NBA Tarihinin En Büyük Hayal Kırıklığı Yaratan 10 Süper Takımı

11/Tem/18 15:30 Haziran 21, 2020

Bugra Uzar

11/Tem/18 15:30

Eurohoops.net

NBA’de yıldızlarla odlu bir “Süper Takıma” sahip olmak her zaman şampiyon olacağınız anlamına gelmiyor…

by Buğra Uzar/ buzar@eurohoops.net

NBA’de son yılların en çok konuşulan şeyi yıldızların bir araya gelerek “Süper Takım” oluşturması. Celtics‘in Paul Pierce’ın yanına Kevin Garnett ve Ray Allen’ı getirmesiyle canlanan bu furya, LeBron-Wade-Bosh’tan kurulu muhteşem Miami Heat takımıyla iyiden iyiye hız kazandı ve günümüz Golden State Warriors‘uyla zirve yapmış durumda. Hatta DeMarcus Cousins eklemesini düşündüğümüzde tarihte bir daha kimse böylesine güçlü bir kadro kuramayabilir yanlış bir yorum yapmış olmayız.

Tabii ki yıldızlarla dolu bir kadro kurmak her zaman şampiyon olacağınız anlamına gelmiyor. Geçmişte de birçok büyük yıldızı bir araya getiren ve sezon başlamadan şampiyon ilan edilen  “Süper Takımlar”, beklentilerin tam aksine büyük birer hüsrana uğramıştı. Hatta bu başarısız sezonlar o takımların gelecekteki kaderini de oldukça olumsuz etkiledi.

Listede yer alan takımlar, birden fazla yıldızı bir araya getirip hayal ettikleri başarıya hiçbir zaman ulaşamamış takımlar. Yani LeBron, Wade ve Bosh’u bir araya getirmesine rağmen şampiyon olamayan Miami Heat ya da 73 galibiyet alarak rekor kırmasına rağmen NBA Finallerinde 3-1’den seri veren Curry’li Thompson’lı Green’li Golden State Warriors listede yer almıyor. Daha fazla vakit kaybetmeyelim! İşte etkileyici kadrolarına rağmen şampiyonluktan çok uzak sezonlar geçiren tarihin en başarısız 10 Süper Takımı:

10- New York Knicks 2012-13

Başlıca Yıldızlar: Carmelo Anthony, Amar’e Stoudemire, Tyson Chandler, Jason Kidd

New York şehri Amerika’nın en büyük şehirlerinden birisi. New York halkının spora tutkusu ise en üst seviyelerde. Buna rağmen New York’un NBA’deki takımı Knicks, tarihinde sadece iki kez (1970 ve 1973) şampiyon olabildi. Kısacası Knicks taraftarlarının şampiyonluk hasreti 50 yılı bulmak üzere. Tabii ki bu süreçte birbirinden önemli yıldızları getirip şampiyonluk için savaştılar ancak makus kaderleri halen değişmiş değil.

Knicks taraftarlarını şampiyonluk için en çok umutlandıran kadrolardan birisi ise 2012-13 sezonunda kurulmuştu. Bu yıldan önce Amar’e’yi kadrosuna katan Knicks, daha sonra onun yanına takas yoluyla Carmelo Anthony’i eklemişti. Bu ikili büyük heyecan uyandırsalar da play-off’larda beklentilerden uzak bir görüntü çizdikleri için Knicks ekibi kadroyu daha da derinleştirmeye karar verdi ve 2011 yazında serbest oyuncu pazarından Tyson Chandler’ı kadrosuna kattı. Chandler bir önceki sezon Dallas’la şampiyonluk kazanmış ve ligin en iyi savunmacılarından biri olarak dikkat çekmişti. Knicks’in de ihtiyacı tam olarak buydu. Fakat o sezon da işler istendiği gibi gitmedi. Bunun için lokavtı suçlayabilir ve Knicks’in üzerinden sorumluluğu biraz olsun alabiliriz. Sonuçta o yıl Oyuncular Birliği ve takımlar arasındaki anlaşmazlıktan dolayı sezon Aralık’ta başlamış ve birçok oyuncu hazırlıksız yakalanmıştı.

2012 yazında ise Knicks kadrosuna çok önemli bir ekleme yaptı. NBA tarihinin en iyi oyun kurucularından birisi olan Jason Kidd, New York ekibiyle sözleşme imzaladı. Kidd her ne kadar o dönem kariyerinin sonunda olsa da üstün oyun bilgisi ve pas yeteneğinin yanı sıra tecrübesiyle takıma çok şeyler katabilecek bir oyuncuydu. Knicks’in elinde tecrübeli Kidd’le birlikte artık ligin en iyi skorerlerinden ikisi olan Carmelo ve Amar’e ve en iyi savunmacı Tyson Chandler vardı. Üstelik J.R. Smith, Raymond Felton ve Iman Shumpert gibi kritik yan parçalar da cabası… Ancak Amar’e’nin dizindeki sakatlıklar dolayısıyla sezonun büyük kısmını kaçırdığını ve oynadığı dönemde de eski günlerinden çok uzak bir görüntü çizdiğini hatırlatmakta fayda var.

NBA’in en büyük şehirlerinden birinde böyle bir kadronun kurulması da beklentileri tavana çıkartmıştı. Knicks sezona 6-0’la fırtına gibi bir başlangıç yapınca tüm Knicks taraftarları kendilerini şampiyon ilan etmişti bile! Aralık ayında Amar’e’nin de katılmasıyla daha tehditkar bir takıma dönüşen Knicks, Carmelo’nun kariyerindeki en iyi sezonlarından biri önderliğinde ligi domine etmeyi sürdürüyordu. 1999-00 sezonundan bu yana ilk kez 50 galibiyet barajını aşan Knicks, sezonu 54-28’le Doğu’da ikinci sırada tamamlamıştı.

Play-off’lardaki ilk rakip eski günlerinden uzak olan Boston Celtics‘ti. Savunmaların konuştuğu ve oldukça sert geçen bir seri sonrasında rakibini 4-2’yle saf dışı bırakan Knicks, şampiyonluk için artık daha umutluydu. Ancak ikinci turda ise kabusu yaşadılar. Paul George’un sürüklediği Pacers, neredeyse tüm parçalarından çok kritik katkılar alarak Knicks’e adeta takım olma dersi verdi. Carmelo dışında ayakta kalacak isim bulmakta zorlanan Knicks, henüz ilk maçta saha avantajını kaybetti ve bir daha da geri alamadı. Knicks 6 maç sonunda evine dönerken şampiyonluk hayalleri de yerini bir kez daha hayal kırıklığına bırakmıştı.

Kısa süre içerisinde bu süper takım kadrosundaki herkesi gönderen Knicks, o günden bu yana play-off’lara giremedi. Şimdilerde ise Knicks taraftarları bir kez daha ümitli. Bu kez şampiyonluk için değil ancak iyi bir çekirdeğin kurulduğunun farkındalar. Kristaps Porzingis gibi eşsiz bir yeteneğe sahipler ve onun yanına bana göre bu draftın en büyük “steal’larından” biri olan Kevin Knox’u eklemeyi başardılar. Porzingis ve ekibi bu şehrin kötü kaderini değiştirebilecek mi? Göreceğiz…

9- Oklahoma City Thunder 2017-18

Başlıca Yıldızlar: Russell Westbrook, Paul George, Carmelo Anthony , Steven Adams

Kevin Durant’in beklenmedik vedasının ardından büyük bir sarsıntı geçiren Thunder, girdiği bu kabustan 2017 yazında çıkmaya karar verdi ve önemli hamlelere imza attı. Önce Pacers‘ta mutsuz olan Paul George’u takas yoluyla kadrosuna katan Thunder, sezonun başlamasına kısa bir süre kala bu kez Knicks‘ten Carmelo Anthony’i takasladı. Hali hazırda Russell Westbrook ve Steven Adams’a sahip olan Thunder, böylece kendi süper takımını kurmuş oldu. Thunder’ın hedefiyse eski dost taze düşman Durant’in Warriors‘unu yıkarak şampiyonluğa yürümekti.Sonuçta NBA’in son MVP’si, en iyi iki yönlü oyuncularından birisi ve her ne kadar eski günlerinden uzak olsa da en iyi skorerlerinden birisi bir araya gelmişti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.

Westbrook’un dominant karakterinin yanı sıra Carmelo’nun da takım için kendini geri plana atmayı bir türlü kabullenememesi Thunder’ın bir türlü kimya tutturamamasına sebep oldu. Oklahoma bir türlü bekleneni veremezken uzun bir süre de %50 galibiyet yüzdesinin altında kalarak hayal kırıklığı yarattı. Sezon ortasına doğru George’un biraz daha ağırlığını koyması ve Westbrook’un MVP sezonuna benzer bir performans sergilemesiyle toparlayan Thunder, yeni yılla birlikte art arda galibiyet serileri yakaladı. Bu sırada takımın kilit isimlerinden biri olan Andre Roberson’ın sakatlanarak sezonu kapatması ise Thunder’ı olumsuz etkiledi.

Sezonu 48-34’lük derecesiyle Batı Konferansı’nda dördüncü sırada tamamlayan Oklahoma ekibinin play-off’lardaki rakibi ise genç Utah Jazz‘di. Hayal kırıklığının dozajı da bu seriyle birlikte arttı. Genç Donovan Mitchell’ın sürüklediği Jazz, Thunder’a adeta gerçek bir takımın nasıl olacağının dersini verdi ve rakibini 4-2’yle saf dışı bırakmayı bildi. Thunder, şampiyonlukla yola çıkılan yolda sezonu ilk turda tamamlamasının yanı sıra saha içindeki uyumsuzluğuyla da hafızalarda kötü bir yer edindi. Şu anda takımın tamamını tutan Thunder, Carmelo’nunsa sözleşemesini feshetmek için görüşüyor. Sorun sadece Melo muydu? Bunun cevabını bu sezon alacağız gibi duruyor!