By Kevin O’Connor / Çeviri: Mehmet Bahadır Akgün
Bu yazı ilk olarak 3 Eylül 2017 tarihinde Ringer’da yayınlanmıştır ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Brezilyalı yazar Paulo Coelho, 2005’te yazdığı romanında “Özgürlük, bağlılıkların olmaması değil, seçebilme yetisi ve kendim için en iyi olana bağlanmaktır,” diyor. Böylesi bir özgürlük anlayışı organizasyonlarda birincil ilkedir. Fakat oyuncuların serbest durumda olduğu (Hayward veya Durant gibi) veya kendi kaderlerine yön verebilecek güce sahip oldukları (Irving veya George gibi) ender örneklerde ise taraftarlar genelde oyuncuların taraftarlarını ağır bir dille yargılıyor. Thomas takaslandıktan sonra Caron Butler ve Ray Allen genel ikiyüzlülük yargılarını yıkmak için konuyu Instagram’a taşıdılar: Oyuncular takımlarına sadık kalmadıklarında herkes öfkeden kırılıyor fakat bir takım kız kardeşinin vefatından iki gün sonra sahaya çıkan ve diş ağrılarının yanı sıra kalça sakatlığı nedeniyle de ağrılar çeken bir oyuncuyu takasladığı zaman benzer bir tepki hiç görülmüyor. Allen da biliyor bu durumu. 2012 yılında o da Boston’dan ayrılarak Heat ile anlaşmıştı, Doğu Konferansı Finali’nde Miami, Celtics‘i yendikten hemen bir ay sonra. Allen, Instagram’da şöyle yazdı: “Bu bir iş. Takımların bunu yapmasının oyuncuların yapmasıyla hiçbir farkı olmamalı.”
Konuştuğum yönetici ve oyuncu menajerleri de aynı görüştü. Oyuncuların ve takımların bu yaz verdikleri kararlarla ilgili hiçbir şey düşünmüyorlar. “Her takım aşağı yukarı aynı şekilde yönetiliyor. Hatta dünyadaki neredeyse her türlü iş böyle yönetiliyor zaten,” diyor NBA’de menajerlik yapan ismi bende saklı biri. Kevin Durant’in Thunder‘ı 73 galibiyet alarak rekor kıran Warriors takımı için terk etmesi internet üzerinde ağır şakalara neden olmuş ve Durant’in kaçarak kolay yolu seçtiği algısı doğmuştu. Durant, Ağustos sonunda Bill Simmons ile bir podcast doldurdu ve şunları söyledi: “Oyuncular yıllardır bilmem kaçıncı uykularındayken takaslanıyorlar. Oyuncuların yıllardır değneğin pis tarafında bulunuyor. Bazı oyuncular da organizasyonları yüz üstü bıraktı tabii. Ama bu işte vefa yok. Bu bir iş. Bu işin içinde para var.”