NBA’de Serbest Oyuncu Olmanın Kötü Yönleri

24/Tem/18 11:16 Haziran 27, 2020

Semih Tuna

24/Tem/18 11:16

Eurohoops.net

NBA’de serbest kalarak yeni takım arayan oyuncular her zaman iyi günler geçirmiyor. Eurohoops Çeviri, bazılarının karanlık günlerini aydınlatıyor!

by Alex Kennedy / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 11 Temmuz 2018 tarihinde HoopsHype’ta yayınlanmıştır.

Bir NBA oyuncusu serbest piyasaya girdiğinde hem heyecanı, hem de sinir katsayısı artar.

Süreç iyi ilerleyip oyuncu güzel bir kontrata imza atarsa oyuncu, ailesinin ileriki jenerasyonlarının bile geleceğini temin altına alabildiği için mutludur. Sonuçta o para hayat değiştirecek kadar yüksek bir miktar olur. Hatta bu yüzden çoğu oyuncu yeni kontratından sonra ailesi ile kutlama yapar.

Bazen ise bazı oyuncular için serbest piyasa umdukları gibi gitmez. Tabii ki her oyuncu olabildiğince hızlı şekilde en iyi tercihi yapmaya çalışıyor ancak işler farklı yöne gidebiliyor. Bundan dolayı Temmuz ayı kimileri için ideal, kimileri için kabus dolu anılar getirebiliyor.

Burada yer alacak birçok oyuncu ikinci kısma giriyor. Oyuncuların umduklarını bulamamasında menajerlerinin hatalarından takımın yöneticilerine kadar birçok faktör var. Kendi yanlışları da bunun içinde tabii ki.

Eurohoops Çeviri, çeşitli nedenlerle serbest piyasada kötü günler geçiren oyuncuların hikayesini karşınıza getiriyor.

Menajeriniz S..ıp Sıvayabilir

1.Oyuncu:

Menajerimin içinde yer aldığı çok kötü bir batırma hikayem var. Sınırsız serbest kaldığımda beni beğenen bir takımda oynamak istiyordum ve menajerim de bir sözleşme üzerinde anlaşabileceğinizi düşünüyordu. Gerçekten de oraya gitmek istedim, isteklerimi karşılıyordu yani. Görüşmelerle pek alakalı değildim ancak sürekli menajerimden bilgi alıyordum. Sonra takımdan bir yönetici, bana menajerimin takımda oynayan bir başka oyuncusuna daha yüklü bir kontrat alabilmek için beni koz olarak kullandığını söyledi. Önce diğer oyuncusuyla imzalamaları gerektiğini, sonra benim daha ucuza imza atacağımı söylemiş. Ben de öğrenince çok sinirlendim. Menajerimi kovdum ve bu olaydan sonra diğer menajerlere de güvenmekte çok zorlanır oldum.”

2.Oyuncu:

Gençken menajerimin çalışmalarından hoşnut değildim. Sonra onu kovdum. Benim bir sonraki sözleşmemden bir pay almadığı için sinirlendi ve burada çılgınlıklar sirsilesi başladı. Menajerim beni tehdit etmeye başladı. Küçük market takımlarından birinde oynuyordum. Bana, ‘Arkanı kollasan iyi olur, şehrinde adamlarım var!’ diye bağırıyordu. Önce güldüm. Gerçekten bunu söyledi mi diye düşündüm. Ona teşekkür ettim ve yaptıkları doğru kararı verdiğimi gösterdi. Sonunda aramızdaki ilişkiyi düzeltip menajerliğimi yapmaya devam etmeye çalıştı. Ancak olan olmuştu. Kısa süre sonra çok daha iyi bir menajerle anlaştım zaten.

3.Oyuncu:

Bir keresinde bir arkadaşım serbest kalacaktı ve ne yapmak istediğine dair çok fazla dedikodu ortaya atılıyordu. Basına bir açıklama yapmadığı için neden bu kadar bilginin medyaya yansıdığını anlayamıyordu. Kimin gelişmeleri sızdırdığına dair bir fikrimiz vardı. Arkadaşımla birlikte menajerine küçük ve yalan bir bilgi vermeyi ve bunun sızıp sızmayacağını görmeyi kararlaştırdık. Arkadaşım, gitmek istediği takımlar listesine bir takım daha ekledi. Sonraki gün bu bilgi, iki farklı muhabir tarafından haber yapıldı. Bu şekilde sızdıranı bulduk ve arkadaşım menajeri ile yollarını ayırdı.

4.Oyuncu:

Menajerim bana yetenek, pozisyon ve yaş olarak çok benzer bir oyuncuyla birlikte beni temsil ediyordu. İkimiz de draft öncesi süreçten geçiyorduk ve birkaç kişi, bana çok benzer bir oyuncuyla, yani Draft’taki sıram için rekabet ettiğim biriyle aynı menajeri paylaşmamın pek de iyi bir fikir olmadığını söylüyordu. Menajerim ise görüştüğü birçok takımla bizim gibi oyunculara ihtiyaç olduğunu, bundan dolayı ikimize de yer bulabileceğini anlatmıştı. Yine de kararımın doğru olup olmadığını bilemiyordum. Zaman geçti, ikimiz de serbest kaldık. Ancak diğer oyuncuya kıyasla benim tarafımda işler daha yavaş ilerliyordu. Ben iyi oynadığımı ve çok talibim olacağını düşünüyordum. Menajerim de kendisine güvenmemi ve sabırlı olmamı tembihliyordu. Daha sonra menajerimin diğer oyuncuya daha çok odaklandığını ve onun için daha çok uğraştığını duydum. Eğer bizim gibi bir oyuncu arayan bir takım varsa, diğer oyuncuyu öne çıkarıyormuş.

Bazı Yöneticilere Güven Olmaz

5.Oyuncu:

Bir keresinde bir takıma gitmeyi çok istediğim için çok cazip teklifleri reddediyordum. Gitmek istediğim bir numaralı takım onlardı. Benim için en mantıklı takımın orası olduğunu düşünüyordum ve %100 oraya gideceğime emindim. Bir süre sonra o takım beni arayıp daha genç bir oyuncuyu tercih ettiklerini belirtti. En kötü serbest piyasa anım buydu sanırım.

6.Oyuncu:

Bence her oyuncunun bir anlaşmanın gerçekleşeceğini beklediği ve daha sonra o takımın başka bir oyuncu ile anlaştığını öğrendiği anısı olmuştur. Bir takımla yemeğe çıktım, görüştüm, anlaşmanın tamamlanacağı konusunda iyimserdim. Menajerimle birlikte mutlu ve güvenli şekilde oradan ayrıldık. Heyecanlıydık. Sonraki gün bir anda benim pozisyonumda oynayan başka bir oyuncu ile anlaştılar. Şok oldum ama kişisel algılamamaya çalıştım.

7.Oyuncu:

Bazen yöneticiler ve koçlar sizin sözleşmeye imza atmanızı isteyebilir ancak sezon başladığında işler farklı olabilir. Bir keresinde birçok takım beni istiyordu ve yeni takımıma gitmemin nedenlerinden biri de buydu. O yıl iyi bir sezon geçireceğime emindim. Birçok takım benim şut yeteneğimi ve skorerliğimi istiyordu, ben ise imza attığım takımda hazırlık kampına katılınca oyun kurucu pozisyonunda oynatıldım. Bence iyi bir skorerdim, yeteneklerimi o alanda kullansam daha iyi olabilirdi. Görüşmelerde de oyun kurucu oynayacağımı söylememişlerdi. Şimdi görüştüğüm takımlarla önce hangi rolü oynamak istediğimi söylüyorum ve o rolü oynayacağıma emin oluyorum.

8.Oyuncu:

Daha önce kontratlarına bir madde eklemek isteyen genç oyunculara takımların, ‘Merak etme, daha sonra hallederiz’ ya da ‘Bunu kontrat dahil etmemize gerek yok’ gibi cevaplar verdiğini duydum. Bazen, menajerleri de kontratın hemen tamamlanmasını istedikleri için bu maddelerin gereksiz olduğunu söylerler. Gençlerin çoğu da NBA’e girdikleri için çok mutlulardır ve bu yüzden o maddenin kontrata eklenmesi şartını koşmazlar. Bazen, sonraki kontratlarında o maddeyi ekleyebileceklerini falan düşünürler. Veya sözlü şekilde o sözün tutulacağını. Ancak bunlar neredeyse hiçbir zaman gerçeğe dönüşmez. Gençlere sesleniyorum, bir şeyin olmasını istiyorsanız zorlayın ve istediğinizi alın!

9.Oyuncu: 

Daha önce bir takımın kişisel olarak beni aradığı, koç ve GM’le görüştüğüm durumlar oldu. Bu görüşmelerden sonra işin bittiğini düşünmüştüm. Hatta oraya bir uçak bileti dahi almıştım. Daha sonra son dakikada menajerim arayıp başka bir oyuncuyu aldıklarını söyledi. Böyle bir şey olduğunda kendinize güveninizi yukarıda tutmak çok zor. Genelde böyle durumlarda aklımı başka yerlerde tutmaya ve hayal kırıklığımı gizlemeye çalışıyorum. Çünkü ne kadar çok aklınıza getirirseniz o kadar çok size sıkıntı verir bu durumlar.

10.Oyuncu:

En nefret ettiğim şey, bir yöneticinin bir oyuncusu takımdan ayrılınca arkasından kötü konuşmasıdır. Bazen bir takas olunca, bazen de bir oyuncu serbest kalıp takımdan ayrılınca oluyor bu durum. Bence bu, yönetim hakkında çok şey anlatıyor. Eğer bir oyuncu ayrılınca onu kötüleyeceklerse, acaba sizin hakkınızda ne düşünüyorlardır? Basın karşısında ya da basına sızdırılma yoluyla olabilir. İki şekilde de yapılan hareket hoş değil.

Herkesin Aynı Fikirde Olduğuna Emin Olun

11.Oyuncu:

Bazen bir genel menajer sizi çok sevdiğini ve oynamanızı istediği rolü size açıklar. Sonra bir bakarsınız ki koçun tamamen farklı bir planı varmış ve sizi düşündüğünüz şekilde kullanmayacak. Bir takımın GM’i ve koçunun aynı fikirde olduğuna emin olmak önemli, diğer türlü böyle sorunlar ortaya çıkabiliyor.

12.Oyuncu:

Zor yoldan öğrendiğim bir dersi anlatayım: Bir takımın yıldız oyuncusunun sizi ikna etmeye çalışması o takımla anlaşacağınız anlamına gelmez. Kararları veren kişi GM, ve aklında çok daha başka planlar olabiliyor.

13.Oyuncu:

Yurtdışında bir takımla sözleşme imzaladım ve başkan benim oyunumu çok seviyordu. Ne kadar yetenekli olduğumu söylüyor, en iyi maçlarımı anlatıyordu. Yani beni tanıyordu. Ben de ‘İşler çok iyi olacak!’ diye sevinmiştim. Ancak tabii bir de takımın koçu vardı. Sezon başında öğrendim ki daha önce sadece düşük seviyelerde koçluk yapmış. Ben takıma katıldığımda uyacağız gibi gözükmüştü. Yönetim rolümü koça anlattı, şut kabiliyetimi kullanmak istediklerini ifade ettiler. Koç beni daha önce hiç izlememiş mi, yoksa benden tamamen farklı bir şekilde mi yararlanmak istedi bilmiyorum. Oyunumu değiştirmek istedi. Daha önce hiç oynamadığım bir rolde, daha önce hiç yapmadığım şeyleri yapmamı bekleyerek oynattı beni. Ben skorer bir oyuncuyum. Nedense beni pasör bir oyun kurucu gibi oynatmaya çalıştı. Ricky Rubio gibi oynamamı istedi. Sürekli pas atmadığım zaman koç sinirden çıldırıyordu. Yanlış anlamayın, pas yapıyorum! Ancak en güçlü yönlerimin şut ve skorerlik olduğunu herkes biliyor. Tabii o koç hariç herkes. Bundan dolayı takımdan ayrıldım. Şimdi yurt dışındaki hiçbir takıma koçla görüşmeden sözleşme imzalamıyorum. Koçla konuşmanız gerek. Sizin ne rolde oynayacağınızı belirleyen kişi o.

14.Oyuncu:

Sınırlı serbest kaldığım zaman bir takım beni çok istiyordu ama kontrat önerme konusunda istekli değillerdi. Çünkü takımımın o şartları karşılayarak beni takımda tutacağını düşünüyorlardı. Takımımın beni bırakacağına eminlerdi neredeyse. Menajerim ise takımımın kontrat teklifini karşılamayacağını biliyordu. Bundan dolayı kontratı önermeleri için adeta yalvarıyordu, çünkü teklifin alabileceğim en iyisi olduğunu biliyordu. Takımım teklifin gelmesini ve gitmeme izin vermeyi bekliyordu. Sonunda kontrat teklifi yapmamaya karar verdiler çünkü teklifin karşılanacağına inanıyorlardı hala. Bize inanmadılar. Sonra tek yıllık teklifi kabul edip bir sonraki yıl sınırsız serbest kaldım. Eğer bizi dinleyip inansalardı beni alabilirlerdi! Sınırlı serbest olmak herhalde en kötü şey.

Beklemek Sizi Çılgına Döndürdüğünde…

15.Oyuncu: 

Sözleşme imzalamayı beklerken, serbest piyasa beklediğinizden uzun sürdüğünde, kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. Kendinize güveninizi kaybetmeye başlıyorsunuz. Menajeriniz, ‘Yakında olacak, ilgilenen takımlar var. Bu işi çözeceğiz’ diyor ancak genelde bu işi bilemezsiniz. Acaba sadece sizi daha iyi hissettirmek için mi yapıyor bunu? Elinden gelenin en iyisini sergiliyor mu menajeriniz? Belki de menajeriniz size hayal satıyordur? Çok fazla şeyi sorgulamaya başlıyorsunuz.

16.Oyuncu:

Bir yaz sözleşme imzalamak için 1 ay beklemiştim ve pek de bunların olmasını beklemiyordum açıkçası. Bir sezon önce iyi oynamıştım ve erken, cömert bir anlaşma imzalayacağımı düşünüyordum. Birkaç takım benimle ilgilendi ve heyecanlanmıştım. Ancak sonra teker teker başka oyuncuları aldılar. Sonra bir baktım ki haftalar geçmiş ve halen daha takımsızdım. Menajerim paranın kuruduğunu ve umduğum sözleşmeyi almamın imkansıza yakın olduğunu söylemişti. Ya yurtdışına gidecektim ya da bir yıllık sözleşme imzalayacaktım. Çok sinirlenmiştim ve menajerime de etrafımdaki insanlara da basketbolla işimin bittiğini söyledim. Bırakmak istedim. Yurt dışına gitmek istemedim, bir yıllık sözleşme istemedim. Neredeyse depresyona girmiştim, o kadar kötü hissediyordum. Ondan sonra bir yıllık bir sözleşme imzaladım ancak o günlerin ne kadar zor olduğunu asla unutmayacağım. Çok çalışmamın karşılığını alamadığımı hissetmiştim.

17.Oyuncu:

Serbest oyuncuyken olabildiğince dedikodulardan uzak durmaya çalışıyordum. NBA ile ilgilenen herkesin sürekli olarak twitter’a bakıp neler olduğunu takip etmeye çalışacağını biliyordum. Bu benim yapabileceğim bir şey değil. Ben serbest kaldığım dönemin olabildiğine çabuk bitmesine uğraşıyorum. Dedikoduları takip edince başımın etini yiyorum. ‘Neden şu takım benimle ilgilenmedi?’ ya da ‘Şu oyuncu 6 milyon dolar almış, ben ne kadar alacağım?’ tarzı sorular soruyorum kendime. Bundan dolayı ben bu işlerden uzak durup menajerime bırakıyorum her şeyi. Tabii adaylar birkaç takıma düştüğünde işin içine dahil oluyorum. Bazen millet bana mesaj atıyor, içinde bulunduğum dedikodulara dair. Bir sorun yok tabii bu konuda. Ben genelde kendim anlaşmamı imzaladıktan sonra yazın olup bitenleri görüyorum.

18.Oyuncu:

Zaman geçirecek şeyler bulmaya çalışıyorum. Her gün idman yapıyorum ve TV programları arıyorum. İzlemediğim filmler izliyorum. Bir keresinde ailem ve arkadaşlarımla tatile çıkmıştım her şeyden uzak kalmak için. Ben genelde geleceğimle alakalı heyecanlanmak yerine endişelenen adamlardan biriyim.

‘NBA Bir İş Dünyasıdır’ Sözü Sadece Bir Klişe Değil

19.Oyuncu:

Her ne kadar birçok takım ve oyuncu ‘aile atmosferi’ ya da ‘kardeşlik’ gibi kavramları sürekli kullansa da bu bir iş dünyası. Daha önce en yakın arkadaşımın takas olmaktan endişelendiği günleri hatırlıyorum. Yönetime gitti ve takas olmayacağının garantisini aldı. Sonra gidip çocuklarına şehirde kalacağını söyledi, okullarının değişmeyeceğini belirtti. Birkaç saat sonra takas edildi. Ağlamaya başlamıştı. Bu bir iş dünyası ve bu kararlar bazen çok acı verici olabiliyor. Tabii bazen oyuncular serbest kalarak takım değiştirdiğinde fanlardan tepki görebiliyorlar. Belki takımlar biraz sadakat gösterse işler farklı olurdu..

20.Oyuncu:

Takımlar genelde uzun vadede sizi kadroda düşündüğünüzü söyler, sonra sizi takas ederler veya bir daha sözleşme imzalamazlar. Eğer sakatlanırsanız kullanışsızsınızdır. Ancak bir oyuncu ayrılma kararı aldığında biz suçlu oluyoruz.

21.Oyuncu:

Bir arkadaşım serbest kaldığında bir takım onun için inanılmaz bir sunum hazırlamıştı. Takımla görüşmeye gittiğinde ona muazzam bir sunum yapmışlar. JumboTron’da o takımın formasıyla görüntüleri, video mesajları… Sonra takımın anonsörü, takımın yıldızıymış gibi onun ismini anons etmişti. Konfetiler inmiş falan. Çok özel bir sunumun ardından çok etkilenmişti. Herkes istenmeyi çok ister, bu da önemlidir. Orada uzun vade kalacağını umarak kontrata imzasını attı. Yedi ay sonra, takas edildi. Yedi. Ay.

22.Oyuncu:

Blake Griffin’e ne olduğuna bir bakın. Clippers, uzun vadede onu kadroda tutmak istediğini, formasını emekli etmek istediklerini falan söyleyip durmuştu. Kısa bir süre sonra Detroit Pistons‘a gönderildi. Burasının bir iş dünyasını olduğunu kesinlikle unutmamak gerek.

Fırsatçılara Dikkat Edin

23.Oyuncu:

Eğer bir oyuncu serbest piyasada istediğini alamıyorsa başka bir menajer araya girerek mevcut menajerinin yerini almaya çalışabilir. Buna ‘fırsatçılık’ denir. Genelde, ‘Halen daha kontrat bulamadın mı? Menajerin ne işe yarıyor senin?’ falan derler. Veya başka bir şekilde, ‘Menajerin sadece senin için X milyon dolar mı istiyor? Daha fazlasını alabilirsin!’ diyebilirler. Onlar her yerdeler.

24.Oyuncu:

Moralleri bozuk olduğunda menajerlerin dediklerine kanan oyuncular için kötü hissediyorum. Yeni bir menajerle her şeyi değiştirmeye çalışabilirler. Serbest piyasaya bir sonraki sefer girdiklerinde o yeni menajerin iyi bir kontrat alacağını düşünürler ve genelde hayal kırıklığı yaşarlar. Genelde sizin duymak istediklerinizi söylerler. Gerçekçi olmayan bir miktardan bahsederler. Sonra olmayınca da çokça bahaneleri vardır. Genelde oyuncu o menajeri de kovar. Genç oyunculara duymak istediklerini söyledikleri için başka bir menajere gitmemeleri gerektiğini söylüyorum.

25.Oyuncu:

Bazı genç oyuncular bu sürecin nasıl işlediğini anlamıyorlar. Bence bu menajerleri için haksızlık. Bu piyasanın nasıl işlediğini bilmeyen gençler genelde menajerlerini kovuyorlar. Üçüncü veya dördüncü menajerinde olan oyuncular görüyorum. Gerçekçi olmayan beklentileri oluyor. Mesela 8 milyon dolar bekliyorlar ve menajerleri 4 milyon dolar almak için bir yerlerini yırtıyorlar. Sonra o oyuncular mutsuz oluyor. Onlara gerçekçi olmayan şeyler beklememelerini söylüyorum. Tabii yeterince çalışmayan menajerler de var. Bu menajerler iş dünyasını karıştırıyor. Ancak genç oyuncular da hak ettiklerinden fazlasını istiyor.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

Tags NBA