Panos Katsiroubas/ info@eurohoops.net
Bu hafta büyütecimizin altına Real Madrid–Panathinaikos ve Nizhny Novgorod-Anadolu Efes maçlarını alıyoruz. Bunların haricinde top 16’nın 4.haftasında oynanan 6 maçtaki sonucu etkileyen önemli faktörlere de bakacağız. Ama önce Real Madrid–Panathinaikos maçı.
Analiz
Eurolig’in iki dev takımının artık klasikleşen karşılaşmasında bu kez takımlar Madrid’deydi ve Panathinaikos İspanyol temsilcisinin sahasına oyunun gidişatını etkileyecek bir çok oyuncudan yoksun olarak geldi. Real’in her zaman önde olduğu fakat dengeli geçen 25 dakikanın ardından İspanya temsilcisi 4.çeyrekte adeta patladı ve maçı kolay bir şekilde kazandı.
İki takım da maçın başlarında ritimlerini bulamadılar. Real Madrid’in ana hedefi Batista’yı ve Diamantidis’in onun üzerinden oynadığı ikili oyunları durdurabilmekti. Pablo Laso ve takımı zayıf taraftan yardım getirerek ikili oyunların uygulanmasını daha da zorlaştırdı. Batista potadan uzak olarak topla buluştuğunda bunu yapmaları daha da kolay oluyordu. Az da olsa pota altında topla buluştuğunda kolay basketler buldu fakat kanatlardan gelen ikili sıkıştırmalardan dolayı çok problem yaşadı ki ya top kayıpları yaptı ya da boş şutları bulabilmek adına takımının yarattığı pas trafiğini engellemiş oldu.
Diamantidis’i dışarıda tutarsak Yeşillerin işin hücum alanında net bir problemi olduğunu söyleyebiliriz. Yeşiller topsuz alanlarda yaptıkları perdelerle savunmanın dengesini bozmaya çalışsalar da pas trafiği yeterli düzeyde değildi. Genelde setlerin çoğu düşük yüzdeli zorlama atışlarla tamamlandı. Diamantidis özellikle Gist ile oynadığı ikili oyunlarla beraber mükemmel bir yaratıcılık sergiledi ve zayıf bölgelere verdiği paslarla oyunu açtı ya da paslarıyla uzunlara yüksek posttan şut imkanları tanıdı.
Real Madrid ise daha hızlı oynamaya çalışan taraftı. Çok fazla boş alan bulamasalar da her fırsatta hızlı hücumlar denediler. Set oyunlarında ise 2 oyuncunun yaratıcılığına başvurdular, Llull ve Rudy Fernandez. Llull genelde Reyes ile pick&roll oynadı ki bunu çok doğru ve başarılı yaptılar. Rudy kanatlarda savunmacısına yapılan perdeden sonra hemen aldığı pasla beslendi. Top elindeyken de ters eşleşmeden faydalanmak adına potaya gitmeye çalıştı. Sonrasında bitirmek ya da pası vermek tamamen onun seçimine kalıyordu. Rudy hem oyunun yaratıcılık tarafında hem bitiricilik tarafında iyiydi. Az da olsa bazı set oyunlarında Ayon’un sırtı dönük hücumlarını da kullandılar.
Real de farklılığı yaratan yine Sergio Rodriguez’di. O tempoyu gerçekten çok iyi ayarlayabilen guard. 2. Ve 4. Periyotlarda herşeyi yaptı açıkçası. Hızlı hücumda sayılar buldu, iyi savunma yaptı, hakikaten mükemmel paslar verdi. Panathinaikos maçın başından itibaren 4 numaradan atılan şutları riske etti ve Nocioni 2.periyotta bu savunma planını cezalandırdı. Real Madrid ayrıca Maciulis’in alçak posttaki etkinliğini kullanarak ya da perdeler sonrası Carroll’un şutlarını kullanarak rakibine problem yaratmaya çalıştı ancak Panathinaikos iki planı da iyi savundu.
Felipe Reyes hem içeriden hem dışarıdan bulduğu skorla ve hem savunmada hem de hücumda ortaya koyduğu mücadeleyle Real Madrid adına yine maçın MVP’siydi. Orta mesafe şutları ekstra bir tehdit oluştururken aynı zamanda pick&rollarda ve alçak post oyunlarında da çok verimliydi. Onun için kariyerindeki en iyi sezonu geçiriyor diyebiliriz. Panathinaikos 27-28 dakika boyunca aslında oyunun içerisinde kalmayı başardı ancak önemli eksikleri ve Real Madrid’in kalitesi ibreyi İspanyollara çevirdi.