By Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Galatasaray basketbolunda önemli dönemler bıçakla kesilmiş gibi keskin şekilde birbirinden ayrılır. Ataman dönemi, öncesindeki Mahmuti dönemi, uzun süren sessizlik ve Yenilmez Armada jenerasyonu. Biz de bu yazımızda her dönemi sizlere ikonlaşan yabancı yıldızlarıyla anlatmak istiyoruz.
Lafı uzatmadan, Galatasaray tarihine ve onun efsanelerine doğru yola çıkalım:
Paul Dawkins
Galatasaray basketbolunun damgasını vurduğu 80’lerde hem Galatasaray’ın hem de Türkiye basketbolunun en önemli figürlerinden biri kuşkusuz Paul Dawkins. Bir sezon NBA’da oynadıktan sonra ülkemize gelen ve 9 yıl boyunca sayısız başarılara imza atan Paul Dawkins, Türkiye Basketbol Ligi’nde ulaşılması çok zor skor istatistiklerine ulaştı.
1982-83 sezonun boyunca 37 sayı ortalamasıyla oynayan Paul Dawkins, Galatasaray’da geçirdiği 8 sezonluk kariyeri boyunca da 31 sayı ortalama tutturdu. Galatasaray’da 1984-85, 1985-96 ve 1989-90 şampiyonlukları yaşayan Paul Dawkins, takım tarihinin sahip olduğu 5 şampiyonluğun 3’ünde ana parça olarak imza attı.
Ülkeye geldikten bir sene sonra Türkiye pasaportu da alan Paul Dawkins, bizden biri oldu.
Paul Dawkins için Galatasaray Basketbol tarihinin en önemli yabancısı dersek çok da abartmış sayılmayız.
Michael Scearce
Yenilmez Armada döneminin bir numaralı oyuncusu Paul Dawkins’se iki numaralı adamı da Michael Scearce’dü. 12 numaralı forması ve uzun kollarıyla dönemin fotoğraflarına her zaman dikkatleri çeken Searce, Galatasaray basketbolunda çok derin izler bıraktı.
Şimdilerde Dirk Nowitzki’yle özdeşleşmiş “fadeaway jumper”ı Türkiye’ye getiren adam olarak bilinen Michael Scearce, Paul Dawkins’in yanında o efsane Galatasaray kadrosunun içinde başarıdan başarıya koştu. Tek başarısı da Galatasaray’da değil. Kolej yıllarında, Indiana/Pardue’da okuyan Scearce, kolej için çok önemli bir kültüre sahip olan şehir ve okulun efsanelerinden biriydi.
İzleyenler onun bench’teyken bir hırs küpü, sahadayken de üçlük atan, blok yapan, ribaund çeken bir oyuncu olduğunu; hatta Dawkins’ten aşağı kalır yanı olmadığın söylüyorlar. Kim daha iyiydi bilinmez, ancak bu ikilinin Sarı-Kırmızılı camiaya çok şey kattığı kesin.