by Jeff McDonald / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 8 Ocak 2018 tarihinde ExpressNews’de yayınlanmış
Birkaç yılda bir çağrılmıştı Stephane Lauvergne.
Bir iş fırsatı kaçsa diğeri çıkageldi. Her defasında Lauvergne, ailesini ülkesi Fransa’da yeni bir yere taşıdı ve hep faturaların ödenmesi, ışıkların sönmemesi için yeni ekmek parası peşinde koştu.
Spurs pivotu Joffrey Lauvergne, göçebe çocukluğunu hatırlayınca omuz silkiyor. Daha 10 yaşına gelmeden dört ayrı şehirde yaşamış Joffrey. Gezgin bir Fransız basketbol oyuncusunun oğlunun hayatıydı bu. Lauvergne’lerin bildiği tek hayat şekli.
“Çocukken bunun normal olmadığını fark etmiyorsunuz,” diyor Lauvergne. “Ailenizin size sunduğu hayatı yaşıyorsunuz yalnızca.”
Bir yere kök salmak yerine Stephane Lauvergne, oğluna bir hayal sundu.
Joffrey kendini bildi bileli o da baba mesleğini yapmak istiyordu. 26 yaşındaki Lauvergne, önceki yaz Spurs ile mütevazı, 3.2 milyon dolar değerinde iki yıllık bir kontrat imzaladı.
Bu sözleşme NBA’de sismik bir şok etkisi yaratmadı. Spurs, dört sezonda dördüncü takımı oldu Lauvergne’ün. San Antonio’ya vardığında babası kadar gezgin biri olmaya başlamıştı.
Bir şekilde yine de Lauvergne böyle bir kariyere sahip olduğu için şanslı.
Ertelenmiş Bir Hayal
Başta 15 yaşındaki Joffrey Lauvergne, duyduklarına inanamıyordu.
Birkaç aydır ayaklarında bir ağrı hissediyordu, o rahatsızlık giderek kötüleşip artık doğru düzgün hareket bile edemediği bir noktaya geliyordu.
Doktorlar tetkik üzerine tetkik yaptı. Buz tedavisinden kortizon iğnelerine kadar her türlü tedaviyi denediler.
Artık geriye çaresiz, tek bir çözüm kalmıştı.
“Ameliyat son şansımdı,” diyor Lauvergne. “Ameliyat işe yaramasa basketbol dışında bir şey yapmak zorunda kalacaktım.”
Küçük Lauvergne için bu ihtimal düşünülemeyecek kadar uzaktı. O şehir şehir babasının peşinde koşmuş ve Stephane’ın çizdiği yolda bir profesyonel olarak yürümeyi planlamıştı.
12 yaşındayken bir gün Fransa’nın profesyonel takımları tarafından keşfedilmek umuduyla ailesinden ayrılıp bir spor enstitüsünün yolunu tutmuştu
Bugün oldu, Lauvergne hâlâ ayağındaki sıkıntının resmi teşhisinin ne olduğunu bilmiyor. Ayrıca ameliyat işe yaramasa neler yapabilirdi, onu da pek düşünemiyorum.
“Söyleyemem ki,” diyor. “Bilmiyorum.”
Neyse ki ameliyat başarılı geçti. Ayağındaki ağrı kayboldu.
Yine de Lauvergne’ün basketbol oynamaya dönebilmesi için rehabilitasyon süreci sancılı iki yıl sürdü.
17 yaşındayken Ulusal Spor Enstitüsü’nde eğitimine devam etti. Geleceğin Spurs yıldızları Tony Parker ve Boris Diaw da burada eğitim almışlardı.
2009 yılında 18. doğum gününe günler kala Lauvergne, en büyük hedefine ulaştı: Elan Chalon ile bir kontrat imzaladı.
Tıpkı babası gibi Fransız bir profesyonel basketbol oyuncusu olmuştu artık.
“Bu noktada yıllarca Fransa’da oynama şansım olacağını düşünüyordum,” diyor Lauvergne. “Güzel olacaktı.”
Bunun yerine Elan Chalon, Lauvergne’ün Fransa’dan İspanya’ya, Rusya’dan Sırbistan’a, en son da NBA’e dünyayı dolaşmasını sağlayan bir basketbol kariyerinin ilk durağı oldu.
Oradan Oraya
Spurs forveti Davis Bertans, Lauvergne’ün kendisi üzerinde ilk bıraktığı etkiyi hâlâ anımsıyor.
San Antonio’da takım arkadaşı olmadan önce Bertans ve Lauvergne, 2012-2014 yılları arasında birlikte Partizan forması giymişlerdi.
Bertans’ın o dönemlere dair ilk Lauvergne anısı sanki bir masal:
“Bir keresinde Boban’ın üzerinde epey iyi bir smaç vurmuştu.”
Bahsettiği Boban, tabii ki Boban Marjanovic. Hani 2015-16 sezonunda kendisi de Spurs forması giyen şu 2.22’lik dev. Marjanovic, Lauvergne kendisini posterlediğinde ezeli rakibi Kızılyıldız’ın formasını giyiyordu.
O ana dair videolar YouTube’da bulunmuyor. Bu yüzden Bertans’ın sözlerine güvenmek zorundayız.
“Büyük bir smaçtı” diyor Bertans.
Zaman geçtikçe Bertans, Lauvergne ile ilgili daha çok şey öğrenmiş.
Şahane pasörlüğü ve INSEP’te zorunlu ders olduğu belli olan üstün basketbol zekasının yanı sıra 2.11’lik Lauvergne’ün bir de bazen sınırı aştığı zamanlar oluyormuş.
“Her maç o kavga etmesin diye izlemek zorunda kalıyorduk,” diyor Bertans, Sırp ligindeki Lauvergne’ü anlatırken. “Kimseye karşı sinmezdi.”
Spurs koçu Gregg Popovich de Lauvergne ile geçirdiği kısa sürede bu durumdan övgüyle söz ediyordu:
“Burnunu sokmaktan çekinmiyor,” diyordu Popovich.
Aralık ayının başında Oklahoma City’de oynanan bir maçta Lauvergne’ün sağ el orta parmağında bağ koptu ama o sahada kaldı.
Bir mola esnasında kenara gelirken yamulmuş parmağından korkmayan birtek Lauvergne’ün kendisi vardı. Parmağının ucu öylece kalmıştı ve hareket etmiyordu.
“Neden daha fazla ağrı çekmiyorum diye düşünüyordum,” diyor Lauvergne. “Çok acımıyordu. Yalnızca çirkin gözüküyordu.” O sakatlığın ardından bir süre parmağının iyileşmesi için bir sabitleyici kullanmak zorunda kaldı kendisi.
Lauvergne’e istikrarlı bir rol bulmak kolay olmadı koç Pop için. Lauvergne, 21 maçta 11 dakika ortalama ile oynadı ve 4.2 sayı ile 3.2 ribaund ortalamaları üretti.
“Programa yeni dahil oldu,” diyordu Popovich. “Neler yaptığımızı anlamak konusunda iniş çıkışları oldu. Ancak ilk yılında burada oynayan hiçbir oyuncuda farklı olmuyor bu durum. Zeki. İstekli. Koçluk yapılmaya çok açık. Yani yine de istediğimiz gibi gidiyor.”
Joffrey’i Kim Sevmez?
Fred Hoiberg, önceki sezon Chicago’da 20 maç Lauvergne’ün koçluğunu yaptı ve ona dair övgü dolu ifadeler kullanıyor:
“Joffrey’i çok seviyorum. Muazzam bir karar verici ve harika bir bitirici. Spurs için gerçekten harika bir hamle.”
Billy Donovan da önceki sezonun ilk 50 maçında Lauvergne’ün koçuydu. O da Lauvergne’den kendisini kadrosunda bulunduran her takımın ne kadar şanslı olduğunu anlatarak söz ediyor:
“Joffrey uzun yıllar bu ligde oynayacak.”
Lauvergne ile ilgili tezat da burada yatıyor. Herkes onu seviyor gibi gözüküyor. Kimse onu takımında tutmak istiyor gibi gözükmüyor.
Thunder, önceki Şubat ayında Lauvergne’ü Chicago’ya gönderdi ve takıma da Doug McDermott ile Taj Gibson’ı aldı.
Bulls da sezonun bitimiyle birlikte Lauvergne’ü takımda tutmak istemedi.
Lauvergne yine serbest kaldığı için şoka uğramıştı:
“Bulls bana beni takımda tutmak istediklerini söylemişti,” diyor ilk iki sezonunu Denver’da geçiren Lauvergne. “Ama bunu yapmadılar.”
Donovan, Lauvergne’ün bir takımda kalamaması durumunu bir bakıma paradoks gibi görüyor:
“Ligde böyle dolaştığınız zaman belli sistemlerdeki oyuncular ve koçlarla uyum yakalamak zor oluyor. Yoksa bunun ne Joffrey’in oyunculuğuyla, ne insanlığıyla ne de başka bir şeyle ilgisi var.”
Lauvergne ve menajeri, geçen yıl Temmuz ayında bir iş arayışıyla NBA’i yokladı. Telefonu Parker açtı ve o konuştu.
Parker, Lauvergne ile Spurs arasındaki karşılıklı ilgiyi biliyordu. Fransız milli takımından takım arkadaşıyla bağlantı kurmaya karar verdi.
Fransa milli takımı ile Avrupa şampiyonalarında kazanılan altın madalyada Lauvergne’ün yardımcı olduğu 2013 yılından beri ikili birbirlerini tanıyorlardı
“Buraya gelmesinin doğru olduğunu söyledim ona,” diyor Parker. “Bence sahip olduğu yeteneklerle bizim için çok uyumlu.”
Dewayne Dedmon ile David Lee’nin o yaz takımın ayrılmasının ardından bench için bir uzun arayan Spurs genel menajeri R.C. Buford ile koç Popovich, Lauvergne’de karar kıldı.
Popovich, NBA’deki diğer takımlarında tam potansiyeline ulaşamadığını düşündüğü bir oyuncu tarafından etkilenmişti.
“Onun oyun tarzını izledim ve gerçekten iş ahlaklı ile agresifliğine saygı duydum,” diyordu Popovich. “Ayrıca kullanılmadığını düşündüğüm bazı yetenekleri var.”
Lauvergne, kariyerinde “yeniden başlatma” düğmesine basmaya istekli bir şekilde San Antonio’ya gitti. Bir kez daha sakatlıklar önünde engel oldu.
Kalacak Bir Yer
AT&T Center’da Ekim ayının başında Lauvergne’ün Sacramento karşısında aldığı galibiyette yetenek çantasındaki her şeyi göstermekle meşguldü.
17 dakikada 7 sayı, 4 asist ve 10 ribaund üretti ve cut yapan guardlar kolay turnikeler atabilsinler diye bıraktığı şahane paslarla takım arkadaşlarını etkiledi.
Spurs‘ün bazı oyuncuları Lauvergne’ü Diaw ile kıyaslıyordu. O da bir uzunun içinde kalmış oyun kurucu gibiydi 2011-2016 yılları arasında Spurs‘te görev yaptığı dönemde.
Lauvergne de bu karşılaştırmadan keyif alıyor.
“Çocukken en sevdiğim oyunculardan biriydi,” diyor Lauvergne, Diaw için.
Diğer Spurs oyuncuları ise kendilerine Tiago Splitter’ı 2014’te şampiyon olan takımın mavi yakalı pivotunu hatırlattığını söylüyorlardı.
“Bu işçiliğini seviyorum,” diyordu guard Danny Green. “İyi devriliyor. İyi oynuyor. Çok maharetli. Vücudunu nasıl kullanacağını biliyor. Bizim için iyi olacak.”
Daha sezon başlamamıştı ama ilk geri dönüşler iyiydi. Spurs, Lauvergne’de başkalarının çıkaramadığı bir cevhere sahip gibiydi.
Daha sonra normal sezonun üçüncü maçının sonlarında Toronto karşısında Lauvergne’ün sağ bileği burkuldu. Üç haftada 10 maç kaçırdı.
Bileğinde hiçbir ağrı hissetmeden tekrar oynamaya başlayabilmesi Aralık ayının sonlarını buldu.
Sezon öncesinde kazandığı tüm ivmeyi kaybetti.
“Muazzam hissediyordum,” diyor Lauvergne. “Takıma iyi uyum sağlıyordum. Sonra bileğimden uzun süreli bir sakatlık geçirdim. Ağrınız olduğu zaman canınız sıkılıyor, moraliniz bozuluyor.”
OKC’deki parmak sakatlığı da tuz biber oldu. Yine Lauvergne, o parmak sakatlığı yüzünden taktığı sabitleyici ile oynamayı öğrendiğini söylüyordu o dönemde:
“Sandığım kadar rahatsız etmiyor beni.”
Sağlığına tam anlamıyla kavuştukça Lauvergne, Ekim ayında bıraktığı yerden devam etmeye daha da istekli oluyordu.
Takım arkadaşları da bu anlamda ona fırsat tanımaya istekliydi.
“Sezon öncesinde de gördüğünüz gibi her şeyi yapabiliyor bence,” diyordu Parker. “Artık yalnızca bunu istikrarlı bir şekilde yapması gerekiyor. Pop’a size güvenebileceğini ve sizi sahada bırakabileceğini göstermelisiniz. Herkes için aynı bu.”
Lauvergne, Popovich’in güvenini kazanmak, San Antonio’da bir iz bırakmak için bir şans istiyordu.
Diaw sonrası Spurs’ün Fransız kahvesever kontenjanını zaten doldurmuştu. Dolabında şişe şişe Perrier tutuyordu.
Lauvergne’ün San Antonio’da her şeyden çok istediği ise gezgin babasının asla sahip olamadığı bir fırsatı kendisine sunmaktı.
Bir basketbol yuvası…
“Daha şimdiden çok eğleniyorum burada,” diyordu Lauvergne. “Umarım birkaç yıl kalabilirim…”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!