By Ross Kelly / Çeviri: Yılmazcem Özardıç
Bu yazı ilk olarak 25 Haziran 2017 tarihinde The Sportster’da yayınlanmıştır.
Bir düşünün: liseden direkt NBA’e geçiş yapan oyuncuları hiç göremeyen bir jenerasyon var. 2005 Draftı şu ana kadar liseli gençlerin direkt olarak NBA’e giriş yapabildiği son yıl olma özelliğini taşıyor. Sonraki yılda CBA’de yapılan değişikliklerle bu yol kesilse de liseden NBA’e direkt geçiş yapan oyunculardan bazıları Kevin Garnett, Kobe Bryant ve LeBron James’ti.
Kolejde oynamanın ise bazı artıları ve bazı eksileri var. Oyuncular kolejde profesyonele benzer bir sistemde kendi yaş gruplarına karşı oynuyorlar. Ancak liseden sonra kolejde de herkes onları izleyince bazı eksileri çok net şekilde ortaya çıkabiliyor. Kolejde şov yapmalarına rağmen NBA’de bir türlü başarılı olamayan ve kolejde bir türlü etkileyemeyip NBA’de coşan oyuncular çok fazla.
Eurohoops Çeviri, bugün karşınıza kolejde göze çarpmayan ancak daha sonra NBA’de patlamaya yapan 10 oyuncuyu karşınıza getiriyor.
10. Dennis Johnson
3 kere NBA şampiyonu lisedeyken 1.77 boyundaydı ve kolejlerden hiç burs teklifi alamamıştı. Boyu uzayan Johnson, Los Angeles’ta sokak basketbolu oynarken LA Harbor Koleji’ndeki bir koç tarafından keşfedildi. Koçuyla problemler yaşadı ve üç kere takımdan atıldı. Johnson sonrasında basketbolla bilinmeyen Pepperdine Üniversitesi’ne gitti. Orada bir yıl oynayan Johnson, etkileyici istatistikler ortaya koysa da NBA takımları karakter sorunlarından dolayı ona karşı çekingendi.
1976’da SuperSonics tarafından draft edilen oyuncu kariyerine yedek olarak başladı. Sonrasında ilk beşe geçen oyun kurucu 3 yıl içinde Sonics’le şampiyon oldu ve 5 All-Star maçından ilkine çıktı. Phoenix’te 3 yıl geçirdikten sonra 83’te Celtics‘e giti ve şampiyon oldu. 2 yıl sonra bir kez daha yüzük aldı ve Larry Bird onun için ‘hayatında gördüğü en iyi takım arkadaşı’ sözlerini kullandı. 2007’de kalp krizi geçirip hayatını kaybeden DJ, 2010’da Şöhretler Müzesi’ne girdi.
9. Antonio Davis
Davis Texas-El Paso Üniversitesi’nde dört yıl geçirdi ve o süre boyunca Tim Hardaway’le takım arkadaşlığı yaptı. 9.2 sayı 6.1 ribaunt ortalamaları ile kolej kariyerini tamamlayan Davis, takımdaki son senesinde 1 numaralı skor opsiyonu olmasına rağmen sadece 10 sayı ortalama yakaladı. Bu nedenle 1990 Draftı’nda 2.turdan seçildi.
Davis NBA’e girmeden önce 3 yıl boyunca yurtdışında oynadı ve 1993’te Pacers formasıyla lige adım attı. 6 yıllık Indiana macerasında Dale Davis ve Rik Smits’le birlikte iyi bir uzun rotasyonu oluşturan üyelerden biriydi. Sonrasında Raptors‘a takas edildi ve 32 yaşında kariyerinde ilk ve son kez All-Star seçildi. Davis sonrasında Bulls, Knicks ve tekrar Raptors formaları giydi. Şimdilerde ESPN’de yorumculuk yapıyor.
8. Steven Adams
Yeni Zelandalı uzun 17 kardeşinden birisinin onu liseyi bıraktıktan sonra ayağa kaldırıp bir daha okula yollaması sonucu basketbolcu oldu desek yanlış olmaz. Yeni Zelanda’da iki liseye gittikten sonra Amerika’ya gelip Notre Dame lisesine bir dönemliğine kaydolan Adams, burada Pittsburgh tarafından keşfedildi. Çok büyük ancak bir o kadar da ham yeteneği gören Pittsburgh, Adams’a burs önerdi.
2.13’lük Adams Pittsburgh tek ve NBA’deki ilk sezonunda sadece gücünü kullandı. Kendrick Perkins’le forma yarışına giren Adams’ın gelişimi bu şekilde hızlandı ve ikinci sezonunda ilk beşe yerleşti. 2016’da 100 milyon dolar değerinde bir kontrata imza attı. Adams her sezon sayı ortalamalarını yukarıya çekiyor ve oyunun iki tarafında da Russell Westbrook için ideal uzun profilini taşıyor.
7.Randy Smith
Smith kolejde iyi bir sporcuydu ancak pek de iyi bir basketbolcu değildi. Buffalo State Kolejinde basketbol, futbol ve koşuculuk sporlarını yapıyordu. Yükseğe zıplamada eyalet rekorunu elinde bulunduran Smith’in basketbolcu olup olmayacağına dair gözlemciler kesin bir karara varamıyorlardı. Bunun sonucunda 9 raundun 7’sine kadar seçilmeyen Smith, sonunda 104.sıradan draft edilmişti. Bufflalo State mezunu olan Smith, buradan çıkıp NBA’de forma giyen tek oyuncu olma özelliğini taşıyor.
Smith Braves/Clippers formalarıyla NBA’de kısa bir üç numara olarak çok iyi bir performans sergiledi. A.C. Green onun rekorunu kırmadan önce 996 maç üst üste oynayarak tarihte en çok üst üste maç oynayan oyuncu ünvanını elinde taşıyordu. Smith iki kere All-Star oldu ve kenardan gelerek 27 sayı attığı 1978 All-Star maçında MVP seçildi. Smith aynı zamanda Braves forması giyerken bir futbol takımının seçmesine girdi ve sözleşme teklifi aldı. Ancak Braves işini sıkı tutup onun profesyonel futbol oynamasına izin vermeyen bir maddeyi kontratına eklemişti bile.
6. Kent Bazemore
Bazemore kolejde o kadar kötüydü ki bir yılı boş geçmesi istendi. UNC veya Kentucky gibi bir okulda değil, Old Dominion adlı küçük bir konferansta oynayan bir kolejde bunu yapması istenmişti. Savunmadaki iyi oyunu sayesinde bir şekilde ODU’da şans bulan Bazemore, iki kere de konferansında Yılın Savunmacısı seçildi. 5 yıllık kariyerinde 10.1 sayı ortalama yakalayan Bazemore 2012 Draftı’nda seçilemedi.
Yaz Ligi’nde etkileyici bir performans sergileyen Baze daha sonra Warriors‘la kontrat imzaladı ve 1.5 yıl boyunca D-League ile asıl takım arasında mekik dokudu. Yarım sezon Lakers‘la geçiren Bazemore sonra Hawks‘la iki yıllık bir anlaşma yaptı. Burada ilk beşe yerleşme imkanı yakalayan Bazemore, kontratının sona ermesiyle birlikte 70 milyon dolarlık bir kontrata imza attı. Solak oyuncu önceki 4 sezonunda toplamda 5.2 milyon dolar kazanmıştı.
5. Darrell Armstrong
Armstrong Fayetville State Üniversitesi’nde ilk Amerikan futbolu, sonra basketbol oyuncusuydu. Okuldaki ilk iki yılında Amerikan futbolu oynayan Armstrong basketbol takımında bile değilmiş. Sonra futboldan vazgeçip üç sene boyunca basketbol takımında oynayan Armstrong’un performansı NBA gözlemcilerinin gözüne giremedi. Durum böyle olunca 1991’de seçilmeyen Armstrong, 4 yıl boyunca küçük liglerde oynayıp bir lisede asistanlık yaptı.
Sonunda 95’te 26 yaşındayken NBA’e giren Armstrong, Shaq ve Penny döneminden McGrady dönemine geçen Orlando’da 9 yıl forma giydi. En büyük başarısı ise 1999’da hem Yılın Altıncı Adamı hem de En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncusu seçildiğinde geldi. Bu hala daha tarihteki tek olma özelliği taşıyor. DA 39 yaşına kadar NBA’de forma giydi ve emekliliğinden sonra Mavericks‘te yardımcı koçluk görevine getirildi. Hala daha orada çalışıyor.
4.Jeremy Lin
Kuzey Kaliforniya’da büyüyen Lin, Palo Alto Lisesi’nde okudu. Son yılında NorCal konferansında Yılın Oyuncusu seçilse de büyük okullar onunla ilgilenmedi. Stanford’a kendi videosunu dahi yollayan Lin, UCLA ve Cal’den de olduğu gibi buradan da red yedi. Lin de bunun üstüne Harvard’a gitti. Ivy League’e çok etkileyici performanslar sergilese de 1995’ten beri Ivy’den Draft edilen bir oyuncu yoktu. Bu gelenek Lin’de de bozulmayınca Warriors‘la NBA kariyerine başladı.
Lin, Steph Curry’nin arkasında Warriors‘ta pek şans bulamıyordu. Lin 2011’in sonlarında Knicks‘le sözleşme imzaladı. İki haftalık inanılmaz bir dönemle Linsanity fırtınası doğdu ve Lin, NBA’de herkesin konuştuğu isim haline geldi. Sonraki yazda Houston’la 3 yıl 25 milyon dolarlık bir kontrat imzaladı. Knicks formasıyla gösterdiği inanılmaz oyunu sürdüremese de Lin bir ilk beş guardı olabileceğini herkese kanıtladı. 2016’da da Nets‘e 3 yıl için 36 milyon dolar karşılığında imza attı.
3. Jeff Hornacek
Bir Lise koçunun oğlu olan Hornacek Iowa State’te bir yılını basketbolsuz geçirdiği 5 yıl geçirdi. Okulu bitirdiğinde ise Big 8 Konferansı’nın tarihindeki en çok sayı atan ve asist yapan oyuncuydu. 1 ve 2 numara karışımı olarak görünen Hornacek, Suns tarafından 2.turda seçildi. Phoenix’te Kevin Johnson ve Dan Majerle ile birlikte All-Star oldu. 6 yıllık Suns kariyerinin ardından Barkley takasında Philadelphia’ya gönderildi. Hornacek 2 yıllık Sixers macerasından sonra Jazz‘e gitti ve 97-98 yıllarında üst üste iki kez Finaller’e çıktı.
2000’de basketbolu bırakan Hornacek, 2007’de Jazz teknik ekibine katıldı. 2013’te Suns’ın başına geçen Hornacek, 2016’dan bu yana Knicks koçluğunu sürdürüyor.