By Alonzo Warond/ Çeviri: Yılmazcem Özardıç
Bu yazı ilk olarak 18 Mayıs 2017 tarihinde Fadeaway World’de yayınlanmıştır.
Çaylaklardan lige adım attıkları ilk yıllarında biraz büyüme sancıları geçirmelerini, hem fiziksel hem de mental açıdan gerekli adaptasyonu sağlamaları için belli bir zaman geçmesini bekliyoruz. Sonuçta Dünya’nın en iyilerinin yanına geliyorlar.
Bazı oyuncular lise ve üniversitedeki başarılarını NBA’de yakalayamıyor, gözlemcilerin görüşlerini haksız çıkarıp ‘Fiyasko’ veya ‘Ya Böyle Olsaydı’ olarak anılıyorlar.
Diğer yandan birçok oyuncu da beklenenden çok daha büyük çıkış yakalayıp düşünülenden 2-3 kat daha iyi oyuncular oluyorlar ve beklentileri tam anlamıyla aşıyorlar. Bugün bir nada iyi olan 10 NBA oyuncusu inceleyeceğiz.
10.C.J. McCollum
Herkes onun gibi patlayıcı ve bir anda sahanın her yerinden alev alıp sayıları ardı ardına yollayan bir oyuncudan çok şey bekledi ancak takım rotasyonunda önünde olan oyuncular nedeniyle ilk yıllarında az süre alabilen CJ’in gelişimi duracak gibi gözüküyordu.
Ancak Damian Lillard’ın yanında iki numarada ilk beş başlaması istendiğinde CJ bir anda tecrübeli bir oyuncuymuş gibi öne çıktı ve şov yapmaya başladı. Sezon sonunda da En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncu ödülünü evine götürdü ve şu anda 23 sayı 3.6 ribaunt 3.6 asist ortalamaları ile oynuyor.
9. Jimmy Butler
Jimmy Buckets çocukluğunda yaşadığı inanılmaz olaylardan sonra her şeyi üstesinden gelip 2011 NBA Draftı’nda 30.sıradan seçildi. Ancak kimse ondan şu günlerde olduğu gibi ligin en iyi çift yönlü oyuncularından biri olmasını beklemiyordu.
Derrick Rose sakatlanıp Luol Deng gönderildikten sonra Bulls Butler’ın takımına dönüştü ve kanat oyuncusu da bu dönüşüme büyük bir gelişim ve liderlikle yanıt verdi. Sonuç olarak En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncu ödülünü kazandı ve MVP tartışmalarının içine girdi.
8.Jeremy Lin
Lin her zaman alt seviyelerde çok iyi bir skorerdi ancak NBA kalibresinde yeteneklere karşı neler yapabileceğine dair soru işaretleri vardı. Buna rağmen geçmişte ligi New York Knicks formasıyla ‘Linsanity’ çılgınlığıyla nasıl kasıp kavurduğunu hatırlıyoruz.
Maalesef ki istikrarsızlık, imkan azlığı, sakatlıklar ve rekabet onun gelişimini yavaşlattı. Brooklyn Nets formasıyla yeniden çıkışa geçmek istese de sakatlıklar nedeniyle Knicks‘teki o patlama sadece küçük bir kıvılcım olarak kalacak ve asla düşündüğümüz kadar iyi bir oyuncuya dönüşemeyecek gibi gözüküyor.
7.Kyle Lowry
NBA’deki ilk birkaç yılında Lowry NBA’de başarılı olmak için ne yeterince iyi bir patlayıcı ya da iyi bir pasörmüş gibi gözüktü ve Grizzlies ile Rockets‘tan neredeyse hiçbir şey karşılığında gönderildi.
Ancak Raptors‘a gittiği günden beri mentalitesi değişti, daha büyük bir rol alıp daha az baskı altında kaldı ve ligin en iyi oyun kurucularından birine dönüştü. Yazın da aldığı kontratla takımının ona ne kadar değer verdiği belli oldu.
6.Hassan Whiteside
Kimse birkaç yıl önce bu adamın kim olduğunu dahi bilmiyordu, belki tanıyanlar DeMarcus Cousins’ın yedeklerinden biri olduğunu, çok fazla imkan bulamadığını ve D-League ile okyanus ötesinde takımlarda olduğunu bilirlerdi.
Ancak ligin en iyi koçlarından Eric Spoelstra genç pivota bir şans verdi ve şu anda o şansı verdiği için çok memnundur. Çünkü Whiteside Heat‘e çok ihtiyaç duyduğu çember koruyuculuğu ve boyalı alandaki varlığı getirdi, NBA’in en iyi blokçu ve ribauntçlarından birine dönüştü.
5.Paul George
George’un ilk birkaç yılındaki performansı Pacers için büyük bir Draft hatası olacağına işaret ediyordu. Genç oyuncu oyunun iki tarafında da zorlanmış, özellikle üçlük çizgisinin gerisinden çok istikrarsız bir performans sergilemişti.
Ancak Danny Granger sakatlandıktan sonra Pacers, George’un takımına dönüştü. Şu günlerde PG-13 ligin en iyi çift yönlü oyuncularından biri, çok iyi bir skorer ve istatistik kağıdını tamamen doldurabilen bir isim. Sezon sonunda vereceği karar ve hangi takımın George’a sahip olacağı ise hala büyük bir soru işareti.
4.Kawhi Leonard
Gregg Popovich Leonard’ı alabilmek için George Hill’den vazgeçtiğinde kendisi bile bu hamleden korktuğunu ve muhtemelen gerekenden çok şey verdiğini ifade etmişti çünkü Kawhi’ın hücumu en iyimser şekilde ‘kötü’ olarak nitelenebilirdi.
Ancak birkaç yıl sonra Leonard ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu NBA Finalleri’nde LeBron James’e yaptığı savunma, aldığı Finallerin MVP’lisi ödülü ve şampiyonlukla kanıtladı. Leonard sonrasında hücumunu da geliştirerek LeBron’ın arkasında ligin en iyi oyuncularından biri olma tartışmasının içine girdi ve iki kez Yılın Savunmacısı ödülünü aldı.
3.Isaiah Thomas
Thomas Draft’ta son sırada seçilen ve küçük fiziği ile facia savunması yüzünden kimsenin güvenmediği bir oyuncuydu. Bu da Kings‘ten Suns‘a, oradan da sonunda değerini kanıtlayacağı Celtics‘e gönderilmesine neden oldu.
Thomas herkesi inanılmaz skor yeteneğiyle haksız çıkardı ve Celtics‘in geçen sezon Doğu Konferansı Finalleri’ne çıkan kadrosunun en önemli oyuncusu oldu. Thomas en kritik anlarda ligin en iyi skoreri olmasıyla da nam saldı.
2.Manu Ginobili
Ginobili NBA’e gelmeden önce Avrupa’nın en iyi oyuncusuydu ancak doğruyu söylemek gerekirse Spurs dışında NBA’de kimse onun hakkında bir şey bilmiyordu ve Arjantinli oyuncunun gerçek potansiyeli hakkında çok büyük soru işaretleri vardı.
Yine de Ginobili NBA tarihinin en iyi 5 yabancı oyuncusundan biri oldu, San Antonio’nun ikinci beşine liderlik etti. Ligin tarihinde gördüğü en çok yönlü hücum repertuarlarından birini sergileyen Manu, savunmada da iyi iş çıkardı. Eğer Harden’ı hücumda izlemeyi seviyorsanız Manu’ya teşekkür etmeniz gerek çünkü Sakal daha önce bir solak olarak Ginobili’nin oyunundan bazı numaraları kopyaladığını kendisi ifade etti.
1.Steve Nash
Kim atletik olmayan beyaz bir Kanadalının 2 kez MVP seçilip tarihin en iyi oyun kurucularından biri olmasını beklerdi ki? Tabii ki kimse beklemezdi ancak Nash, Suns‘ın ligi kasıp kavurduğu hızlı tempolu, koş koş oynayan takımının lideriydi ve o günlerde bir saniye bile yavaşlamaya niyeti yoktu.
Maalesef ki Nash Howard-Gasol-Kobe’li Lakers kadrosuna yüzük için katılmasına rağmen bunu elde edemedi. Yine de NBA tarihinin gördüğü en akıllı ve yetenekli pasörlerden olan Nash birçok kez de 50-40-90 kulübünün üyesiydi.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!