By Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Bir takım başarılı olduğu zaman genellikle yıldızları konuşuruz. Onların yaptıkları ve performansları yıllarca dilimizde dolaşıyor. Fakat bu bir takım oyunu ve bazen işleri değiştiren isim çok daha farklı oyuncular olabiliyor.
Belki bu isimler takımlarının en çok şut kullanan isimleri olmuyorlar. Hatta taraftarının en çok sevdiği isimler de olmuyorlar ama takımların kaderlerini belirlemede her zaman öne çıkıyorlar. Onlar takımlarının mimarları değil fakat yapının ayakta kalmasını onlar sağlıyor. Bunu bazen bedenlerini ortaya koyarak yapıyorlar, bazen de zekalarını. Fakat nasıl olursa olsun onların yaptığı katkılar, takımları için başarıya giden yolu açıyor.
Somut örnekler mi istiyorsunuz? Son şampiyonların hepsine bakabilirsiniz. Sadece 2 ay önce finalde Fabien Causeur’un yaptıkları hala akıllarda ya da bir sene önce İstanbul’da Kalinic‘in ortaya koydukları. Bu örnekleri daha da çoğaltabilirsiniz. Gittiğiniz her başarıda takımı ayakta tutan bir rol oyuncusu görürsünüz.
Bu isimler belki oyunun her alanında her şeyi harika yapan isimler değiller ancak üzerine yüklenen sorumluluğu kusursuz bir şekilde yerine getiren, kendilerine verilen görevin hakkını veren oyuncular.
Eurohoops Fırın ise bu emektarları unutmamak için yeni bir yazı hazırladı ve EuroLeague tarihinde rol oyuncusu olarak yaptıklarıyla hatırladığımız en iyi 10 oyuncuyu karşınıza getirdi! Yeteri kadar ilginizi çekebildiysek, hadi gelin, bu isimleri tekrardan hatırlayalım!
Not: Kariyerine devam eden oyuncular bu listeye dahil edilmemiştir. Sadece ve sadece kariyerine nokta koyan isimler alınmıştır.
Not-2: Sadece modern EuroLeague ele alınmıştır. Ayrıca bir zamanlar büyük yıldız olup kariyerinin sonunda başka role geçen oyuncular göz önüne alınmamıştır.
Tal Burstein
EuroLeague Kariyeri: Maccabi Tel Aviv
EuroLeague İstatistikleri: 178 maç 6.3 sayı, 2.6 ribaund, 1.7 asist (10 sezon)
EuroLeague Şampiyonlukları: 3 kere
Maccabi‘nin 2000-2010 arasında EuroLeague zirvesinde kurduğu o büyük hegemonyada pek çok iyi rol oyuncusu vardı. Tal Burstein ise onlar arasında en istikrarlısı ve verimlisiydi.
Verimlilikten kastım sadece istatistik kağıdı değil tabii. Oyun içerisine Maccabi’ye kattığı çeşitlilik, takımın yıldızlarını çok iyi tamamlaması onu çok değerli kılıyordu. Bir kere birden üçe kadar her pozisyonda oynayabiliyordu. Bu özellikle işin savunma tarafında Maccabi’nin işini çok kolaylaştırıyordu çünkü 2003-2005 yıllarında en büyük sorunları Saras’ı savunmada saklamaktı. Öte yandan hücumda da çok iyi bir bitiriciydi. 2007’deki sakatlığa kadar %37.8 üçlük yüzdesiyle oynadı. Bunun yanında oyunun diğer taraflarına da – ribaund, top çalma, asist gibi – çok önemli katkılar verdi.
Her şeyiyle iyi bir rol oyuncusuydu ve bu özelliği sayesinde birçok kez kritik katkılar da verdi. Final Four’larda hep rakibin önemli silahlarını tutmasının yanında hücumda da önemli performansları vardı. 2003’teki tarihin en farklı biten finalinde 17 sayı, 10 ribaund ve 6 asistle oynadı. 2004’te ise Panathinaikos karşısında yarı finalde 14 sayıyla oynayarak takımına kritik bir katkı verdi.
2009’daki kısa dönemlik ayrılığı dışında Maccabi’ye 10 yıl boyunca katkı verdi ve 3’ü EuroLeague olmak üzere toplam 17 kupa kazandı.
Pete Mickael
EuroLeague Kariyeri: Baskonia, Barcelona
EuroLeague İstatistikleri: 103 maç 10.5 sayı, 4.6 ribaund, 0.8 asist (6 sezon)
EuroLeague Şampiyonlukları: 1 kere
Pete Mickael’in üstüne aslında rol adamlığı sıfatı çok uymayabilir sonuçta 2010’da Barcelona, EuroLeague şampiyonluğuna ulaştıysa en büyük sebeplerden biri bu adamdı fakat onun çeşitliliği ve rolüne kabullenerek uyması aslında onu ender bulabileceğiniz bir rol adamı yapıyordu.
EuroLeague kariyerine Baskonia‘da başlayan Mickael, Scola sonrası dönemde takıma gelmişti. Klasik bir Amerikalı oyuncu gibi değildi. Hücumda çok fazla top kullanmazdı. Özellikle dış şutu hiç yoktu ama savunmasıyla oyunda çok şey değiştiriyordu. İlk senesinde Baskonia’yla Final Four oynarken de o haftasonu oldukça iyi bir basketbol sahaya koydu. Sezon sonunda ise Baskonia son şampiyonluğuna koşarken serinin MVP’si o seçilmişti. İkinci senesinde artık daha da özgüvenliydi. Belki yine üçlük sokamıyordu ama hücumda üst vücudunu çok iyi kullanmanın yolunu bulmuştu.
Hücumda da kendi gösterecek yolu bulunca o yaz Barcelona’nın yolunu tuttu. Pascual’ın o meşhur solak forvet tanımının en dolu haliydi ve Katalanların sistemine “cuk” diye oturdu. Savunmada Pascual’ın prensiplerinin yerine gelmesinde en önemli rolü oynayan Mickael, hücumda da Navarro’nun tamamlayıcı parçasıydı. Sadece iki maç kaybederek Final Four’a gelen Barcelona, Final Four’da da rakiplerini yanına yaklaştırmazken Mickael, finalde 14 sayıyla Navarro’dan sonra en etkili adam olmuştu.
Fakat sonrasında kariyerinin en iyi döneminde sakatlandı. 2011’de sadece 4 maça çıkabildi. Daha sonra geri dönüp iki yıl daha oynadı ama sakatlık yakasını bırakmayınca basketbol sahnesinden silindi.
Devin Smith
EuroLeague Kariyeri: Fenerbahçe, Maccabi Tel Aviv
EuroLeague İstatistikleri: 150 maç 10.6 sayı, 5.1 ribaund, 1.5 asist (7 sezon)
EuroLeague Şampiyonlukları: 1 kere
EuroLeague’de Devin Smith kadar verimli kaç oyuncu görmüşüzdür çok emin değilim. Belki EuroLeague şampiyonluğunu hedefleyen bir takımın sürükleyici oyuncusu olacak bir oyuncu değildi ama hedefiniz şampiyonluk ise kadronuzda tamamlayıcı oyuncu olarak isteyeceğiniz bir isimdi.
Amerikalı oyuncu, İtalya’da başlayan kariyeri sonrası 2008’de Fenerbahçe‘ye geldi ve ilk kez burada EuroLeague ile tanıştı. Maalesef çok kıymeti bilinmedi. O sezon Solomon’un gidişi, beraber geldikleri Marques Green’in Fenerbahçe taraftarı tarafından istenmemesi onun da değerini düşürdü.
O sezondan sonra Yunanistan ve İtalya yapan Smith, gerçek değerini ise Maccabi‘de gösterdi. İsrail’de altı sezon geçiren Smith, çok değerli bir parçaydı. Blatt’in her iki forvet pozisyonunu da savunabilen planına çok uyan Smith, hücumda ise birçok farklı şeyi yaptı. Bazen sadece bitirici oldu, bazen topun dönmesini sağladı.
İlk yılında meşhur Panathinaikos serisinde harika bir performans sergileyen Smith, 2014’teki şampiyonlukta da büyük rol oynadı. O mucize şampiyonluk konuşulduğu zaman akıllara ilk Rice, Hickman, Tyus hatta Ingles gibi isimler gelir ama özellikle finalde Smith de çok kritik katkılar verdi. O gün 40 dakika sahada kalan Smith, hem savunmada harika bir iş çıkarttı hem de 15 sayılık önemli bir katkı verdi.
Bir sonraki sezon hücum anlamında kariyer performansını sergileyen Smith, 2016 sonrası ise hem ilerleyen yaşı hem de kurulan kötü kadrolarla birlikte düşüşe geçti. Geçen sezonun başında ise kontratı olmasına rağmen emeklilik kararı aldı.
Smith, oyun içerisinde sunduğu çeşitlilik açısından çok değerli bir parçaydı ve kesinlikle ligin underrated isimlerinden biriydi.
Bootsy Thornton
EuroLeague Kariyeri: Siena, Barcelona, Anadolu Efes
EuroLeague İstatistikleri: 138 maç 10.0 sayı, 3.8 ribaund, 2.0 asist (8 sezon)
EuroLeague Şampiyonlukları: –
Bootsy Thornton aslında buralara bir rol oyuncusu olarak gelmedi ama oyunundaki değişim onu bu noktaya çekti. Aslında Siena onu değiştirdi!
Kolejde Duke karşısında 40 sayı atacak kadar dikkat çeken bir skorer olan Thornton, Cantu’da da benzer performanslar sergilemişti. 2003’te Siena’ya gelen Thornton, bundan çok daha fazlası olduğunu hemen gösterdi.
İzlediğimiz en zeki oyunculardan biriydi. Onu izlerken hep bir güven hissederdiniz çünkü size hep o doğruyu yapar diye düşündürürdü. Sorumluluk almaktan da asla çekinmezdi. Kariyerini sadece çok iyi bir skorer olarak sürdürebileceği bir yeteneği vardı fakat dedim ya o bundan daha fazlasıydı diye, oyunun her alanında etkili harika bir rol oyuncusuydu.
Siena’da ilk senesinde Final Four’da inanılmaz bir performans sergiledi. Yarı finalde unutulmaz maçta 26 sayı, 10 ribaund ve 5 asistle oynadı ama Delfino’nun bitime 11 saniye kala attığı faul atışlarına engel olamadı. Bir sene daha Siena’da oynadıktan sonra Barcelona’ya geçen Thornton, sezon boyunca Katalanların kadrosunda kendine rol bulmakta zorlansa da Final Four zamanı yine harika bir performans sergiledi.
Hemen Siena’ya geri dönen Thornton, İtalyan ekibinde bir kez daha Final Four oynasa da yine başarılı olamadı ve o yaz ülkemize geldi.
Efes‘te üç yıl geçiren Thornton, belki artık harika bir skorer değildi ama takım kendisinden ne istese verdi. İlk senesinde o meşhur finalde Efes‘in 2-0’dan dönüp şampiyon olmasında en büyük rol onundu. Her şey o ve Shumpert’in üçüncü maçtaki hücum performansıyla başladı. Lacivert-beyazlılar o sezon son şampiyonluğunu kazanırken MVP ödülünü de o kaldırdı. Efes‘ten sonra Siena’ya geri dönen Thornton, EuroLeague’de son kez orada oynadı. Avrupa’da birkaç yıl dolaştıktan sonra ise basketbolu bıraktı.
O harika bir rol adamıydı çünkü kendi yeteneklerini takımına göre kurgulamasını biliyordu. Kendisinden ne istendiyse onu verdi ve her zaman değerli oldu.