Tarihin En Güzel 20 Basketbol Filmi

09/Şub/18 10:47 Nisan 26, 2020

Semih Tuna

09/Şub/18 10:47

Eurohoops.net

Basketbol hepimize izlerken büyük keyif veren bir heyecan fırtınası… Sevdiğimiz oyunu beyaz perdeye uyarlayanlar da yıllar boyunca çok değerli yapımlara imza attılar. Eurohoops Çeviri, tarihin en güzel 20 basketbol filmini sıraladı!

By Alonzo Warond / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 11 Eylül 2015’te Fadeaway World’de yayınlanmıştır.

Basketbol hepimize izlerken büyük keyif veren bir heyecan fırtınası…

Sevdiğimiz oyunu beyaz perdeye uyarlayanlar da yıllar boyunca çok değerli yapımlara imza attılar.

Bazen basketbolcular başrollerde oynadı, bazen ise basketbol tarihinin en güzel öyküleri uyarlandı…

Eurohoops Çeviri, tarihin en güzel 20 basketbol filmini sıraladı!

20.Eddie

Başrollerde: Whoopi Goldberg, Dennis Farina, Frank Langella, Malik Sealy, John Salley, Dwayne Schintzius

Bir limuzin şoförü ve koyu Knicks taraftarı olan Edwina (Eddie) uzun yıllardır Madison Square Garden’daki Knicks‘in ev sahibi maçlarını kaçırmamaktadır. Kulübün yeni sahini Wild Bill Burgess kulübü satın aldıktan sonra koç Bailey’i kovduktan sonra Eddie’yi koçluk görevine getirir.

Eddie gibi bir hanım efendi ilk başa geçtiğinde Knicks oyuncuları dahil birçok kişi ona yan gözle bakar. Kadroda süper yıldız forvet Patton (Sealy) gibi bencil ve kendini beğenmiş oyuncuların yanı sıra eski günleri geride kalmış tecrübeli bir isim Wilson (Salley) de vardır. Bir diğer oyuncu ise Rus pivot Ivan Radmonovich’i canlandıran Dwayne ‘Mullet’ Schintzuis’tir. Schintzuis yıllar sonra gerçek basketbol kariyerinden çok bu rolüyle akıllarda kaldı.

Takım kazanmaya başlayıp playoff yarışına girdiğinde ise karşılarına iki büyük sorun çıkar. İlki New York’un kovduğu ve sonrasında Hornets‘ın başına geçen Bailey’in Knicks ile playoff arasında durmasıdır. İkinci ve daha önemli engel ise Wild Bill’ün kulübü satıp takımı Saint Louis’e taşıma isteğidir.

Reyting: 7.0/10.0
Bonus: Vlade Divac, Mitch Richmond, Alex English, Dennis Rodman, John Starks, Gary Payton ve Terrell Brandon gibi birçok NBA oyuncusu filmde rol aldılar.

19. Basketball Diaries

Başrollerde: Leonardo DiCaprio, Mark Wahlberg, Lorraine Bracco

Dünyanın en iyi oyuncusu olma hayalini kuran inanılmaz yetenekli Jim Carroll’ın liderliğini yaptığı bir lise basketbol takımı ‘yenilmez’ olarak görülmektedir. Basketbol Jim’in hayatının merkezindedir ve onun çalışma azmi ve isteğine sahip birisi için çıta gökyüzüne konulmuştur. Ancak bu yüksek beklentiler ve gerçek hayatındaki sıkıntılar Jim’in hayatını yavaş yavaş mahvetmeye başlar. En iyi arkadaşı hastalığı nedeniyle ölmektedir. Takımın koçu Swifty oyuncularıyla iyi ilişkileri olmayan kaba bir koçtur. Durum böyle olunca da Jim uyuşturucu kullanmaya başlar.
Bu film bağımlıların ihtiyacı olan eroin ve kokain gibi maddelere ulaşmak için neler yapabildiğini göstermektedir. Jim hırsızlığa başlar, ‘iyi çocuk’ ünvanını kaybeder ve eroin alabilmek amacıyla para toplamak için seks işçiliğine başlar. Eski arkadaşı Reggie ona yardım etmeyi dener ama sonunca Jim hapishaneyi boylamıştır.

Reyting: 7.2/10.0

18. The Other Dream Team

Başrollerde: Arvydas Sabonis, Bill Walton, Dan Majerle, Sarunas Marciulionis, Arturas  Karnisovas, David Stern, Jim Lampley

1992 Litvanya basketbol takımının Olimpiyatlarda bronz madalya alması temelli bir yapım olan belgeselde Sovyetler Birliği ile komünizmin de düşüşü tarihi olay olarak anlatılmaktadır. Litvanya 2.Dünya Savaşı’ndan önce iki kere Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya alsa da Soğuk Savaş döneminde oyuncuları Sovyetler Birliği forması giymek durumunda kalmıştı.

80’lerin sonunda Sarunas Marculionis NBA’deki ilk Sovyet olurken vatandaşı Arvydas Sabonis de Avrupa basketbolunu domine etmekteydi. Litvanya 91’de Sovyetler yıkılınca yeniden bağımsızlığını eline aldı ve böylece Olimpiyatlara kendi ülkeleri ve halkları için katılabildiler. Yarı Final’de Birleşik Devletler’e kaybetseler de üçüncülük maçında rakip Rusya’dan başkası değildi.

Reyting: 7.5/10.0

17. Final Shot: The Hank Gathers Story

Başrollerde: Duane Davis, George Kennedy, Nell Carter, Victor Love

Film bir kolej basketbolu efsanesi Hank Gathers’ın çocukluğundan itibaren basketbol sahalarında geçen hayatını, Bo Kimble ile kurduğu arkadaşlığı, USC Trojans formasıyla ilk yılında zorlandığı günleri, Loyola Marymount Üniversitesi’ne dair az bilinenleri ve bir maçta trajik şekilde hayatını kaybetmesini anlatıyor.

Gathers gücü, çevikliği ve pota etrafındaki dominasyonuyla Charles Barkley’le kıyaslanıyordu. 1988/89 sezonunda NCAA Division I tarihinde 32.7 sayı 13.7 ribaunt ortalamaları tutturarak ülkede bu iki alanda da lider olan sadece ikinci oyuncu olmuştu. Nevada Gathers’a karşı 49 sayı 26 ribaunt yaparken Shaquille O’Neal’lı Lousiana State’e karşı 48 sayı 13 ribauntla oynamıştı. Shaq’a karşı 48 sayı!

Koç Paul Westhead’in önderliğinde Loyola Marymount takımı koş koş sistemine dayalı bir oyun oynayarak üst üste 3 yıl ülkenin en çok sayı atan takımı olmuştu. 1990’da NCAA şampiyonluğuna aday olan takımın yıldızı Gathers da NBA Draft’ında ilk 5 sıradan gitmesi beklenen bir oyuncuydu. Ancak Portland Pilots’a karşı oynanan bir maçta Hank bir anda yere yığıldı ve çok nadir görülen bir kalp rahatsızlığı nedeniyle oracıkta hayatını kaybetti.

Reyting: 7.5/10.0

16. Fast Break

Başrollerde: Gabe Kaplan, Harold Sylvester, Bernard King

Brooklyn’li bir basketbol fanatiğinin bir rüyası vardır: kolej basketbolu sayesinde hayatını sürdürecek parayı kazanmak. Bu rüya çerçevesinde kolejlere başvurular yapar ve bir gün Nevada’daki Cadwallader Üniversitesi’nden koçluk teklifi alır. Çok düşük bir ücret teklifi alsa da Davis eğer takımını ülkenin en iyi 10 takımından biri yaparsa bol sıfırlı bir kontrat kapacağına dair söz alır.

David teklifi kabul eder, yanında da biraz ilginç oyuncular getirir (spoiler: takımın kalanının tanımadığı Swish bir kızdır). David eşini ona katılması konusunda ikna edemez ve rüyası ile evliliği arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.

Reyting: 7.6/10.0

Bonus: Eski NBA All-Star’ı ve sayı kralı, Hall Of Fame üyesi Bernard King filmde büyük bir rol oynadı.

15. The Pistol: Birth of a Legend

Başrollerde: Tom Lester, Adam Guier, Nick Benedict, Millie Perkins

Pete Maravich basketbol tarihinin en iyi top hakimiyetine sahip oyuncusu ve şovmeniydi. NCAA tarihinin en skorer oyuncusu ve bunu 3 yılda attığı 3667 sayıyla başardı (ortalama 44.2 sayı), bunların hepsi üçlük çizgisi icat edilmeden önceydi ve ilk yıl oyuncuları o dönem basketbol takımlarında oynayamıyordu.

Ebeveynleri Sırp göçmen olan Pete’in babası Petar birkaç kez koçluk deneyimi yaşamıştı. Press oğluna basketbolun temellerini öğretti ve her konuda ondan ‘mükemmellik’ istedi. Pete, ‘The Pistol’ lakabını çocukluğunda topu kalçasından çıkardığı için almış. Aynı kovboyların silahlarını kullanma şekilleri gibi.

NBA kariyerinde 5 kez All-star seçilen, bir kez sayı kralı, birçok kez All-NBA takımı üyesi olan Maravich, Knicks‘e karşı bir maçta 68 sayı atmıştı ancak kariyerini yüzüksüz şekilde tamamladı. Filmde ise Pete’in lise takımına girme çabaları, onun basketbol dehasını anlamayan koçuyla sorunları ve kariyerinde önemli bir yer bırakan baba-oğul ilişkisi anlatılıyor.

Reyting: 7.8/10.0

14.Sunset Park

Başrollerde: Rhea Perlman, Fredro Starr, Carol Kan, Terrence Howard

Phyllis Saroka, New York yakınlarındaki Sunset Park yerleşkesinin lise takımının koçudur. Takım o ve bilgisi hakkında karamsardır. Takıma kendini tanıtmak için toplantıya başlandığında oyunculardan biri ‘Aman tanrım, her maçı kaybedeceğiz’ der. Phyllis bir maçta kötü kararlar verir ancak bu hataları oyuncularının da yardımıyla basketbola dair bilgisini artırmak için ona ön ayak olur.

Takım sıkıntı dolu tiplerle doludur: Shorty Doo-Wop şartlı tahliyededir, Spaceman bir uyuşturucu bağımlısıdır ve öğretmenleriyle sorunlar yaşar, Busy Bee ise sezon içinde vurulur. Takım kimyası yavaş yavaş oturur ve Phyllis’in önderliğindeki ekip doğru formülü bulur. Madison Square Garden’da turnuva finaline çıkarak başarılı bir sezonu geride bırakırlar.