Amerikalıların Yurtdışı Hikayeleri: Çılgın Koçlar ve Sakatlıklara Yaklaşım

18/Mar/18 20:13 Mayıs 16, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

18/Mar/18 20:13

Eurohoops.net

Amerikalı oyuncular için memleketlerini terk edip başka bir ülkenin kültürüne adapte olmak her zaman o kadar da kolay değil! Onlar anlattı, Eurohoops Çeviri sizlerle buluşturuyor: Amerikalı oyuncuların yurtdışı hikayelerinde ilk bölüm!

By Alex Kennedy / Çeviri: M. Bahadır Akgün

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 15 Mart 2018 tarihinde HoopsHype’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Denizaşırı ülkelerde basketbol, bazı NBA taraftarları için bir bakıma gizemli bir dünya. Zaman zaman önemli oyuncular yurtdışında kontrat imzalarsa o taraftarlar bu basketbolla ilgileniyor. Mesela bazen draftta yüksek sıralardan gitmesi beklenen oyuncular lige geliş öncesi geleneğin dışında bir yol tercih ediyor ya da eski NBA oyuncuları bir arayış, yüklü kontrat ya da bir NBA takımında oynayabileceklerini tekrar kanıtlamanın hevesi içinde farklı bir ülkede bir anlaşma yapabiliyorlar.

Bununla birlikte taraftarların denizaşırı basketbol hakkında bilmediği hâlâ birçok şey var. Bunu değiştirme çabasıyla HoopsHype, özgeçmişlerinde denizaşırı basketbol deneyimi bulunan 20 oyuncu ile konuştu ve onlardan en aykırı hikayelerini paylaşmalarını istedi. Birçoğu, kendilerinin uluslararası arenalarda basketbol oynamasına neden olan çok farklı durumlar yaşamış farklı kişilerle röportaj yaptık. Bazıları kariyerlerine denizaşırı ülkelerde başlayıp nihayetinde NBA’e geldiler bu isimlerin. Diğerleri ise NBA takımları onları aramayı bırakınca yurtdışında kontratlar imzalamışlar. Birkaçı ise yalnızca 2011’deki NBA lokavt döneminde denizaşırı ülkelerde bir sezon forma giydiler. Bazıları NBA’de hiç oynamadı ancak yalnızca yurtdışında oynayarak iyi paralar kazandılar. Bazılarının NBA rüyası devam ediyor ve yurtdışında oyunlarını geliştirerek NBA’de takım yönetimlerindeki kişilerin dikkatlerini çekmeye çalışıyorlar.

Bazı oyuncular hâlâ bahsettikleri takımda oynadıkları için, bazıları da perde arkasındaki bilgileri paylaşarak serbest kaldıklarında olası seçenekleri kaçırmamak için isimlerinin gizli kalmasını tercih ettiler.

ÇILGIN KOÇ HİKAYELERİ

Sekiz yıllık NBA tecrübesi bulunan Garrett Temple: “Lokavt döneminde İtalya’da oynadığım dönemin en kötü yanı takımımızın koçunun çılgın olmasıydı. Sırp koçlar, çılgın olmalarıyla biliniyorlar gibi bir durum var. Benim koçum İtalyandı ancak haklarında korku hikayeleri duyduğunuz Sırp koçlar gibi koçluk yapıyordu. Çok talepkar bir koçtu ve bana durmadan küfrediyordu. İngilizce biliyordu ancak daha fazlasını bilmesem bildiği İngilizce kelimelerin o küfürlerden ibaret olduğunu düşünürdüm. Denizaşırı bir ülkedeki bir koç, bir oyuncuya yüklenmek istiyorsa genelde “korkak” diyorlar. Amerikalı bir oyuncuysanız muhtemelen bir noktada size de korkak denir. Yumuşak olduğunuzu belirtmek için ya da top kaybettiğiniz veya şut kaçırdığınız alakasız bir yerde bile Avrupa’da bu kelimeyi kullanıyorlar. Benim koçum da bana her maç en az beş kez böyle derdi. Bazen iş öyle bir noktaya geliyordu ki onunla konuşuyorken kendi kendime ‘S*keyim seni be. Bunları söylemen doğru değil,’ diyordum. Sakin kalmanın bir yolunu bulmak zorundaydım. Ancak o çok hareketliydi ve kafayı yemişti. Bir keresinde önümüzdeki birkaç maç televizyonda yayınlanacaktı. Bazı takım arkadaşlarım beni uyardılar. Televizyonda çok daha manyaklaştığı için hazır olmam gerekiyormuş. Bir keresinde televizyonda yayınlanan bir maçta hakem, onun hoşuna gitmeyen bir faul çaldı. O da benchten fırlayıp sinir krizi geçirdi. Ama böyle 3 yaşındaki çocukların geçireceği türden bir sinir krizi. Yere yüz üstü yattı, ciğerlerini patlatırcasına bağırıyor, yeri yumrukluyor, tekmeliyordu. Bu böyle beş saniye falan sürdü. Bu zamana kadar bir koçtan gördüğüm en acayip şey buydu. Hâlâ inanamıyorum.”