by Yılmazcem Özardıç / info@eurohoops.net
NBA ilginç bir mecra ve dünyadaki diğer tüm basketbol liglerinden özellikle maddi konularda çok ayrı ve farklı bir noktada. NBA’de oyunculara ödenecek maaşların belli bir sınırı, bu sınırı aşanlar için inanılmaz büyük vergiler ve birçok farklı detayı içinde bulunduran çok katı kurallar var.
Tabii bu kuralların ötesine geçmeye çalışan takımlar da önemli bedeller ödemek zorundalar. Tabii ki her takım her zaman hatalar yapabiliyor. Bazı oyunculara ederlerinden fazla güvenmek, onların yapabileceklerine gereğinden fazla inanmak, veya o dönemde yaptıkları katkıyı uzun yıllar süren kontrat boyunca devam ettirebileceklerini sanmak bunlardan bazıları. Tabii bu hataları düzeltmek için yapılan hamleler de içinden çıkılması güç durumlar yaratabiliyor.
Günümüzde eski takımının maaş bütçesinde ‘stretch provision’ olsun veya başka şekillerle olsun yapılan hamlelerle birlikte NBA’den ayrılmasına veya NBA’de oynamaya devam etmesine rağmen o takımın maaş bütçesinde yer kaplayan birçok oyuncu var. Bu oyunculara ‘ölü parayla’ yer kaplayan isimler denebilir. Maaş bütçelerinde kapladığı yerler hiçbir şekilde verilen taahhütün sonuna kadar değişmiyor çünkü. Ancak zaten paralarını takımdan gönderildikleri gün alıyorlar.
Biz bunların 15 tanesini yazdık ancak diğer isimler ve maaş bütçelerinde yer kapladıkları takımlar da şu şekilde sıralanıyor: Jamal Crawford (ATL), Demetrius Jackson (BOS), Jamaal Franklin (MEM), Shelvin Mack (ORL), Troy Williams (HOU), Shabazz Muhammad (MIN), Rade Zagorac (MEM), Andrew Nicholson (POR), Martell Webster (WAS), Dwight Howard (BKN), Al Jefferson (IND), A.J. Hammons (MIA), Cole Aldrich (MIN), Spencer Hawes (MIL), Festus Ezeli (POR), Georgios Papagiannis (SAC), Justin Hamilton (TOR).
Deron Williams
Listemizde yer alan en kariyerli ve zirve günlerinde takımına en çok katkıyı veren oyunculardan biri Deron Williams. Utah Jazz formasıyla başlayan kariyerinde koç Sloan’un öğrencisi olarak kısa sürede ligin en iyi oyun kurucularından birine dönüştü. Sahaya her çıktığında büyüleyici bir şey yapması an meselesi gibiydi. Kariyerinin en iyi yıllarını Jazz formasıyla geçirdi ve lokavt sezonunda ülkemizde Beşiktaş forması giydi.
Williams, 2010/11 sezonunda Nets‘e takas edildi ve NBA kariyeri sakatlıkların da etkisiyle düşüşe geçti. Sadece 29 yaşındayken eski atletikliği ve çabukluğundan eser kalmadı. 2014/15 sezonundan sonra Nets ile anlaşarak yollarını ayırdı ve Dallas Mavericks ile anlaştı. Burada geçirdiği yılların ardından 2017’de bu sefer sezon ortasında yine takımla anlaşarak Cavaliers‘a şampiyonluk için gitti ancak umduğunu bulamadı. Hala daha Brooklyn’in maaş bütçesinde yer kaplıyor.
Monta Ellis
Kariyerine Golden State Warriors formasıyla başlayan ve ikinci turdan seçilmesine rağmen büyük bir çıkış yakalayarak takımın en önemli oyuncularından birine dönüşen Monta Ellis bir anda alev alabilen bir skorerdi. Stephen Curry ile birlikte geçirdiği yılların ardından Golden State, Ellis’i Bogut karşılığında Milwaukee’ye gönderdi. Bir buçuk sezon burada oynayan Ellis, daha sonra en iyi dönemini geçireceği Dallas Mavericks ile anlaştı.
Koç Carlisle ile kötü yönlerini olabildiğince törpüleyen Ellis, 2015/16 sezonunda Indiana Pacers ile anlaştı ancak beklentileri karşılayamadı. İki sezonun ardından serbest bırakıldı ve Pacers‘ın maaş bütçesinde yer kaplamaya devam ediyor.
C.J. Watson
C.J. Watson kariyeri boyunca Williams ya da Ellis kadar önemli bir oyuncu olmadı ancak her zaman güvenilir bir yedek parçaydı. Sahaya girdiğinde takımını daha pozitif bir basketbola sürükleyen bir oyun yapısı vardı ve bu şekilde tam 600 NBA maçında boy gösterme şansını yakaladı. Golden State Warriors ile başlayan kariyerinde en iyi sezonunu geçirdikten sonra Chicago’nun yolunu tuttu.
Bulls‘tan sonraki durağı, Williams’ı yedekleme görevi ile Brooklyn oldu. Burada bir sezon geçiren Watson, daha sonra Indiana Pacers ile anlaştı ve burada iki yıl geçirdikten sonra bir türlü istediği guardı bulamayan Orlando Magic‘e gitti. 2016/17 sezonunun sonuna kadar Orlando’da yedek bekleyen Watson daha sonra serbest bırakıldı ve geçtiğimiz yıl Uşak formasıyla ligimizde kısa bir süre de olsa boy gösterdi. Magic’in maaş bütçesinde yer kaplamaya devam ediyor.
Carlos Delfino
Carlos Delfino belki hiçbir zaman NBA’de çok büyük bir yıldız olmadı ancak hiçbir zaman savunmaların gözünü ayıramadığı, ayırırsa üçlüğü potasında görmeyi kabul etmiş sayıldığı şutörlerden biriydi. 2004’te Pistons ile başlayan NBA kariyerinde Toronto ile çıkış yakaladı. Bir sezon kıtamızda oynadıktan sonra NBA’e Milwaukee Bucks forması ile geri döndü ve en iyi yıllarını burada geçirdi.
2012/13 sezonunda sadece 30 yaşındayken Houston Rockets‘ın o dönem benimsediği hızlı tempo ve alan paylaşımı basketbolunun en önemli parçalarından biriydi ancak Batı ekibi ile geçirdiği tek yıl sonrası bir daha Bucks ile anlaştı. Burada hiç oynamadan Clippers‘a takas edildi ve 2014 Ağustos’ta serbest bırakıldı. Hala daha Los Angeles ekibinin maaş bütçesinde yer kaplıyor.
Kevin Martin
Çok ilginç şut stili, her zaman bir yerlerden faul çıkarabilme yeteneği ve bir anda alev alarak maçı birkaç dakika içerisinde bitirebilme tehditi… Kevin Martin, Sacramento Kings forması ile adım attığı NBA’de skorer yeteneklerini çok hızlı gösterdi. Hatta henüz üçüncü sezonunda 20 sayı ortalamayı geride bırakmıştı. Kings günleri kariyerinin en iyi, en tehlikeli olduğu günleriydi. Daha sonra Houston’a takas edildi.
Rockets formasıyla sakatlıklar geçirmesine rağmen önemli bir parça olmayı sürdürdü ve Harden takasında Thunder‘a gitti. Burada bir yıl geçirdikten sonra Minnesota ile anlaştı. Sakatlıklar peşini bırakmadı ancak 2014/15 sezonunda 20 sayı ortalaması yakalamayı başardı. Bir sonraki sezonun ortasında Spurs‘e gitti ve katkısı çok düştü. Sezon sonunda emekliliğe ayrıldı ancak hala daha Minnesota’nın maaş bütçesine yer kaplıyor.
Josh Smith
Gelelim bu listenin en acayip üyelerinden birine. Josh Smith, Atlanta Hawks forması ile başlayan kariyerinde çok heyecan verici, kafasını verdiğinde çok tehlikeli ancak mental olgunluk anlamında çok çok gerilerde yer alan bir oyuncuydu. Hawks forması ile geçen yılların ardından 2013 yazında Detroit Pistons ile 4 yıl için 54 milyon dolar değerinde bir kontrat imzaladı. Ancak bir buçuk yıl geçmeden Stan Van Gundy, yönetimine yeni geldiği takımdan ‘stretch provision’ hakkını kullanarak Smith’i yolladı.
Smith gönderildiğinde orta okulda olan çocuklar, Pistons‘ın maaş bütçesinde kapladığı her yıl 5 milyon dolarlık yer 2020’de bittiğinde lige girmeye hazır olacak. Öyle bir yükümlülüktü bu. Smith’e ne mi oldu? Pistons’tan sonra Houston, Clippers, bir daha Rockets formaları giydi ancak eski halinden eser yoktu. Saha dışı problemleri devam etti. Bu sezon Pelicans formasıyla 3 maça çıktı ancak ligin dışında kaldı.
Chris Bosh
Muhtemelen tarihin en iyisi olan o meşhur 2003 NBA Draftı’nın lige kazandırdığı en önemli oyunculardan biriydi Chris Bosh. Raptors forması ile başladığı kariyerinde kendisini ligin en iyi uzunları arasına sokması çok uzun zaman almadı. Dış şutu, çabuk ayakları, pota etrafında bitiriciliği, efor sarfettiği zaman savunmadaki inanılmaz etkinliği… Modern oyunda bir uzundan ne istiyorsanız vardı.
Bosh, 2010’da LeBron James ve Dwyane Wade ile güçlerini Miami Heat forması altında birleştirdi. İki şampiyonluk kazandı ve James Miami’den ayrıldığında o takımda kalmayı seçti ve hücumda daha büyük bir rol almaya başladı. Ancak maalesef ki kanındaki pıhtılaşma sorunu, onun kariyerine devam edememesine neden oldu ve son maçına 2015/16 sezonunda çıktı. Halen daha Miami’nin maaş bütçesinde yer kaplıyor.