By Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Mercek, bir haftadır karşınıza çıktığı serisine bu yazıyla son veriyor. Belli başlı liglerin dışında kalan isimleri bu yazıda bir araya getirirken dosyamızı da kapatıyoruz.
Dosyamızı kapatırken başka bir dosyayı da açmayı ihmal etmiyoruz… Meşhur, “Kızıl Dosya”yı!
McKenzie Moore – Lavrio
Avrupa’da triple-double’a en yakın oyuncu kim? Nick Calathes… Belki Luka Doncic. Ancak McKenzie Moore, üst seviyeye çıkabilirse bu oyuncudan da koltuğunu alabilir.
Lavrio’nun müthiş ve neredeyse Olympiacos’u tehdit eden sezon başlangıcında McKenzie Moore, fırtına gibi esmişti. Nisan ayına girilirken hala Yunanistan Ligi’nde maç kaybetmeyen Panathinaikos’u yenmeye en çok yaklaşan takım da Moore’un inanılmaz performansıyla Lavrio olmuştu.
Moore’un göze en çarpan özelliği 198 boyunda bir oyun kurucu olması. Kyle Hines’ın boyuyla aynı. Buna rağmen ince sayılmaz. Bu bile Moore’un baskılardan kolay çıkması için yeter sebep durumda. Ancak buna rağmen EuroLeague seviyesinde bir ball-handler mı emin değilim.
Moore’un 198 boyuyla kısa ribaundlarına girdiğini tahmin etmek için alim olmaya gerek yok. Asıl olan o ribaundları nasıl kullandığı… Moore, o ribauntlarla ortaya giriyor ve aklında da her zaman pota oluyor.
Moore tüm bu artıların yanında fiziğiyle eşleşilmesi zor bir isolation skoreri. Forvette topu aldığı zaman şut – penetre – asist üçlü tehdidini yaratan Moore, potaya yakın aldığı zaman da pozisyonu bitirebilecek yeteneğe sahip.
Ancak buna rağmen Moore’un en üst seviyede bir numara olarak görev alıp almayacağı şüpheli. O seviyeye ilk çıktığında koçları muhtemelen onu combo-guard olarak kullanacaktır. Burada da asıl belirleyici %35 olan şut yüzdesini nereye çekeceği olacak.
Alışıldığın dışında bir oyuncu modeli, alışıldığın dışında bir yetenek… Riski ancak kesinlikle yatırıma değer.
Glen Rice – Hapoel Holon
İsrail Ligi skorerler ligidir. Khalif Wyatt gibi kendi içinde var olup dışarıda bir oyun tanımlayamayan oyuncular da vardır ancak son senelerde İsrail çıkışlı skorerlerin iyi yerlere geldiğini gördük. Bunların son örneği Clyburn ve James Bell…
İkisi de Avrupa tarihinin en becerikli geliştirici koçlarından biri olan David Blatt’in elinde yoğruldu ancak bir kumaşları olduğu da açıktı. Kumaşından kesinlikle emin olduğumuz başka bir isim de Glen Rice Jr.
İsrail Kupası’nda harikalar yaratarak bir hafta sonunda Avrupa basketbol gündeminin ortasına oturan Glen Rice, Maccabi’ye karşı oynadığı inanılmaz finalle kupayı takımına kazandırmıştı. O çılgın performansı ortaya koyarken de saf yeteneğini göstermişti.
O saf yetenek, durdurulmaz zor çabukluk ve skorerlik meziyetlerine dayanıyor. Ancak bundan fazlası da var. Oyununun en güçlü yönü forvetten potaya yaptığı gidişler. Bunu yaparken büyük ilk adımını kullanıyor. Ancak rakibini geçemediği zaman çok gelişmiş floater şutunu kullanmaktan da çekinmiyor.
Glen Rice’ı genel geçer bir kanat skorerinden ayıran en büyük özelliği çok iyi bir pasör olması. Rakip savunmayı deldikten sonra pota altında boş arkadaşını bulmaya dair bir içgüdüsü var. Bununla birlikte bazı çok zor pasları da kimse beklemezken çıkartabiliyor.
Glen Rice hakkındaki en büyük soru işareti ise dış şutu. Bu sezon %31’le atıyor ancak kariyerinde %32’nin üzerine çıktığı bir sezon da yok. Bu da onun oyununu daraltıyor ve onu iyi bir geçiş silahı haline getiriyor.
Yarı sahaya hızlı geçmek için takım kuracak koçlar kadrosunda Glen Rice’a yer verebilir. Daha fazlası için daha fazla veriye ihtiyacımız var.
Codi Miller-McIntyre – Parma
Yazının başında bir triple-double tehdidinden bahsetmiştik. Şimdi bir triple-double canavarından bahsetmek gerekiyor. Codi Miller-McIntyre, henüz 23 yaşında olmasına rağmen VTB’de adından söz ettiriyor.
Bunu yaparken istatistikleri 16.4 sayı – 5 ribaund ve 8.2 asist. Potaya güçlü gidebiliyor buna rağmen üçlük çizgisinin 2 adım gerisinden de üçlüğünü gönderebiliyor. Çok yönlü, çok yetenekli ve çok heyecan verici bir oyuncu bir adım yukarı atmak için gün sayıyor.
Miller-McIntyre’ın en göze batan özelliği çabuk adımları ve müthiş ball-handling’i. Bu onu doğal bir delici yapıyor ve rakip potaya giderken bitirme konusunda da güçlü üst vücuduna güveniyor. Yüzde konusunda da potaya gidişlerde yarıya yarıdan biraz fazla.
Buna rağmen McIntyre iyi bir bileğe ve şut atacak öz güvene de sahip. Maç başına 1.5 isabet buluyor ancak keşke bunu %33’ün üzerinde bir oranda yapsaydı. Ancak yine de psikolojik sınır olan %33’ü yakalamış durumda ve daha üst seviye bir takımda daha boş şutlar atacağını ve düzgün bileğini de hesaba katmak gerekiyor.
Miller-McIntyre hücuma geçtikten sonra değil, hücuma geçerken de müthiş bir silah. Ribaund’a girmeyi sevdiği için outlet pasa ihtiyaç duymadan yarı sahayı koşuyor ve hemen arkadaşlarına servise başlıyor. Sonuçta 8.2 asist kolay yapılmıyor.
Miller-McIntyre, maç başına 3.2 top kaybı yapıyor. Ancak ribaundlar, şutlar ve asistlerle neredeyse takımın toplarının yarısına sadece kendi başına karar veren bir 23 yaşındaki guard için bu dert edilecek bir sayı değil. Sonuçta asist/top kaybı oranı 2’den oldukça yukarıda.
Miller-McIntyre sahip olduğu oyun motoru ve yetenekleriyle Avrupa’da başka bir standart vaat ediyor. Ulaşabilir mi, bilinmez ama denemeyen gerçekten büyük hata eder.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!