By Semih Tuna & Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Türkiye basketbolu özellikle meşhur ’79 jenerasyonuyla birlikte büyük ivme kazandı.
Öncesinde bir çok büyük oyuncu çıktı ve Türkiye basketboluna çok önemli katkılarda bulundu fakat ’79 jenerasyonu yaptıklarıyla yapamadıklarıyla bizim basketbolumuz için tam anlamıyla bir kırılma noktası oldu. Arkasından 2001’de İstanbul’da gelen başarı her şeyin kartopu gibi büyümesine sebep oldu. Arkasından 87 jenerasyonu geldi, onun arkasından da altın jenerasyon denilen 94-95-96 doğumlular geldi.
Türkiye’de basketbolun ilgi kapasitesinin giderek daha arttığını düşünürsek gelecekte de önemli jenerasyonlar yakalamamız büyük bir olasılık.
Bu jenerasyonlardan her birinden büyük yıldızlar çıkardık. Bu yıldızlar; daha önce ülke basketbolunda yapılmayan şeyleri başardılar. NBA şampiyonu oldular, NBA All-Star’ına seçildiler, NBA’den ödül aldılar… EuroLeague’de şampiyon oldular, ödüller kazandılar. Bunun yanında başarısı başarısızlığı her gün tartışılsa da bu jenerasyonlar; bir kere Avrupa ikincisi, bir kere de Dünya ikincisi oldular. Bütün bunlar her şeyin aydınlık yönü. Fakat her zaman bir de işin karanlık yönü vardır.
Bütün bu gelişim içerisinde bir zamanlar büyük beklentiler içerisinde olduğumuz ama hayal kırıklığına uğradığımız çok fazla oyuncu oldu… Ya da belirli bir kariyer yakalayıp 30’ndan sonra ortadan kaybolan oyuncular da… Üstelik insanlığın genel huyu gibi bu oyuncuları genellikle hafızamızın dışına ittik. Neden böyle olduğunu da çok sorgulamadık.
Yanlış anlamayın. Bugün de sorgulamayacağız. Amacımız bir eleştiri yazısı yazmak ya da oyuncuları suçlamak değil. Sonuçta insanlar birer robot değil ve dünyada hiçbir şey beklendiği gibi gitmiyor. Bu durumun da tek bir sebebi yok.
Biz sadece o isimlerin birkaçını hatırlatmak istedik ve sizler için böyle bir galeri hazırladık. Büyük ihtimalle listeyi okurken aklınıza başka isimlerde gelecek çünkü koskoca basketbol tarihimizde sadece 10 tane hayal kırıklığı yaratan oyuncu yok. Biz bu isimler arasında da kişisel olarak bizim beklentilerimiz karşılayamayan 10 ismi seçmeye çalıştık.
Lafı daha da uzatmadan, karşınızda son dönemin hayal kırıklığı yaratan 10 oyuncusu;
Hakan Demirel (Oyun Kurucu)
Kariyeri: TOFAŞ, Fenerbahçe, Erdemir, Darüşşafaka, Antalya BŞB, Gaziantep, TOFAŞ, Uşak Sportif, Trabzonspor, İstanbul BŞB
A Milli takım maç sayısı: 11 maç
Aslında bana göre listenin en çarpıcı ismiyle başlamakla ne kadar doğru yaptık bilmiyorum.
Alt yaş milli takımlarında dönen bir geyik vardır. Ender Arslan’ın Tony Parker’ı rezil ettiğine dair. Böyle bir şey yok. İkisi resmi maçlarda bir kere karşı karşıya gelirken o maçta da Ender, 14 sayıyla Parker ise 20 sayıyla maçı tamamladı. Bu doğru değil ama Hakan Demirel ile Sergio Rodriguez’in hikayesi gerçek! Avrupa’da 1986 jenerasyonunda öne çıkan iki oyun kurucu vardı: ilki Sergio Rodriguez, ikincisi ise Hakan Demirel!
Rodriguez; Ricky Rubio kadar olmasa da 15-16 yaşlarında NBA yapacağı konuşulan bir yetenekti. Hakan ise onun en büyük rakibi. Fakat ikilinin düellosu 2004’teki U18 Avrupa Şampiyonası’ndan öteye geçemedi.
Zaragoza’da yapılan turnuvada Türkiye, tarihinde ilk kez U18 kategorisinde finale çıktı. Takımı sürükleyen isim ise Hakan Demirel’di. İkili ilk kez ise grup aşamasında karşı karşıya geldi. O gün Hakan Demirel, Sergio Rodriguez’i denize dökerken çaldığı topla Türkiye’nin maçı 78-75 kazanmasını sağlamıştı.
İkinci kez ise karşı karşıya gelmeleri ise finali buldu. Hakan Demirel yine 21 sayı, 5 asistlik bir performansla finale damga vursa da Rodriguez’in yanındaki Antelo ve Suarez harika performanslarıyla kupanın İspanya’ya MVP ödülünün ise Rodriguez’e gitmesine sağladı.
O günden sonra ikilinin arasında büyük bir rekabet olması bekleniyordu. Hatta dönemin SLAM dergisinde buna dair bir yazı bile çıkmıştı fakat olmadı. Rodriguez, yeteneklerini kendinden beklenen seviyede sergilesede Hakan hep aşağıya doğru gitti.
Hakan, 19 yaşında Fenerbahçe‘nin; 20 yaşında (2006 Dünya Şampiyonası) ise A Milli Takım’ın ilk beş oyun kurucusu oldu. Ona güvenen çok isim vardı ama bir türlü kafasında o mental eşiği aşamadı. Aşamadıkça da basketbol olarak düştü. Rodriguez, 32 yaşında EuroLeague’in en önemli yıldızlarından biri olarak kariyerine devam ederken Hakan ise bu yaz basketbolu bıraktı.
Caner Öner (Swingman)
Kariyeri: Ülkerspor, Alpella, Beykoz, TED Kolejliler, Trabzonspor, Antalya BŞB, Darüşşafaka
A Milli takım maç sayısı: –
O zaman 1986 jenerasyonundan bir yıl sonraya geçelim ve 87 jenerasyonuna bakalım. Ülker altyapısında Ersan ile birlikte en büyük yıldızlardan biri olarak gösterilen Caner, kendi yaşıtları arasında en yetenekli kanat oyuncularındandı.
İleride milli takımda Cenk Akyol ile birlikte şutör guard pozisyonu götürmesi bekleniyordu. 2005’te de final oynayan U18 takımının bir parçasıydı. Üstelik Ülker sonrası Alpella’yla da olabilecek en iyi başlangıcı yaptı.
O sezon gençleri oynatan Alpella ile henüz 19 yaşında ortalama 34 dakika süre alan Caner, skorerliği ve oyunun her alanına verdiği katkı ile dikkat çekmişti. Hatta Beşiktaş‘a karşı 29 sayı gönderdiği maç bile vardı.
Fakat sonrası hiç beklendiği gibi gitmedi. TED Kolejliler’deki sezonu dışında iyi bir sezon çıkaramadı. En sonunda erken yaşta basketbolu bıraktı.
Erdinç Balto (Forvet)
Kariyeri: Pınar Karşıyaka, Türk Telekom, Antalya BŞB, Darüşşafaka, Uşak, İstanbul DSI, Boluspor, Düzce Belediye, Haliliye Belediye
A Milli takım maç sayısı: –
Basketbola altyapıda başlayan ve alt yaş milli takımlarında da görev alan Erdinç Balto’da bir dönem herkesi heyecanlandıran bir oyuncuydu.
Pozisyonuna göre o dönemde daha önce hiç görmediğimiz kadar iyi bir atlet olan Erdinç, Karşıyaka’yla 2007’de Türkiye Gençler Şampiyonası’nda final oynamıştı. Sonra yolu bir anda Telekom’a düştü. Para harcamayı çok seven Telekom, ligde sadece 4 maçı olan Erdinç’e 300 bin dolar verdi fakat sadece 1 maçta kullandı.
Erdinç, Telekom sonrası takım takım gezmeye devam etti ama 25 yaşına gelinceye kadar maç başına 10 dakika süre alacağı bir yerde oynamadı. Ardından Süper Lig seviyesinden de düştü. Uzun süre birinci ligde oynayan Erdinç, geçtiğimiz sezonu ise ikinci ligde geçirdi.
O dönem sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde birçok oyuncu dönemin basketbol şartları yüzünden iki pozisyon arasında sıkıştı. Erdinç de bunun sıkıntılarını yaşadı. Bunun yanında dış şutunun da bir türlü istikrara oturmaması, onun önündeki en büyük engellerden biri oldu.
Emre Ekim (Uzun Forvet)
Kariyeri: Darüşşafaka, Türk Telekom, Fenerbahçe, Mersin BŞB, Tekelspor, Erdemirspor, Büyükçekmece
A Milli takım maç sayısı: –
Emre Ekim, bir dönem Türkiye’nin en heyecan verici transferlerinden birini gerçekleştirmişti fakat kariyerinin devamı aynı şekilde heyecanlı gitmedi.
Daçka altyapısından çıkan Emre Ekim dış şut yeteneğiyle dikkat çekerken 2000 yılında 8.8 sayı ortalamasıyla ligin en iyi genç oyuncusu olarak parlamıştı. Geçirdiği o sezon sadece Türkiye’de de ilgi çekmedi.
Yunan devi Olympiakos, Emre’ye 4 yıllık sözleşme önerirken o zamanlar 21 yaşında olan Emre Ekim, İbrahim Kutlay’dan sonra Yunanistan’a giden ilk Türk oldu.
Fakat komşuda işler beklendiği gibi gitmedi. Çok az süre şansı bulan Emre sezonu Strasbourg’da tamamlarken hemen bir yıl sonra ülkeye geri döndü. 11 sezonda 5 farklı takımın formasını giyen Emre, bir daha hiç 2000-2001 sezonunda yarattığı heyecanı yaratamadı.
İzzet Türkyılmaz (Uzun Forvet)
Kariyeri: Bandırma Kırmızı, Banvit, Fenerbahçe, Le Mans, Galatasaray, TED Kolejliler, Sibenik, Selçuklu Belediye, Sakarya BŞB
A Milli takım maç sayısı: 6 maç
Aslında İzzet’i bu listeye alma konusunda uzun süre kararsız kaldık çünkü işin yetenek kısmında biz çok büyük bir hayal kırıklığına uğramadık. İzzet’in en büyük şansı (!) ve şanssızlığı NBA tarafından draft edilmesi oldu. Draft olduğu için transferin gözde gençlerinden biri oldu ama aynı zamanda o draft seçimi ona dair beklentileri hep artırdı.
İzzet; fiziksel özellikleriyle ve atletizmiyle her zaman karşınıza çıkacak bir oyuncu değildi. Banvit’in Karşıyaka’yla konuk olacağı bir maç öncesi İzzet, ısınmada inanılmaz smaçlar vurarak izleyenleri şok etmişti. Basketbolla pek ilgilenmeyen bir arkadaşım İzzet için “muhtemelen Türkiye’nin en büyük yıldızı” demişti.
Gerçekten de İzzet’in atletizmi insanlarda farklı düşünceler yaratabiliyordu. Bu yüzden bunun yetenekle birleşmesi onu özel bir oyuncu haline getirebilirdi. Gerçeği konuşmak gerekirse eski milli oyuncu, hiçbir zaman yetenek olarak o seviyede değildi. Üstüne bir de oyunun olgunlaşmaması onun kariyerini aşağıya itti.
Banvit’ten sonra büyük bir beklentiyle Fenerbahçe‘ye transfer olan İzzet, orada da pek etkili olamayınca giderek daha aşağıya düştü. Türkiye’de pek çok takımı dolaştı. Yetmedi, Avrupa’ya gitti ama geçen seneye kadar bizlere pek bir şey göstermedi.
Geçen sezon Selçuklu Belediye’de performansı dikkat çekiciydi. O performans da onun Tahincioğlu Süper Ligi’ne geri dönmesini sağladı. İstediğini bulamadı. Bursaspor ile anlaştı.
İsmet Hacıoğlu (Oyun Kurucu)
Kariyeri: Galatasaray
A Milli takım maç sayısı: –
Taraftarlar, doğal olarak kendi altyapısından çıkan oyuncuların sahada görmeyi daha çok sever. Onlara sanki kendi içlerinden birisinin sahada olduğu hissini verir.
İsmet Hacıoğlu’nun hikayesi ise kendi altyapısından uzun süre oyuncu çıkartamayan Galatasaray‘la bu açıdan paraleldi. Alt yaş gruplarından önemli bir oyun kurucu olan İsmet Galatasaray taraftarının büyük özlemini bitirecek oyuncu olması bekleniyordu. Üstelik sadece kulüp takımında değil, lise takımında da oynuyordu.
Saha görüşü ve doğuştan gelen oyun kuruculuk yetenekleriyle onun Türkiye’de iyi seviyede bir kariyeri olması bekleniyordu fakat işler beklendiği gibi gitmedi. Üst takıma çıkmakta zorlanan İsmet, yetenekleriyle özdeşleşecek bir kariyeri kendine yaratamadı ve çok çabuk bir şekilde gözden kayboldu.
İlkan Karaman (Uzun Forvet)
Kariyeri: TOFAŞ, Pınar Karşıyaka, Fenerbahçe, Acıbadem, Beşiktaş, İstanbul BŞB, Büyükçekmece, Karşıyaka
A Milli takım maç sayısı: 8 maç
Bir dönem transferiyle Türkiye’nin iki büyük takımını karşı karşıya getiren İlkan Karaman da bir dönem en heyecan verici gençlerin başında geliyordu. Alt yaş milli takımlarında ’90 jenerasyonunun en öne çıkan isim olan İlkan, 2009’daki U20 Turnuvası’nda takımın en skoreri olmuştu.
Türk oyuncular arasında benim gördüğüm dikine en çabuk zıplayan oyunculardan biriydi. Bunun yanında dış şut tehdidi, ribaund yeteneği ve kol genişliği onu büyük bir potansiyel haline getiriyordu. Henüz 21 yaşında Karşıyaka’da 10.7 sayı, 6.5 ribaund ortalama tutturdu. Zaten orada geçirdiği sezon, hem draftta seçilmesine hem Fenerbahçe ve Galatasaray‘ın transferde karşı karşıya gelmesine hem de elemelerde milli takım forması giymesine sebep oldu.
Fakat sonrası onun adına iyi geçmedi. Fenerbahçe için 2012-13 sezonu her açıdan büyük bir hayal kırıklığıydı ve sahada kimse iyi gözükmüyordu.
Bir sonraki sezon Fenerbahçe’nin başına Obradovic gelince herkes İlkan’ın yerli çekirdekte patlama yapabileceğini düşünüyordu ama bu da olmadı çünkü İlkan sahaya bile çıkamadı. İki dizinden ameliyat olan İlkan’in sadece ilk iki ayı kaçırması bekleniyordu fakat o bütün sezon hiç oynamadı ve serbest bırakıldı.
O sakatlık sonrası bir yıl ara veren İlkan, 2015’te Acıbadem ile geri dönse de onu değerli kılan atletizminden çok uzaklaştığı kısa süre içerisinde anlaşıldı. O günden beri ligde dört farklı takımda forma giyen İlkan, şimdi Karşıyaka’da yükselttiği kariyerini tekrardan aynı yerde ayağa kaldırmaya çalışıyor.
Ahmet Ali Erdoğan (Oyun Kurucu)
Kariyeri: Oyak Renault, Pınar Karşıyaka, Aliağa Petkim, Sakarya BŞB, Best Balıkesir, Samsun BŞB, Petkim Spor
A Milli takım maç sayısı: –
Oyun zekası ve çok yönlülüğüyle alt yaş gruplarında dikkat çeken Ahmet Ali Erdoğan, ilk büyük patlamasını Oyak Renault ile 2006-2007 sezonunda yapmıştı. Bursa ekibinde Galatasaray maçında sadece 1 yabancı sahaya çıkınca bütün sorumluluğu üstüne aldı ve 19 sayı, 11 ribaund, 8 asistle maçı tamamlayarak herkesin ilgisini çekti.
O sezon sonrası iki yıl duraklama devri yaşayan Ahmet Erdoğan, 2009’da tekrardan ayağa kalktı. Lige son haftalarda tutunan Oyak’ın dikkat çekici oyuncularından biri olan Ahmet, 9.0 sayı, 4.2 asistlik performansıyla bir kez daha gözleri üzerine çekti ve Karşıyaka’ya transfer oldu.
Fakat İzmir’e geçiş, onun kariyerindeki büyük düşüşün başlamasına sebep oldu. Karşıyaka’da bekleneni hiç veremeyen Türk guard, Aliağa’da da aynı kötü performansı gösterince birinci lige indi. O günden beri de kariyerine o seviye de devam ediyor.
Ahmet Ali, iki farklı dönemde yükselişi ve çok yönlülüğüyle dar olan Türk oyun kurucu rotasyonu için çok ümit vermişti ama kariyeri beklendiği gibi gitmedi.
Cenk Akyol (Şutör guard)
Kariyeri: Anadolu Efes, Air Avellino, Galatasaray, Beşiktaş, Acıbadem Üniversitesi
A Milli takım maç sayısı: 40 maç
İzzet’teki sebepten farklı olarak Cenk Akyol’u bu listeye alıp almama konusunda da çok düşündük.
Cenk beklenildiği gibi Harun Erdenay ve İbrahim Kutluay’ın devamı olan o klasik “şutör yıldız” portföyünü dolduramadı ama bunun başka başka sebepleri var. Bir kere basketbol çok değişti. Şutörlerin kullanılış biçimi ve topla olan bağlantıları çok değişti. Üstelik oyun içerisindeki değişiklik diğer pozisyonları da etkilediği için bir şutörden beklenen şeyler de doğal olarak değişti.
Cenk, ilk çıktığı günden beri atletizm açısından eksik olduğunu bizlere göstermişti ve bunun sorununu yaşayabileceği de az çok tahmin ediliyordu. Bu da tamam. Bütün bunlara rağmen hem milli takımda hem de Galatasaray‘da çok kritik katkılar verdiği maçlar oldu. Galatasaray’ın şampiyon kadrosunda önemli bir görev adamıydı. Bunun yanında milli takımda da 2014 Dünya Şampiyonası’nda attığı son saniye üçlüğü hala hafızalarda. Bu da kesinlikle tamam. Buraya kadar hiçbir sorun yok.
Fakat Cenk’in hayal kırıklığı yaratan bir özelliği var; bu da oyuna dair isteğinin çok çabuk bitmesi.
Efes‘te sakatlığı sebebiyle kötü geçen sezondan sonra sürekli aşağıya gitti. Henüz 30 yaşına bile gelmeden hem EuroLeague hem de Tahincioğlu Süper Lig seviyesinden düştü ve sadece draft hakkının takaslanması üzerinden espriler yapılan eski bir yetenek olarak akıllarda kalmaya başladı.