Derrick Rose’un Sonu Geldi mi?

20/Mrz/18 22:59 November 1, 2018

Semih Tuna

20/Mrz/18 22:59

Eurohoops.net

Derrick Rose bir zamanlar basketbol dünyasının zirvesindeydi. Şu günlerde ise çok erken bir yaşta son şansını kullanıyor gibi gözüküyor. Eurohoops Çeviri yanıtlıyor: Minnesota, Rose’un son şansı mı?

By Jesse Blanchard / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 8 Mart 2018 tarihinde Clutch Points’te yayınlanmıştır.

Kendisini kutlayan takım arkadaşları denizi ve kaosun ortasındayken Chicago Bulls‚lu Derrick Rose tamamen sakin kaldı. 2015 Doğu Yarı Finalleri 3.maçında Cleveland Cavaliers‚la oynuyorlardı. Senelerdir sakatlıklarla boğuşan Rose, Bulls‚u sırtına almış 30 sayı 7 asistle galibiyeti getirmişti.

Eğer hayat bir peri masalı olsaydı Derrick Rose’un hatırlanacağı an bu olurdu.

Skor 96’da eşitken maçın bitimine 3 saniye vardı. Bulls’lu Rose orta sahada topu aldı. Önündeki Taj Gibson’ın perdesini kullanarak kendine alan açtı.

Zor ve dengesiz şutu güvenilmez dizlerinin üstünde yükselerek potaya fırlattı ve maçı kazandıran üçlüğü soktu.

 

Orson Welles’in dediği gibi, „Eğer mutlu bir son istiyorsanız bu hikayeyi nerede durdurduğunuza bağlıdır.“

Ancak bu, sakatlıkları aşarak LeBron James’le yarım kalan hesabını kapatmak isteyen yerel kahraman için gerçek olmadı.

Rose’un o şutu gücünün en tepesinde olduğu anı simgeliyordu. O an onun yaşındaki bir oyuncu için gelecekte olacakların harika bir habercisi olabilirdi. Ancak işler böyle gelişmedi ve o şut, Rose’un neler yapabileceğinin üzücü bir örneği olarak kaldı çünkü daha sonra eski halinden eser kalmadı.

Yeni tarz oyun kuruculardan çok azı Rose kadar hayal gücüne sahipti.

Hand check kuralını kaldırmak yetenekli hücumculara topla birlikte daha çok hareket etme özgürlüğü verdi. Ve kimse topla Rose gibi hareket edemiyordu.

Oyunu zarafet ve patlayıcılığın bir karışımıydı.

Derrick Rose kendi pozisyonu yeniden tanımlanırken lige girdi. Oyun kurucuların fiziksel yapıları daha ileri gidiyordu. Westbrook, Wall, Rose. Hepsi kısa yeteneklerini elit bir kanat oyuncusunun patlayıcı skorerliği ile birleştiriyordu.

Wall fizik gücü ve hızın en iyi temsilcisiydi. Westbrook durdurulamaz patlayıcılığı gösteriyordu. Incredible Hulk gibi bir doğal güç olan Westbrook, yoluna çıkan herkeste büyük yaralar bırakarak rotasında ilerliyordu.

İnsanlar nükleer atletizmden bahsediyor ama Rose sadece atomu parçalayabildiğini göstermiyordu. Oyununun bir parçasıydı sadece bu. Başka hiç kimse onun kadar yüksek süratlerde onun kadar iyi bir vücut kontrolü yapamıyordu. Bir kalabalığa girdiğinde Rose açısını ve vücudunu istediği gibi konumlandırabiliyordu. Bazen kontrolü fazla efektif olabiliyordu. İki savunmacının arasından geçip onları arkasında bıraktıktan sonra bir de faul çizgisine gelebilen bir oyuncuydu.

 

22 yaşında Derrick Rose tarihin en genç MVP’si olmuştu. Maç başına 25 sayı 7.7 asist 4.1 ribaunt ortalamaları vardı.

O yıl ligdeki en iyi oyuncu olmasa da istatistikleri ve durumu uzun yıllar boyunca en iyi oyunculardan biri olacağını müjdeliyordu.

Tabii ki sakatlıklar bu beklentileri yok etti. Yaşananları bir daha hatırlamaya gerek yok. Önemli olan o kayıp zamanların şu anda Rose’un durumuna etkisi.

Bir sporcu NBA arenasına girdikten sonra hepsi için fiziksel olarak zirve dönemleri kısadır. Biz oyuncunun performans olarak zirvesini 27-30 yaş arası görsek de atletik zirve bundan daha küçük yaşta gelir. Rose MVP sezonunda neredeyse atletik olarak zirvesindeydi.

Yavaş yavaş atletik zirveden uzaklaşılsa da kazanılan tecrübeler ve gelişen yetenekler, oyuncuların atletik düşüşünün önüne geçer. 27-30 yaşlarındaki oyuncular atletik zirvelerinden düşmüş olsalar bile önceki hallerine göre yeteneklerini keskinleştirdikleri için daha iyi oyuncular haline gelirler.

Küçük sakatlıklar ve lokavt, Rose’un MVP sezonundan sonraki yıl sadece 39 maç oynayabilmesine neden oldu. Rose, playoff’ların ilk turunda 76ers’a karşı maçın bitimine 1.22 kala galibiyet kesinleşmişken çapraz bağlarını yırttı.

O sezonu da eklediğimizde 23-26 yaşları arasında Rose sadece 1o0 normal sezon maçı oynadı. Yavaş yavaş gerileyen atletizmine karşı oyununu yetenek ve tecrübe anlamında ilerletmesi gereken yıllar onun için kayıptı.

Derrick Rose 2014-15 sezonunda 51 normal sezon, 12 playoff maçında oynadığında umut kırıntıları oluşmuştu.

26 yaşında 30 dakika sahada kalıp 16.4 sayı 4.9 asist ortalamaları yakalamıştı ki bunu 36 dakikaya uyarladığımızda daha önceki yıllarından çok da uzak rakamlar ortaya çıkmıyordu.

Tabii ki bu umut kırıntıları altından bile zor bulunacak kadar azdı.

Hiçbir zaman çok verimli olmasa da (iyiydi, çok iyi değil), Rose’un değeri daha çok sıklık ve baskıyla başa çıkabilmesinden geliyordu. Basketball-Reference’a göre MVP sezonunda Rose, Bulls‚un poziyonlarının %32.2’sini kullanmış. Rose 38 dakika sahada kalıp Thibodeau’nun savunmada iyi ancak hücumda yaratıcılık konusunda eksiklik çeken rotasyon tercihlerine rağmen hücumda bir şeyler üretebiliyordu. Bu Thibs’in elini çok güçlendiren çok değerli bir meziyetti.

Bunu 30 dakikaya düşürdüğünüzde bile Rose’un pozisyonları kullanma sıklığı çok gerilememişti. Maalesef değişen şey atletizm kaybını dengeleyecek verimliliği yakalamaması oldu.

Geri döndüğü ilk sezonda verimliliği 23 PER’den 15.9’a düştü. True Shooting’deki düşüş (%55’ten %49.3’e), top kaybı yüzdesindeki artış (%13.1’den 14.9’a) ve asist yüzdesindeki düşüş (%38.7’den %30.7’ye) atletizmin gerileyişinin tecrübe kazanılmadığı için Rose’daki kötü yansımalarıydı.

Sahada izlediğinizde Derrick Rose hala savunmacısının yanından geçip gidebiliyor, skorer yanını gösterebiliyordu. Göze hoş gelen hareketler ve bireysel istatistikler halen daha repertuarında bulunuyordu.

Ancak skorerliği hiçbir zaman Rose’u tam anlamıyla anlatmıyordu zaten.

Rose hala daha birçoğundan iyi olsa da savunmanın ilk hattını geçmek tüm ilk beş oyun kurucularının yapması gereken bir şeydi.

Rose zirve dönemindeyken savunmanın ikinci hattını da geçip çembere gidebiliyor, dengesi bozulan savunmaya karşı hızlı şekilde reaksiyon verebiliyordu.

Hiçbir zaman pas açılarını elit bir seviyede okumasa da sürekli olarak savunmayı üstüne çekmesi zaten onun için kolay pasları ortaya çıkarıyordu.

O zor görünen pozisyonları güvenilir bir seviyede bitirebiliyordu. Off-foot göz yaşı damlaları, havada asılı kalarak çembere yakınlardan atılan şutları hala yapabiliyor. Ancak artık bunlar hücumda ilk seçeneği olmaya başladı, videolarda karşımıza çıkan göze hoş gelen hareketler değil. Atılan boş turnikeler ve kolay asistler, yani hücumun verimliliğini yükselten şeyler artık yok.

Chicago’da artık Jimmy Butler ya da Pau Gasol’ün kullanması gereken topları kullanma lüksü kalmamıştı.

Rose’un NBA kariyerine dair sıkıntı da burada yatıyor.

New York’ta hala NBA yeteneklerine sahip olduğunu kanıtladı. 64 maçta 18 sayı 4.4 asist %47.1 saha içi isabeti istatistikleri yakaladı.