsenin rakip olmak istemediği bir oyuncuydu.

2003’te en iyi genç oyuncu seçildikten sonra beklenen patlamayı biraz geç de olsa Roma’da yapan Lorbek, o performanstan sonra önce CSKA Moskova’ya daha sonra da Barcelona’ya transfer oldu.

2010’da Navarro’yla birlikte takımını şampiyonluğa taşıyan Lorbek, ilk ve tek şampiyonluğunu burada kazandı.

Herkes acaba ne zaman NBA’e gidecek diye düşünürken yaşadığı diz sakatlığı onu kimsenin hayal edemeyeceği bir noktaya sürekledi. Barcelona’dan ayrıldıktan sonra küçük takımlarla anlaşan Lorbek, fiziksel testlerden bir türlü geçemediği için basketbol oynayamadı ve çok erken bir yaşta basketbolun dışında kalmış oldu!

22- İBRAHİM KUTLUAY

Oynadığı Takımlar: AEK Atina, Panathinaikos, Ülker, Fenerbahçe 

İstatistikleri: 121 maç – 11.7 sayı, 2.2 ribaund, 1.2 asist

Türk basketbolunun en büyük efsanelerinden olan İbrahim Kutluay, EuroLeague tarihinde de önemli bir oyuncuydu.

Fenerbahçe altyapısında yetiştikten sonra büyük bir bonservis karşılığı Efes‘e giden İbrahim, bir sene sonra ise Ege’nin diğer kıyasına geçti.

Dusan Ivkovic’in takımının en önemli hücum silahı olan İbrahim, 15.8 sayı ortalamasıyla oynadı. Böylesine bir performanstan sonra da Yunanistan’ın en önemli iki takımından biri olan Panathinaikos‘a transfer olması kimseyi şaşırtmadı.

İki sezon Panathinaikos forması giyen İbrahim, 2002’de Yunan ekibinin efsane Bologna kadrosunu finalde mağlup etmesinde büyük rol oynadı.  O maçta 22 sayı atarak takımının en skoreri olan İbrahim Kutluay, Türk basketbolu tarihinde bu kupayı kazanan ilk Türk oldu.

Daha sonra kısa bir dönem NBA’de şansını denedikten sonra geri dönen İbrahim, Panathinaikos ve Ülker formaları giydi. 2006’da Ülker ile birleşme olunca Fenerbahçe’ye geri dönen efsane oyuncu, böylece EuroLeague’de başladığı yere geri dönmüş oldu.

23- PAULIUS JANKUNAS

Oynadığı Takımlar: Zalgiris, Khimki

İstatistikleri: 9.6 sayı 5.8 ribaunt

am 16 yıldır aralıksız şekilde EuroLeague’de oynayan Litvanyalı tecrübe, 2003’te Zalgiris altyapısından yükseldiği A Takım’da EuroLeague kariyerine başladı ve 2009-10 sezonunda oynadığı Khimki dışında 15 yıl boyunca Kaunas ekibinin formasını giydi.

Pota altındaki mücadeleci oyunu, orta mesafe şutları ve tecrübesiyle halen daha takımının önemli isimlerinden biri emektar Jankunas.

Hiçbir zaman en yetenekli oyuncu olmadı ama istikrarı ile Avrupa basketbolunda kendine yer açtı. İsimler değişiyor ama yıllardır takımın en önemli oyuncusu olma apoleti Jankunas’tan alınamıyor.

24- JR HOLDEN

Oynadığı Takımlar: AEK, CSKA Moskova

İstatistikleri: 11.4 sayı 2.4 ribaunt 2.9 asist

Profesyonel kariyerinin neredeyse tamamını CSKA Moskova’da geçiren JR Holden, EuroLeague’e ilk adımını ise 2001 yılında Yunanistan’da atmış ve orada gösterdiği performans ile Rus kulubünün transferi hemen bitirmesini sağlamıştı.

Holden, Avrupa’daki Amerikalı oyuncuların birçoğu için önemli bir simge. Eski Kıta’daki Amerikalılar onu bir ağabey, bir mentör olarak görüyor şimdilerde 41 yaşında olan oyuncuya hepsi büyük saygı duyuyor.

2006 ve 2008 yıllarında EuroLeague şampiyonluğu yaşayan Holden, Rusya’da 9 sezon lig şampiyonluğunu da tattı.

Fakat onu bu kadar büyüten şey ise bunlar değil. Devşirme oyuncu olarak Rusya Milli Takımı’na da hizmet veren Holden, İspanya ile oynayan Avrupa Şampiyonası finalinde son topu atmış ve ülkeye unutulmaz bir zafer yaşatmıştı.

Holden müthiş bir oyuncu muydu? Bu sorunun cevabı muhtemelen hayır. Fakat unutulmaz bir karakter ve işini en iyi şekilde yapmaya çalışan bir emektardı.

25- IOANNIS BOUROUSIS

Oynadığı takımlar: AEK Atina, Olympiakos, Olimpia Milano, Real Madrid, Baskonia, Panathinaikos

İstatistikleri: 284 maç – 8.5 sayı, 5.6 ribaund, 0.7 blok

Sırada bir başka Yunan oyuncu daha var.

EuroLeague kariyerine 2002’de genç bir oyuncu olarak AEK’da başlayan Bourousis, dört sezon Atina ekibinin forması giydikten sonra 2006’da Olympiakos’a geçti. Olympiakos’un iddialı kadrolarının önemli isimlerinden biri olsa da şampiyonluk göremeyen Bourousis, sonra para için İtalya’ya gitti.

İtalya kariyeri iyi geçmese de oradan Real Madrid’e giden Bourousis, ikinci sezonunda gözden düşse de kariyerinde ilk kez EuroLeague şampiyonluğu gördü. Herkes onun bittiğini düşünürken 2015’te Baskonia’da efsane bir sezon geçiren ve İspanyol kulübünü yıllar sonra Final Four’a taşıyan Bourousis, geçtiğimiz yıl Olympiakos’un ezeli rakibi Panathinaikos’a gitti.

Panathinaikos’ta bekleneni veremeyen Yunan pivot, bu yaz ise kariyerinin yollarını Çin Ligi’ne taşıdı.

Yıllarca EuroLeague’in en önemli pota altı silahlarından biri olan Bourousis, bunun yanında pota altından oyun kurma yeteneğiyle EuroLeague takımlarının kadrosunda görmek istediği bir oyuncu oldu.

İki kere “Yılın Takımına” seçilen 34 yaşındaki oyuncu, şimdilerde Çin Ligi’nde ama bir gün geri dönüp yine kendisini izletebilir.

26- VIKTOR KHRYAPA

Oynadığı Takımlar: CSKA Moskova

İstatistikleri: 232 maç – 6.2 sayı, 4.6 ribaund, 2.4 asist

Basketbol severler Khryapa’nın ne kadar çok yönlü ve takımında ne eksikse onu yapan bir forvet olduğunu iyi bilirler.

2002’den bu yana 13 sezon boyunca CSKA formasıyla EuroLeague’de boy gösteren Khryapa’nın 2.03’lük boyuyla iki forvet pozisyonunu da oynayabilen bir oyuncu olarak EuroLeague tarihinde 10.sırada olması, ribauntlara ne kadar önem verdiğini ve sezgilerinin ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.

Onu özel yapan tek yanı ribaundlar değil ki, Khryapa bu toprakların gördüğü en iyi saha görüşü ve pas yeteneği olan uzunlardan biri aynı zamanda!

2008 ve 2016’da Euroleague şampiyonu olan tecrübeli forvet, 2009-10’da da EuroLeague’in en iyi beşine seçilmeyi başardı. CSKA Moskova’nın kaptanı 2016’da kalbimizi çok kırsa da son saniyede yaptığı tiple takımının EuroLeague şampiyonu olmasında büyük rol oynadı.

27 – RIMANTAS KAUKENAS

Oynadığı Takımlar: Montepaschi Siena, Real Madrid, Zalgiris, Baskonia

İstatistikleri: 11.6 sayı 1.9 ribaunt 1.8 asist

Saras kadar müthiş bir top tekniğine sahip değildi… Diamantidis’in all-around özellikleri de yoktu onda.

Bugünlerde 41 yaşına girecek Kaukenas’ın hala teklif bulabilmesinin en büyük nedenlerinden biri, öldürücü bir skorer sezgisine sahip olmasıydı.

İtalya’da Siena hükümdarlığının baş gösterdiği o dönemlerde 4 kez yerel lig şampiyonu oldu, EuroLeague’de 3.lük yaşadı.

Henüz 32 yaşında sahalardayken 13 numaralı forması Montepaschi tarafından emekli edildi.

Nerede durup nerede vitesi arttıracağını bilen, gerektiğinde 3’e 1 hızlı hücumda kaldırıp üçlüğü yollayabilen çok özel bir isimdi.

28- SERGIO RODRIGUEZ

Oynadığı Takımlar: Estudiantes, Real Madrid, CSKA Moskova

İstatistikleri: 10 sayı 4.7 asist

İspanyol büyücü bu dönem EuroLeague izleyicilerinin en büyük şanslarından biri. İki kez transatlantik yolculuğa çıkan ve ikisinden de geri dönen Sergio Rodriguez 90 ve sonrası doğumlu EuroLeague izleyicilerinin gördüğü en heyecan verici oyun kuruculardan biri olabilir.

Belki Yunan ve Sırp basketbol üstadları kadar oyuna hakim olan bir oyuncu tiplemesi olmasa sahada her an yapabileceği şeylerle oyunun halini anında değiştirebilen bir isim.

Listenin en genç isimlerinden birisi olmasına rağmen Avrupa’ya vurduğu damga üst seviyede.

29- ANTHONY PARKER

Oynadığı Takımlar: Maccabi Tel Aviv

İstatistikleri: 16.3 sayı 5.8 ribaunt 3.2 asist

2 kez EuroLeague şampiyonu (2004, 2005) ve 2 kez EuroLeague’in en değerli oyuncusu ödülü (2005, 2006).

Yukarıda o dönemki Maccabi Tel Aviv takımından defalarca değindik. Anthony Parker, kalite kelimesi ile eşdeğerde bir oyuncuydu. Parkede müthiş bir zarifliği vardı ve rakip kim olursa olsun asla yenilmeyecek bir havaya sahipti.

EuroLeague’in resmi olarak açıkladığı ve 2001-10 yıllarını kapsayan dönemin en iyi takımına seçildi. Gönül Parker’ın burada daha fazla kalmasını isterdi ancak o, NBA’de görev adamı olmayı tercih etti.

Avrupa’daki kariyerinin son 3 sezonunda oynadığı oyun ile Michael Jordan yakıştırmalarını dahi aldı.

Parker, kişisel olarak hayranı olduğum bir oyuncuydu ve son dönemde onun yeteneğinde Amerikalı kısa bir oyuncuyu izleme şansı yakalayamadık.

30- DAVID BLU

Oynadığı Takımlar: Maccabi Tel Aviv, Benetton, Climmamio Bologna, Le Mans

İstatistikleri: 9.1 sayı 2.8 ribaunt

Jaycee Carroll olağanüstü bir şütör.

Şut mekaniği, topu elinden çıkarma hızı, perdelemeleri kullanma yeteneği ile Avrupa tarihinin en büyük şütörlerinden. Fakat benim bu 18 yıllık dönemde izlediğim en büyük şütör, David Blu’dan başkası değildi.

Blu asla heyecanlanmaz, sanki hayatı boyunca şut kaçırmamış bir halde topu potaya yollardı. Tam 10 yıl arayla iki kez EuroLeague şampiyonu oldu. 34 yaşında, David Blatt’in yönettiği Maccabi takımının en önemli parçalarından biriydi. İsrail ile özdeşleşip Milli Takım forması da giydi. EuroLeague’de 3 ayrı takımda daha oynasa dahi hatırlanacağı yer hep Tel Aviv olacak.

31- ARVYDAS MACIJAUSKAS

Oynadığı Takımlar: Tau Ceramica, Olympiakos

İstatistikleri: 17.4 sayı 2.4 ribaunt 2.2 asist

Yazık oldu, hem de çok yazık.

Macijauskas, 18 yıllık modern EuroLeague tarihinin en büyük 2-3 skorerinden biriydi. İnanılmaz yetenekleri ve her şekilde sayı üretebilme kapasitesi vardı.

Tau’da geçirdiği muhteşem 2 sezonun ardından New Orleans’ın yolunu tuttu. Fiziksel özellikleri Amerika’ya çok fazla uygun değildi, hak ettiği süreyi alamadı. Geri dönüşü ise tarihin en büyük kontratlarından biriyle Olympiakos’a oldu.

Olympiakos, o dönemde Pini Gershon’u başa getirmiş ve Avrupa’da tekrar iddialı konuma gelmek isteyen bir ekipti. Kadrolarını güçlendirmek için maddi anlamda açılmaya başlamışlardı ve bunun örneği olarak Litvanyalı oyuncuya imza attırmışlardı.

Sonrası… Sonrası beklenilen, hayal edilen şekilde olmadı. Acı çekiyordu. Sakatlıklar, Macijauskas’ın kariyerine ket vurdu ve erken yaşta basketbolu bırakma kararı aldı. Bize ise onu doya doya izlediğimiz 2-3 yıl kaldı.

32- NENAD KRSTIC

Oynadığı Takımlar: Partizan, CSKA Moskova, Anadolu Efes

İstatistikleri: 11.7 sayı 4.5 ribaunt

Milenyum sonrasında oynayan Avrupa’nın en yetenekli uzunlarından birisi daha.

Portföyü son derece geniş olan Nenad Krstic, iri cüssesine rağmen her şekilde sayı bulabilme özelliğiyle Avrupa’nın üst seviyesinde uzun yıllar geçirdi.

Yıllar ilerledikçe savunmada handikap haline gelmesine rağmen onu sahada tutmak zorundaydınız. Çünkü elinizin sıkıştığı her an bir şekilde sayı üretebiliyor ve oyunu çok iyi okuyabildiği için savunmanın ne şekilde hareket edeceğini öngörebiliyordu.

Sakatlıklar onun da kariyerini etkiledi. Eğer bırakmak zorunda kalmasa, geçtiğimiz sezon onu bir başka EuroLeague takımında görecektik: Galatasaray Odeabank.

33- NIKOS ZISIS
Oynadığı Takımlar: AEK, Benetton Treviso, CSKA Moskova, Montepaschi Siena, Bilbao Basket, UNICS Kazan, Fenerbahçe, Brose Bamberg
İstatistikleri: 6.7 sayı, 4.5 asist, 2 ribaunt

Avrupa’nın gördüğü en iyi görev adamlarından birisi…

Nikos Zisis belki hiçbir zaman EuroLeague’in süper yıldızlarından birisi olmadı ancak bulunduğu takımların en önemli parçalarından birisi olmayı başardı. Üstelik içinde bulunduğu takımlarda birbirinden önemli yıldızlar olmasına rağmen…

Sahada bulunduğu her an doğru basketbol oynayıp oyun aklıyla ibrenin takımına kaymasını sağlıyor ve doğru işleri yaparak formasını giydiği takımların saha içi komutanı oldu. Ülkemizde de Fenerbahçe forması giyen Yunan guard, sarı lacivertlilerin tarihinde ilk kez Final Four yaptığı kadroda çok değerli işler yaptı.

Şu anda Brose Bamberg forması giyen Zisis, her zaman takımınızda yer almasını isteyeceğiniz tarzda bir oyuncu.

34- GEORGIOS PRINTEZIS
Oynadığı Takımlar: Olympiacos, Olympia Larissa, Unicaja Malaga
İstatistikleri: 12.8 sayı, 5.1 ribaunt, 1 asist

EuroLeague’de modern zamanın en özel hikayelerinden birisinin, muhteşem bir geri dönüşü süsleyen ve kupa kazandıran o şutun baş mimarı…

Yunan basketbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan birisi olan Georgios Printezis, EuroLeague tarihinin de en değerli oyuncularından birisi. Olympiacos‘la başlayıp Malaga’da kendini bulduktan sonra tekrar evine dönen Printezis, o günden bu yana ligde durdurulması en zor isimlerden birisi.

İçeride sırtı dönük oyun repertuarı çok geniş, dışarıdan her zaman büyük bir tehdit, kendine has tek elli atışıyla savunmanızı her an gafil avlayabilir ve üstüne üstlük kritik anlarda eli hiç titremiyor. Nasıl titresin ki? EuroLeague tarihinin en kritik şutlarından birini atmış bir isim.

Olympiacos yıllardır kendisinden çok daha yüksek bütçeli takımlara kafa tutan bir basketbol ekolü haline geldiyse bunda Spanoulis’le birlikte en büyük pay sahibi olan isim hiç şüphesiz Printezis’dir…

35- JORGE GARBAJOSA
Oynadığı Takımlar: TAU Ceramica, Benetton Treviso, Unicaja Malaga, Khimki Moskova, Real Madrid
İstatistikleri: 11.2 sayı, 5.4 ribaunt, 1.2 asist, 1.5 top çalma

İspanya basketbolunun en büyük efsanelerinden birisi olan ve şu anda İspanya Basketbol Federasyonu başkanı olan Jorge Garbajosa da EuroLeague tarihine damga vurmuş bir isim.

Bir uzun olmasına rağmen çok iyi de bir şutör olan Garbajosa, aynı zamanda saha görüşüyle de eşsiz bir oyuncuydu. Benetton formasıyla yaşadığı çıkışı Unicaja formasıyla bir adım daha öteye göstermeyi başaran efsanevi oyuncu, 1 kez EuroLeague’in en iyi beşine, 1 kez de en iyi ikinci beşe seçilmeyi başardı.

Savaşan karakteriyle ve tutkulu oyunuyla bulunduğu takımların lideri olmayı başaran Garbajosa, savunmalar için gerek içeriden gerek de dışarıdan en büyük tehditlerden biriydi.