by Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Bu yaz döneminin en çok konuşulan takımı hiç şüphesiz Los Angeles Lakers‘tı. Birçoklarına göre NBA tarihinin en iyi oyuncusu olan LeBron James’i kadrosuna katan Lakers, eski görkemli günlerine dönme yolunda önemli bir adım atmış oldu.
Peki LeBron’lu Lakers gerçekten de eski günlerine dönecek mi? Yaz dönemindeki hamleleri nasıldı? Bu sezon onları ne gibi zorluklar bekliyor? En büyük avantajları neler? Sezonu ne gibi bir dereceyle bitirirler? Şampiyonluk ihtimali var mı? Bu soruların tüm yanıtlarını sizler için analiz ettik.
LeBron’a Uzanan Süreç ve Yaz Dönemi Hamleleri
Takımın efsanesi Kobe Bryant’ın aşil tendonunu kopartması Lakers için bir milat oldu. NBA tarihinin en başarılı takımı o günden itibaren tepetaklak aşağıya gitmeye başladı. Play-off’tan çok uzakta, ligin dibinde geçen yıllar, boş dönülen serbest oyuncu pazarları… Kısacası Lakers çok da alışık olmadığı çetin bir süreçten geçmek zorunda kaldı. Bu süreçte Lakers’ın kaderini değiştirebilecek hamle ise Lakers’ın ana hissedarı Jeanie Buss’tan geldi. Takımı eski günlerine döndürebilmek için zor bir karar alan Jeanie, kendi kardeşi Jim Buss’ın yanı sıra uzun yıllar takımın GM’i olan Mitch Kupchak’i de kapının önüne koymuş ve yerlerine Lakers efsanesi olan Magic Johnson ve Kobe Bryant’ın menajeri olan Rob Pelinka’yı getirmişti. Jeanie’nin bu hamlesi hemen sonuç vermeye başladı. Takımı tekrar yukarılara taşımak isteyen Magic – Pelinka ikilisi, gelecek vaat eden ancak kendisini bir türlü sahada ispatlayamayan genç çekirdeği feda etmekten çekinmedi. Bunu yaparken Mozgov gibi yüklü ve uzun süreli bir kontrattan da kurtuldular ve Lonzo Ball, Kyle Kuzma, Josh Hart gibi genç yıldızları da draft etmeyi başardılar. Nitekim Lakers geçtiğimiz sezonun bir kısmı hariç oldukça iyi bir basketbol sergiledi ve uzun süre sonra ligin dibinden kurtuldu. Tabii ki bu onlar için yeterli değildi. Magic ve Pelinka kurmuş oldukları yapıyı bir üst seviyeye çıkartmaya hazırdı. Sonuçta bunun için fedakarlıklar yapmış ve salary cap’te boşluk açmışlardı…
Herkesin dikkati serbest oyuncu pazarına odaklanmış olsa da önce NBA Draftı vardı. Son yıllarda düşük sıralardan bile yaptığı başarılı seçimlerle dikkat çeken Lakers, drafttan Mo Wagner ve Svi Mykhailiuk seçerken daha sonra Isaac Bonga’yı da takasla kadrosuna kattı. Ve artık gözlerini tamamen büyük ödüle, yani Kral’a çevirdiler… LeBron James’in menajerlik şirketi oyuncunun Los Angeles Lakers’la 4 yıl için 154 milyon dolara anlaştığını duyurduğunda tüm basketbol camiası NBA’in artık bambaşka bir yer olacağını anlamıştı. Magic ve Pelinka ise mutluydu çünkü oluşturdukları proje NBA’in en iyisinden onay almıştı. Lakers’ın yaz dönemindeki diğer hamleleri LeBron kadar büyük olmasa da tüm NBA dünyasında oldukça konuşulmayı başardı. Çünkü Lakers, NBA’in belki de en nevi şahsına münasır oyuncularını bir araya getirmişti. LeBron’un Lakers’taki yeni takım arkadaşlarından bazıları ligin en garip oyuncularından biri olan ve LeBron’un kulağına üflemesiyle bilinen Lance Stephenson, Shaqtin A Fool’un müdavimi JaVale McGee, her ne kadar çok iyi bir oyun kurucu olsa da sorunlu karakteriyle bir yerin parçası olmakta zorlanan Rajon Rondo ve kelimenin tam anlamıyla kafası gidik Michael Beasley… Kısacası Lakers şimdiden NBA’in en çok merakla beklenen takımı… Lakers’ın yaz döneminde yaptığı bir diğer hamle ise geçtiğimiz sezon yaşadığı adli sıkıntılardan dolayı performansının düştüğü dönemi bir kenara koyarsak oldukça başarılı bir yıl geçiren Kentavious Caldwell-Pope’u takımda tutmak oldu. Tüm bu hamlelerin ortak noktası ise kontratların 1 yıllık olmasıydı. Kısacası Lakers istediği taktirde gelecek sezon bambaşka bir kadro kurabilir ve daha da önemlisi bir süper yıldızı daha kadroya katacak salary-cap boşluğuna sahip olabilir.