By Jeremy Gottlieb / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 26 Haziran 2012 tarihinde BR’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Draft döneminde NBA’i her gün izleyen seyirciler rutin olarak draft tahminleri, seçim analizleri, soru işaretleri ve bilumum içeriklerle bombardımana tutuluyorlar
Ancak işi asıl zevkli kısmı, bir çaylağın NBA’deki ilk sezonu bittiğinde, özellikle de üst sıralardan seçilmişse onu incelerken başlıyor.
Elbette herkes kendisine yapılan yatırımın meyvesini vermiyor. Ancak o meyveyi veren oyuncular, özellikle de kabuğunu kıranlar, lige gelip fırtınalar estiren çaylaklar olarak sonsuza dek hatırlanıyor.
Huzurlarınızda NBA’in bu zamana kadar gördüğü en iyi 10 çaylak performansı…
10. Hakeem Olajuwon
1984 Draftı’nda Michael Jordan’ın önünde kadrosunda bir önceki ilk sıra seçimi Ralph Sampson’ı bulunduran Houston Rockets tarafından ilk sırada seçilen ve Sampson ile ikiz kuleleri oluşturan Olajuwon, NBA’de izini bırakmak için hiç zaman kaybetmedi.
22 yaşındaki bir oyuncu olarak Olajuwon 1984-1985 sezonundaki 82 maçın tamamında forma giydi ve ortalama 35,5 dakika oynadı. Maç başına da 20,6 sayı, 12 ribaund ve 2,7 blok ortalamaları ile mücadele etti.
Olajuwon ve 2,24’lük uzun forvet Sampson, yıkıcı bir ön alan ikilisi oluşturdular ve o ikili Olajuwon’un henüz ikinci sezonunda Rockets‘ı finallere kadar taşıdı.
“The Dream” 17 yıl boyunca Rockets forması giydi ve bu süreçte iki şampiyonluk, bir de MVP ödülü kazandı.
9. LeBron James
LeBron’ın 2003 Draftı’nda liseden sonra memleketi Cleveland’ın ilk sıra seçimi olarak lige girişinde yaşanan heyecan fırtınasını bir başka çaylakta hatırlamak hayli güç.
Yalnızca 19 yaşındaki ve Carlos Boozer gibi gençler, Ricky Davis gibi algı sorunu yaşayan oyuncular ve Darius Miles gibi hem algı sorunu yaşayıp hem de genç olan oyuncularla birlikte oynamak zorunda kalan LeBron, maç başına 40 dakikanın biraz altında süre alarak 21 sayı, 5,5 ribaund, 6 asist ve 1,6 top çalma ortalamalarıyla adeta parladı.
Cavs, o yıl yalnızca 35 maç kazandı. Ancak 1997’den beri en çok maç kazandıkları sezon da o oldu. Dahası, yalnızca iki yıl içinde playofflara kendilerini atmaya başladılar. Ta ki meşhur “Karar” şehrin sevgili evladına mâl olup da LeBron, Miami’ye gidene kadar…
8. Tim Duncan
1997 Draftı’nın 1 numarası… Lotaryadan kimin galip çıkıp da Wake Forest’ın dört yıllık ilk 5 oyuncusu Duncan’ı kimin seçeceği gizemini koruyordu. Duncan’ın eski tip oyunu ve inanılmaz istikrarı ile uzun ömürlülüğü, kendisini lig tarihinin en büyük uzun forveti yaptı…
Duncan, San Antonio’ya geldi ve çaylak sezonunda Spurs‘ün 56 maç kazanmasına katkıda bulundu. Bir önceki yıl takımın aldığı galibiyet sayısından tam 36 maç fazlaydı bu sayı. O sezon Duncan, 21 sayı, 12 ribaund ve 2,5 blok ortalamalarını maç başına 40 dakikanın biraz altında süre alarak yakaladı.
Duncan takıma ribaund ve bloklarda liderlik etmekle kalmadı (ayrıca David Robinson’ın yarım sayı ortalama altında takımın en skorer ikinci oyuncusuydu), aynı zamanda Spurs‘ü tekrar playofflara taşıdı.
Spurs, o yıl Batı Konferansı yarı finalinde Utah’a kaybetti. Ancak ertesi sezon, yani Duncan’ın ikinci sezonu, beş şampiyonluğunun ilki ile sonuçlanacaktı.
7. Allen Iverson
Allen Iverson’ı Georgetown’dan ilk sıradan seçmeden önceki sezon Sixers, berbat durumdaydı. Iverson’ın çaylak yılı 1996-1997’de de öylelerdi.
Ancak Iverson’ın o sezon yaptıkları insanları hayrete düşürmekle kalmadı, bizi bekleyen şeylerin bir habercisi olarak spektaküler işler yaptı.
Iverson hemen etkisini gösterdi ve 22 galibiyet alan Sixers‘ta maç başına 40 dakika süre aldı. 76ers, bir önceki sezon 18 galibiyette kalmıştı.
Iverson, o sezon maç başına 23,5 sayı ve 7,5 asist ortalamaları ile oynadı. O asist ortalaması da aslında kariyerindeki en yüksek ikinci asist ortalaması oldu.
Philly taraftarlarının o sezon neşeleneceği çok bir şey yoktu. Ancak Iverson’ın oynadığı oyun taraftarlara kesinlikle umut verdi. İki yıl sonra, Larry Brown yönetimindeki Sixers, playofflara geri döndü ve 2001’de de finallerde mücadele ettiler.
6. Larry Bird
Bird, 1979-1980 sezonunda takıma katıldığında Celtics‘e gerçekten kasvet hakimdi ve son iki sezonda toplam 61 maç kazanabilmişlerdi.
Ancak Bird’ün çaylak sezonunda ise tek sezonda o sayıya ulaştılar ve 1977’den sonra ilk kez playofflarda mücadele etti. Celtics, Doğu Konferansı finalinde kaybetti 1980’de ancak Bird’ün üç şampiyonluğunun ilkini bir sonraki sene, 1981’de kazandılar.
Bird, 1980’de Yılın Çaylağı ödülünü kazandı ve 21,3 sayı, 10,4 ribaund ve 4,5 asist ortalamaları yakaladı. Bir önceki sezona göre 32 galibiyet fazla almış olan, büyük oranda değişmeyen bir kadronun da lideriydi.
Celtics hanedanlığının uzun tarihinde yeni bir şafak oldu Bird.
5. David Robinson
1987 Draftı’nın 1 numarasıydı Robinson ancak donanmadaki görevi nedeniyle iki sezon daha Spurs forması giymedi.
Nihayetinde San Antonio’ya gittiğinde ise performansı neredeyse hiç sekteye uğramadı.
Amiral, NBA sahnesine 1989’da şaşaalı bir giriş yaptı ve maç başına 24,3 sayı, 12 ribaund ve 4 blok ortalamaları ile oynadı. Daha da önemlisi bir önceki sezon 21 galibiyet alan Spurs, o sezon 56 galibiyete çıktı.
Robinson, tüm kariyerini Spurs’te geçirdi. Bir ara 30 sayı ortalaması ile oynayıp 7 sezon üst üste San Antonio’yu playofflara taşıdı. Kariyerinin sonlarına doğru, Spurs, Duncan’ı kadroya kattıktan sonra iki yüzük kazanacaktı.
Ancak o çaylak sezonu, bir organizasyonun kaderini değiştirdi.
4. Kareem Abdul-Jabbar
Hem lisede hem de kolejde büyük bir yıldız, o dönemki adıyla Lew Alcindor, bilinen ismiyle Kareem, 1969’da Milwaukee Bucks tarafından ilk sırada seçildi ve NBA’de tam da UCLA’da bıraktığı yerden devam etti.
İlk 20 sezonunda müthiş bir hakimiyet kuran Kareem, çaylak sezonunda 28,8 sayı ve 14,5 ribaund ortalamaları ile oynadı. O sezon Yılın Çaylağı ödülü için kolay bir seçim oldu ve Bucks‘ı daha organizasyonun ikinci sezonunda 56 galibiyete taşıdı. Bu sayı, bir önceki sezonki rakamdan 29 galibiyet daha fazlaydı.
Bir yıl sonra Bucks, tecrübeli Oscar Robertson’ı kadroya kattıktan sonra Milwaukee şampiyonluğa uzandı. Bu şampiyonluk, lig tarihinin en çok süre alan, en çok saha içi isabet bulan, en çok saha içi atış deneyen ve en çok sayı atan oyuncusunun altı şampiyonluğundan ilkiydi.
3. Michael Jordan
1984 Draftı’nda Rockets ve Blazers tarafından es geçilmesi meşhur Jordan’ın… Bulls tarafından üçüncü sıradan seçildi o sene.
Neticede tüm zamanların en iyi oyuncusu oldu ve bu süreçte altı şampiyonluk kazanıp NBA’i sonsuza dek değiştirdi.
Kalıcı muhteşemliğinin izleri daha ilk günlerinde görülüyordu. North Carolina’dan çıkıp NBA’e geldiği ilk sezonda Jordan 82 maçın tamamında oynadı, maç başına 38 dakika süre alıp 28,2 sayı attı ve bunu da saha içinden %51 isabet oranı bularak yaptı.
Bulls, o sezon dört yıl sonra ilk kez playofflara kaldı. Bir başka deyişle, son 10 yılda ikinci kez playofflara kalıyorlardı. Jordan da ekibe katılınca, Majesteleri’nin her sezonunda playofflara kaldılar ve 1990-1998 arasında altı şampiyonluk kazandılar.
2. Wilt Chamberlain
Wilt, kendi döneminde o kadar baskın, o kadar güçlü bir oyuncuydu ki bir ara maç başına 50 sayı ortalama ile oynuyordu.
Belki bu durum çaylak sezonunda gerçekleşmedi ancak çaylak sezonu da buna yakındı. Chamberlain, 1959’da University of Kansas’tayken Philadelphia Warriors tarafından draft edildi ve NBA’in altını üstüne getirdi.
O yıl, maç başına 37,6 sayı ve 27 ribaund ortalamaları yakaladı. Bu da en iyi istatistik yakaladığı üçüncü sezon olarak tarihe geçti.
O yıl, Wilt’in takımının Bill Rusell’lı Celtics‘e playofflarda kaybettiği sezonların ilki olarak kayıtlara işlendi.
Yine de NBA sahnesine çıkar çıkmaz yarattığı etki tarihin en büyükleri arasında yer aldı.