By Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Bu spora aşık olan birçok çocuk gece kafasını yatağa koyduğu an, büyük bir yetenek olarak draftta seçilmeyi ve daha sonrasında NBA’de büyük bir yıldız olarak oynamanın hayalini kurar.
Bu listedekiler de aynısını yaptı ve çoğunluktan farklı olarak bir yere kadar hayallerini başardılar. Hatta draftta ilk ondan seçilmeyi bile başardılar. Seçildikleri o anda büyük ihtimal hepsi, “Evet, artık hayal ettiğim yerdeyim” dedi ama hayat onları farklı yerlere götürdü.
Evet, NBA’de oynamayı başardılar ama yıldız olmayı başaramadılar ve kendilerini bir an bile akıllarından geçirmedikleri EuroLeague’de buldular.
Eurohoops Fırın, yeni dosyasında sizlere işte bu oyuncuları sunuyor! NBA’de ilk 10’dan seçilip bir anda kendilerini EuroLeague’de bulan oyuncuları…
Hazırsanız, başlayalım!
Not: Avrupalılar listeye dahil edilmemiştir ve liste sadece modern Euroleague dönemine göre hazırlanmıştır.
TJ Ford
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2003 / 8. sıra
NBA kariyeri: Milwaukee Bucks, Toronto Raptors, Indiana Pacers, SA Spurs (447 maç)
EuroLeague kariyeri: KK Zagreb (2 maç)
TJ Ford’un bu listenin devamındaki oyuncularla hikayesi biraz farklı ama sonuçta onun yolu da buralara düştü.
NBA tarihinin en iyi draftlarının başında gelen 2003 yılında 8. sırada seçilen TJ Ford, aslında sakatlıklara kadar oldukça iyi bir performans sergiledi.
İlk yılında en iyi ikinci çaylak takımına seçilen Ford, daha sonrasında hem Toronto’da hem de Indiana’da takımın gözde oyuncularından biriydi. Deliciliği ve pasörlüğüyle oynadığı takımlara fayda olan Amerikalı oyun kurucu, 5 sezon üst üstte çift haneli sayı ortalaması tutturmayı başardı.
Fakat geçirdiği sakatlıklar onun çabuk gözden düşmesine sebep oldu. Üst üstte iki sezon 50 maçı geçemeyen Ford, lotaryayla birlikte kendini göstermek için Zagreb’e geldi. Sadece iki maça çıkan Ford, 9.5 sayı, 6.5 asist ortalama tutturduktan sonra geri dönerek Spurs ile anlaştı.
Ancak burada da çok kısa bir süre sonra sakatlıklar yüzünden basketbolu bırakmak zorunda kaldı.
Joe Alexander
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2008 / 8. sıra
NBA kariyeri: Milwaukee Bucks, Chicago Bulls (67 maç)
EuroLeague kariyeri: Maccabi Tel Aviv, Dinamo Sassari (41 maç)
Atletizm bazen gözleri boyayabiliyor.
2008’de draftının sınıfının ilk beş sırası göz alıcıydı ancak draftın devamı için aynısını söylemek pek mümkün değildi. West Virginia’da son sezonunda iyi bir performans sergileyen Alexander ise bunu kullandı.
NBA Draft 2008 öncesi atletizm açısında açık ara sınıfının en iyi oyuncularından biri olan Alexander, bu sayede 8. sıradan Milwaukee Bucks‘ın yolunu tuttu ama atletizm dışında NBA’de başka bir şey veremeyeceği kısa zaman içerisinde gözüktü.
Çoğu G-League’de olmak üzere NBA’de iki sezon geçiren Alexander, tam üç kez takım değiştirdi ve kısa sürede gözden düşerek EuroLeague yolcusu oldu.
İsrail pasaportu sayesinde Maccabi‘yle anlaşan Alexander, burada da pek fark yaratamadı. İlk senesini kenarda geçiren atletik oyuncu, ikinci sezonunda ise Sassari’ye geçti. EuroLeague tarihinin en kötü takımlarından olan Sassari’de biraz olsun fark yaratınca Alexander, Maccabi’ye geri döndü ama 2. döneminde de pek bir şey ortaya koyamadı. Şimdilerde ise kariyerine İsrail’de Holon formasıyla devam ediyor.
Bu arada Bucks, o draftta Alexander’ı seçerek Brook Lopez, Robin Lopez, JaVale McGee, Courtney Lee, Serge Ibaka, Ryan Anderson gibi NBA kariyerleri hala devam eden isimleri es geçmiş oldu.
Dajuan Wagner
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2002 / 6. sıra
NBA kariyeri: Cleveland Cavaliers, Golden State Warriors (103 maç)
EuroLeague kariyeri: Prokom (7 maç)
Dajuan Wagner ise tam olarak bu listenin adamı.
Lisede büyük bir yıldız olarak ortaya çıkan Wagner, kolejde bir yıl geçirdikten sonra biraz da koçunun zorlamasıyla draftta girdi ve 6. sıradan seçilmeyi başardı.
Wagner, ilk senesinde 30’dan fazla maç kaçırsa da yeteneklerini gösterdi ve maç başına 13.7 sayı ortalamasıyla sezonu kapattı. Fakat ilk senesinden sonra her şey tepetaklak gitmeye başladı. Kolit hastalığı yüzünden sahaya çıkamaz hale gelen Wagner, 2004-2005 sezonunda sadece 11 maçta oynayabildi. Bir sonraki seneyi ise sadece tedavi olmak için geçiren skorer oyuncu, 2007’de Golden State ile geri döndü fakat talih yine yüzüne gülmedi. Sözleşme imzaladıktan sadece 2 ay sonra tekrardan hastalanan Wagner, bir maça çıktıktan sonra serbest bırakıldı.
O sezondan sonra Avrupa’ya gelmeye karar veren Wagner, Prokom ile anlaşarak EuroLeague ile tanıştı. Amerikalı oyuncu, oynadığı 6 maçta 8.3 sayı ortalama tutturdu fakat bu sefer de dizinden sakatlandı ve ülkesine geri dönerek kariyerine nokta koydu.
Josh Childress
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2004 / 6. sıra
NBA kariyeri: Atlanta Hawks, Phoenix Suns, Brooklyn Nets, New Orleans Hornets (398 maç)
EuroLeague kariyeri: Olympiakos (36 maç)
Bir zamanlar transferiyle Avrupa ve Amerika’da herkesi şoka sokan Josh Childress ise aslında NBA’den düşmedi. Para onu buralara düşürdü.
NBA Draft 2004’te Andre Iguodala, Luol Deng ve Jameer Nelson gibi isimlerin önünden 6. sırada seçilen Childress, Atlanta’dayken hiç hayal kırıklığı olarak anılan bir seçim değildi.
Amerikalı oyuncu, atletizmi ve enerjisiyle dikkat çekerken henüz ilk senesinde 10.1 sayı ortalama tutturmayı başardı. Daha sonrasında da kenardan gelerek takımına önemli katkılar veren Childress, dört sezonunda da çift haneli sayı ortalaması tutturdu. Fakat 2008’de herkesi şoka sokan o kararı verdi.
O yaz Atlanta kendisine 5 yıl için 33 milyon dolar teklif etse de Childress, Olympiakos’un 3 yıl için 20 milyon dolarlık kontratını tercih etti ve EuroLeague’in yolunu tuttu.
İlk senesinde büyük hayal kırıklığı yaratan Childress, %15.8 üçlük yüzdesiyle 8.8 sayı ortalama tutturdu. İkinci yılında toparlanan atletik oyuncu, Kleiza’yla birlikte Pire ekibini yıllar sonra finale taşıdı ancak şampiyonluğu getiremedi.
O sezondan sonra NBA’e geri dönmeye karar veren Childress, üç farklı takımda forma giyse de ortaya kayda değer bir performans koyamadı.
Ekpe Udoh
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2010 / 6. sıra
NBA kariyeri: Golden State Warriors, Milwaukee Bucks, LA Clippers, Utah Jazz (347 maç)
EuroLeague kariyeri: Fenerbahçe (58 maç)
Fenerbahçe taraftarının gönlünde taht kuran Ekpe Udoh da yolu büyük bir hayal kırıklığıyla buraya düşenlerden.
Kolejde son senesinde Butler’a geçen ve orada çok yönlülüğüyle dikkat çeken Ekpe, 2010 Draftında kendini Golden State‘in 6. sıra seçimi olarak buldu. Warriors, Paul George, Gordon Hayward gibi isimlerinde önünden onu seçerken bunun en büyük sebebi, potayı savunabilecek bir uzun aramalarıydı.
Aslında Ekpe, sahada çok az kaldığı Clippers dönemi dışında da bunu yapabileceğini gösterdi. Hücumda çok bir şey vaat etmese de blok ortalaması her sezon 1.0’in üstündeydi. Bu şekilde iyi bir rol oyuncusu olabilirdi ama sakatlıklar buna da izin vermedi. Sakatlıklar yüzünden Milwaukee’de geçirdiği 2012-2013 sezonu dışında hiç 60 maçın üstüne çıkamayan Ekpe, doğal olarak müzmin sakat sıfatıyla NBA’in gözünden düştü.
İyi ki de düştü. Bu sayede yolu Fenerbahçe’yle EuroLeague’e düşen Ekpe, Avrupa’da geçirdiği iki yıla damga vurdu. Fenerbahçe’de özgüvenini kazanan Ekpe, kolejdeki gibi çok yönlülüğünü sahaya ortaya koyarken ayrıca sağlıklı kalabildiğini de kanıtladı.
İki yılda EuroLeague’de bir şampiyonluk yaşayan bir de final oynayan Ekpe, MVP olduktan sonra geçen sezon NBA’e geri döndü!
Shelden Williams
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2006 / 5. sıra
NBA kariyeri: Atlanta Hawks, Sacramento Kings, Minneosta Timberwolves, Boston Celtics, Denver Nuggets, New York Knicks, Brooklyn Nets (369 maç)
EuroLeague kariyeri: ELAN Chalon (10 maç)
NBA Draft 2006 büyük hayal kırıklıklarıyla dolu. Shelden Williams ise onlardan biri.
Duke gibi oldukça büyük bir tarihi olan kolejde rekorları kıra kıra NBA’e gelen Shelden, birçok önemli oyuncunun önünde 5. sıradan seçildi fakat NBA kariyeri hiç beklendiği gibi gitmedi.
Amerikalı pivot, özellikle ilk yılından sonra sakatlıklar ve hücumda hiçbir şey verememesi yüzünden büyük bir düşüş yaşadı. 6 yılda tam 7 kere takım değiştirse de bu düşüşe engel olamayan Williams, en son çareyi ise 2012’de EuroLeague’e gelmekte buldu.
ELAN Chalon ile o sene normal sezon grubunda mücadele eden Williams, aslında beklentilerin çok üstüne çıktı. 10 maçta 11.3 sayı, 7.5 ribaund ve 0.7 blok ortalamaları tutturdu. Hatta Top-16 öncesi ismi Fenerbahçe‘yle bile anıldı fakat buralarda da çok kalmadı. Avrupa sonrası Çin’e giden Williams, orada iki sezon oynadıktan sonra kariyerine nokta koydu.
Thomas Robinson
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2012 / 5. sıra
NBA kariyeri: Sacramento Kings, Houston Rockets, Portland TrailBlazers, Philadelphia 76ers, Brooklyn Nets, LA Lakers (313 maç)
EuroLeague kariyeri: Khimki Moskova (20 maç)
Geçtiğimiz sezon EuroLeague’de izlediğimiz Thomas Robinson, NBA Draft 2012’in gözdelerinden biriydi.
Kolejde Kansas ile son senesinde harika bir performans sergileyen Robinson, 2012’de Andre Drummond, Damian Lillard, Draymond Green ve Harrison Barnes gibi isimlerin önünde 5. sıradan seçildi.
DeMarcus Cousins ile uyumlu bir ikili olması bekleniyordu fakat draft öncesi kendisi hakkındaki en büyük soru işareti olan 4-5 pozisyonları arasına sıkışması, NBA’de ortaya çıktı.
5. sıra seçimi olmasına rağmen daha ilk senesinde takaslanan Robinson, kariyerinin devamında da hep aynı şeyi yaşadı. 3 kere takaslanan Robinson, toplamda 6 farklı takımın formasını giyse de gittiği hiçbir yerde bekleneni veremedi.
NBA’de fiziksel olarak beş numarada ezilen Robinson, EuroLeague’de ise farklı şartlarda neler yapabileceğini gösterdi. Khimki formasıyla eli kırılıncaya kadar çok iyi oynayan Robinson, daha sonra koçla yaşadığı problemler sebebiyle gözden düştü.
Marcus Fizer
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2000 /4. sıra
NBA kariyeri: Chicago Bulls, Milwaukee Bucks, New Orleans Hornets (289 maç)
EuroLeague kariyeri: Maccabi Tel Aviv (17 maç)
NBA Draft 2000’in birçoklarına göre tarihin en kötü draft yılıdır. O draftta 4. sıradan seçilen Marcus Fizer da bu düşüncelerin oluşmasına büyük bir katkı verdi.
Iowa çok iyi dört sezon geçirse de Fizer, aslında biraz koç torpiliydi. Iowa’da ilk yılında ona koçluk yapan Tim Floyd, 2000’de Chicago’nun başındaydı ve elinde Elton Brand gibi bir uzun olmasına rağmen 4. sıradan Bulls, garip (!) bir şekilde Fizer’i seçti.
İlk yılını Brand’in arkasında geçiren Fizer, ikinci yıl Brand takaslanınca öne fırladı ve 12.3 sayı, 5.6 ribaundla sezonu tamamladı. Fakat üçüncü yılında aşil tendonunu kopartması onun adına her şeyi değiştirdi.
Bulls’tan sonra Milwaukee ve New Orleans formaları giyen Fizer, sakatlıklar sonrası eski günlerinden çok uzaktaydı ve 2007’de Maccabi‘yle birlikte EuroLeague ile tanıştı.
İlk yılında sezona iyi başlayan Fizer, iyi bir performans gösterdi fakat Top-16’in ilk maçından sonra sakatlanınca takımını yalnız bırakmak zorunda kaldı. İkinci sezon geri dönen Fizer, bir kez daha dizinden sakatlanınca iki maç sonra serbest bırakıldı.
Fizer, kariyerini devamını ise Porto Riko, Arjantin, Tayvan gibi ülkelerde geçirdi.
Anthony Bennett
Draftta seçildiği sıra: NBA Draft 2013 / 1. sıra
NBA kariyeri: Cleveland Cavaliers, Minnesota Timberwolves, Toronto Raptors, Brooklyn Nets (151 maç)
EuroLeague kariyeri: Fenerbahçe (10 maç)
Ve gelelim tarihin en büyük draft seçimi fiyaskolarından biri olan Anthony Bennett’a…
NBA Draft 2013 tarihin en garip draft yıllarından biriydi. Yani normalde draft ilk sırası için herkesten öne çıkan bir iki genç yetenek olur fakat o sene kimse ilk sıra için favori değildi ve o hengamede bir anda Cleveland, kimsenin beklemediği bir şekilde Anthony Bennett’i ilk sıradan seçti. Normalde ise 7, 8 civarı bir sıradan gitmesi bekleniyordu.
Bennett, o gün büyük ihtimal mutluluktan uyuyamadı ama kısa süre içerisinde uyumama sebebi hayal kırıklığı oldu. Tarihte 1. sıradan seçilip de G-League’ne gönderilen ilk oyuncu olan Bennett, büyük bir fiyasko oldu. 4 yılda 4 farklı takıma giden Kanadalı oyuncu, hiçbirinde kayda değer bir performans gösteremedi.
2017 yılında ise sezon ortasında yolu Avrupa’ya düştü. 4 numara rotasyonuna takviye yapmak isteyen Fenerbahçe, Bennett ile anlaştı ancak beklenen katkı gelmedi. Baskonia maçında yaptığı smaç dışında sahada ruh gibi dolaşan Bennett, EuroLeague’de sadece 10 maça çıktı ve sezon sonunda gönderildi.
Yine de buraya kadar gelmişken en azından EuroLeague şampiyonluğu görmüş oldu.