by Howard Beck / Çeviri: Aslınur Oyan
Bu yazı ilk olarak 1 Kasım 2017 tarihinde B/R Mag’de yayınlanmıştır.
Bir öğleden sonranızı Jokic’lerin evinde geçirecekseniz bu tavsiyelerimi göz ardı etmeyin:
Yenilmeyi sinderemiyorsanız evde basketbol oynamayın.
Kâğıt oynuyorsanız hile yapın, şüphesiz ki rakipleriniz yapıyor olacak.
Drone’un kafanıza çarpmasını istemiyorsanız ara sıra yukarı bakın.
Uzaktan kumandalı arabaların bileğinizi kırmasınız istemiyorsanız da ara sıra yere bakmayı da ihmal etmeyin.
Oluşacak şişlikleriniz için yanınızda biraz buz getirin.
Espri anlayışınız da cüretkâr olursa her şey yolunda gidecektir.
Unutmadan, bir de köpek dışkısına dikkat edin!
Denver Nuggets yıldızı 22 yaşındaki Nikola; 33 yaşındaki Nemanja ve 35 yaşındaki Strahinja, kısaca Jokic kardeşler, gülmeyi çok seviyor hele bir de şakalar birbirleri üzerindense değmeyin gitsin. Yarışmayı çok seviyorlar ve oyun ne kadar saçma olursa olsun kazanmak için sonsuza kadar uzatabilirler. Üçü de şamatacı ve yaramaz. Mile High City’de, evlerinden çok uzakta yeni bir süperstar yaratıyorlar.
Nuggets‘ın akıbeti fazlasıyla mütevazı ve hızla gelişen Sırp pivot Nikola’nın ellerinde. Nikola’nın geleceği ise gürültücü ev arkadaşlarına yani ağabeylerine bağlı. Onun en ateşli savunucuları ve sırdaşları. Onlar sayesinde, herkes Nikola’nın NBA yıldızlığına giden yoldan sapmayacağını biliyor.
Bir zamanlar ikinci turun hiç tanınmayan oyuncusu Jokic için her şey hızla gelişti. 2014’te kendi draftını berbat eden ama geçen sezonki performansıyla iyi bir çıkış yapan eski “proje”, Nuggets’ın dikkatini çekti ve bu çıkışla, kısa sürede basketbol aydınları arasında sevilen bir ismi oldu.
Şöyle ki: Artık bir proje değil. Basketbol otoritelerinin franchise yatırımlarındaki, free agent, takas ya da ilk üç draft sırası gibi geleneksel algılarını altüst etti. Çünkü 41. sıradan seçildi, Milwaukee’deki Giannis Antetokounmpo’dan (15. sıra) ve Utah’taki Rudy Gobert’ten (27. sıra) de daha aşağıya düşmüştü.
Nuggets’ın antrenörü Michael Malone, Jokic’in NBA yıldızı olacağını söylüyor. “Bu rolde kendini rahat hissettiğinde olacak.”
Nikola bunu açığa vurmak için kendini biraz geri planda tutsa da rahatlık, güzel sonuçlar ve NBA yıldızlığı, hepsi gerçekleşecek. Takım arkadaşlarının tam desteği ve sevgisini kendi yeteneği ve özverisini birleştirerek hepsini başaracak. Karşı takıma mola aldıran, Magic gibi pas veren ya da Ivan Drago gibi kalın bir sesle gülen, antrenörünün dediklerini harfiyen yapan, kafasına estiğinde dans eden ve Skittles temalı iç çamaşırı giyip soyunma odasına salına salına yürüyen birini kim sevmez?
Eski takım arkadaşı Jameer Nelson, “Komik çocuk, insanları güldürmeyi seviyor.” diyor Jokic için.
Fakat Jokic “Komik biri değilim aslında, normal biriyim.” diyor.
Sırbistan’ın kuzeyindeki küçük bir şehirden gelen ve Denver gibi bir metropolde büstü dikelecek bir normal çocuk. Ne zaman en sevdiği takım Avalanches’ın maçına gitse selfie delisi hokey hayranlarının tacizine uğruyor.
Ülkesinde Novak Djokovic’ten sonra en ünlü ikinci sporcu. Denver’da Joker diye biliniyor. Bu ismi ona YO-kitch‘i telaffuz edemeyen eski takım arkadaşı Mike Miller vermiş. Joker’dan herkesin çok büyük beklentisi var. Nuggets’a en çok umut veren bir önceki oyuncu 14 yıl önce gelen Carmole Anthony’ydi ve şimdi Joker. Kardeşleri sürekli olarak etrafında ve onun her şeyine karışıyor, onu hep kontrol altında tutmaya çalışıyor.
Malone, “Değişmesine asla izin vermeyecekler. İllâ değişeceğinden değil ama denemesine fırsat bile vermeyecekler.”
Nikola Jokic için en huzurlu yer, sakin, kimsenin acele etmediği, 47 bin nüfuslu memleketi, yani Sombor. En çok uğraş verdiği yer ise ahır. Geçen kış aldığı ve çocukluk hayallerini süsleyen yarış atı, Dream Catcher’ı görmelisiniz.
Jokic, Dream Catcher için “Kendime bir arkadaş aldım.” diyor. “O konuşmasa da biz konuşabiliyoruz.”
Parkelerin çoğu yıldızı gibi Jokic de spor salonunda sonsuz saatler harcıyor. Fakat kendini en rahat hissettiği yer, ahır. “En mutlu olduğu yer” diyor Nuggets’in yardımcı antrenörü ve Sırp dostu Ognjen Stojakovic. Jokic, bir aile dostları sayesinde atlarla ilgilenmeye çocuk yaşlarda başlamış. Atlar, Jokic’in basketboldan sonraki en büyük tutkusu.
Ne zaman Sombor’a gitse arkadaşının ahırını temizliyormuş. Ona NBA oyuncusu olmasaydın ne olurdun diye sorulduğunda “Seyis olurdum.” diye yanıtlıyor ve hepimiz cevabın samimiyetine inanıyoruz.
Oyuncularıyla sıkı bağlar kuran Malone, temmuz ayının sonuna doğru anlatılanları görmek ve genç yıldızıyla iyi bir ilişki kurabilmek için Jokic ve ailesiyle bir hafta geçirmiş. Bu fikrin dahiyane olduğu daha ilk akşamdan kanıtlanmış.
Ortanca kardeş, Nemanja eski bir Division I basketbol oyuncusu ve Jokic kardeşler arasında en cana yakını, Malone’yi havalimanından alıyor. İlk olarak, hipodroma Dream Catcher’ı görmeye gidiyorlar.
O güne kadar Jokic’in gurur ve neşe kaynağı hayvan girdiği yarışları en fazla ikinci bitirebilmiş. Dolayısıyla Dream Catcher’ın kazandığı o akşam herkes için gerçekten heyecan verici bir anı olacaktı.
Nemanja, “Koç, bu hiç de iyiye işaret değil.” dediğinde Malone şaşırıp kalmış, tabii.
Peki neden? “Çünkü artık tüm gece içmeye mecburuz!”
Doğru kafana denen içi sigara dumanı ve gürültüyle kaplı bir çeşit meyhaneye gitmişler. Gece, Jelen (bira türü) ile başlayıp rakija denen geleneksel Sırp içkisi, meyveli konyak ile devam etmiş.
“Bardağım boşaldığı an şak diye dolduruluyordu.” diyor Malone.
Malone oradayken Sombor belediye başkanı hepsini makamına davet etmiş. Akşam sokağa çıktıklarında Nikola fotoğraf ve imza için sık sık durduruluyor ve kalabalıktan kurtulmak için bazen telefonda konuşuyormuş gibi yapıyormuş.
“Rahat bırakılmak istiyordu. Fakat küçük çocuklara karşı çok daha anlayışlıydı çünkü onlar, yıllar önceki Nikola’ydı onun için.” diyor Malone.
Ünlü olmak Jokic’e fazla geliyor. Ona kalsa ahırın sakinliğini ve sessizliğini, atları kaşağılamayı ve beslemeyi, onların bölmelerini kürekle temizlemeyi tercih ederdi. Onun için oradaki rutini bir meditasyon bahçesine bakım yapmak gibi bir şey. “Bu benim için insanlardan kaçış noktası.” diyor Jokic.
Dream Catcher’ın ödülü Sombor’daki evlerinde duruyor fakat onun yanında verilen kırmızı kurdele 9 bin km batıda Denver’da Jokic’in soyunma dolabında asılı. Yani Jokic’e olabilecek en yakın yerde.
Russell Westbrook, sert yumruk attıktan sonra köşesine çekilen bir boksör gibi geri çekiliyor. Sıkı bir omuz darbesi alan Jokic yalpalayarak pat diye yere düşüyor.
Altı ay önce, Westbrook, playoff yarışında, son saniye basketiyle Nuggets‘ı devirdi. O şut hem Nuggets ilk 8 hayallerinin hem de Jokic’in 6 triple-double yaparak yalnızca üç MVP favorisinin gerisinde kaldığı bir sezonun sonunu getirdi. Nuggets Genel Menajeri Arturas Karnisovas, Jokic için “Geçen sezon tek başına takıma bir kimlik kazandırdı.” diyor.
Ekim ortasındaki maçta Russ bir mesaj gönderiyor. Muhtemelen Nisan’da ayında Jokic’in ona yaptığı bir hareketin karşılığını gecikmeli olrak veriyor. Westbrook’a sportmenlik dışı faul yazılıyor fakat Nuggets yönetiminin ilgisini çeken asıl şey Jokic’in tepkisi. Jokic de tepki vermiyor ki bu iyi bir şey.
Malone “En çok zorlandığı şey duygularını ifade etmek.” diyor ve muhabirlerin Jokic’in duygusal kontrolüyle ilgili endişelerini cevap olarak “Neyse ki ağabeyi Strahinja bu akşam maçı izlemeye gelmedi.” diye de ekliyor.
Nisan’daki maçta Jokic, Westbrook’a yaptığı sportmentlik dışı faulü umursamamıştı. Ama Strahinja için gergin bir akşamdı, hakemlere sinirlenmişti ve küçük kardeşine karşı aşırı korumacı davranarak neredeyse sahaya atlayacaktı.
Nikola, geri ödeme olarak aldığı darbeyi önemsemediğinden bu akşam hiçbir sıkıntı yoktu. Soyunma odasında Baywatch temalı boxerıyla rahat rahat dolaşan Jokic, hızlıca giyinip kameraların karşına geçti ve herkesin beklediği “Russ ile aranızda ne oldu?” sorusunu yatıştırıcı bir tavırla yanıtladı.
“Ben de anlamadım,” deyip heyecanlı bir duraksamadan sonra “Kendimi yere attım işte.” dedi ve tüm basın mensuplarını kahkahaya boğdu.
Sorumluluk, insanlardaki bitmeyen merak, her şut, pas, top sürme için üst düzey bir odaklanma ve ağzından çıkından her kelimenin önemi, onun için çok yeni şeyler. Amerika’da doğan birçok NBA yıldızı, küçük yaşlardan itibaren büyük yetenek sahibi olarak tarif ediliyor, AAU yıllarında hep en gerekli oldukları söyleniyor ve şımartılıyor, büyük markalar tarafından reklamları yapılıyor ve henüz reşit olmadan fazlaca büyük beklentilerle ve Instagram takipçileriyle gösterişli bir hayata adım atıyorlar.
Fakat Jokic, Sombor’ta tüm bunların çok uzağındaydı. Kötü beslenmesiyle ve göbeğiyle tam bir yanlış seçimdi. Bunlara rağmen, yetenek avcıları Jokic’in oyun tarzındaki ışığı gördüler. O zamanlar Sırbistan’da antrenörlük yapan Nuggets yardımcı antrenörü Stojakovic, Jokic’i ilk kez 16 ya da 17 yaşında Mega Vizura için oynadığı zamanlarda gördüğünü söylüyor.
“Marc Gasol ve Dirk Nowitzki’nin karışımı gibiydi, Gasol’ün pas vermesi ve Nowitzki’nin yumuşak atışları vardı.”
NBA, Bill Walton’dan Arvydas Sabonis’e, Vlade Divac’tan Gasol’e kadar muhteşem top süren uzun adamlarından payına düşeni aldı. Hiçbiri pas verirken yerinden oynamıyor, hepsi düşük postta ya da köşede oynuyor ya pota altına ya da şutörlere pas veriyor.
Jokic hepsinden farklı.
O top sürerek asist yapıyor. Nuggets Başkanı Tim Connelly, “Mola aldıran 2.10’luk çok adam hatırlamıyorum. Bence her pozisyonda çok iyi pas veren oyuncularından biri.” diyor.
Sahayı bir guard gibi inceliyor. Kariyerinin başlarında point guard olarak oynamış. “Şişman bir point guard.” diyor Jokic.
Aslında, yetenekleri ve sahaya bakışı NBA yetkilileri için oldukça önemli bir doneydi fakat Jokic, atletik ve hareketli değildi. Bu sorunlar onu ikinci tura düşürdü. Nuggests duruma farklı bir açıdan bakmaya çalıştı. Gasol, Marcin Gortat ve Nikola Pekovic’in aynı yaştaki kayıtlarını izlediler ve aynı eksiklerin onlarda da olduğunu gördüler. 19 yaşındaki bu tombul çocuğu bir kenara atmak için daha vakit vardı. 2014’ün o gecesinde, Connellly Jokic’in adını vermeden önce 40 oyuncu draft edildi.
“Basketbolcu bir aileden yüksek basketbol zekasına sahip bir çocuk aldığımızı biliyorduk. İyi pas veriyor ve bu çocuk garip bir biçimde etkiliydi. Ayrıca, takımda herkes tarafından sevildi.” diyor Connelly.
Connelly, aynı akşam draft haklarını aldığı Bosnalı Jusuf Nurkic için Jokic’in “etkili bir yedek” olacağını düşünmüştü.
Bir sonraki sezon, beklenenden daha fazlası vardı Jokic’te. Mega Leks için oynarken Adriyatik Ligi’nin MVP ödülünü almıştı. Bu yükselişi geçen sezon göstermiş olsaydı, ilk turda muhtemelen de başka bir takım tarafından draft edilirdi. Connelly’nin Jokic’i bir yıl önceden alarak oynadığı kumar işe yaramıştı.
2015 yazında, Nuggets gelecek vadeden çaylakla birlikte çalışmaya başlamak için onu Santa Barbara’daki ünlü antrenman salonuna getirdi. İlk akşam yemeğinden sonra, Nikola neredeyse 4 kiloluk bir dondurma kabını alıp paylaşmak isteyen olup olmadığını sordu. Diğer oyuncular bu teklifi reddettiğinde bir kaşık alıp hepsini tek başına bitirdi.
“Benimle dalga mı geçiyorsun? Buraya geldiysen kendini buraya adapte etmek zorundasın!” diye çıkışmış Genel Menajer Karnisovas, şimdi ise bu anıyı gülerek anlatıyor.
Bu çalışma kampı dönemi, takım mensuplarının Nemanja ve Strahinja ile bir de onların muzip espri anlayışlarıyla ilk tanıştıkları zamandı. Takım yöneticisi Jim Clibanoff’u Jokic kardeşlerle tanışması için gönderdikten bir saat sonra Connelly’nin telefonuna bir fotoğraf geldi. Jokicler, yöneticiyi bir alışveriş arabasının içine koymuşlardı.
Bu yaz Sırbistan’dan döndükten sonra Nikola, Connelly’yi günlük kıyafetleriyle gördü ve “Başkan böyle mi gezer?” deyip kahkahayı patlatmış.
Takımın başkanlığına yeni terfi eden Connelly de Jokic’in boş günlerinde giydiği kıyafetleri araştırıp “Süperstar böyle mi gezer?” diyerek karşılık vermiş.
İkisi de kahkalara boğulmuş çünkü aralarındaki şakalaşma hiçbir zaman bitmiyor. Connelly’nin haklı olduğu bir yer var: 2.10’luk ve 113 kiloluk pivot, gösterişli kıyafetlere para harcamıyor, açıklaması ise basit: “Gösterişli kıyafetlere yakışmıyorum.” 2016 Olimpiyatları’nda giydiği formasını da Connelly’ye hediye etmiş. Hediyesini verirken şöyle bir tavsiye de bulunmuş “Hemen satma sakın, bir süre sonra çok daha fazla para edecek.”
Görünüşte hiç egosu yok, ağabeyleri çok önceden Jokic’in egosunu yok etmişler zaten. İçten içe kendinden emin olan ve kendine inanan fakat bunu sessiz sedasız yapan, pek dışa vurmayan bir hali var.
Onu farklı yapan şey bireysel hırstan yoksun olması değil, mücadeleci hali açık seçik görülüyor ve bu işe kendini adadığı geldiği günden beri ortada, onu böyle yapan şey basketbolu Doğu Avrupa’da öğrenmiş olması. Çünkü orada takım oyunu ve takımın başarısı her şeyden önce geliyor. Jokic’i takım arkadaşlarına ve antrenörlere sevdiren alçakgönüllüğü aynı zamanda onun skoru tek başına yönetmesine de engel oluyor.
“Eğer her maçta 40 sayı atabiliyor olsaydım, her maçta 40 sayı atardım. Ama bence her maçta 40 sayı atamam, bu yüzden biraz da pas vereceğim.”
Boş günlerinde Jokic ve ağabeyleri ya bisiklet kiralayıp Washington Park’a gidiyor ya Mario Kart oynuyor ya da Nuggets çalışanlarıyla tenis oynuyorlar. Ama genelde Connelly ve diğer çalışanlar büyük Jokiclerle üçe üç oynuyorlar ve Nikola kenarda onları izliyor.
Strahinja, Connelly’yi havada dövüp onun yere parça parça dökülmesine neden olsa da Nikola her sert faulden oldukça zevk alıyor. Strahinja, Connelly’ye göre “haydut”, Nikola’ya göre de sahada tam bir “seri katil” ama diğer zamanlarda soytarıdan farksız.
Jokic, “Halime katıla katıla güldü.” diyor Connelly.
“Tim’i tam beş kez yere serdiler.” derken kendini gülmekten alamıyor, Joker.
Jokicler’in Denver şehir merkezindeki üç odalı mütevazı evinde de yarışma ve şamata bir arada aynı şekilde devam ediyor.
Evde rugby tarzı basketbol oynamayı ve drone uçurmayı bıraktıklarını söylüyorlar ama 2K, Call of Duty ve Mortal Kombat oynarken fena kapışıyorlar.
Ortam bazen gerginşebiliyor. Strahinja’nın PS4 kolunu parçaladığı bilinen bir olay. Nemanja ” Video oyunları oynarken üzerimdekini değiştirmem gerekiyor.” diyor.
Uno oynarlarken ortam daha da kötü oluyor.
Nikola “Kartları sıkı takip edip herkesi izlemen gerekiyor çünkü herkes hile yapıyor ve kimin en sahtekâr olduğunu bilemiyorsun.” diyor
Nikola’nın kız arkadaşı ve Jokicler’in ev arkadaşı Natalija Macesic “Ben hile yapmıyorum.” diye araya giriyor.
Nikola “Hile yapmasını istiyorum çünkü Nemanja ve Strahinja’yı alt etmenin tek yolu bu. Onlar her zaman hile yaparlar.” diyerek onun başladığı cümleyi bitiriyor.
Natalija derin bir iç geçirip “Onlar kaybetmeyi bilmiyorlar.” diye ekliyor.
Jokic ağabeyler için şöyle söylenebilir: Sohbet ederken, tezahürat yaparken, yarışırken ya da sadece selamlaşırken bile insanın üzerinde kalıcı bir etki bırakıyorlar.
Büyük Jokicler, 2015’te Nikola’nın Yaz Ligi’ne ilk kez çıkacağı zaman çok para harcamamak için Las Vegas’a arabayla gidip Hooters Casino ve Hotel’de kalmışlar ve günlerini Nuggets‘ın kaldığı Bellagio Hotel’de geçirmişler. Nikola’nın ilk NBA sözleşmesini sonuçlandırmak için onu odasında ziyaret ettiği gün, Connelly’yi bekleyen bir sürpriz vardı.
Connelly telaşla odanın içinde dönüp dolaşıyor ve biraz çekinerek sözleşmenin yanına oturuyor. Mümkün mü böyle bir şey? Yok, artık. Kahverengi yuvarlak, bir şey… Büyük olasılıkla genç yöneticiyle Sırp kardeşlerin arasındaki kurulan bu yeni bağı güçlendirmek için düşünülmüş bir şaka..
Peki suçlu kim? “Muhtemelen Nikola” diye düşünüyor Connelly.
Neşeyle kıkırdayan Nikola ertesi gün Breach Report’a öyle olmadığını itiraf ediyor. Bu işim suçlusu, seri katil Strahinja, Denver’in Sırbistan’dan gelen umutlarını ayakta tutan ve ona hayatın önemli anlarında yön gösteren kişi.
“Biz sadece” diyor Strahinja, “komik olur diye düşündük.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!