By Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net
Avrupa’da ligler başladı, pişti, rengini verdi ve artık oyuncuları değerlendirmek için uygun günlere geldik. Sizin için hiçbir zahmetten kaçınmayan Eurohoops, size bir üst seviyeye çıkması muhtemelen olan evlat önerileri sunuyor.
Yazı serimizin ilk gününde doğru yapılanmayla büyüyen Alman Ligi ve bu ligin yatırım yapmaya ve izlemeye değer oyuncuları var. Bu oyuncuların birçoğunu seneye yüksek takımlarda da izleyebilirsiniz!
Tai Webster – Fraport Skyliners:
Yeni Zelandalı skorerle ilk tanışmamız bundan yaklaşık 4 sene önce 2014 Dünya Kupası’nda oldu. O zamanlar 18 yaşında bir kolej öğrencisi olan Tai Webster, Bilbao’da izleyenleri etkileyen Yeni Zelanda ekibinin dikkat çeken parçalarından biriydi.
Isaac Fotu ve Corey Webster o isimlerden ilk akla gelenler. Ancak Tai Webster’da daha farklı özellikler var ve kariyeri bu iki takım arkadaşının ötesine geçebilir. Bunun için de ilk adımlarını doğru attı ve İtalya Ligi düşmeye başladıktan sonra Avrupa’nın en iyi yetiştirici ligi Almanya Ligi’ne gitti.
Tai Webster’ın özelliklerine geçmemiz lazım artık. Öncelikle doğal bir skorer olduğunun altını çizmek gerekiyor. Top hakimiyeti yüksek ve çok çabuk. Onun için birden sağınızdan uçarak geçip potaya süzülebiliyor.
Delici meziyetlerinin yanında dış şut yüzdesinin de çok iyi olduğunu söylemek gerekiyor. Maç başına 3.4 denemede 1.5 isabet. Yüzde %45. Bu da 22 yaşındaki genç Webster’ın skor ortalamalarına doğrudan yansıyor.
Webster’ın oyununun eksik yanları ise 2 numara için çelimsiz, 1 numara için kötü yaratıcı olması. Bu sezon 4.6 asist ortalamasıyla oynuyor ancak yaptığı 3.3 top kaybı düşündürücü. Ancak henüz 22 yaşında olduğunu unutmamak lazım. Yatırım yapmaya oldukça uygun bir oyuncu.
Gabe York – medi Bayreuth:
Gabe York, ismini Bayreuth’un FIBA Şampiyonlar Ligi yürüyüşünde herkese duyurdu. Ancak kendisinde gösterdiğinden daha fazla meziyet olduğu da kesin. Onun için bu yaz Gabe York’a yatırım yapanlar kazançlı çıkacaklar.
Peki Gabe York’u bu kadar değerli yapan şey nedir? Öncelikle bir hücum virtiözü olması. Skorunu kendi yaratabiliyor. Bunu da topu eline çok yapıştırmadan ve yüksek yüzdeyle yapıyor. Bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde %46 saha içi isabeti ve yine %46 üçlük isabetiyle oynadı.
Özellikle üçlük isabet oranı kendi skorunu yaratan bir oyuncu için oldukça yüksek. Bunun yanında bir hücum karadeliği olduğunu söylemek de zor. İnanılmaz bir rakam olmasa da maç başına ortalama 3 asist yapıyor. Yaptığı top kaybı sayısı da bunun yarısından daha az, 1.4.
Daha 24 yaşında olması da onun önemli artılarından biri. Eğer stabil yapıya sahip bir finansınız varsa ve Gabe York’u ikna edebiliyorsanız ALBA Berlin’in Marius Grigonis’e yaptığı gibi uzun süreli kontrat vererek onu takımınızın temel direği yapabilirsiniz.
Peki York’un göze çarpan en büyük eksileri nelerdir? Top kaybı sayısını kontrol edebilmesine karşın iyi bir dağıtıcı olmaması. Bunun yanında pozisyonuna göre dağılmaya meyyal bir fiziğe sahip olması ve bunun getirdiği bazı handikaplar.
Johannes Thiemann – MHP Riesen Ludwigsburg
Size Alman basketbolunun yeni yıldız uzununu takdim etmekten bir onur duyuyorum: Johannes Thiemann. Avrupa’da çok iyi işler yapan Pleiss ve Voigtmann, kariyerlerini NBA’e taşıyan Theis ve Kleber’in ardından tam zamanlı yararlı oyuncu.
Johannes Thiemann’ın oyununa baktığınız zaman gördüğünüz ilk şey oyun motoru. Bu yönüyle elit Alman uzunlardan Theis’a diğerlerinden daha çok benziyor. Sahada o an ne oluyor, tamamıyla hakim. Sürekli oyunun içinde ve sürekli oyunu oynamak istiyor.
Bu oyunun içinde olma isteği Thiemann’ın en çok ribaund ortalamalarına yansıyor. 203 boyuna rağmen müthiş bir ribauntçı olan Thiemann, 18 dakika ortalamayla oynarken maç başına 4.9 ribaund alıyor.
Thiemann’ın artı yazılmaya değer bir diğer yönü de bu sezon atmaya başladığı dış atışlar. Maç başına sadece 1’e yakın denese de %40’a yakın isabet bulması burada üstüne gidilebilecek bazı şeyler olduğuna dair bir kanıt olmalı.
Thiemann’ın eksi tarafına yazılacak çok fazla şey yok. 203 boyu onun iyi bir sırtı dönük oyununa sahip olmasını engelliyor ve bazı eşleşmelerde de handikap yaşamasına sebep oluyor olabilir ancak Avrupa basketbolunda pivotların boy ortalamasının da 220 olmadığı bir gerçek.
Assem Marei – medi Bayreuth
En son ne zaman bu kadar net bir pick&roll uzunu izlemişsinizdir? Belki Luksa Andric, Oktay Mahmuti’nin elindeyken… Assem Marei, önce doğru zamanla perde yapmak ve sonra da müthiş açıyla devrilmek için doğmuş bir basketbolcu.
Marei’nin oyun karakterini ilk paragrafta özetleyerek iyi mi ettik kötü mü ettik bilmiyorum ancak Marei’nin en göze çarpan özelliği pick&roll’u çok iyi oynaması ve oyununu bunun üzerine inşa etmesi. Bunu da istatistiklerle desteklenebilecek ölçüde iyi yapıyor.
Bu istatistiklerden en göze çarpanı Bundesliga’da %62.2 saha içi isabet oranıyla 12.5 sayı üretiyor olması. Maç başına 12.5 sayı ve sadece 20 dakika süre alan ve şutu olmayan bir pivottan. Kendi başına hücuma nefis bir derinlik.
Mısırlı oyuncu bir hücum silahı olsa da ribaund konusunda ezilen bir isim değil. Maç başına 20 dakikada çektiği 6.75 ribaund bu hususta ne kadar güçlü bir fundamental’e sahip olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte Marei, kısa devrilmelerde zayıf köşeyi besleyebilen bir uzun. Maç başına 1.45 asist yapıyor.
Marei’nin handikaplarını sayacak olursak; kimse elit bir çember savunucusu olduğunu söyleyemez. Pick&roll savunmasını bilir ancak ne atletizmiyle ne de fiziğiyle rakip kısayı korkutacak bir oyuncu değil. Ancak çabukluk ve göstereceği gelişimle bu sıkıntıyı en aza indirebilir.
Julian Gamble – Bonn
Julian Gamble, bu Almanya Ligi gezintimizdeki en “Almanya Ligi” topçusu. Boyu, kalıbı, meziyetleri ve oyun stili size aynı tempoyla bağıran Alman seyircileri anımsatıyor adeta.
Peki nedir bu Almanya Ligi meziyetleri? Öncellikle güçlü bir post-up oyunu. Geçtiğimiz sezon Almanya Ligi’nde alt seviye takımlarda fark yaratan iki pivot vardı. Biri Brian Qvale, diğeri de Jack Cooley. Şimdi biri Lokomotiv Kuban’da, diğeri de NBA’de.
Gamble’da bu özellik fazlasıyla var. Tüm turnuvalarda maç başına 9 top kullanıp %60 isabet oranıyla oynuyor. Ortalaması 13 sayı ve bunların çoğunu da post-up oyunuyla buluyor. Bu istatistiklere 208 boy ve 120 kiloluk cüsseyi de eklediğiniz zaman ortaya üç aşağı beş yukarı bir oyun stili çıkıyor.
Gamble’ın post-up hücumunun yanında iyi yaptığı bir diğer şey de pota koruyuculuk. Sahadaki duruşuyla, savunmada o kadar agresif olmasını beklemiyorsunuz ama Gamble bu sezon maç başına 1.7 blok yapıyor Almanya Ligi’nde. Bu alanda da ligin lideri.
Gamble’ın bu seviyede kalmasına sebep olan şeylerden ilki kalıbına rağmen ortalama bir ribauntçı olması. 26.7 dakika ortalamayla oynarken ribaunt ortalaması maç başına sadece 6.1. Maç başına 1.9 hücum ribaund’u çektiğini düşündüğümüz zaman işin diğer kısmında durum daha dramatize hale geliyor. Ancak yine de Gamble, stili ve meziyetleriyle izlemesi eğlenceli bir oyuncu.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!