by Chris Herring / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 18 Mayıs 2018 tarihinde FiveThirtyEight’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Beş yıl önce bugün Pacers‘ın bir kahramana ihtiyacı vardı.
Doğu Konferansı yarı final serisi altıncı maçında Knicks ile oynuyorlardı. Indiana’nın Madison Square Garden’da altın değerinde bir yedinci maç oynamamak için bu maçı kazanması gerekiyordu ve New York, bitime 5 dakika kala 92-90 öndeydi. Maçı 39 sayıyla tamamlayacak olan, alev alev yanan Carmelo Anthony, postta topu aldı, solundan dönüp Paul George’u geçtikten sonra muazzam bir smaçla bitirecekti hücumu. Öyle olmadı.
Anthony smacı tamamlamadan hemen önce 26 yaşındaki savunma üstadı Roy Hibbert, Indiana’nın 2.18’lik devi Anthony’yi geri çevirdi, gergin kalabalığı ateşledi ve sahanın öbür tarafında Lance Stephenson’ın bulduğu sayıların önünü açtı. O sayılarla Indiana 9-0’lık bir seri yakaladı ve hem maçı kazandı hem de seriyi. O blok bir anda Hibbert’ın kariyerini tanımlayan şey oldu. O kadar gurur duyuyordu ki o blokla, posterini bir değil iki ayrı yere astı duvarında.
Ancak aradan geçen beş yılın ardından, basketboldaki en iyi pota koruyuculardan biri olan Hibbert, ligin dışında kaldı.
Bu nasıl olur? Nasıl eski bir All-Star ve yılın en iyi ikinci savunmacısı olan, muhtemelen fiziksel olarak sağlıklı olan ve bu seviyede hep talep gören elit yeteneklere sahip bir oyuncu kendisini NBA’in bu kadar çabuk dışında bulabilir?
Lig yeni numaralar öğrendi. Hibbert öğrenemedi.
“Benim için şaşırtıcı. Bu konuda Roy ile konuştum ama hala ligde oynuyor olabilirdi şu an,” diyor Hibbert’ın Indiana’dan koçu Frank Vogel. “Ama lig yeni bir büyük resme ve onun Indiana’da bizim için yaptıklarına adapte oldu. Ligdeki oyun tarzında ciddi bir evrim yaşandı ve o da bu evrimin kurbanı oldu.”
Hibbert’ın düşüşünü tam olarak anlamak için en başta onu özel yapan şeyin ne olduğuna kafa yormalısınız. Bu yazı için röportaj yapmayı reddeden Hibbert sayı atabiliyordu. 2013 konferans finalinde Miami karşısında 22 sayı ortalama yakalamıştı mesela. Ama Hibbert’ı asıl değerli kılan şey pota civarındaki savunmasıydı. Oralarda blok yapmak isteyen bir oyuncunun yalnızca dik olarak sıçramasını ve kolları açık yükselmesini gerektiren NBA kuralları dahilinde bir ustaydı. Hibbert bu konuda o kadar iyiydi ki Hibbert ve onun yaptıkları nedeniyle çalınmayan faullerden ötürü siniri bozulan LeBron James, bir keresinde NBA’in kuralını “Hibbert’ın kuralı” olarak tanımlamış ve hakemlerin Hibbert’a bu avantajını diğer oyunculardan daha fazla kullanma imkanı verdiğini söylemişti.
Dik sıçrayabiliyor ve nadiren faul alıyor olması, Indiana’nın savunmada fazlasıyla agresif bir tarzda oynayabilmesini sağladı. Böylece Pacers dışarıda üçlükleri önlemeye çalışırken potaya giden rakip oyuncular konusunda endişelenmiyordu. Çünkü böyle bir şey olsa Hibbert arka tarafta dağınıklığı toplamak için bekliyor olacaktı.
Hibbert merkezli bu sistemde Pacers, 2012-13 ve 2013-14 sezonlarında NBA’in savunma verimliliği konusunda en iyi takımı oldu. Rakiplerini 100 pozisyon başına yaklaşık 97 sayıda tutarken iki sezon üst üste konferans finaline kaldılar. Hibbert da her iki sezonu da blok ve savunma galibiyet payları sıralamalarında ilk beş sırada tamamladı. Yakın mesafeden atılan şutlarda rakiplerinin sayı yüzdesini yaklaşık %16 civarında düşürüyordu. Bu oran, 2013-14 sezonunda NBA’in zirvesinde yer alacaktı.
Ancak Hibbert potayı iyi korumaya devam ededursun, NBA’de yaşanan değişimle bu yetenek giderek daha az değerli bir hâl aldı. Pacers‘ın 2014 playofflarında sekizinci sırayı alan Atlanta ile oynadığı seriyi düşünün mesela. Hawks, şaşırtıcı bir şekilde normal sezonu zirvede tamamlayan Pacers karşısında yedinci maça kadar direnmişti.
Ertesi sezon 60 maç kazanacak olan Atlanta, dışarıdan şut atabilen beş oyuncu ile oynayarak Pacers’ın savunma sisteminin zaaflarını (ve dolayısıyla Hibbert’ın eksikliklerini) iyi kullanmıştı. Sanki bir elektrikli telin çizdiği sınırların ardında kalmış bir köpek gibi Hibbert, hem pota civarındaki şutları engelleyebilmek için hem de açık alanda savunma yapabilecek hareketliliğe sahip olmadığından mümkün olduğunca en fazla serbest atış çizgisine kadar açılabilmişti. Hawks sırf bu sebeple çalıyordu neredeyse seriyi.
Hibbert’ın oynadığı dönemde takımın başkanı olan Larry Bird’ün yavaş ayaklı pivotun 2015-16 sezonuna girilirken daha yüksek bir tempoda oynayabilip oynayamayacağından emin olmadığını söyleyerek açık bir baskı uygulamasının sebeplerinden biri de Hibbert’ın atletizm eksikliğiydi.
2013-14 ve 2015-16 sezonları arasında Hibbert, savunmada geçirdiği dakikaların %71’ine yakınını serbest atış çizgisinin arkasında geçirdi. Bu dönemde bu oran, ligdeki en yüksek üçüncü oran olarak dikkat çekiyordu. Bu listede onun üzerindeki iki oyuncunun da Tristan Thompson ve Timofey Mozgov olması ve bu isimlerin aynı dönemde değer kaybetmeleri de tesadüf değil. (Ayrıca listedeki diğer oyuncuların tamamının daha iyi hücum oyuncuları olmaları da şaşırtıcı değil.)
Savunmada En Çok Geriye Yaslanan NBA Uzunları
2013-16 yılları arasında serbest atış çizgisinin arkasında savunma yapan oyuncular
OYUNCU | SÜRE PAYI (YÜZDE) |
Tristan Thompson | 75.7 |
Timofey Mozgov | 72.3 |
Roy Hibbert | 71.3 |
DeAndre Jordan | 70.4 |
Steven Adams | 67.0 |
Kosta Koufos | 66.9 |
Zach Randolph | 66.8 |
Tim Duncan | 65.7 |
Andre Drummond | 65.2 |
Hibbert’ın savunmada aynı etkinliği göstermekte zorlandığı dönemde daha iyi hareketliliğe ve ayak çabukluğuna sahip diğer oyuncular da dikey sıçrama konusunda nasıl daha iyi olabileceklerini öğrenmaya başladılar. “Aynen taklit edilip kopyalandı,” diyor Vogel. “Rudy Gobert ve Joel Embiid’i görüp onları düşünüyorsunuz ama diğer pozisyonlarda da aynı şey geçerli. Kanatlar da James Harden gibi oyuncuları faul yapmadan ve kollarını indirmeden savunabilmek için bunu öğrenmek zorundalar.” Şimdilerde Oklahoma City Thunder forması giyen George da kendisine Hibbert ile ilgili bu konuyu sorduğum zaman, “Çok kötü,” diyor. “Sanırım ligin artık doğrultusu bu yönde. Daha hızlı, daha çabuk hız değiştirebilen. Takımlar nereye kadar böyle hareket edemeyen uzunlara yatırım yapacaklar bilmiyorum. Ama sonra Boban Marjanovic gibi bir adamı görüyorsunuz. Ligdeki en dev adam o ve iş buluyor. Çok emin değilim. Ama bence Roy hâlâ pota koruyucusu arayan bir takım için ideal.”
Bir şekilde Hibbert’ın çöküşü berbat bir zamana denk geldi. NBA, sahadaki herkesten üçlük katkısı alınmanın değerli olduğu bir yer oldu. Uzunlar da dahil buna. 2.10’luk veya daha uzun adamlar, beş yıl öncesine göre maç başına iki katından fazla üçlük atmaya başladılar. O da yetmiyor gibi artık o boydaki oyuncular ligin ortalama üçlük yüzdesini de büyük oranda yakalamış durumda. 2017-18 sezonunda lig ortalaması %36.2 iken onlar da %35.1 ile üçlük attılar.
Artık Üçlük Atmaktan Çekinmeyen En Uzun Oyuncular
2.10 ve üzerindeki üçlükçülerin toplam üçlük adeti ve bu sayının tüm şutlara oranı
TOPLAM ÜÇLÜK SAYISI | TÜM ŞUTLARA ORANI | |
2017-18 | 5,709 | 16.7% |
2016-17 | 4,901 | 13.7 |
2015-16 | 2,931 | 8.3 |
2014-15 | 2,548 | 7.2 |
2013-14 | 2,573 | 7.7 |
Elbette Hibbert’ın artık basketbolun içinde olmamasının tek sebepleri bunlar değil. Savunmada George ile oynadığı yılların ardından 2014-15 sezonunun çoğunda kanat savunmacısı olmadan mücadele etmek zorunda kaldı. Zira George’un ABD Milli Takımı’na katıldığı dönemde bacağı kırılmıştı. Bunun da ötesinde şimdilerde Warriors‘ta forma giyen eski takım arkadaşı David West de Hibbert’ın özgüveninin Andrew Bynum’ın takıma katılmasıyla büyük darbe aldığını söylemişti.
“İşler öyle karıştı,” diyor West. “Kafası dağıldı. Bynum kötü biri olduğundan değil ama ne zaman böyle bir devi takıma getirseniz varlığı hissedilir.”
Hibbert’ın 2015-16 sezonunda Doğu’dan Batı’ya geçerek Lakers forması giymesi de fayda etmedi. Genç Lakers kadrosu o sezon savunma verimliliğinde lig sonuncusu oldu. Hibbert’ın yeteneklerinin de yeterli olmadığını gösteriyordu bu durum. Aynı zamanda pota koruma anlamında önceki iki sezonu ilk ve dördüncü sırada bitiren Hibbert da 2015-16’da bu anlamda 63. sıraya kadar geriledi.
“Indiana’da görevlerimiz belliydi. Onun yapamadığı şeyler bizi çok etkilemiyordu çünkü takımların üzerimize hücum etmesini sağlamaya çalışıyorduk,” diyor West. “Ona asıl zarar veren ve kontrolünün dışında olan şey Indiana’dan ayrılıp Batı’ya gitmek oldu. Orada her şey çok açıktı ve tamamen farklı bir oyun vardı.”
Elbette son sezonu olan 2016-17’de, Doğu Konferansı’nda sezonun çoğunu Charlotte Hornets‘ta geçiren Hibbert’ın savunma istatistikleri artık tekrar daha normal gözüküyordu ve hatta elit de sayılırdı. Rakiplerinin saha içi şut yüzdesini pota civarında ortalamalarının %12 daha altına düşürüyordu ve bu alanda lig üçüncüsü olmuştu.
Aslında bu da Hibbert’ın Indiana günlerinden beri oyununda bir gelişim veya değişim olmadığının bir başka kanıtıydı. Artık ona uymayan şey hızla değişen NBA gibi gözüküyordu…
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!