Bilmediğiniz 50 NBA Gerçeği

15/Oca/18 11:46 Temmuz 14, 2018

Mehmet Bahadır Akgün

15/Oca/18 11:46

Eurohoops.net

NBA’i yakından takip edenler bu ligin tarihine dair birçok konuya hakimler. Yine de bilinmeyenlerle dolu ligde sizin de bilmiyor olabileceklerinizi Eurohoops Çeviri bulup çıkardı!

By Josh Benjamin / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 8 Mart 2012 tarihinde BR’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

NBA’i takip edenler olarak NBA ile ilgili bilgilere hep açız. Bazılarınızın geçmişten bugüne tüm yılların şampiyonlarını ezbere bildiğinize de eminim. Diğer durumlarda, bazı kişilerin tuttukları takımın tarihini tepeden tırnağa bildiklerine adım gibi eminim.

Yine de rastgele bir NBA trivia’sına ne dersiniz? Mesela, Michael Jordan ne zaman draft edilmişti? Hangi Hall of Fame oyuncu, Harlem Globetrotters’a formasını emekli ettirdi?

Kemerlerinizi bağlayın sevgili okurlar… Zira bu çok sert bir yolculuk olacak! Huzurlarınızda bazılarınızın asla bilmediği 50 NBA gerçeği…

50. Providence, Rhode Island’ın bir zamanlar NBA’de bir takımı vardı.

NBA, ilk olarak 1946 yılında Amerika Basketbol Ligi olarak ortaya çıktı ve takımlardan birinin ismi Providence Steamrollers idi. Bu takım toplamda üç sezon ligde kaldı ve 46 galibiyet, 122 mağlubiyet aldı.

Şunu söyleyeyim, şaşırmadım. Steamrollers gibi bir isimle yetenekli oyuncuları takıma çekmek zor.

49. Raptors, Toronto’nun ilk basketbol takımı değildir.

İster inanın ister inanmayın Raptors, o dönemki adıyla Vancouver Grizzlies, sınırın kuzey yakasındaki ilk NBA takımı değildi. O onur, Toronto Huskies’e, ligdeki ilk takımlardan birine ait.

Ancak bu noktada, Kanada zor bir basketbol pazarı olduğunu kanıtladı ve Huskies ligde bir sezon kalıp 22 galibiyet, 38 mağlubiyet ile playofflara kalamadı.

48. Mugsy Bogues draftta ilk turdan seçilmiştir.

1,60’lık Muggsy Bogues, NBA’de oynamış gelmiş geçmiş en kısa oyuncu. Wake Forest’ta geçirdiği dört sezonda 8,3 sayı ve 6,6 asist ortalamaları yakaladığını gören biri onun ilk turdan seçildiğini düşünmez.

Ama o kişi yanılacaktır. Zira Washington Bullets, kısa guardı 1987 draftında 12. sıradan seçti 14 yıllık bir kariyer süren Bogues, savunmada rakipler için bir tehdit ve iyi bir pasör olarak nam saldı. Skor üretme anlamında ise yalnızca üç kez 10+ sayı atabildi.

Yine de boyu sebebiyle bir nevi halk kahramanına dönüştü ve hâlâ çok fazla seveni var.

47. Robert Parish’in kariyerindeki sayı ortalaması 20 sayının altındadır.

Robert Parish, mutlak suretle gelmiş geçmiş en büyük pivotlardan biri. 2,13’lük efsane, 21 yıllık kariyerinde Boston Celtics ile üç, Chicago Bulls ile de bir tane olmak üzere toplam dört şampiyonluk yüzüğü kazandı ve dokuz kez All-Star seçildi.

Bunlara bakınca baskın bir Celtics takımının oyuncusu olarak istatistiklerinin sıra dışı istatistikler olacağı düşünülebilir ancak Parish çok da dominant bir pivot değildi. Aslında yalnızca beş kez 18 sayı ve üzerinde attı.

Hâl böyle olunca da Parish, kariyerini 14,5 sayı ortalaması ile tamamladı.

46. Chris Webber, kendisini draft eden takımının formasını hiç giymemiştir.

University of Michigan’ın Meşhur Beşlisi’nin bir üyesi olarak Chris Webber, sahada gerçekten fark yaratıyordu. Wolverines ile geçirdiği iki yılda 17,4 sayı ve 10 ribaund ortalamaları tutturdu.

Orlando Magic de kendilerinden emin bir şekilde 1993 draftının ilk sırasında onu seçti ve Anfernee Penny Hardaway karşılığında direkt Golden State Warriors‘a gönderdiler. Birçok kişi Warriors‘ın efsanevi oyuncuyu draft etmediğini bilmez.

45. Shaquille O’Neal’ın bir rap şarkısı çıkarmışlığı vardır.

Sokakta basketbol oynadığım zamanlarda şut atarken kafamda bu şarkı çalardı. Bunu söylemekten utanmıyorum.

Dinleyip gülün millet.

44. Dave DeBusschere profesyonel beyzbol oynamıştır.

Dave DeBusschere, kendi neslinin en iyi forvetlerinden biri olarak biliniyor olabilir. 12 yıllık kariyerini 16,1 sayı ve 11 ribaund ortalamaları ile noktaladı. Ancak Deion Sanders bir kenarda dursun. DeBusschere, Beyzbol Ligi’nde de iki sezonunu geçirmiş bir sporcuydu.

Chicago White Sox formasıyla atıcı olarak oynayan DeBuscchere, iki yılını bu takımda geçirdi ve o süreçte çok da iyi istatistikler yakalamadı.

Artık neden basketbola geçtiğini biliyoruz sanırım.

43. Ray Allen’ın gerçek adı Walter’dır.

Cidden, bunu bilen var mıydı?  Bir de şu karakterin çıkışından sonra Allen’ı suçlayabilir miyiz gerçekten?

42. Gasol, tıp fakültesine gitmiştir.

Gasol’un Lakers dönemindeki yüzü her şeyi anlatıyor:

“Doktor olabilirdim ama şimdi Los Angeles’ta Kobe diye bir egoistin tekiyle top oynuyorum. İMDAAAAT!”

41. Kobe Bryant’ın göbek adı Bean’dir (fasulye).

En iyi tahminim, Kobe’nin göbek adının babası Joe “Jelly Bean” Bryant’tan geldiğine dair bir tahmin. Her halükarda göbek adınızın lezzetli bir kuru bakliyat ile aynı anlamda olması gülünç.

40. Rasheed Wallace, şampiyonluk yüzüğünü orta parmağına göre yaptırmıştır.

Belki de insanlara daha rahat hareket çekmek için yaptırmış olabilir diye düşünüyorum.

39. Vladimir Radmanovic “Nutcracker Balesi”nde mi?

Tam da Radmanovic ile ilgili yeterince gülecek malzememiz yok diye düşünürken ortaya bu çıktı. O dönem Seattle SuperSonic forması giyen Radmanovic, Pacific Northwest Balesi’nin Nutcracker isimli oyununda rol aldı.

38. Wilt Chamberlain, formasını Harlem Globetrotters’a emekli ettirmiştir.

Aynen öyle dostlar. NBA’i kasıp kavurmaya başlamadan önce Wilt Chamberlain, Harlem Globetrotters ekibinin eğlenceli tiplerinden biriydi.

İmza hareketi neydi peki? Kaptan Meadowlark Lemon’ı kaldırdıktan sonra havaya fırlatıp tutmak.

Takımla yalnızca bir yıl geçirdi ve 9 Mart 2000 yılında 13 numaralı forması emekli edildi.

37. Üç sayı çizgisi, ABA’den gelmiştir.

İster inanın ister inanmayın, taraftarların çok sevdiği üç sayılık atışlar eskiden NBA’de yoktu. O çizgi aslında daha hızlı oyun ve gösterileriyle bilinen ABA ile birlikte getirildi.

NBA, bu yeni kuralı 1979-1980 sezonuna kadar uygulamadı. Geçmişi ise, ne derler, mazi…

36. Tim Duncan’ın meşhur Merlin dövmesi vardır.

Artık Duncan’ın en sevdiği Disney karakterinin ne olduğunu biliyoruz!

35. Kobe Bryant, eşiyle bir rap videosu çekiminde tanışmıştır.

Hip-hop klibi setindeyken kimin eşleştirme sitelerine ihtiyacı olur ki? Kobe Bryant’ın yok. Zira o eski eşi Vanessa ile kendi albümünün kaydına bir ara verdiği sırada Tha Eastsidaz’ın çekim setinde tanıştı.

Hangi grubun müziksel çalışmalarında daha başarılı olduğunu bildiğimizi varsayıyorum. Siz ne dersiniz?

 34. Sınıfın palyaçosu Carmelo.

Carmelo’nun mizahi bir yanının olduğu açık. İlkokuldayken kendisini öğrencilere ve öğretmenlere de Tyrone olarak tanıtıyormuş hatta.

Sebep? Carmelo diyemiyorlarmış çünkü.

33. Müzisyen Vince Carter.

Pekala millet, artık kariyerinin sonlarındaki Vince Carter’la dalga geçecek bir malzememiz kalmamışken bir tane daha çıktı işte. Lisede mızıka şefiymiş kendisi.

Yalan söylemeyeyim, onu o kıyafetler içinde düşünemiyorum.

32. LeBron James, liseden gelip NBA’de sükse yaratan ilk oyuncu değildir.

İster inanın ister inanmayın, liseden gelip NBA’de dillere dolanan ilk oyuncu LeBron James değil. Yalnızca ligde getirdiği sesten bahsediyorum.

O onur Moses Malone’a ait. Malone, ligde 19 yılını geçirmiş bir forvet/pivot. Kolejde hiç oynamamış olmasına rağmen harika bir kariyer geçirdi.

O 19 yıllık süreçte Malone üç kez MVP seçildi, 12 kez All-Star takımlarına seçildi ve 1983’te Philadelphia 76ers ile bir şampiyonluk kazandı. Emekli olduğunda 21,9 sayı ve 12,9 ribaund ortalamaları yakaladı.

2001 yılında Hall of Fame’e girdi.

31. Manute Bol’un aslanlı macerası.

Manute Bol, 2,31’lik yaklaşık 90 kilogram bir adamdı. Ancak belli ki bu adamın da bazı sert yanları varmış.

Anlatmayı en sevdiği hikayelerden birine göre Bol, mızrakla bir aslan öldürmüş. Böyle bir şey gerçekten olduysa Bol benim hiç de bulaşmak istemeyeceğim biri.

30. Her basketten sonra hava atışı yapılırdı.

Gerçekten hâlâ böyle yapılıyor olsa her maç ne kadar sürerdi tahmin edebiliyor musunuz?

İşin televizyon kısmı zaten bir yana. Ligin ona gücü yetmezdi.

29. Bill Russell’ın bütün kariyeri Celtics bünyesinde geçmedi.

Birçok kişi Bill Russell’ı Boston Celtics‘te yıllarını geçirmiş ve 11 şampiyonluk kazanmış fenomen pivot olarak bilir. Öyle ki, oyuncu koçu olarak da iki şampiyonluğu var.

Russell, iki ayrı takım bünyesinde daha çalıştı. 1973-1977 yılları arasında Seattle SuperSonics’i çalıştıran Russell, 1987-1988 sezonunun bir kısmında da Sacramento Kings‘i çalıştırdı.

O takımlarla geçirdiği kariyeri kötü değildi ancak Beantown’daki başarılarına yakın da olmadı. Seattle ile gidebildiği son nokta konferans yarı finali oldu. Sacramento’da ise bir sezon bile kalmadı.