Avrupa Basketbolunun Ayrılamayan 9 İkilisi

14/Şub/18 11:31 Nisan 25, 2020

Semih Tuna

14/Şub/18 11:31

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Avrupa basketbolunda birbiriyleriyle çalışmaktan keyif alan 9 oyuncu-koçu derledi.

By Semih Tuna & Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net

Onlar iyi günde ve kötü günde her zaman beraberdiler. Basketbolda oyuncu-koç ilişkileri her zaman önemlidir ama bazen fazlasıyla özel olur, bir kader birliğine vesile olur.

Bu birliktelikler genellikle tek çatı altında sınırlı kalmaz, nereye giderse peşinde götürmek tabirini yaşatan bir olgu olma yolunda ilerler.

Avrupa basketbolu elbette bu noktada elimizi güçlendirecek nitelikte veriye çok daha fazla sahip NBA’e veya herhangi bir kıta basketboluna göre…

Lafı uzatmayalım ve artık ekibimizce seçtiğimiz ikililere bakalım.

Oktay Mahmuti – Jamon Lucas Gordon

Evet yazıya çarpıcı bir giriş yapmak lazımdı. Oktay Mahmuti ve Jamon Lucas Gordon üç farklı takımda toplam 5 sene beraber çalıştılar. Hem de bu 5 sene arasında hiç boşluk yoktu. Oktay Mahmuti’nin kulüpsüz kalmasının ardından kısa bir süre AEK’te oynayan Gordon, koçun hasretine dayanamadı ve basketbolu bıraktı.

Jamon – Mahmuti ikilisinin en başarılı olduğu yer, ilk buluşma noktaları olan Galatasaray olarak gösterilebilir. Galatasaray‘da normal sezon liderliği yaşayan ve unutulmaz CSKA galibiyetinin altında imzası olan ikili sezonun en büyük kırılma noktası olan iki noktada başarıya ulaşamadı ve ikisi beraber Galatasaray’dan sezon sonunda ayrıldı.

Oktay Mahmuti, Anadolu Efes‘in başına geçer geçmez takıma ilk dahil ettiği bizim Jamon Lucas Gordon oldu. Galatasaray forması altında ulaşamadıkları Top 8’e Anadolu Efes‘te ulaşan Jamon – Mahmuti ikilisi, bir sezon sonra yeniden Pire deplasmanına çarptı. Efes‘te iki sezon süren birliktelik, ilk sezon ikincisini mumla aratacak seviyede başarısız geçince son buldu.

İkilinin son buluşma noktası Darüşşafaka‘ydı. Darüşşafaka‘da ilk sezon ligde normal sezonda iyi işler yapsa da play-off ilk turunda elenen ikili, sonraki sezon wild-card’la EuroLeague vizesini aldı. EuroLeague’de ilk turu geçse de sonraki tur beklentileri karşılayamayan Darüşşafaka’nın başarısızlığı bu ikilinin bir daha kavuşamayacak şekilde ayrılmasına sebep oldu.

Dusko Vujosevic – Leo Westermann

Leo Westermann’a gidip sorsanız; “Hayatınızı en çok değiştiren isim kimdi?” deseniz, muhtemelen Dusko Vujosevic’in ismini alırsınız. İki farklı takımda, iki farklı ülkede, iki farklı dönemde beraber çalışan ikili; sonunda mutualist bir ilişki oluşturdu.

Aslında Dusko Vujosevic’in geliştirici bir koç olduğu az buçuk Avrupa basketboluyla ilgilenen herkesin malumun. Partizan döneminde Bogdan Bogdanovic, Davis Bertans, Jeoffrey Lauvergne gibi adı kıtamızı aşan yıldızları yetiştiren koç Vujosevic; Limoges’daki kısa kariyeri boyunca sadece Partizan’dan tanıdığı Leo Westermann’ın kariyerini yükseltebilmişti.

Partizan’da Vujosevic’le çalıştığı dönemin sonunda, Barcelona’ya transfer olan -ancak hiç formasını giyemedi, hep kiralandı- Westermann, Limoges’daki Vujosevic döneminin ardından vasat bir EuroCup takımından bir EuroLeague oyuncusuna evrildi.

Daha basketbolu birkaç sene önce bırakmış ve Avrupa basketbol tarihinin en büyük 5 oyun kurucusundan biri olan Jasikevicius’un elinde iyiden iyiye Charizard’a dönüşen Westermann, şu an Fenerbahçe Beko oyuncusu. Sakatlıklar onun kariyerine sekte vurdu ancak ne zaman yukarı adım atması gerekse onu yukarı çeken bir “Dule” eli vardı.

Orhun Ene – Sammy Mejia

Şampiyonluğa oynamak için tuttuğunuz eli, ikinci ligden bir üst lige çıkmak için de tutar mısınız? Orhun Ene ve Sammy Mejia bu soruya evet diyor! Banvit’te artık Türkiye’nin en tepesine çıkmak için bir araya gelen ikili, hikayenin sonunda dipten aldıkları bir takımı en yukarıya çıkarmanın peşinde!

Orhun Ene ve Mejia hikayesinin başlangıcı 2011-12 sezonunda başladı. CSKA Moskova’dan “takıma seviye atlatacak oyuncu” olarak getirilen Mejia, ilk günden itibaren takımın oturmuş oyuncuları Davis ve Simmons’la uyumuyla dikkat çekti ve takıma gerçekten kademe atlattı.

O sezon Mejia’nın kısa pozisyonundan getirdiği skor katkısının getirdiği kaliteyle beraber finale yükselmeyi başaran Banvit, lakabı “Yenilmez Armada”nın hakkını veren Galatasaray‘a çarptı ve finalin kaybedeni oldu. Banvit’teki hikayenin geri kalanında bu ikili en tepeye bir daha hiç bu kadar yaklaşamadı.

Bu ikilinin ikinci dönemi ise bundan 3 sezon önce başladı. Türkiye ve Bursa basketbolunun marka kulübü TOFAŞ, bir alt lige düşmüş ve göreve Orhun Ene’yi getirmişti. Düşmesi çıkmasından zor olan TBF’de Mejia’ya güvenen Ene, güveninin karşılığını da aldı. Sorun yaşamadan Süper Lig’e geri dönen TOFAŞ’ta bu ikilinin beraberliği devam etti.

Hakan Demir – Sean Marshall

Bu yazı boyunca bu ikiliden daha ikonik ikililer okudunuz ve okuyacaksınız. Ancak listemizin en ayrılmaz bağı, tam 4 farklı takımda beraber çalışan Hakan Demir ve Sean Marshall arasında. 2010’da başlayan birliktelikleri, aradaki bir sezon haricinde 4 yıl boyunca sürdü.

2010’da Karşıyaka’da başlayan Marshall – Demir ilişkisi, 2011-12 sezonunda Marshall’ın Dijon’a gitmesiyle bir sezonluğuna koptu. O dönemde kendisi de Karşıyaka’da tutunamayan Hakan Demir, Zonguldak ekibi Erdemir’in başına geçer geçmez eski dostu Marshall’ı yanına aldı.

O sezonun ardından Erdemir’in kapanma kararıyla bu ikili valizlerini toplayıp İzmir’e döndü. Ancak bu kez adresleri Karşıyaka değil Aliağa’ydı. Orada çok da başarılı olamayan ikilinin son durağı ise Trabzonspor oldu. Hakan Demir’in sezonun erken kısımlarında takımdan ayrılmasıyla Demir – Marshall ilişkisi sona erdi. Ancak bu iki basketbol insanı, ülkemizin basketbol kültürü için hakkı verilmeyen bir hikaye oluşturdu.

Ergin Ataman – Carlos Arroyo

Sizi daha fazla bekletmenin alemi yok. 2010’lar Türkiye basketbolunun ikinci yarısına Obradovic ve Fenerbahçe damga vurduysa, ilk yarısına da Carlos Arroyo ve Ergin Ataman damga vurdu. Bunu da izlemesi oldukça eğlenceli bir şekilde yaptı.

Aslında ikilinin beraberlikleri Beşiktaş‘ta yarım sezon, Galatasaray‘da da ikisi yarım bir tam sezon sürdü. Süre olarak buradaki ikililer kadar birbirlerine aşina değillerdi ancak koç – oyuncu ilişkisi olarak bu kadar rahat anlaşabilen ikililer görmek de cidden zordu.

Hikayelerine Beşiktaş çatısı altında başlayan Arroyo – Ataman ikilisi, henüz ilk yarım sezonunda inanılmaz işlere imza atmıştı. Sezon ortasında takıma “şampiyonluk hamlesi” olarak Arroyo’yu katan Ergin Ataman, meyvesini de müthiş şekilde topladı: 3 kupa!

Ergin Ataman, o yaz bavullarını topladı ve Galatasaray‘a gitti. Takımına sezon başında Arroyo’yu katmadı ancak sezon başında kurduğu takımın eksik parçasının Arroyo olduğu çok açıktı. Günler geçti ve Arroyo uzun tatilini bitirerek Galatasaray’a katıldı. Bu hamle de tamamen başarıya ulaşmıştı. Arroyo’nun gelişinden sezon sonuna kadar yalnızca tek mağlubiyet alan Galatasaray, onu da kupayı taraftarlarının önünde kaldırmak için almıştı.

Hikayenin başarılı kısımları tabii ki burada nokta bulmadı. Sonraki sezona Arroyo’yla başlayan Ergin Ataman, sezonun ilerleyen kısmında kulüp tarihinin en büyük başarısına ulaştı ve EuroLeague’de son 8’e kaldı. Ancak Top 8 turunun ilk maçında, maç Galatasaray’ın elindeyken sakatlanan Arroyo’nun oynamayışı, o turun 3-0 bitmesinin en büyük sebeplerindendi.

Arroyo – Ataman ikilisi o sezon oynanmayan bir 7. maça da ulaştı. Ancak sıkıntılar da buradan sonra başladı. Ekonomik olarak krize giren şube, Carlos Arroyo’yu ödenmeyen maaşlar yüzünden kaybetti. Bu olaydan sonra sezonu tepetaklak olan Galatasaray da Arroyo’dan sonra gelen her oyun kurucuda Arroyo’nun paslarını, zekasını ve kalp kırıcı şutunu aradı… Ama bulamadı…

Andrea Trinchieri – Nikos Zisis

Bir İtalyan ve bir Yunan hem Tataristan’da hem Almanya’da bir arada çalışır mı? Eğer isimleri Andrea ve Nikos’sa, evet çalışır! İki farklı dönemde aynı çatılar altında birleşen Trinchieri ve Zisis, şu an oyuncu – koç birlikteliği diyince Avrupa’da ilk akla gelen ikililerden.

2013 yılında UNICS Kazan’da bir araya gelen ikili, o sezon EuroCup’ı kazanma hedefiyle bir araya geldi. Kısa rotasyonunda bulunan Goudelock ve McKee’yi dengelemek için kadroya katılan Zisis, takımı oldukça EuroCup’ın finaline kadar getirmeyi başardı. Ancak işler buradan sonra sarpa sardı, sahanın her noktasına hakim olan Van Rossom ve Valencia, UNICS’i sahadan sildi ve bu birlikteliğin sona ermesine neden oldu.

Ancak bir sezon aranın ardından ikili tekrar bir araya geldi. Bu kez Almanya’da, Brose Bamberg çatısı altında. Ligde zor da olsa şampiyon olmayı başaran Trinchieri, takımı bir üst seviyeye taşımak için tecrübeli Yunan guard’a çok güvendi ve takımın anahtarlarını ona emanet etti. İlk sezonunda Wanamaker ve Strelnieks’le müthiş bir uyum yakalayan Zisis, Avrupa’nın izlemesi en keyifli takımının yöneticisi oldu.

Bu iki şu an Almanya’da üçüncü sezonunu yaşıyor. İlk iki sezonda Almanya Ligi’ni neredeyse süpüren Zisis – Trinchieri ikilisi, bu sezon da ligin ciddi favorilerinden. EuroLeague’de kayda değer bir başarıya ulaşamamış olabilirler ancak bu ikilinin Avrupa basketbolundaki yer yadsınamaz.

Ufuk SarıcaDJ Strawberry

Ufuk Sarıca, bu sezon kadrosuna Jon Diebler, Erkan Veyseloğlu, Juan Palacios gibi eski dostları kattı. Ancak biz DJ Strawberry‘nin yerinin onun için ayrı olduğuna inanıyoruz. İki farklı yapıda bir araya gelen ikili, bu iki yapının da başarı sırrı oldu.

Sarıca – Strawberry hikayesinin başlangıcı, Karşıyaka’da 2014-15 sezonunda yaşandı. 2 sezondur adım adım yükselttiği oyuncu grubuna uyacak ve takımı bir üst seviyeye taşıyacak bir yabancı arayan Ufuk Sarıca, bu isim olarak DJ Strawberry’i seçti.

Cibona Zagreb formasıyla yaptıklarının ardından Avrupa’da hakkı verilmeyen oyunculardan biri olarak duran Strawberry, Ufuk Sarıca için 12’den bir atış oldu. Ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu o sezonun henüz ilk maçı olan Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda gösteren Strawberry, Fenerbahçe‘yi yıktıkları maçın yıldızlarından biriydi.

O sezon, nasıl başladıysa öyle bitti. Pınar Karşıyaka, sezonun en büyük engeli olan Fenerbahçe‘yle Süper Lig’in yarı finalinde karşılaştı. O serinin de yıldızlarından biri kuşkusuz DJ Strawberry’ydi. Avrupa’nın en korkutucu skorerlerinden Goudelock’u sahadan silen Strawberry, Goudelock’un kariyerine sekte vururken kendi kariyerine büyük bir değer ekledi.

Seriyi takip eden günlerde Süper Lig şampiyonu olan Strawberry – Sarıca ikilisi, bir sezonluğuna ayrıldı. Ancak bu ayrılık ikisine de yaramadı. Karşıyaka’da onun boşluğunu Justin ve Josh Carter’la dolduramayan Ufuk Sarıca, sezonu toparlayamadı ve Karşıyaka’dan ayrılmak zorunda kaldı. Strawberry de Olympiacos kendi ritmini hiç bulamadı ve istediği rolü alamadı.

İkili sonraki sezon Beşiktaş‘ta yeniden bir araya geldi. Araya gelmeleri demek başarı demekti ve yine ilk sezonunda bu ikili başarıyı yakaladı. Ligde şampiyonluk sezonunun ardından ilk kez varlık gösteren Beşiktaş, bu iddiayı bir adım öteye taşıdı.

Ahmet Kandemir – Chris Lofton

Sene 2008-09. Ahmet Kandemir, Mersin’de bütçe dahilinde bir süper takım oluşturma derdinde. Kadroya, Tennessee Üniversitesi’nde 4 harika sene geçiren (En azından parkede. 2007 yılında yakalandığı testis kanserini ameliyatsız atlatmayı başardı Lofton) kısa boylu, hafif kilolu bir şutör guard katıldı.

Açıkçası en iyi fiziğe sahip oyunculardan olduğunu söylemek zor. Fakat Lofton’u özel yapan öylesine özel bir silahı vardı ki… Şut. Lofton, 1 numarada Bo McCalebb ile kurduğu işbirliğiyle Mersin’i ligin izlemesi en zevkli takımlarından birine dönüştü. Bir maç 17 (On yedi) üçlük soktu, Fenerbahçe Ülker’e tam 47 sayı attı. Güney temsilcisi ilk turda Telekom’a elense de Lofton ve McCalebb, değerlerine değer katmıştı.

Ahmet Kandemir’in 2013-14 sezonunda tekrar Beşiktaş çatısı altına dönmesiyle transfer hedeflerinden biri, eski yol arkadaşı Chris Lofton olmuştu. İlk sezonlarında o sezon finale ulaşacak Galatasaray‘ı az kalsın eliyorlardı. İkili, Siyah Beyazlılar’da ile 1.5 sene daha birlikte çalıştı.

Murat Didin – Aubrey Reese

Türkiye’de 5 farklı takımda 7 sene kalan ve adeta bizden biri olan Aubrey Reese, Türkiye’den sonra yolunu tuttuğu Almanya’da da yine bizden biriyle olmaya devam etti.

Murat Didin ile ilk buluşmaları 2006 senesinde Beşiktaş‘ta gerçekleşti. Murat Didin, başa getirildiği Frankfurt Skyliners’ta da saha içi lideri olarak onu seçti. Son buluşmaları ise Gloria Giants Dusseldorf’ta oldu.

3 sene, 3 farklı takım. Murat Didin bir süredir koçluk yapmıyor. Reese ise emekliliğin tadını çıkarıyor.