By M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu içerik, Austin Sweatt’in 7 Temmuz 2018 tarihli “10 Players Who INSTANTLY Made a Team Better” isimli videosundan esinlenilerek üretilmiştir.
Hepimiz, bir süperyıldızın koca bir takımı sırtlayıp başarıdan başarıya koşturduğuna tanıklık ediyoruz. O süperyıldızın takıma gelişi havayı değiştiriyor, kaliteyi tepeden tırnağa artırıyor ve takım artık üst aşamalarda söz sahibi hâle geliyor.
Ancak gerçekten koca bir takımı yalnızca bir oyuncunun NBA’in zirvesine taşıması mümkün mü? Bugün huzurlarınıza dahil olduğu takımı hiç vakit kaybetmeden daha iyi bir takım hâline getiren NBA yıldızlarını getireceğiz.
Küçük bir not: Zirvede yer almayı belki de en çok hak eden isim olan LeBron James bu listede yer almayacak. Evet, LeBron James gittiği her takımı büyük oranda daha iyi bir takım haline getiriyor ve onun bir takımda yer alması bile final ihtimali demek. Ancak Cavs ile ilk döneminde takım zaten onun için drafta yatıyordu ve orada gösterilen gelişmenin doğal bir gelişme olduğunu söylemek zor. Keza Miami Heat döneminde de iki diğer süperyıldız ile birlikte ligi kasıp kavurdular ancak bütün payı Kral’a vermek güç. Ve son olarak Cavs‘e döndüğünde ise Kyrie Irving’in kendisine yardımının çok büyük olduğunu söylemek görek.
Daha fazla uzatmadan listemize geçelim.
10. Moses Malone
Moses Malone, lise döneminde o kadar iyi bir oyuncuydu ki ABA, 1974 yılında kendisine kontrat fırsatı tanıdığında liseden çıkıp doğrudan profesyonel basketbol oynayan ilk oyunculardan biri oldu. ABA’deki harika döneminin ardından NBA’de Houston Rockets forması giydi.
İyi bir başlangıç yapsa da asıl zirvesine üçüncü sezonunda çıktığı Rockets formasıyla iki kez MVP, beş kez All-Star seçildi, dört kez yılın takımında kendisine yer buldu, üç kez de ribaund kralı oldu.
1982 yılında ise hali hazırda iyi olan Sixers takımına katılan Malone’un o takımı nasıl daha da iyileştirebileceği şimdi düşünülünce zor. Ama o dönemde bir önceki finali Lakers karşısında Kareem’i durduramadığı için kaybeden Sixers‘ın elinde bu kez Moses kozunun olması takıma Lakers‘ı süpürerek şampiyonluğu getirdi.
Malone ise o finalde MVP oldu.
9. Charles Barkley
1984 Draftı’nda Sixers tarafından seçilen Barkley, Julius Erving, Moses Malone ve Cheeks’in bulunduğu takımda Malone’un kanatları altında bir yıldıza dönüştü. Malone’un takası, Erving’in de emekliliği sonrası Barkley, bir anda organizasyonun yıldızı haline geldi.
Daha sonrasında Sixers formasıyla MVP yarışında ikinci sırayı alan Barkley, yedi kez yılın takımına seçilirken altı kez de All-Star kadrosunda yer buldu. Ancak istediği başarıyı yakalayamayan Sixers’tan takas olmak isteyen Barkley, Jeff Hornacek’li Suns‘a takaslandı.
Suns kötü bir takım değildi ancak önceki sezon playofflarda ikinci turun da ötesine geçememişlerdi. Barkley daha ilk sezonunda takımı güçlendirmekle kalmadı 25 sayı, 12 ribaund ve 5 asist ortalamalarıyla ilk MVP ödülünü kazandı. Barkley o sezon Suns’ı NBA finaline de taşıdı ama Bulls‘a kaybettiler.
8. Shaquille O’Neal
Shaq’in bu listede olması hiç şaşırtıcı değil zira gittiği her takım daha da iyi bir hüviyet kazandı ancak bu içerikte daha ziyade iki takımdan bahsedeceğiz. İlki Orlando Magic.
Liseden beri muhteşem bir yetenek olduğunu gösteren dev Shaq, önceki sezon yalnızca 21 galibiyet alabilen Magic takımına katıldı ve daha çaylak sezonunda maç başına 23 sayı, 14 ribaund, 3.8 blok ortalamaları yakaladı. Magic, onun sayesinde bir anda yeni, dinamik bir görünüm kazandı.
Shaq’in bir anda iyileştirdiği diğer takım ise Lakers değil Miami Heat. Elbette Lakers da onun sayesinde çok iyi bir takım oldu ancak ilk sezonunda sakatlıklarla boğuşmuş olması ve Lakers’ın aşağı yukarı aynı galibiyet sayısında kalması kendisini listemizin dışına itiyor. Shaq gittiğinde Heat ise yalnızca 42 galibiyet alabilmiş ve playoff ikinci turunda elenmiş bir takımdı. Ancak Shaq’in Miami’ye gidişi daha ilk sezonunda galibiyet sayısının 59’a çıkmasını sağladı…
7. Kareem Abdul-Jabbar
Kareem Abdul-Jabbar, basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi birkaç oyuncusundan biri, buna şüphe yok. Ayrıca lisedeyken bile devliği ile dikkat çeken boyu ve kolejde de bu avantajını harika kullanması onu daha o dönemlerde ülkenin en iyi oyuncularından biri yapmıştı. Dahası, kolejde oynadığı her yılda yılın oyuncusu ödülünün sahibi yalnızca o oldu.
Kareem’in seçildiği yılın hemen öncesinde Bucks, yalnızca 27 galibiyet alabilmiş ve neredeyse her istatistik kategorisinde dibi görmüştü. Kareem, daha ilk sezonunda sayı krallığında ikinci, ribaund krallığında ise üçüncü sırayı aldı. Bucks da o sezon 56 galibiyet aldı ve playofflarda ikinci tura kadar yükseldi.
6. Magic Johnson
Magic Johnson, pozisyonunun standartlarının çok üzerinde bir fiziğe sahip olan bir oyun kurucuydu. Bu fiziksel özellikleri sayesinde de lisede maç başına 27 sayı ve 17 ribaund gibi istatistikler yakalamıştı. Kolejde ise 17 sayı, 7 ribaund ve 7 asist ortalamaları ile oynadı. Kolej basketbolunun en çok izlenen maçında Larry Bird’ün takımı karşısında şampiyonluğa ulaştı.
Magic’in takıma katıldığı dönemde Kareem, Lakers‘ta harika işler yapıyordu ancak takımı bir türlü Batı Finali’nin ötesine taşıyamıyordu. Magic daha ilk sezonunda 18 sayı, 7 ribaund ve 7 asist ortalamalarıyla All-Star maçına ilk 5’te başlayacak kadar iyiydi.
Takıma katıldığı sezon Lakers finale kadar yükseldi ve Kareem’in sakatlığının onları sarsması beklenirken Magic Johnson, altıncı maçta pivot başlayıp her pozisyonda oynadı ve takımını şampiyonluğa taşıdı.
5. Chris Paul
Chris Paul’un NBA’de yıldız olacağı daha draft edildiği gün belliydi. Kariyerinin başında yılın çaylağı ödülünü kazanırken Hornets‘ın da lideri olma görevini başarıyla üstlenmişti. Daha sonrasında serbest kalıp Clippers‘a gittiğinde bütün umutlarını Blake Griffin’e bağlayan ancak ilk sezonunda beklediğini alamayan Clippers taraftarları umutlanmakta haklılardı.
CP3, takıma katıldığı ilk sezonda NBA’de yılın takımlarından birine seçilen ilk Clippers oyuncusu oldu. Önceki sezona oranla 16 maç az oynanmasına rağmen Clippers 10 galibiyet daha fazla aldı ve playoffların ikinci turuna kadar yükseldi.
4. Bill Russell & Wilt Chamberlain
Bill Russell, daha lise dönemlerinde arka arkaya eyalet şampiyonlukları kazanacak ve bunda başrol oynayacak kadar etkili bir oyuncuydu. Sezonu ligin ikinci derecesi ile bitirien Boston Celtics, Russell’ı çok istiyordu ve bu sebeple yıldızlarını takas etmeyi bile göze aldılar. Neticede Hawks ile takasa giren Celtics, sezon sonunda NBA Finali’ne kadar çıkıp yine Hawks ile karşılaştı ve şampiyonluğa ulaştı.
Gelelim Wilt Chamberlain’e… Uzun süre basketbol oynamayı reddeden Chamberlain, boyunun fazla uzamasıyla çaresiz kabullenmek zorunda kaldı ve basketbola başladı. Lise kariyeri boyunca sayısız rekor kıran Chamberlain, Warriors ile ilk sezonunda yılın çaylağı, MVP, All-Star MVP ödüllerinin sahibi oldu ve sayı rekorunu kırdı. O yıl Warriors ise konferans finaline kadar yükseldi.
3. Steve Nash
Steve Nash kolejde harika işler yapmıştı ancak küçük bir okula gitmesi nedeniyle draftta Suns tarafından seçildiğinde Suns taraftarları onu tanımadıkları için yuhaladılar. Genç bir oyuncu olarak orada çok oynamadı ve 1998’de Mavericks‘e takaslandı. Dirk Nowitzki ile geçen başarılı yılların ardından 2004-2005 sezonunda Suns’a geri döndü.
Bir önceki sezon yıldızları ile yolları ayıran Suns takımı yalnızca 29 galibiyette kalmıştı ve bir saha içi lider eksikliği yaşıyordu. Yaz döneminde Nash’i kadroya dahil eden Suns, ertesi sezon 60 galibiyet alıp normal sezonun en iyi takımı oldu. O yıl Amar’e Stoudemire ve Shawn Marion All-Star seçildiler. Steve Nash ise ilk MVP ödülünü kazandı.
Suns ise konferans finaline kadar çıktı…