By Alex Kennedy / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 15 Mart 2018 tarihinde HoopsHype’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Denizaşırı ülkelerde basketbol, bazı NBA taraftarları için bir bakıma gizemli bir dünya. Zaman zaman önemli oyuncular yurtdışında kontrat imzalarsa o taraftarlar bu basketbolla ilgileniyor. Mesela bazen draftta yüksek sıralardan gitmesi beklenen oyuncular lige geliş öncesi geleneğin dışında bir yol tercih ediyor ya da eski NBA oyuncuları bir arayış, yüklü kontrat ya da bir NBA takımında oynayabileceklerini tekrar kanıtlamanın hevesi içinde farklı bir ülkede bir anlaşma yapabiliyorlar.
Bununla birlikte taraftarların denizaşırı basketbol hakkında bilmediği hâlâ birçok şey var. Bunu değiştirme çabasıyla HoopsHype, özgeçmişlerinde denizaşırı basketbol deneyimi bulunan 20 oyuncu ile konuştu ve onlardan en aykırı hikayelerini paylaşmalarını istedi. Birçoğu, kendilerinin uluslararası arenalarda basketbol oynamasına neden olan çok farklı durumlar yaşamış farklı kişilerle röportaj yaptık. Bazıları kariyerlerine denizaşırı ülkelerde başlayıp nihayetinde NBA’e geldiler bu isimlerin. Diğerleri ise NBA takımları onları aramayı bırakınca yurtdışında kontratlar imzalamışlar. Birkaçı ise yalnızca 2011’deki NBA lokavt döneminde denizaşırı ülkelerde bir sezon forma giydiler. Bazıları NBA’de hiç oynamadı ancak yalnızca yurtdışında oynayarak iyi paralar kazandılar. Bazılarının NBA rüyası devam ediyor ve yurtdışında oyunlarını geliştirerek NBA’de takım yönetimlerindeki kişilerin dikkatlerini çekmeye çalışıyorlar.
Bazı oyuncular hâlâ bahsettikleri takımda oynadıkları için, bazıları da perde arkasındaki bilgileri paylaşarak serbest kaldıklarında olası seçenekleri kaçırmamak için isimlerinin gizli kalmasını tercih ettiler.
BİRÇOK OYUNCU PARASINI ALAMIYOR
Şu an Yunanistan’da oynayan bir oyuncu: “Yunanistan’da oynuyorum ve bu anlatacağım hikaye çok yenilerde yaşandı. Üç aydır oynuyordum ve tek kuruş para almamıştım. Yunanistan’daki en güçlü takımlardan birine karşı oynuyorduk. Takımımızın bütçesi onların bütçesi ve kadrosuyla karşılaştırılmayacak seviyede. Mücadele ediyor, savaşıyor ve en iyi oyunumuzu oynuyorduk. Bir ara bu güçlü takım karşısında yalnızca 5 sayı farkla gerideydik. İşler de orada karıştı zaten. Takımın sahibi soyunma odasına geldi, canı sıkkındı. ‘Ne yapıyorsunuz siz? 8 veya daha fazla farkla geride olmalısınız! Para kaybediyorum burada!’ Mücadele etmek benim ruhumda var. Neye uğradığımı anlamadım. Ben böyle oynayamam. Ben kazanmak için oynarım. Takımın sahibi dedi ki ‘Maaşlarınızı böyle alacaksınız. Bu farkla kaybetmelisiniz yoksa maaşlarınızı alamazsınız.’ Hâlâ paramı almamıştım. Kontratımı feshedip takımdan ayrılmakla tehdit ettim ben de. Ben antrenmanlara çıkmayıp farklı bir ülkede başka bir takıma gitmekle onları tehdit edene kadar borçları olan üç aylık maaşımın bir ayını ödemediler. Hâlâ iki aylık alacağım var. Gerçekten. Böyle olaylar Avrupa’da her gün oluyor.”