LeBron’lu Los Angeles Lakers: Artılar – Eksiler – Beklentiler

10/Ağu/18 15:06 Ağustos 10, 2018

Bugra Uzar

10/Ağu/18 15:06

Eurohoops.net

NBA’de yaz döneminin en çok konuşulan takımı hiç şüphesiz Los Angeles Lakers’tı. Peki kadrosuna LeBron James’i kaçarak bambaşka bir sayfaya geçen “Lake Show’u” yeni sezonda neler bekliyor? Eurohoops sizler için analiz etti.

by Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net

Bu yaz döneminin en çok konuşulan takımı hiç şüphesiz Los Angeles Lakers‘tı. Birçoklarına göre NBA tarihinin en iyi oyuncusu olan LeBron James’i kadrosuna katan Lakers, eski görkemli günlerine dönme yolunda önemli bir adım atmış oldu.

Peki LeBron’lu Lakers gerçekten de eski günlerine dönecek mi? Yaz dönemindeki hamleleri nasıldı? Bu sezon onları ne gibi zorluklar bekliyor? En büyük avantajları neler? Sezonu ne gibi bir dereceyle bitirirler? Şampiyonluk ihtimali var mı? Bu soruların tüm yanıtlarını sizler için analiz ettik.

LeBron’a Uzanan Süreç ve Yaz Dönemi Hamleleri

Takımın efsanesi Kobe Bryant’ın aşil tendonunu kopartması Lakers için bir milat oldu. NBA tarihinin en başarılı takımı o günden itibaren tepetaklak aşağıya gitmeye başladı. Play-off’tan çok uzakta, ligin dibinde geçen yıllar, boş dönülen serbest oyuncu pazarları… Kısacası Lakers çok da alışık olmadığı çetin bir süreçten geçmek zorunda kaldı. Bu süreçte Lakers’ın kaderini değiştirebilecek hamle ise Lakers’ın ana hissedarı Jeanie Buss’tan geldi. Takımı eski günlerine döndürebilmek için zor bir karar alan Jeanie, kendi kardeşi Jim Buss’ın yanı sıra uzun yıllar takımın GM’i olan Mitch Kupchak’i de kapının önüne koymuş ve yerlerine Lakers efsanesi olan Magic Johnson ve Kobe Bryant’ın menajeri olan Rob Pelinka’yı getirmişti. Jeanie’nin bu hamlesi hemen sonuç vermeye başladı. Takımı tekrar yukarılara taşımak isteyen Magic – Pelinka ikilisi, gelecek vaat eden ancak kendisini bir türlü sahada ispatlayamayan genç çekirdeği feda etmekten çekinmedi. Bunu yaparken Mozgov gibi yüklü ve uzun süreli bir kontrattan da kurtuldular ve Lonzo Ball, Kyle Kuzma, Josh Hart gibi genç yıldızları da draft etmeyi başardılar. Nitekim Lakers geçtiğimiz sezonun bir kısmı hariç oldukça iyi bir basketbol sergiledi ve uzun süre sonra ligin dibinden kurtuldu. Tabii ki bu onlar için yeterli değildi. Magic ve Pelinka kurmuş oldukları yapıyı bir üst seviyeye çıkartmaya hazırdı. Sonuçta bunun için fedakarlıklar yapmış ve salary cap’te boşluk açmışlardı…

Herkesin dikkati serbest oyuncu pazarına odaklanmış olsa da önce NBA Draftı vardı. Son yıllarda düşük sıralardan bile yaptığı başarılı seçimlerle dikkat çeken Lakers, drafttan Mo Wagner ve Svi Mykhailiuk seçerken daha sonra Isaac Bonga’yı da takasla kadrosuna kattı. Ve artık gözlerini tamamen büyük ödüle, yani Kral’a çevirdiler… LeBron James’in menajerlik şirketi oyuncunun Los Angeles Lakers’la 4 yıl için 154 milyon dolara anlaştığını duyurduğunda tüm basketbol camiası NBA’in artık bambaşka bir yer olacağını anlamıştı. Magic ve Pelinka ise mutluydu çünkü oluşturdukları proje NBA’in en iyisinden onay almıştı. Lakers’ın yaz dönemindeki diğer hamleleri LeBron kadar büyük olmasa da tüm NBA dünyasında oldukça konuşulmayı başardı. Çünkü Lakers, NBA’in belki de en nevi şahsına münasır oyuncularını bir araya getirmişti. LeBron’un Lakers’taki yeni takım arkadaşlarından bazıları ligin en garip oyuncularından biri olan ve LeBron’un kulağına üflemesiyle bilinen Lance Stephenson, Shaqtin A Fool’un müdavimi JaVale McGee, her ne kadar çok iyi bir oyun kurucu olsa da sorunlu karakteriyle bir yerin parçası olmakta zorlanan Rajon Rondo ve kelimenin tam anlamıyla kafası gidik Michael Beasley… Kısacası Lakers şimdiden NBA’in en çok merakla beklenen takımı… Lakers’ın yaz döneminde yaptığı bir diğer hamle ise geçtiğimiz sezon yaşadığı adli sıkıntılardan dolayı performansının düştüğü dönemi bir kenara koyarsak oldukça başarılı bir yıl geçiren Kentavious Caldwell-Pope’u takımda tutmak oldu. Tüm bu hamlelerin ortak noktası ise kontratların 1 yıllık olmasıydı. Kısacası Lakers istediği taktirde gelecek sezon bambaşka bir kadro kurabilir ve daha da önemlisi bir süper yıldızı daha kadroya katacak salary-cap boşluğuna sahip olabilir.

Artılar

Lakers‘ta artık yepyeni bir dönem başlıyor. Geçtiğimiz senelerdeki genç oyuncuların gelişimlerine ve drafta odaklanan hüsran dolu seneler artık geride kaldı. Öyle ki Lakers‘ın adı şampiyonlukla bile anılıyor. Ancak Lakers taraftarlarının bunun için biraz daha beklemesi gerek.

Lakers, LeBron James’in kariyerinin büyük bir bölümünde oynadığı takım yapılarından çok farklı. LeBron’un yanında kendisine yardımcı olacak Dwyane Wade, Chris Bosh, Kyrie Irving ve Kevin Love gibi süper yıldızlar yok. Çünkü Paul George, Lakers’la görüşmeden Thunder‘da kalmayı seçti. Lakers yönetimi ise sene sonunda serbest oyuncu pazarından alabilecekleri Kawhi Leonard için Spurs‘ün uçuk isteklerini karşılamadı. Bu yılki Lakers’ta LeBron için geniş alanlar açabilecek Kyle Korver, Ray Allen, Mike Miller ve Kevin Love gibi keskin şutörler de yok. Takımın en güvenilebilir şutörleri diyeceğimiz isimler henüz ikinci yıllarını oynayan Kyle Kuzma ve Josh Hart. Kısacası bambaşka bir LeBron James takımı izleyeceğiz.

Peki bu Lakers’ın avantajları neler? Tabii ki LeBron’a sahip olmaları en büyük avantaj. Onun sahada yapabileceklerini anlatmaya gerek yok. Onun dışındaki en büyük avantaj Ball, Ingram, Kuzma ve Hart gibi potansiyelli genç oyuncuların gerçek bir lider etrafında toplanmaları olacak. Tüm bu oyuncular geçtiğimiz sezon gösterdikleri başarılı performanslar ile Lakers taraftarlarının bir hayli umutlanmasını sağlamışlardı. Kariyerinin bu kadar başlarındaki genç oyuncuların LeBron James gibi gerçek bir lider etrafında toplanacak olması da onların gelişimine çok olumlu yansıyacak. Öncelikle baskıyı tek başlarına omuzlamak zorunda değiller. Lakers’a gelecek her olası eleştiri ilk önce LeBron James duvarından sekecek. Bununla birlikte antrenmanlarda, seyahatlerde ve boş zamanlarında LeBron gibi üst düzey bir profesyonelin yanlarında olması onların da kendilerine çeki düzen vermelerini sağlayacak. Yani çalışma ahlakları otomatik olarak yükselecek. Öte yandan Rondo, Stephenson ve McGee gibi oyuncular mental açıdan sorunlu olsa da bu genç oyuncuların antrenmanlarda ciddi sertlikle karşılaşmalarını sağlayacaklardır. Kısacası bu gençlerin hatta Wagner ve Svi’nin bu sezon ciddi aşamalar kaydettiklerini görebiliriz.

Lakers’ın bir başka önemli avantajı ise McGee ve Zubac hariç kadrodaki tüm oyuncuların çok yönlü isimler olması. Ribaundu alan herhangi bir oyuncu tüm sahayı geçip pozisyonu bitirebilir ya da müsait durumdaki takım arkadaşlarını kolaylıkla görebilir. Bu da doğal olarak Los Angeles ekibinin tahmin edilmesi zor bir ekip haline gelmesini sağlıyor. Lakers özellikle tempoyu arttırdığında şut eksikliğinden doğabilecek sıkıntıları minimuma indirebilir. Nitekim geçtiğimiz sezon Lonzo Ball önderliğinde bunu yaptıkları dönemlerde art arda galibiyetler alabilmişlerdi. Rondo, Stephenson ve tabii ki LeBron James bu durumu rahatlıkla birkaç kademe yukarıya taşıyabilecek isimler. Yani Lakers’ın bu sezonun en tempolu takımlarından birisi olması oldukça muhtemel.

Magic Johnson ve ekibi, LeBron James’in de onayını alarak yaptığı hamlelerle oldukça fizikli bir takımı bir araya getirdi. Bu da Lakers’ın modern basketbol savunmasındaki en temel şey olan adam değişmeyi oldukça iyi yapmasına imkan tanıyor. Rondo ve Ball oldukça fizikli iki oyun kurucu ve birkaç pozisyonu birden savunabilirler. KCP ve Lance çok iyi birer görev adamı ve onlar da rakibin oyun kurucusundan forvetlerine kadar birçok oyuncusunu yavaşlatabilecek özelliklere sahipler. Keza Yaz Ligi’nde MVP olan Josh Hart da tabiri caizse “gümbür gümbür” geliyor. Şutunu geçtiğimiz yıla göre oldukça geliştirdiği gözlemlenen ve fiziksel olarak da daha güçlü olan Hart, bu performansını lige taşıyabilirse bir anda LeBron’un en çok güvendiği rol oyuncusu olabilir. Bu isimlerin yanında LeBron, Ingram ve Kuzma da ikili oyunlardan sonra kısaların karşısında kalabilir ya da uzunlara zor anlar yaşatabilir.

NBA’de Warriors‘un başlattığı “Ölüm Beşi” yani Draymond Green’in pivot pozisyonuna geçtiği kısa beş furyası modern basketbolun temelini oluşturuyor. Lakers’ın kurduğu bu kadro da bu yapıya oldukça uygun. Nitekim yaz döneminde Lakers’ın LeBron’u pivot pozisyonuna çekerek kendi “Ölüm Beşini” oluşturacağı haberleri de çıktı. Randle takımda kalsaydı bu beş çok daha tehditkar olabilirdi ancak yine de NBA’in geri kalanı için ciddi bir problem oluşturacakları aşikar. Lakers’ın bu sistemindeki en kritik oyuncular olarak Ingram ve Kuzma’yı gösterebiliriz. Magic ve Pelinka’nın Kawhi Leonard için dahi gözden çıkartmadığı bu iki ismin kendilerini mutlaka kanıtlamaları gerekiyor. Her ikisi de geçtiğimiz sezonu çok iyi geçirdiler ancak tabii ki bu yeterli değil. Fiziksel olarak güçlenmeleri ve özellikle şut konusunda istikrarlı olmaları gerekiyor. Tabii ki işin savunma kısmında da konsantrasyonlarını arttırmaları da lazım.

Eksiler

Lakers‘ın saha içine baktığımızda göze çarpan en büyük eksisi uzun rotasyonunda diyebiliriz. Kadrodaki tek gerçek uzunlar JaVale McGee, Ivica Zubac ve Mo Wagner… Gerçek bir 4 numara dahi yok. Üstelik pivot pozisyonundaki isimler de pek iç açıcı değil. Zubac hali hazırda ciddi süreler alabilecek durumdan uzakta, Wagner henüz kendini kanıtlayamadı ve özellikle fiziksel olarak biraz daha güçlenmesi gerek. McGee ise şey… McGee… Warriors‘ın yıldızlarla dolu kadrosunda kısıtlı bir sorumlulukla fena olmayan bir katkı verdi. Ancak şu anda Lakers‘ın ilk beş pivotu olması bekleniyor ve arkasında onun hatalarını toplayabilecek çok fazla alternatif de yok. Yukarıda bahsettiğim “Ölüm Beşi” normal sezonda LeBron’un fazlasıyla yıpranmasına sebep olabilir ki bu da Lakers’ın en son isteyeceği şeylerden birisi. Bana göre Lakers’ın burada en çok umut bağladığı isim bu seneki draft seçimi Wagner. Genç oyuncu Yaz Ligi’nde sakatlanana kadar oldukça olumlu sinyaller vermişti. Her ne kadar fiziksel olarak henüz çok güçlü olmasa da ciddi bir şut tehdidine sahip ve savunmada pozisyon alma konusunda fena becerilere sahip değil. Ancak uzunların daha geç olgunlaştığını düşünürsek Wagner’i ve dolayısıyla Lakers’ı ciddi bir sınav bekliyor. Koç Luke Walton’ın bu sorunu nasıl çözebileceği şu an için bir muamma. Los Angeles ekibi tam da bu sebeplerden ötürü bu yaz takımdan ayrılan Julius Randle’ı fazlasıyla arayabilir.

Lakers’ın saha içindeki bir diğer sorunu ise daha önce de belirttiğim şut konusu. Şu anda Lakers kadrosuna baktığımızda net bir şutör olmadığı dikkat çekiyor. KCP, Hart ve Kuzma en güvenilir şutörler ancak onlar da istikrar konusunda sorun yaşıyorlar. Çaylak Svi iyi bir şutör ancak onun da özellikle topsuz oyun ve perdeleri okuma konusunda kendisini geliştirmesi gerek. Lonzo geçtiğimiz yıl çizginin gerisinden çok zorlandı ve şut stilini düzeltmediği sürece bu sorunu aşması zor gözüküyor. Keza takımın diğer guardı Rondo’nun kariyeri boyunca en büyük eksikliği şutu oldu. Dolayısıyla kariyerinin artık son dönemine giren ve şutörlerle çevrili sistemde daha verimli olduğunu gördüğümüz LeBron James’in bundan ne ölçüde etkileneceği soru işareti. Gelen haberler Kralın tıpkı Jordan ve Kobe’nin kariyerinin sonlarına doğru yaptıkları gibi postta oynamayı tercih edeceği yönünde. Ancak etrafında bu kadar istikrarsız şutör varken verimli olmasını sağlayacak boş alanı bulması biraz zor olabilir.

Bununla birlikte Lakers’ın ikili oyunlardaki verimliliği de düşüş gösterebilir. Aslında Lakers ikili oyunlarda rakibine büyük sorun yaratabilecek bir takım. Takımdaki hemen hemen herkes birbiriyle dahi ikili oyun oynayabilecek düzeyde top hakimiyetine, pas yeteneğine ve bitiricilik kabiliyetine sahip. Yani bir pozisyonda Lonzo ve Kuzma ikili oyun oynarken diğer pozisyonda LeBron ve Ingram’ın daha sonra ise Rondo ve LeBron’un aynı seti oynadıklarını görebiliriz. Ancak şutörlerin alan açmaması halinde rakipler içeriye gömülerek Lakers’ın bu konudaki avantajını bir anda bitirebilir.

Tabii ki ortada çözümsüz bir durum yok. Kuzma Hart ve Ingram henüz kariyerlerinin başlarında ve ilk kez NBA temposunu yaşadılar. Pekala yaz dönemini iyi geçirerek bu konuda kendilerini geliştirmiş olabilirler. Nitekim Hart, Yaz Ligi’nde sadece şut yüzdesini değil kendi şutunu yaratma konusunda da kendisini geliştirdiğini gösterdi. Keza Lonzo Ball da garip şut stilini NBA’e adapte etme konusunda ufak ayarlamalar yapmış olabilir. Ancak bunların hepsi şu anda belirsiz konumda ve sahada görmeden de bilemeyeceğimiz şeyler.

Ancak Lakers’ın saha içindeki tüm bu problemleri gölgede bırakacak bir problemi daha olabilir… Yazının başlarında da bahsettiğim gibi Lakers kadrosunda tek başında bile bir takımı karıştırabilecek oyunculardan dört tane bulunuyor. Rondo bir dönem NBA’in en iyi oyun kurucularından biri olsa da sonrasında ciddi problemler yaşadı ve kendine bir rol edinmekte zorlandı. Her ne kadar geçtiğimiz yılın özellikle ikinci yarısında ve play-off’larda harika bir basketbol oynasa da Dallas’ta yaşadığı sorunun bir benzerini burada da yaşamayacağının hiçbir garantisi yok. Keza 2008 NBA Draftının 2.sırasından seçilecek kadar büyük bir potansiyel olan ancak kariyeri boyunca bu beklentileri karşılamaktan çok uzak olan hatta bir dönem NBA’de kontrat dahi bulamayan Beasley de Lakers’la kariyerini yeniden canlandırmaya çalışacak. Beasley’in kariyerinin bu kadar büyük düşüşler yaşamasına sebep olan hataları tekrar yapmayacağının ya da başını tekrar polisle derde sokmayacağının hiçbir garantisi yok.

İşin McGee boyutundan bahsetmiştik. Ancak tüm bunların yanında Lance Stephenson da bu yaz Lakers’a katıldı. Kariyeri boyunca Indiana dışında başarılı olamayan, her an kontrolden çıkmaya müsait Lance Stephenson… Üstelik yeni takım arkadaşı LeBron James’le geçmişleri de malum. Fakat Lakers’ın tüm sorunları ve “delileri” bu isimlerle sınırlı değil. Lonzo Ball’un güvenlik kameralarına bile konuşmaya bayılan ve üstelik saçmalık seviyesinde iddialı açıklamalar yapan babası LaVar Ball da her an ilginç bir çıkış yaparak Lakers yönetiminin tüm huzurunu kaçırabilir. Nitekim LaVar, geçtiğimiz yıl koç Walton hakkında sert eleştiriler yapmış ve bir anda gündem belirlemişti. Lakers’ın tüm bu çılgınlığı nasıl kontrol altında tutacağı ise büyük bir soru işareti. Hatta  birçok kişi haklı olarak bunun imkansız olduğu görüşünde. Üstelik koç Walton her ne kadar gelecek vaat eden bir koç olsa da bu tip krizlerle baş etme konusunda gerekli tecrübeye sahip değil. Dolayısıyla peş peşe gelen birkaç mağlubiyet başka bir takım için çok da büyük bir sorun oluşturmasa da Lakers için bir anda büyük bir kaosa dönüşebilir.

Beklentiler ve Sonuç

Tabii ki kadrosunda LeBron James’i bulunduran her takımdan olduğu gibi bu seneki Lakers‘tan da beklentiler çok yüksek. Ancak her ne kadar bir kesim Lakers‘ı şampiyonluk adayı olarak gösterse de bu gerçekçi bir hedef değil. Özellikle Batı Konferansı’nda yer aldıklarını da düşünürsek işleri oldukça zor.

Öncelikle Lakers’ın bu sezon önemli bir fırsat gelmemesi halinde büyük bir takas yapacağını düşünmüyorum. Bunun iki ana sebebi var. İlki 2019 serbest oyuncu pazarındaki salary cap boşluğunu kaybetmek istemeyeceklerdir. LeBron’un yanına başta Kawhi Leonard olmak üzere birçok süper yıldızdan birisini ekleyebilme ihtimalleri var ki en makul senaryo bu olacaktır. İkincisi ise Lakers’tan bir şeyler talep eden takımların kapıyı çok yüksekten açmaları. Spurs‘ün Kawhi Leonard için Lakers’tan istedikleri ve Raptors‘tan aldıkları ortada. Magic Johnson’ın genç çekirdeğin LeBron’la birlikte neler yapacağını görmek istediği de aşikar. Dolayısıyla Pau Gasol takasındaki gibi altın tepside sunulmuş bir fırsat gelmemesi halinde Lakers’ın sadece yan parçalara ekleme yapabileceğini düşünüyorum.

Bu yan parça eklemesi sadece takas yoluyla da olmayabilir. Lakers muhtemelen sezon içerisinde buy out’la serbest kalacak oyuncular için en cazip adreslerden birisi olacaktır. Yüzük kazanmak isteyen veteranlar, düşük ücretlerle Los Angeles’ın yolunu tutabilir. Bu noktada Lakers yönetiminin ilk etapta uzun rotasyonu konusunda genç Wagner’in neler yapabileceğini görmek istediği ve gerekli olması halinde buy out marketine yöneleceği çıkarımını yapmak çok da yanlış olmaz. Robin Lopez, Tyson Chandler ya da Biyombo gibi uzunlardan birinin, sezon içerisinde takas olup daha sonra serbest kalarak Lakers’ın yolunu tutması ihtimaller dahilinde.

Tabii ki bunların hepsi birer senaryo ve eldeki malzemeye göre bir tahmin yapmamız da gerekiyor. Öncelikle Lakers’ın LeBron’un ciddi bir sakatlık yaşamaması halinde play-off’lara kalacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz sezon fikstürün kolay kısmında yaşanan saçma düşüş olmasaydı Lakers geçen sezon dahi play-off’ları ciddi şekilde zorlayabilirdi ki bu kadro geçtiğimiz sezondan oldukça iyi. Üstelik NBA’in en iyi oyuncusunun olduğu takımın play-off’lar dışında kalması çok da olası gözükmüyor. Bununla birlikte Lakers’ın şampiyonluk için hazır olmadığı da ortada. Warriors her zamankinden daha güçlü bir şekilde yola çıkıyor ve onları durdurmak sadece Lakers için değil NBA’in geri kalanı için çok mümkün gözükmüyor.

Lakers için bu sezonki en büyük başarı Batı finaline çıkmak olacaktır. Ben Lakers’ın 53-55 bandında bir galibiyet sayısına ulaşacağını ve play-off’ların ilk turunda ev sahibi avantajına sahip olacağını düşünüyorum. Sonrasını ise LeBron’un büyülü yetenekleri ve kadronun geri kalanının ona nasıl yardımcı olacağı belirleyecek. Yine de “Meme Team’i” izlemek büyük keyif olacak bundan eminim!