Panos Katsiroumpas/ info@eurohoops.net
6.haftaki büyüteçte Olympiakos-CSKA Moskova ve Galatasaray LH-Maccabi maçlarının analizlerini de ayrıca okuyabilirsiniz. Bunların haricinde bu harika basketbol haftasında oynanan diğer maçların da sonuçlarına etkide bulunan anahtar faktörleri inceleyeceğiz.
Kızıl Yıldız eğer top çalıp tempoyu arttıramazsa ellerinde başka bir çözüm ve alternatif plan yok gibi duruyor. Zalgris’e karşı set hücumlarında büyük problemler yaşadılar. Yaklaşık 20 top daha fazla kullandılar (+10 hücum ribaundlarından, +10 top kayıplarından) ve sadece 68 sayı bulabildiler.
Maç boyunca 0/18 ile 3 sayı isabeti bulamamışken maçı kazanma şansınızı 19.denemenize bağlarsanız olasılıklar pek yanınızda olmaz. Marcus Williams maç topunu kullandı ama başarısız oldu. Kızıl Yıldız maçı 0/19 3 sayı isabeti ile tamamladı.
Rudy ve Sergio geri döndü! İki oyuncuda El Classico’da harika oynadılar ve Real Madrid‘i büyük bir galibiyete taşıdılar. İzolasyon oyunlarda çok etkililerdi, perde çıkışlarında istedikleri skorları buldular, penetre ettiler, hızlı hücumları bitirdiler ve bolbol asist yaptılar! Herşeyi yaptılar bu maçta.
Barcelona tüm maç boyunca savunmada Real’i durduramadı. Hep bir adım gerideydiler. Topa efektif bir baskı yapamadılar ve perdemelerde yumuşak kaldılar. Sonuç olarak da Real Madrid yüksek yüzdelerle pozisyonları bitirdi.
Bir çok kez söylediğimiz gibi Bjelica-Vesely ikilisi (forvet-pivot) Fenerbahçe Ülker’e hücumda seri yakalamalarında ve savunmayı sertleştirmelerinde gereken enerjiyi veriyor. Laboral’e karşı da 3.periyotta farkı yaratan faktörlerdi.
Hem Fenerbahçe Ülker hem de Laboral Kutxa bu kadar kötü bir savunmayla çeyrek finali göremezler. İki takımın da çok değerli hücum oyuncularına sahip ama daha üst takımlara karşı bu savunmayla başarılı olabileceklerini düşünmüyorum.
Alba Berlin’in yaptığı tam saha pres Panathinaikos‘u kitledi adeta. Alman takımının savunmadaki en temel silahı da bu zaten. Yeşiller bu savunmaya karşı ritim bulamadıkları için düşük skor normaldi.
İkinci yarıda ise karşımıza bambaşka bir Panathinaikos çıktı! Yeşiller ribaundlarda üstünlük kurmaya başladı, birçok ikinci şans buldular ve gerek topa yaptıkları baskıyla gerek boyalı alanı daha iyi korumaları ile savunmayı agresifleştirdiler. Hücumda ise oyunu açtılar ve ters eşleşmeleri kullanmaya çalıştılar.
Granger, Kuzminskas ve Vazques liderliğinde Malaga top 16’daki ilk galibiyetine ulaştı. Granger 3.çeyrekte mükemmel oynarken 25 dakika sahada kaldığı maçta 29 sayı üretti, Vazquez Parakhouski karşısında çok iyi bir savunma yaparak bir çok pozisyonda çemberi korumayı başardı ve Kuzminskas da postta Kinsey’i sürekli tehdit etti, ters eşleşme yarattı ve savunmada da Amerikalı oyuncuya karşı çok iyi iş çıkardı. Parakhouski 10 sayı üretmiş olsa da performansı maçın skoruna etki edebilecek düzeyde değildi. İkili oyunların çoğuna dahil olamadı ve Malaga takım olarak onu çok iyi durdurdu. Rochestie ve Thompkins skora iyi bir sağlamış olsalar da Parakhouski içeriden yarattığı etki ile extra faktör oluyordu ve oyunun dengesini değiştirebiliyordu.
Olimpia Milano‘nun son pozisyondaki görüntüsü aslında takımın top 16’daki bir resmiydi adeta. Bir set bile oynayamadılar, net bir perdeleme kullandılar ne de topsuz alandaki perdelemeleri kullanarak bir ters eşleşme yaratabildiler. Sadece birebir oynadılar ve 3 sayıyı da kaçırdılar. İtalyanlar 1-5 galibiyette kaldılar.
Perperoglou kendi limitlerinin üzerine çıktı! Perperoglou ikinci yarıda sahanın her iki alanında harikaydı. Kritik sayılar bulurken Anadolu Efes‘in deplasmanda aldığı galibiyetin de en temel faktörlerinden biriydi.
Anadolu Efes‘in 4.periyot sahaya sürdüğü beş süprizdi! Lasme ve Krstic kenardayken Bjelica’yı 5 numara oynatarak İtalyan savunmasında alan yarattılar. Bjelica bazı setlerde kendisini tutan ve daha ağır olan Samardo Samuels’a karşı 3 sayı gerisinden yaptığı penetrelerle savunmayı açmayı başardı.