by Rodger Sherman / Çeviri: Yılmazcem Özardıç
Bu yazı ilk olarak 25 Haziran tarihinde The Ringer’da yayınlanmıştır.
Dwight Howard bu yaz Charlotte Hornets‘tan Brooklyn Nets‘e takas edildi, buradan buy-out’la ayrıldı ve Washington Wizards ile anlaştı. Tecrübeli oyuncu bu şekilde son sekiz sezondaki altıncı takımında forma giyecek. Geçtiğimiz günlerde Washington’daki basın toplantısında söylediği sözler ise NBA severlerin soğuk espri sınırlarını zorladı:
“Kariyerime Magic ile başladım. 8 yıl boyunca Magic (Büyü) öğrendim. Sonra La La Land’e (Los Angeles) seyahat ettim. Ardından Rockets (Roketler) ile çalışmayı, Hawks (şahinler) ile uçmayı öğrendim ve Hornets (Eşek arısı) tarafından sokuldum. Bütün bunlar bana Wizard (Büyücü) olmayı öğretti.”
Bu sadece çok çok çok kötü bir ifade değil. Başka bir NBA oyuncusu, örneğin Nick Young bunu söylese karışık kariyerinin bir yansıması olarak esprili bir ifade olarak karşımıza çıkabilirdi. Bu cümlelerin en dikkat çeken tarafı, bir oyuncunun eski takımı tarafından ‘sokulduğu’ idi. Bu sözler, Dwight Howard tarafından söylendi.
Howard’ın daha öncelerde de bulunduğu durumlarda saçma sapan şakalar yaptığına tanık olduk. Kötü bir performansı olsun, takımdaki problemler, taraftarlarla yaşanan sorunlar olsun, her zaman sırıtır ve umursamaz bir tavırla espri yapar. Hornets’la çıktığı medya gününde dönemin NBA şampiyonu-Trump daveti polemiğine dair, Hornets’ın şampiyonluğu durumunda “Dwight Sarayı”nı ziyaret etmek istediğini söylemişti. Bir sezon sonra gönderildi.
Bir zamanlar Howard’ın taraftarların sevdiği bir oyuncu olabileceğini düşünmüştüm. 2007’de çıktığı smaç yarışmasında sticker’a vurup yaptığı harika smaca rağmen smaç yarışmasını kaybetmişti. Sonraki sezon smaç yarışmasını Süpermen pelerini giyerek ancak smacı tamamlayamayarak kazandı. Genelde uzun oyuncular smaç yarışmalarında dezavantajlıdır. Ancak Howard o güne kadar kimselerin yapamadığı smaçları yüzünde büyük bir gülümsemeyle yaptı. Yaratıcı, fiziksel olarak harika ve karizmatik. Ligdeki genç uzunlara rol model olabilecek bir adamdı.
10 yıl sonraya gidelim ve Howard NBA’in en sevilmeyen oyuncularından biri. NBA fanları onu sevmiyor, üstüne kendisini Howard fanı olarak tanımlayan birisini bulmakta zorlanıyorum. En azından son zamanlarda olduğu takımlar gözden uzak, eğer bulunduğu ekiplerin şampiyonluk şansları olsa o facia karakteri herkes tarafından konuşulurdu. Onun yerine Howard Doğu Konferansının dibindeki takımlarda 1990’ların basketbolunu oynuyor.
Peki buraya nasıl geldik? En acayip kısım bu herhalde.
Evrendeki herkesin Dwight Howard’ı sevmemesinin nedenlerinden biri, Howard’la tanışan neredeyse her NBA oyuncusunun Howard’ı sevmemesi. Takım arkadaşlarıyla parkede kavga etti (Steve Nash örneğin), eski takım arkadaşlarıyla takıştı (Kobe Bryant’la yumuşak polemiği) ve rakipleriyle sürtüştü (Kevin Durant’le bayağı küfürleşmişlerdi).
Howard’ın kariyerini bir gözden geçirelim.
Dwight’ın Magic kariyeri (2004/05’ten 2011/12’ye kadar) olabilecek en garip şekilde bitti. Stan Van Gundy, basın mensuplarına Howard’ın onu takımdan kovdurmaya çalıştığını söylediği röportajda hiçbir şeyden habersiz gelip koçuna sarıldı ve Van Gundy’nin medyaya söylediklerini yalanladı. Van Gundy gönderildikten kısa süre sonra Howard yine de takasını istedi. Giderken de Orlando’daki oyuncuların “kimsenin istemediği” insanlar olduğunu söyledi.
Lakers‘ta (2012/13), Kobe Bryant’la birlikte oynadı. Pek istenen gibi geçmedi bu. Bryant daha sonra defalarca Howard’ı neden sevmediğini anlattı ve kazanmaya çalışan insanların etrafında Dwight’ın kendisini “rahatsız” hissettiğini belirtti. Belki bu tamamen Howard’ın suçu değildi, Kobe’yi mutlu etmek zordur. Howard, Los Angeles’ta bir yıl kaldıktan sonra takımdan ayrılmayı seçti. Pek eğlenceli değildi o sezon.
Howard, Rockets günlerinde (2013/14’ten 2015/16’ya kadar) bir başka yıldız guardla aynı soyunma odasında bulundu ve senaryo yine değişmedi. Howard’la James Harden’ın arasının bir türlü iyi olmadığına, arkadaşlık denemelerinin başarısız çıktığına dair haberler yayıldı. Daha sonra takıma yeni gelen oyuncuların Harden ile Howard cephelerinden birine katılması gerektiğine dair dedikodular yayıldı. En sonunda ise Harden’ın Houston’dan Howard’ı benche çekerek yerine Capela’ya şans verilmesini istediği ortaya kondu.
Dwight, (2016/17) Atlanta’ya kısa süreli bir geri dönüş gerçekleştirdi. Bu da iyi geçmedi. Howard’dan tüm takımın nefret ettiği ortaya çıktı ve nedeni olarak da maçlardan önce motivasyon konuşmaları yapıp maçta hiçbir efor göstermemesi öne çıkarıldı. Dwight, Atlanta’ya dönüş hikayesini birkaç ayda batırdı. Howard takas edildiğinde Hawks oyuncuları sevinçten çığlıklarla bunu kutladı ve Schröder, Howard’ın senede “4 maçta falan” çabalayarak oynadığını söyledi.
Son olarak ise Howard’ın Hornets dönemi (2017/18) de aynı şekilde sürdü. Eski NBA oyuncusu ve şimdilerin yorumcusu Brendan Haywood, Charlotte’ın soyunma odasının Howard’ı sevmediğini ve yaptığı hareketlerden bıktığını ifade etti. Sürpriz olmayan bir şekilde Dwight bir yıl sonra takas edildi. Şu anda Hornets‘ın aktif oyuncularından herhangi birisi resmi şekilde Howard’ı gömmedi ancak biraz zaman vermek lazım tabii.
Howard’ın kariyeri hep aynı döngüyü seyrediyor: Her yıl yeni bir takıma gidiyor, oradaki şehir ve taraftarlar Dwight’ın farklı olacağını umuyorlar. Ancak eski Dwight her zaman olduğu gibi çıkageliyor ve kaçınılmaz ayrılığa yolculuk başlıyor.
Belki de insanlar Dwight Howard yılanları sevdiği için ondan nefret ediyordur. 20 yılanı var. Sürüngenler Dergisi’nde yer almıştı bir keresinde. Animal Planet şovu Tanked, Howard’a ödül vermişti.
Bakın, burada yılan sahibi olan insanlara kötü bir şey söylemek istemiyorum. Ancak hiçbir kültürde bir Yılan Tanrısı falan olmadığını da hatırlatmak gerek. Bir nedeni var bunun. İnsanlar yılanlardan kaçıyorlar. Bir köpek falan beslemek daha mantıklı? Arkadaş canlısı oluyorlar ve yumuşaklar.
Belki de insanlar Howard’dan basketbolun belli bir tipinde iyi olduğunu iddia etmesine rağmen burada iyi olmadığı için nefret ediyordur. Herif post oynamayı seviyor. Lakers‘ta içeriden oynamak istediğini söyleyip duruyordu ve pick and roll yerine topu postta almak istemiyordu. Nash o sezondan sonra kafayı yedi. Howard daha sonra Rockets‘taki rolünden de şikayetçi oldu. Harden’ın topu çok elinde tuttuğunu ve kendisi üzerinden ‘içeriden oynanması’ gerektiğini söyledi.
Howard’ın isteklerine dair ilk problem, artık kimsenin hücumlarını post up’lar üzerinden yönlendirmiyor olması. 2018’deyiz. NBA artık bir üçlük ligi. Rockets‘ı hatırlıyor musunuz? İkinci problem, Howard’ın zaten çok fazla postta topu alması. 2016/17’de bu alanda lig lideriydi, geçen sezonu ise üçüncü tamamladı. En büyük problem ise Dwight’ın posttan skor üretmede son derece kötü olması. 34 oyuncu geçen sezon maç başına 2’den fazla kere topla postta buluştu. Howard, pozisyon başına skor üretmede bu 34 oyuncu içinde 29.olabildi. Diğer taraftan ise her daim ligin en iyi pick and roll uzunlarından biri oldu ve cut’tan bulunan sayılarda ise ligin en iyi dördüncü oyuncusuydu.
Kömür madenciliğinin geçmişte kaldığını, gezegenimiz için facia olduğunu, madenciler için de riskli olduğunu bilmelerine rağmen halen daha daha sağlıklı/finansal olarak mantıklı yollar yerine kömür madenciliğine devam eden insanları biliyorsunuz ya? Evet, işte o adam Dwight Howard.
Belki de insanlar Howard’dan şeker sevdiği için nefret ediyordur. O kadar seviyor ki bir keresinde sinir sistemini mahvedecek kadar çok yemişti. 24 şeker barı düşünün. Doktorlar onu durdurmak zorunda kaldı. Howard’ın dört farklı kadından beş çocuğu yanına geldiğinde evde vıcık vıcık şeyler içip film izliyorlarmış. Çünkü çocuklarının zevki de Dwight gibiymiş.
Peki bir insan şeker yiyor diye ondan niye nefret edersiniz ki? Aslında yukarıdaki nedenlerden hangisi nefret beslenmesinin yolunu açar ki? Howard’a duyulan nefreti apayrı yapan şey aslında bunun anlatılmayıp yaşanacak bir şey olması. Diğer sevilmeyen spor figürleri (Lance Armstrong, A-Rod, Decision’dan sonraki dönem LeBron) belli bir kırılma noktasından veya skandaldan sonra sevilmedi. Howard’da ise böyle bir şey yok. Değiştiği bir an olmadı hiç.
Kesinlikle problem bu. O hala çocukların sevdiği şeyleri seviyor. Saçma sapan şakaların insanları ikna ederek kendi tarafına çekeceğini sanıyor. Basketbola geldiğinde de aynı şekilde. Geride kalmış bir basketbol stilinin başarıya götüren yol olduğunu düşünüyor. Her gittiği takımın bu düşüncesini haklı çıkaracağı yer olduğuna inanıyor.
— Nick Whalen (@wha1en) 23 Temmuz 2018
Normalde fanlar sporcuları kişilikleriyle severler. Ancak Howard’ın kişiliği rahatsız edici. Rahatsız edici olmak bir sporcunun özür dileyebileceği bir şey değil. Saçma bir şaka veya takım kimyasını bozan bir senaryo tek başına bir oyuncunun saygınlığını yerle bir edemez ancak Dwight Howard, NBA’in şeytantırnağı oldu bile.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!