By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Kabul etmemiz gerekiyor ki Avrupa basketbolunda Amerikalı oyuncular her zaman birer risk!
Eski kıtanın basketbol gelenekleri, Amerikan basketbolunun getirdiği şeylere hem ihtiyaç duyuyor hem de bunu değiştirmeye çalışıyor. Bu iki taraflı bir problem. Hem koçların sabit kafalılığı hem de Amerikalı oyuncuların Avrupa’ya bakış açısından kaynaklanıyor. Bundan dolayı da her zaman Amerikalı oyuncuların buraya gelişleri bir risk teşkil ediyor.
Avrupa basketbolu tarihinde gelirken büyük heyecan yaratan ancak sonrasında çok fazla hayal kırıklığı yaşatan pek çok Amerikalı oyuncu gördük. Fakat burada, Avrupa’da, işleri değiştiren pek çok Amerikalı oyuncuyu da izleme şansı bulduk. Bugünkü konumuz da o oyuncular. Avrupa tarihine geçen, burada dengeleri değiştiren Amerikalı oyuncular…
Tahmin edebileceğiniz gibi listeyi hazırlamak zor oldu çünkü her yıl ligde 60’tan fazla Amerikalı oyuncu izliyoruz ve bunlar arasında en özellerini çıkarmak kolay değil. Fakat birkaç münakaşa sonunda listeyi hazırladık ve size sunuyoruz.
Hanımefendiler ve beyefendiler, karşınızda EuroLeague tarihinin en iyi 10 Amerikalı oyuncusu:
Not: Listeyi daraltmak için sadece modern EuroLeague dönemini (2000-2018) ele aldık.
Marcus Brown
EuroLeague kariyeri: Benetton, Anadolu Efes, CSKA Moskova, Unicaja Malaga, Maccabi, CSKA Moskova
EuroLeague istatistikleri: 179 maç 15.3 sayı, 2.5 ribaund, 2.6 asist (11 sezon)
EuroLeague şampiyonlukları: –
Modern EuroLeague’in en istikrarlı skorerlerinden biriydi.
Benetton’da başladığı EuroLeague kariyerini Efes‘e taşıyan ve lacivert beyazlı formayla iki yıl Türkiye’de izlediğimiz Brown, 11 yıllık EuroLeague serüveni boyunca boyunca 6 farklı takımın formasını giydi ve hepsinde de skorerliğini kanıtladı.
Şut ve birebir üzerinden sayı üretme konusunda bu ligin gördüğü en iyi oyunculardan biriydi. Bunun yanında klasik skorerlere göre en büyük farkı rakip savunmayı okuma becerisiydi. Savunmalar ona sert savunma yaparken o da rakiplerine basit diyebileceğimiz fauller aldırıyordu. Çok da iyi bir liderdi. Efes yıllarında Kambala’yla birlikte yakaladıkları uyumla Efes‘i hep elit takım seviyesinde tuttular ama o sezonlarda gruptan sadece bir takım çıktığı için hiç Final Four’a gidemediler.
Efes’ten CSKA’ya gidince sonunda Final Four oynama şansı yakaladı. Özellikle ilk yılında ligin Parker ile birlikte en iyi oyuncusuydu ama ilk yılında Final Four’da Anthony Parker’a, ikinci yılında ise Luis Scola’ya takıldı. Daha sonra Malaga’yla bir kez daha Final Four oynama şansı elde etti ama o sezon da sakatlıklar yüzünden pek formda değildi.
Onun gibi bir oyuncu için kariyerinde EuroLeague şampiyonluğu olmaması çok büyük talihsizlikti ama kariyerini tamamladığında EuroLeague’in en skoreri durumdaydı. EuroLeague tarihinin 2.500 sayı barajını geçen ilk oyuncusu olan Brown, şu anda tarihin genelinde 10. sırada olsa da hala hiçbir Amerikalı oyuncu, onun kadar bu ligde sayı üretmedi.
Anthony Parker
EuroLeague kariyeri: Maccabi
EuroLeague istatistikleri: 90 maç 16.3 sayı, 5.8 ribaund, 3.2 asist (4 sezon)
EuroLeague şampiyonlukları: 3 kere
Bu listeyi sıralama şeklinde yapmıyoruz ama eğer o şekilde yapsaydık, Anthony Parker ilk sırada yer alırdı.
NBA kariyerinin ilk yıllarında başarılı olamayan Parker, 2000’li yılların başında eski kıtaya gelip Maccabi‘nin hem ligde hem de EuroLeague’de kurduğu büyük dominasyonda başrolü oynadı.
Pini Gershon’un o Maccabi’si efsane bir takımdı. Üzerinden 10 yıldan fazla geçmesine rağmen hala hücum verimliliği konusunda birçok önemli rekor o dönemin Maccabi’sine ait. Birçoklarına göre de zaten modern EuroLeague’in en iyi basketbol oynayan takımı o Maccabi’ydi.
O İsrail temsilcisinin yıldızlarla dolu bir kadrosu vardı. Sarunas Jasikevicius gibi oyun kurucuya, Nikola Vujcic gibi ise her şeyi yapabilen uzuna sahiptiler. Üstelik takımda rol adamı görevinde olan pek çok isim başka takımlarda yıldız olabilirdi. Fakat takımın sadece bir lideri vardı; o da Parker’dı.
Maccabi’yi istediğiniz kadar iyi savunun, istediğiniz kadar maçı onlar için çıkmaza sokun… Bu adamı durdurmak imkansızdı. Birisi öldürücü darbeyi vuracaksa o isim Parker’dı. Onun döneminde Maccabi; 3 EuroLeague – biri SuproLeague – şampiyonluğu kazanırken o da bireysel olarak EuroLeague’e hükmetti. İki sezon üst üste normal sezon MVP’si oldu. 2004 Final Four’unda gösterdiği performans Ekpe’yle birlikte hala EuroLeague tarihinin en iyisi!
Üst üste iki kere kazandıktan sonraki sezon Final Four’u kaybedince daha önce başarısız olduğu NBA’e dönmeye karar verdi ve yıllarca orada çok iyi bir rol adamı oldu. Fakat insan, burada kalsaydı acaba kaç tane MVP ödülü ve şampiyonluğu olurdu diye düşünmeden edemiyor.