By Alonzo Warond / Çeviri: Anıl Can Sedef
Bu yazı ilk olarak 13 Ocak 2017’de Fadeaway World’de yayınlanmıştır.
Birçok NBA oyuncusu ligin tarihi boyunca memleketinin takımını reddedip onları hasretle bekleyen ya da tutkuyla seven bir taraftar kitlesini hayal kırıklığına uğratarak başka bir takıma gitti.
Kararları sadece o takımın taraftarlarını değil, NBA’in takipçilerini genel anlamda hayal kırıklığına uğrattı, affedilmeyecek ihanetler olarak Amerikan basketbolunun hafızasına kazındı.
İşte NBA tarihinin asla affedilmeyecek ve (LeBron değilseniz) hiç unutulmayacak en büyük 10 ihaneti:
10- Karl Malone
Postacı’nın yaptığını nasıl unutulur ki? Karl yüzük kovalamak için takımı Utah Jazz’ı bırakıp Gary Payton, Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal’la yüzük kovalamaya gitti. Jazz’le 18 sağlam sezondan sonra Malone kariyerindeki tek eksiği tamamlamak istedi: Yüzük. Ve hikaye onun için kötü bitti. Lakers’dan sakatlıklar ve Kobe’yle yaşadığı sorunlar nedeniyle ayrıldı. (Şaşırdık mı?)
Herhalde bu ihanet listede terk edilene en az acı vereni oldu. Çünkü Malone yaşlıydı ve Jazz de yeniden yapılanma çabası içindeydi. Hatta Karl’ın gidişinin Jazz organizasyonuna yardımcı oldu bile diyebiliriz. Ama tabii ki Utah’ın fanatik seviyede takımına bağlı taraftarını bu karar çok incitmişti.
9- Carmelo Anthony
Melo, Nuggets’dan ayrılmak için özellikle kötü bir yol seçse ancak bu yolu seçebilirdi. Denver’ın şampiyonluk yaşayamayacağı bir takım olduğunu düşünüp ayrılma kararı anlaşılırdı. Ama geriye dönüp bakınca Melo’nun duruma yaklaşıma çok daha iyi olabilirdi diye düşünmemek mümkün değil. Anthony sadece gitme isteğiyle ortalığı yıkmakla kalmadı, resmen Denver’a kendini zorla takaslattı. Bir süperstarla yolları ayırmak Denver için geleceği planlarken zorlu bir geçiş süreci anlamına gelecekti. Nitekim Melo’nun sözleşme uzatmak istemediğini ve ne olursa olsun ayrılacağını açıkça ifade etmesiyle öyle de oldu.
Denver da bütün bağları kopardı, Melo karşılığında bir şeyler almanın elleri boş bir ayrılıktan daha anlamlı olduğuna karar verdi. Hem taraftar hem organizasyon ihanete uğramış hissetti. Ama “Büyük şehir istiyorum” diyip New York’tan teklif getiren bir süperstarı Denver gibi bir şehir nasıl durdurabilir ki?
8- Jason Kidd
Ooof of. Mark Cuban bunu hatırladığında hala canı yanıyordur. 2011’deki şampiyon olduktan sonra Kidd, Cuban’a iki yıl daha basketbol oynayıp sonra Dallas Mavericks yönetiminde görev alacağını söylemişti. Çok iyi plan, değil mi? Artık kader mi, karma mı, ceza mı bilinmez… Kidd, Cuban’a bu sözleri söylediği ve Mavs’le anlaşacağını belirttiği gün New York Knicks’le Dallas’tan kabul ettiği sözleşmenin aynısını resmen imzaladı.
Cuban tabii ki o noktada Kidd’e kızgın olmaktan bile öte bir noktadaydı. Hatta “Bir gün bunu aşacağımdan eminim ama şu an J. Kidd’in formasını emekli etmem filan mümkün değil” dediği iddia edildi. Bu duygusal ifade bile Kidd’in Mavericks organizasyonu için ne kadar özel bir oyuncu olduğunu anlatıyordu aslında. Kidd bu senaryoda herkesten, hatta takım arkadaşlarından bile çok Cuban’a ihanet etti. İnsanlığın kitabında böylesi bir hareketin bir tane adı var, adam satmak.
7- DeAndre Jordan
Jordan’ın Mavericks’ten cayıp Clippers’a geri dönme kararı tabii ki LeBron James’in Cleveland’a dönüşü kadar büyük bir etki yapmadı. Ama herhalde mensubu olmadığı bir takıma ihanet eden bir başka NBA oyuncusu mümkün değildir! 2015 yazında Mavericks, Tyson Chandler’ın gitmesine izin vermişti. Yani yeni bir uzun bulmaları gerekiyordu: DeAndre Jordan, Mark Cuban’la yaptığı görüşmeden mutlu ayrıldı. Ve sözlü olarak 4 yıl süreli 80 milyon dolarlık bir anlaşmayı kabul ettiğini belirtti.
Clippers, Jordan’ı tutmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Bir akşam Jordan’ın neredeyse tüm takım arkadaşları evine gelip onu ikna etmeye çalıştı. Takımın o zamanki sahibi Steve Ballmer bile geldi. Sonunda, başardılar. Jordan, Clippers’la 4 yıl sürecek 88 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. Cuban bir kez daha ihanete uğradı. LA Clippers’la şampiyonluk şansının daha yüksek olduğunu düşünmekte o zaman için haklıydı. Şimdi ise DeAndre fazladan 8 milyon dolar dışında fazla bir şey seçmemiş gibi duruyor.
6- Carlos Boozer
Boozer’ın NBA’de oldukça ilginç bir geçmişi var. İki kez All-Star, hiç şampiyonluğu yok, kesinlikle Hall of Fame olmayacak. Peki o zaman neden “büyük” ihanetler listesinde yer alıyor? Çünkü 2004 yazında Cleveland Cavaliers’ın sırtına hançeri saplaması cinayet kabilinden bir icraattı. O zamalar Boozer, LeBron’la çok iyi anlaşıyor, ikili bir şekilde NBA Finali’ne giden yolu geçecek gibi gözüküyordu. Cavs tam da bu nedenle Boozer’a güzel bir zam yapıp takımda kalmasını sağlamak istedi.
Bunun için de sözleşmesinden çıkıp sınırlı serbest kalmasına izin verdiler. Sonra da 6 yıl sürecek 39 milyon dolarlık bir kontrat verdiler. İki taraf için de uygun, oyuncu için oldukça cazip bir miktardı. Sonra Utah Jazz olaya dahil oldu, altı yıl ve 70 milyon dolarlık yeni bir teklif yaptı ve doğal olarak oyuncuyu kaptı.
Cavs tabii ki bu teklifi maaş bütçesindeki diğer hesapları nedeniyle eşleyemedi. Cavs’in o zamanki sahibi Gordon Gund uğradıkları ihaneti şöyle tarif etti: “Carlos’a güvenip talep ettiği saygıyı göstermek istedim ama o karşılığında bize o güven ve saygıyı göstermedi. Boozer ise bu yorumu reddetti ve Cavs’e bir söz vermediğini iddia etti. Bugün hala Boozer ve Cavs kanadı arasında bir gerginlik var.
5- Dwight Howard
D-Howard üst üste iki sezonda iki farklı takıma ihanet etti. Önce Orlando’daki koçunu kovdurmaya çalıştığı iddiaları çıktı. Böyle dedikodular bir oyuncu için tabii ki iyi değil, hele de organizasyonun yüzüyse. Sonra yetmiyormuş gibi Howard takasını istedi. Dwight kendini sabote etmek için kasıtlı olarak bir plan yapsa bu kadarını yapamazdı. Takımı tarihinde ikinci kez finale götüren koçun kovulmasını istemekle kalmayıp bir de takasını istemesi kariyeri için adeta intihar oldu.
Dört takımlı bir takasla Lakers’a gönderildi. Bir yıl sonra Kobe Bryant’la arasındaki gerginlik yüzünden Lakers’tan da ayrıldı. LA’den ayrılma isteğinin iki sebebi vardı: Daha çok para istememesi ve Kobe Bryant’ı istememesi. Daha sonra gittiği Rockets’tan da olaylı ayrılacaktı.
4- Shaquille O’Neal
Shaq bu ligin gördüğü en iyi pivotlardan, bazılarına göre en iyisi. 1992 NBA draft’ının ilk sırasında onu Orlando Magic seçti. Shaq, Orlando’da dört yıl geçirdi. 1994-95’te onları finale çıkardı ama Magic, Rockets tarafından süpürüldü. Shaq da 95 sezonu sonrası ayrılma kararı aldı
Ama Shaq’ın bu kararı uygulamaya koyması 96 yazında Magic’in istediği paraya çıkmamasıyla yaşandı. Şehrin ihanetine uğradığını düşünen Shaq, Lakers’ın yolunu tuttu. Magic, Dwight Howard’ın gelişine kadar toparlanamayacak ancak bu kez ihanete uğrayan bizzat kendileri olacaktı.
3- Clay Bennett
Oklahoma City Thunder aslında bir zamanlar Seattle Supersonics’ti. 41 sezondur Seattle’da bulunan Supersonics için takım sahibi Clay Bennett’a göre değişim zamanı gelmişti. Gary Payton ve Shawn Kemp gibi efsanelere sahiplik etmiş bir kentin basketbol mirası ani bir kararla Oklahoma City Thunder’a taşındı.
Bennett takımın Seattle’da kalacağı sözünü vermiş olmasa bu duruma bugün bakıp profesyonel bir karardı diyebilirdik. Ama sanırız bu NBA tarihinde bir oyuncunun içinde bulunmadığı ve bir oyuncunun yapamayacağı kadar büyük bir ihanet olarak kayıtlara geçti. Bir şehirden sadece bir takım, bir tarih çalındı.
2- Kevin Durant
Durant’in kararı profesyonel bir karar, oyuncular istedikleri kararı vermekte özgür olmalı ve yargılanmamalı. Ama eninde sonunda bu Oklahoma taraftarı için bir ihanet. Ve KD daha önce kendisi olmadan şampiyonluk kazanmış bir rakibe gitti. Oklahoma onsuz döneminde ilk sezon Russell Westbrook’un çılgınlıklarına tutundu, şimdi yeni bir Büyük Üçlüleri var.
Sonuçta Durant yüzük kazanmak için kendisine en uygun hamleyi yaptı. Fakat arkasında da kalbi kırık milyonlar bıraktı. Öbür yandan da Seattle’ın Oklahoma yüzünden kurbanı olduğu ihaneti düşününce insan “ilahi adalet” diye düşünmeden edemiyor.
1 – LeBron James
LeBron neslinin en iyi basketbolcusu bunun tartışması yok. Cleveland’a dönüp kazandırdığı şampiyonluk da ayrılığının yarattığı kötü izleri sildi.
Ama kariyerinin yükselişini ve bugünkü gerçek anlamda büyük oyuncusuna dönüşmesini sağlayan o karar, Miami Heat’e gidişi her şeye rağmen bir ihanetti. Cleveland’da bir şampiyonluk kazanacak olgunluğa erişebileceğine, organizasyonun bu yeterliliğe sahip oluğunu düşünmüyordu. Ve gerekeni yaptı.
Ligin modern dönemindeki Büyük Üçlü modasını da Dwyane Wade ve Chris Bosh’la oluşturduğu ekip başlattı. Doğru bir karardı, doğru sonuçları verdi, LeBron bu kararın karşılığını şehrine geri verip yeniden kalpleri kazandı.
Ama bir ihanetti ve hala da öyle.