Final Four Savaşları: İstanbul’da Tarihe Geçen Unutulmaz Hikaye

10/May/18 23:08 Nisan 29, 2022

Utkan Sahin

10/May/18 23:08

Eurohoops.net

Belgrad’da yapılacak olan Final Four öncesi sizleri eski Final Four’lara götürüyoruz. Serimizin bugünkü bölümünde 2012 yılına gidiyoruz. Avrupa basketbolunun şoktan ağzının açık kaldığı o sezona!

By Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Bazen kaybettiğiniz zaman, tek çareyi daha fazla saldırmak da ararsınız. Hataların sebeplerini aramak yerine daha fazla saldırırsınız.

2011 yazında da aynısını CSKA yaptı. Geride kalan sezonda tarihin en kötü kulüp performansını sergiledikten sonra EuroLeague tarihin en korkutucu kadrolarından birini kurdu.

Önce Olympiakos’un elinden Avrupa’nın en heyecan verici yeteneği olan, Milos Teodosic’i aldılar. Daha bir yıl önce tek başına 23 yaşında Sırbistan’ı Dünya Şampiyonası’nda yarı finale taşıyan Teodosic’i… Daha sonrasında o yaz Teodosic’in bir numaralı partneri olan Nenad Krstic, uzun NBA kariyeri sonrası CSKA formasıyla geri döndü.

Yetmedi mi? Üstüne Rusya’nın en büyük yıldızı Andrei Kirilenko, lokavt sayesinde geldi ve tüm sezon kaldı. Jamont Gordon, Darjus Lavrinovic gibi rol adamları da eklendi.  Hali hazırda zaten kadroda bulunanRamunas Siskauskas, Andrey Vorontsevich, Sasha Kaun, Victor Khryapa, Alexey Shved, Anton Ponkrashov, Nikita Kurbanov gibi isimleri saymıyorum bile. Şöyle söyleyeyim, sıradan bir EuroLeague takımın yıldız olabilecek olan Sammy Mejia, o kadronun 12. adamıydı.

Bazen de kaybedince geri adım atarsınız, hatanızı görmek için.

2011 yazında ise Olympiakos, istemeden aynısını yaptı. Yunanistan’da çıkan maddi krizden etkilenen Angelopoulos kardeşler, çılgın para harcamalarından vazgeçti. Çılgın derken abartmıyorum çünkü sadece iki yıl önce kariyerinin en iyi döneminde NBA’den oyuncu getirtebilecek kadar yüksek kontratlar verdiler. Fakat olmadı, hiçbir zaman ne yerel ligde Panathinaikos ile yarışabildiler ne de EuroLeague kupasını kaldırabildiler.

Bir sene önce kurdukları büyük üçlü ise bir yaz içerisinde dağıldı. Teodosic, CSKA’ya giderken Papaloukas ise Maccabi yolcusu oldu. Onlar ise ellerinde kalan tek yıldızla yeni bir sistem inşa etmeye başladılar.

Her şeyin Vassilis Spanoulis’in etrafında döndüğü bir sistem. Buna en büyük yardımı kulübün alt yapısından çıkmış olan oyuncuların vereceği bir sistem. Bunun için Malaga’da bekleneni veremeyen Georgios Printezis’i de getirdiler. Bu sistemin etrafına ise Pero Antic, Acie Law, Kyle Hines gibi isimlerle doldurdular. İleriki yıllarda bu isimler değişti ama bu sistem hep kaldı.

Sezon ise biraz garip başladı. NBA’deki lokavt sebebiyle pek çok yıldız Avrupa’daydı ve belki de tarihin en garip normal sezonlarından biri yaşandı. Fakat lokavt bitip yıldızlar gidince dengeler değişmeye başladı.

Normal sezonda maç başına 14 sayı fark atarak kazanan CSKA, elindeki yıldızları koruduğu için bu değişimden pek yaralanmadı ve Top-16’da sadece Galatasaray‘a kaybetti. Playoff’ta ise dişli Bilbao karşısında sadece 1 maç kaybederek kendilerini İstanbul’a attı.

Olympiakos için ise o kadar kolay bir sezon olmadı. Tarihin en çekişmeli normal sezon grubundan son maçlar sonrasında zor da olsa 2. çıkmayı başardılar ama 2. olurken bile 4 yenilgileri vardı. Top-16’da ise çok zorlandılar. Gruba iki yenilgiyle başladılar fakat daha sonrasında Efes‘i iki maçta da yenince son maçta Galatasaray‘a devam ya da tamam maçına çıktılar. Pire’de zor da olsa kazanarak devam etme şansı buldular.

Playoff’ta ise bir yıl önce onları şok eden Siena vardı. Üstelik bu sefer ev sahibi avantajı da İtalyanların yanındaydı. Fakat onlar bundan da ayağa kalktı ve ilk maçı İtalya’da kazanarak geçen seneden çok farklı bir takım olduklarını gösterdiler.

Bir sene önce Panathinaikos karşısında şok olan Barcelona ise yaz döneminde geçtiğimiz yılın en iyi oyuncularından Chuck Eidson’u transfer etti. Eidson beklentilerin çok altında kaldı ama Barcelona, Top-16 sonunda sadece 1 yenilgi alarak playoff’a kadar geldi. Playoff’ta da Unics Kazan karşısında ezici bir seri oynayarak İstanbul’a kaldı.

Son şampiyon Panathinaikos ise Saras’ı geri getirdi. Fakat onlar için de kolay bir sezon olmadı. Normal sezonda 3 yenilgi aldıktan sonra Top-16’da kolay bir gruptan lider çıktılar. Fakat playoff’ta karşılarında geçen sene finalde yendikleri Maccabi vardı.

Blatt ve Obradovic bize tarihin en iyi playoff serilerinden birini izletti. Birçokları adına iki koçun çarpışması adına bu kadar etkileyici bir seri bir daha hiç izlenmedi. Seri her iki tarafa da gidip geldikten sonra mutlu ayrılan bir kez daha Obradovic oldu ve İstanbul’a gelen son takım da onlar oldu.

İstanbul’da ilk maç CSKA Moskova ve Panathinaikos arasındaydı.

Obradovic‘in yine bir planı vardı. Playoff’a kadar pek ortalarda gözükmeyen Saras, bir anda kendine ilk beşte buldu ve Panathinaikos, sürekli Krstic’in ikili oyun zaafına saldırmaya başladı. Sonuç olarak da ilk 10 dakikada 15-29 öne geçtiler. İkinci çeyrekte Saras, kenarda fazla kalınca ve bunun yanında hakemler sertliğe normalden çok daha farklı bir seviyede izin verince devre sonunda skor 32-34’e geldi.

Üçüncü çeyrekte toparlanan Panathinaikos, kontrolü yine korudu ve son çeyreğe 51-55 önde girdi. Son çeyrekte artık çalınan düdükler iyice rezalete dönmeye başlamıştı. Buna rağmen Saras’ın arka arkaya 5 sayısıyla Panathinaikos, son 2 dakikaya 60-64 önde girdi. Fakat son bölümde “o” düdükler devam edince CSKA, 6-0’lık seri yakaladı ve finale kaldı.

Diğer yarı finalde ise Olympiakos ile Barcelona karşı karşıyaydı ve favori olan taraf kesinlikle Katanlanlardı.

Fakat maç öyle başlamadı. Dış alanda inanılmaz baskı yapan Olympiakos, Spanoulis’in 8 sayısıyla çeyreği 17-11 önde kapattı. İkinci çeyrekte Navarro devreye girince maç ortaya geldi ama yine Olympiakos, devreyi 33-29 önde kapattı.

Üçüncü çeyrekte Barcelona, sürekli Olympiakos’un ensesindeydi ama Yunanlılar, Printezis’in sayılarıyla kaçmayı başararak son çeyreğe de 50-47 önde girdi. Son çeyrekte de aynısı oldu.  Ne zaman Olympiakos farkı açsa Barcelona, Navarro’yla geri döndü ama son bölümde Joey Dorsey’den gelen sürpriz katkıyla Olympiakos, finale kalmayı başardı.

Finalde mutlak favori CSKA’ydı.

Maç inanılmaz sert ve sinir savaşı şeklinde başlayınca ilk çeyrekte sadece 17 sayı çıktı ve onda da CSKA’nın 10-7’lik üstünlüğü vardı. Fakat ikinci çeyrekte Teodosic’in üç tane üçlüğü gelince maç bir anda değişti ve CSKA, soyunma odasına 34-20 önde gitti.

Üçüncü çeyrekte CSKA, zaman zaman farkı 17-16 sayı civarına getirdi ama Olympiakos, ya sürpriz bir üçlük ya da ekstra bir eforla maça tutundu ve Mantzaris’ten çeyreğin sonunda gelen üçlükle skoru 53-40’a getirdiler.

Yine de paniğe gerek yoktu. CSKA gibi yıldızlarla dolu bir kadronun 13 sayı öndeyken maçı vermesini kimse bekleyemezdi.

Fakat, Olympiakos’un çeyreğin hemen başındaki 8-0’lık başlangıcı bir anda maçı 5 sayıya getirdi. Olympiakos o kadar sert savunma yapıyordu ki, CSKA dışarıdan şut atmaktan başka çare bulamıyordu. Bir noktadan sonra sert baskı yüzünden oyuncular toptan bile kaçmaya başladı.

Yine de her şey o kadar mükemmel gitmedi. Sonuçta bu bir efsane değildi ve gerçekler her zaman daha zorlu gerçekleşmiştir. Olympiakos ne kadar mücadele ederse etsin CSKA, faul çizgisine gelerek son 20 saniyeye 3 sayı önde girmeyi başardı. Papanikolaou, çizgiye gelerek bitime 10 saniye kala farkı bire indirdi. Olympiakos’un bir mucizeye ihtiyacı vardı. Ve o mucize geldi.

Kariyeri boyunca çok iyi bir serbest atışcı olarak bilinen ve o sezon sadece 7 faul kaçıran Siskauskas, bitime 9 saniye kala çizgiye gelmişti. O an en normal Olympiakos taraftarı bile sadece 1 tane kaçırması için ömründen bir süre vermeye razıydı fakat bundan daha garibi oldu. Siskauskas, ikisini birden kaçırdı.

Daha sonrasını ise biliyorsunuz. 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0!

Printezis’in unutulmaz son saniye basketi ve tanrıların, titanları yıkışı!

Gerçekten unutulmaz bir son! 97’de tarihinin ilk EuroLeague şampiyonluğunu Ivkovic ile kazanan Olympiakos, 15 yıl sonra bir bahar akşamı İstanbul’da yine aynı isimle EuroLeague kupasını kazandı.

Ve hem Avrupa basketboluna hem de hayatın kendisine bir şeyi gösterdiler; efsanelerin gerçek olabileceğini, titanların yıkılabileceğini!

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!