By Marc Stein / Çeviri: Anıl Can Sedef
Bu yazı ilk olarak 12 Şubat 2018 tarihinde New York Times’da yayınlanmıştır.
Los Angeles’tan gelen davete karşı koymak imkansızdı: Beni kahvaltıya çağırıyorlardı, Milos Teodosic’le.
Kim reddedebilirdi ki?
Birçokları tarafından NBA dışındaki en iyi basketbolcu olarak gösterilen gizemli adamla oturup konuşacaktım. 30 yaşında dünyanın en iyi ligine gelme kararını neden aldığını bizzat kendisinden öğrenecektim. Ayrıca Teodosic’in, Clippers’lı yeni takım arkadaşı Sam Dekker’ın Eylül 2017’de paylaştığı bir tweet’le ortaya attığı iddianın doğru olup olmadığını öğrenecektim: Acaba gerçekten güne cheeseburger yiyerek başlıyor muydu?
Baştan ve üzülerek bildiriyorum, Teodosic kahvaltıda cheeseburger yemiyor.
Sorduğumda şöyle dedi: “Çok ağır.”
Clippers’ın antrenman tesislerindeki kantininden protein ağırlıklı kahvaltı favorisiymiş: Bol bol yumurta, peynir, pastırma ve zaman zaman “Biraz çimen” yani ıspanak. Dekker’ın iddiasının gerçek olmasını tüm kalbiyle isteyen Teodosic sevdalılarına bir kötü haber daha: Kendisi sabahları bir şey yemekte bile zorlanıyormuş.
“Uyandığımda hemen bir şeyler yiyemiyorum. Günde 10 kere yemek yiyebilirim ama hep lokma lokma.” Takım tesislerindeki sohbetimiz sırasında da sanki zorla yediriliyormuş gibi önündeki yemekten küçük lokmalar alıyor.
Milos mitolojisinin en leziz kısımlarından bazılarını mahveden bu gerçekler sizi üzmesin: Çünkü muhteşem pas yeteneklerini gösteren YouTube videoları hala bol ve bir tık uzakta. Üstüne hızlı bir internet taramasıyla NBA’in en yaşlı çaylağı olarak nasıl başa çıkacağı merakla beklenen üst seviye atletizm ve uzunluğa karşı yaptıklarına da ulaşılabilir. Savunmadaki eksiklerine rağmen Clippers formasıyla da muhteşem anlar izletmeye devam ediyor.
Dekker durumu şöyle anlatıyor: “Cakası buralarda da sönmüş değil.”
Chris Paul adeta zorla takımdan ayrıldıktan sonra Clippers, Teodosic’i iki yıl sürecek 12.3 milyon dolarlık bir sözleşme ile kadrosuna kattı. İsrail’deki bir Basketball Without Borders kampında lig adına çalışan Dekker o gün İsrailli muhabirler tarafından görülmemiş bir saha görüşü ve oyun zekasına sahip bir oyun kurucu konusunda soru yağmuruna tutuldu:
“İlk reaksiyonum şu oldu: Bir an önce gidip bu adamı bir araştırmam gerekiyor.”