NBA’i Sallayan Kumar Masasının Hikayesi

20/Ağu/18 11:14 Temmuz 18, 2020

Semih Tuna

20/Ağu/18 11:14

Eurohoops.net

NBA tarihinin en büyük skandallarından birine, Eurohoops Çeviri ışık tutuyor.

by Jon Gold / Çeviri: Yılmazcem Özardıç

Bu yazı ilk olarak 7 Ağustos tarihinde The Action Network’te yayınlanmıştır.

HİÇBİR ZAMAN parayla alakası yoktu.

Hiçbir zaman parayla alakalı değildi, kavgayla alakalı değildi, silahlarla hiç alakası olmadı.

Oyunla alakası vardı.

Booray oyunu NBA’in en büyük gizemlerinden biri. Soyunma odaları ve uçaklarda oynanan, poker benzeri bir kart oyunu. Bu oyun tarihin en büyük skandallarından birini de bizim önümüze getirmişti.

Booray, bundan dokuz yıl önce Washington Wizards‘tan takım arkadaşları Gilbert Arenas ile Javaris Crittenton arasındaki olayı tetiklemiş, Arenas’ın kariyerini çökertmiş, Crittenton’ınkini bitirmiş ve Wizards‘ı dağıtmıştı. Arenas, olanları ilk kez anlatıyor.

Booray oyunu Fransa kökenli bir oyun ve 11.Kral Louis bu oyunu en iyi bilenlerden biriymiş. 52 kartı 2 ila 7 kişi arasında bölüştürerek oynanan oyunda herkesin beş kartı oluyor ve bir kişi bir kartını açarak koz belirliyor. Koz belirleyen kişi olmak büyük bir avantaj sağlıyor çünkü eline bakarak kendisi için en iyisine karar vermiş oluyor.

Koz belirlendikten sonra oyuncular ellerindeki kartları tutma ya da başka kartlar seçerek yeni bir el alma hakkına sahip oluyor. Kozu belirleyenin solundaki oyuncu bir kart oynuyor ve koz ya da o serideki daha yüksek bir kart varsa diğer oyuncular eli alabiliyor.

Örneğin kozun sinek olduğunu düşünelim, en küçük sinek olan 2 bile diğer serileri geçiyor. Herkes bir elde bir kart atıyor. En çok el alan da o raundun galibi oluyor.

Şimdi burada işler ilginçleşiyor: Eğer iki oyuncu 5 ellik oyunda 2’şer el almışsa ortadaki para devam ediyor ve bir daha oynanıyor. Eğer bir oyuncu tek el dahi alamazsa ortaya ortadaki para kadar koymak zorunda kalıyor.

Ortadaki para büyüdükçe işler büyüyor.

NBA oyuncuları için bu oyun basketbolun bir metaforu. Zaten basketbol da hayatın bir metaforu.

Oyun bu. Tabi bir de oyunun içindeki oyun var.

“Oyun basketbol sahasında. Antrenman salonu” diyor Arenas ve devam ediyor, “O Celtics takımlarının, Garnett’li, Ray Allen’lı, Pierce’lı takımların uçakta Rolls-Royce’lara kumar oynadığını duymuştum. Orada bir eğlence yok. Karşınızdakiler sizi bitirmeye çalışıyor. Tiger Woods, Michael Jordan ve Floyd Mayweather’ı aynı kumar masasına koymak gibi bir şey. Olay para değil. Paraları var zaten. Sizi s..meye çalışıyorlar. Sizi yaralamaya çalışıyorlar.”

“O an için, ruhunuzu emiyorlar.”

NBA oyuncuları için booray gibi bir oyunda rekabet öne çıkıyor. Oyunu bedavaya oynayabiliyorsunuz ancak masadan çok pahalı bir hesapla kalkabiliyorsunuz.

Bu sadece NBA değil. NFL ve MLB’de de çok var.

“Beyzbol takımına gidin, herkesin rekabetçiliği en üst seviyededir” diyor Phillies’te oynayan Rhys Hoskins ve ekliyor, “Böyle oyuncularız çünkü. Eğer herhangi biri oynamak istiyorsa, beni de yazsın.”

“Bazı NFL ve beyzbol oyuncularının oynadığını biliyorum ama NBA’de olay çok başka” diyor Zach LaVine, “Eğer kart oynayacaksanız, booray oynayacaksınız.”

Bobby Portis olayı özetliyor.

“Gece kulübüne gideceğimize booray oynamayı tercih ediyoruz. Kafanızı bir yere odaklayıp düşünmenizi sağlıyor. Haftada 3-4 kere oynuyoruz. Deplasmanda, evimizde, 4-5-6 saat oturup oynuyoruz. Evet, kızışmalar oluyor çünkü ortada para var. Eğer el alamıyorsanız sanki midenize okkalı bir yumruk yemiş gibi oluyorsunuz.”

Bazen olay gerçek yumruklara, veya daha kötüsüne yol açıyor.

Booray oyununa dair en öne çıkan ikinci NBA hikayesi şöyle oluşuyor: 2011 Ocak’ta Memphis oyuncuları O.J. Mayo ile Tony Allen takım uçağında kavga ediyorlar. Mayo’nun booray yüzünden Allen’a 7500 dolar borcu varmış ama ileri geri konuşmaya devam ediyormuş. Allen, tartışmayı Mayo’nun yüzüne ve vücuduna attığı yumruklarla bitirmiş.

Ancak bu tabii ki NBA’in absürtler absürdü olayının yanında hiçbir şey: 21 Aralık 2009’da Gilbert Arenas, Wizards soyunma odasına dört silah getirdi ve Crittenton’a kendisini vurması için meydan okudu.

Florida’da doğup Los Angeles’ta büyüyen Arenas, Arizona’yı 2001 NCAA Turnuvasına götürdü. İlk turda seçilmesi bekleniyordu o yıl ancak ikinci turun ikinci sırasından Warriors tarafından draft edildi. Bu, 00 numarasını, kendisini ilk turda isteyen takımları temsil ettiği gerekçesiyle seçmesine ve daha sonra Agent Zero lakabını almasına yol açtı.

Bir ikinci tur seçimi için olabilecek en iyi kariyerlerden birini yaşadı. Arenas, Warriors‘la ikinci sezonunda 18.3 sayı ortalaması yakaladı ve 6 yıl için 60 milyon doları aşan bir kontratla Wizards‘ın yolunu tuttu.

Başkentte daha da coştu. 2004/05 sezonunda 25.5, sonraki sezon 29.3 sayı ve 2006/07’de 28.4 sayı ortalamaları yakaladı. 2008’de Wizards’la 111 milyon dolarlık yeni bir kontrat imzaladı. Kariyerini 20.7 sayı ortalamasıyla tamamladı ve 140 milyon dolardan fazla para kazandı.

Arenas çok tehlikeli bir skorer ve şutördü. Parke dışında da aynı şekilde tehlikeliydi. Kendisine meydan okuyan herkesle kapışırdı. Ne alanda olursa olsun.

“Rekabetçiydim ben” diyor Arenas, “Doğamda bu vardı. Her şeye bahse girerdim. Orta sahadan en çok kim isabet bulacak? 5 şut var, en çok sokan 100 bin doları alır. Bir sporcu için kendine güven her şeydir. Eğer güveniniz yoksa bu bir oyuncu olarak çok büyük bir eksiktir. Bir rekabetçi olarak geri çekilemezsiniz. Geri çekilmek bir zayıflıktır, hem kendiniz hem de takım arkadaşlarınız karşısında. Kobe’ye karşı 60 sayı attıktan sonra DeShawn Stevenson’a karşı bir şut yarışmasından kaçmam gerektiğini söyleyemezsiniz. Biliyor musunuz, tek elle bile yenerim. 20 bin dolar, koy kenara. Onun yanında olan herkes 20 bin dolar koysun. Her bahsi koyun, hepsini alacağım.”

Crittenton ise Atlanta doğumluydu ve Arenas’tan daha ilgi çekici yıllar geçirdi lige gelmeden önce. Dwight Howard’la birlikte oynadığı lise takımını şampiyon yaptı. 29 sayı 9 asist 7 ribaunt ortalamalarıyla geçirdiği lisedeki son yılının ardından Georgia Tech’e gitti. 2007 Draftında Lakers tarafından 19.sırada seçildi.

Sezon ortasında ise Lakers, Pau Gasol takasında Crittenton’ı Memphis’e gönderdi. Bir yıl sonra da Grizzlies, onu Wizards‘a takas etti. Yedekti burada.

Wizards soyunma odasında Arenas adeta koğuş ağasıydı. En çok para kazanan, en çok dikkat çeken adam. Crittenton ise yeni gelmiş bir çocuktu. 2009/10 sezonundaki maaş 1.48 milyon dolardı. Arenas ise 16.2 milyon dolar kazanıyordu. 10’da 1’inden az alıyordu yani.

Aralarındaki problem de yine bir takım uçağında başladı. Arenas uykusundan kalkıp oynanan bir booray’e katılmaya başladı. Crittenton ise üst üste kaybediyordu.

“Javaris zaten iki kere 0 çekmişti, ben geldiğimde kendi koz oyununda 0 çekti” diyor Arenas, “Kendi koz oyununda 0 çekti! Yani bu adam artık yaralının da yaralısıydı. Ortada 1100 dolar var. Ben kan kokusunu aldım. Koz oyunu elime geçtiğinde zaten mosmordu. Çıldırıyordu adeta. ‘Bu saçmalık! Nasıl olur da şimdi oyuna girebilirsin?’ diyordu. Sinirlenmişti çünkü ortada dönen parayı düşünmeye başlamıştı ve kartları alacak son kişi oydu.”

NBA’de, en azından Wizards’ın o gece oynadığı şekilde bir oyuncu oyuna ortadaki para kadar koyarak girebilir. Yani ortada artık 2200 dolar vardı. Arenas koz belirliyordu ve elde son kartı atacak olan adamdı.

Sonra Arenas o meşhur çenesini açtı ve işe koyuldu.

“Acayip konuşuyordum. ‘Hayır bebeğim yapma, şimdi uyuya kalma’ diyordum. Eğer birisi oyunda kötü durumdaysa hostes butonuna basar ve ‘Atlayacak birisi var! Pilota söyleyin! Atlayacak birisi var!’ falan derdim. Javaris sinirden resmen 1000 derece falan olmuştu. Ancak herkes benim stilimi bilir. Karşımdakini rahatsız etmeye bayılırım. Sizi bitirmek isterim. Kozu maça olarak seçim 10’u ortaya attım. Yaşıyoruz be adamım! İkili falan olmayacak!”

Sonra Arenas, JaVale McGee’nin Earl Boykins’e bir bakış attığını gördü.

McGee, Boykins’e elinin çok iyi olduğunun ipucunu verdi (Arenas, McGee’nin elinde kozun As, Papaz ve Kız’ının olduğunu söylüyor) ve Boykins pas geçti.

McGee, kart değiştirmek istemediğini söyleyerek “Benim ihtiyacım yok!” diye bağırdı ve Arenas, sıradaki Crittenton’a baktı.

“Javaris, beş kartı da değiştirmesi gerekiyormuş gibi bakıyordu. Benim anneme ayrı, oyunun annesine ayrı sövüyordu. ‘Beş tane!’ diye bağırdı.”

Crittenton’ın eli o kadar kötüydü ki tüm kartları değiştirmeye ihtiyacı vardı.

Arenas devam ediyor: “Ben bağırmaya başladım: Aman tanrım, bu herif kendini emniyet kemeriyle boğacak. Bu bir 0 çekme rekoru olmaya doğru gidiyor sayın seyirciler!”

O anda zaten Arenas, McGee’nin elinin yenilmez olduğunu anladığı için üç tane koz kartını açtı. Crittenton deliler gibi bağırmaya başladı.

Arenas geri çekildi: “Artık tek başınıza oynayın. Hepiniz çocuk gibi davranıyorsunuz. Oyununuzu oynayın.”

Arenas, daha önceden uyuduğu yere, uçağın arkasına doğru yürüdü. “Crittenton o anda daha da delirmişti. Geldim, bahsi iki katına çıkardım, ona 0 çektirdim. Bu a..na k..duğumun çocuğu benimle oynadı diye bağırıyordu.”

Eli bitirdiler, McGee’de dört el vardı zaten, kozun As-Papaz-Kız kartları ve kupa Papaz.

“JaVale’in kazanacağını anladılar” diyor Arenas ve devam ediyor, “Uçak içince Javaris, JaVale’e gidip, ‘Şimdi benim böyle para kaybetmemi mi sağlayacaksınız? Erkek gibi davranıp paramı geri almak için bir şans bile vermeyeceksiniz değil mi? Tabii ki vermeyeceksiniz, bunu sokakta yapsanız sizin ağzınıza s..arlar’ dedi. Ben de, ‘Javaris, sen içindeyken arabanı yakarım. Sonra sana yardım etmek için bir yangın söndürücü buluruz’ dedim. O da bana, ‘Peki o zaman seni vururum’ dedi. Ben de, ‘Peki, beni vurman için gerekli silahları sana kendim getiririm’ dedim.”

Bir günlük izinle birlikte bu konuşmadan iki gün sonra idmanda Arenas, Wizards soyunma odasına 4 şarjörsüz silah getirdi ve masaya koydu. Silahlardan iki tanesi Smith & Wesson Model 29 ve altın kaplamalı Desert Eagle’dı.

“Blöf yaptığını ortaya çıkardım” diyor Arenas, “Beni vuracak mısın? Peki, ben sana silahları getiririm.”

Arenas her şeyin bir şaka olduğunu ve zaten dengesiz olan Crittenton’ı daha da kışkırtmak için yaptığını söylüyor.

Ancak bazı takım arkadaşları olayı böyle görmüyordu.

Caron Butler, 2015’te çıkan biyografisinde şöyle yazmıştı: “Soyunma odasına girdiğimde bir anda bir şekilde Racine sokaklarındaki günlerime geri gittiğimi sandım. Gilbert soyunma odasında eskiden Michael Jordan tarafından kullanılan dolapların önünde duruyor, önündeki dört silahı gösteriyordu. Javaris ise sırtı Gilbert’a dönük şekilde kendi dolabının önündeydi.”

“Gilbert, Javaris’e silahları gösteriyor ve, bana bak, seç şunlardan birini. Bunlardan bir tanesiyle seni vuracağım diyordu.”

“Javaris ise yavaşça dönüp, ‘Bunlardan bir tanesiyle beni vurmana gerek yok, çünkü burada benim de bir şeyim var dedi.”

Dolu ve ateşlenmeye hazır silahını Gilbert’a yöneltti.

Diğer oyuncular birbirleriyle gülüşüp eğlenirken bir anda olayı görünce donup kaldılar. O anın gerçek olduğunu anlamaları birkaç saniyelerini aldılar. Herkes kaçtı, hatta son kaçan kişi kapıyı kilitledi.

“Ben paniklemedim çünkü çok daha kötüsünü görmüştüm. Sayamayacağım kadar çok kez silah atışı duydum ve her şeyi daha önce gördüm. Güney yakasında normal bir şey sayılırdı bu yaşanılanlar” diye devam ediyor Butler’ın biyografisi.

Dönemin başkanı David Stern, iki oyuncuyu sezon sonuna kadar cezalandırdı. Lakers‘a gittikten sonra Los Angeles’ta çeteye katıldığı ortaya çıkan Crittenton bir daha NBA maçı oynamadı.

İki yıl sonra 22 yaşında dört çocuk annesi Julian Jones’u seyir halindeyken vurarak öldürmekten suçlu bulundu. Şu sıralar George’da 13 Aralık 2036’da bitecek olan hapis cezasını çekiyor. Crittenton, medyayla görüşme hakkına sahip değil.

Daha sonra Arenas da silah bulundurmaktan dolayı ceza aldı ve iki yıl sonra ligin dışında kaldı.

Hepsi, bir şaka yüzünden.

Hepsi ama hepsi, bir booray oyunu yüzünden.

“Bu olayın kumar borcuyla falan alakası yoktu” diyor Arenas, “Olay kaybederken ileri geri konuşmayla alakalıydı. Sanki sürekli birinin sizin üzerinizden sayı atması gibi bir şey. Ben çok konuşurum. 40 bin dolar borcum olabilir ama birisinin sinirlerini 20 bin dolar kaybetmiş gibi bozabilirsem mutluyumdur. Ben kazanmışımdır. O gecenin en büyük kaybedeni ben değildim.”

Arenas olaydan sonra da tam anlamıyla rahat durmadı. Haziran başında Arenas, bir kadını, kadının kendi çıplak fotoğraflarını oğluna göndermekle tehdit etmekle suçlandı. Ancak ne kadın ne de Arenas duruşmaya gelmeyince mahkeme de takipsizlik kararı aldı.

Booray, Arenas’a kariyerine mal olmadan önce 700 dolar kazandırmış.

“Çaylak yılımda oynamak için çok sabırsızlanıyordum ancak hiçbir kuralı bilmiyordum” diyor Arenas, “Dışarıdan çok eğleniyorlar gibi gözüküyordu. Paramı saklıyordum ki oynayabileyim. Sadece oynamak için saklıyordum, kaybetsem de fark etmezdi, o gece booray oynayabildiğimi söylemek için yapıyordum.”

Oyundan ilk kazandığı para 700 dolarmış.

“Çok fazla konuşuyordum, sanki uçağın kralıymışım gibi şeyler söylüyordum” diyor Arenas, “Kazandığım parayı kimsenin yemediği bir pizza partisinde pizzalara harcamama neden oldular. Toronto’da 75 pizza sipariş etmek zorundaydım. Kimse bir dilim bile bir şey yemedi.”

332 bin dolar maaş alan bir ikinci tur seçimi için 700 dolar önemli bir paraydı.

Arenas yıllar sonra tarihin 100 milyon dolardan fazla kazanan ilk NBA oyuncularından biri olduğunda 700 dolar hiçbir şey ifade etmiyordu.

Ancak daha önce de söylediğimiz gibi, olay hiçbir zaman parayla alakalı olmadı.

“Batı Turnesine gidince dört ya da beş turnuva oynardık” diyor Arenas, “Kimse bir şey kazanmazdı. O kadar çok oynuyorsanız bir yerden gelen para başka yere gidiyor, uçak eve döndüğünde ise herkes kaybetmiş oluyor.”

Strateji ne kadar önemli olursa olsun booray’de her şeyi belirleyen şey şans. NBA’de öne çıkan birisi yok diyor oyuncular.

Oyunu Minnesota’da Garnett’ten öğrenen LaVine, “Ligde istikrarlı şekilde ‘en iyi’ diyebileceğimiz bir oyuncu var mı bilmiyorum. Sonuçta olay kartlarda bitiyor. Evet, kuralları bilmeniz lazım ama bu bir kart oyunu. Bu böyle. Eğer sürekli oynuyorsanız kazanacaksınız da kaybedeceksiniz de.”

Yani burada para önemli değil.

Peki ne önemli o zaman?

Kardeşlik önemli. Tabii kardeşlik de bir takımın playoff’larda ileri gitmesiyle kayıp bir sezon arasındaki farkı gösteriyor olabilir.

“Kardeşlikle alakalı asla değişmeyecek bir şey bu” diyor Jason Terry, “Arkanızda poker, telefonda domino, önünde booray olduğu zamanlar oldu. Şimdi ise olay biraz daha ileri gitmiş durumda. Her oyunda farklı bir strateji var. Rekabetçi bir oyun ama değil mi? Rakiplerinizden daha fazla kazanmaya çalışıyorsunuz ama samimiyet için de güzel bir detay oluyor. 1 ya da 100 dolar oynamanızın farkı yok, bahis bir anda yükseliyor.”

Ya da, belki 1.4 milyon dolardır bahis.

Terry, booray’de gördüğü en inanılmaz eli anlatıyor.

Detaylara giremeyeceğini söylüyor ancak biraz anlatıyor.

Gördüğü en büyük eller. Bir el, ortada 1.4 milyon dolar var.

Terry lige yeni gelen bir adam değil. Çok şeyler görmüş. Şampiyon olmuş, Yılın Altıncı Adamı seçilmiş. Tarihin en iyi üçlükçülerinden biri. Hem NBA’de, hem de Booray’de tahmin edebileceğinizden çok daha fazla oynamış.

O oyunu anlatırken ayağa kalkıyor, gözleri fal taşı gibi açılıyor, dudaklarını yalıyor, kanı ısınıyor.

“Oyuncuları söyleyemem, oynanan yeri söyleyemem ama ‘Vay a…. k….’ dediğim anlardan biriydi” diyor Terry, “Ben burada olmamalıyım diyordum.”

LaVine bunu birkaç gün sonra duyunca Portis’e bağırıyor, “Duydun mu? 1.4 milyon dolar!”

Arenas da buna benzer bir tepki veriyor ortadaki parayı duyunca.

Basketbol oynadığı günlerde hiç böyle bir paranın döndüğünü görmemiş ama duyunca heyecanlanıyor.

“İnanılmaz bir t…k bu. Evet, az önce bir kontrat bedeli kadar para kazandım. Bu a… k….larımı yenip bir kontrat kadar para aldım! Hey çaylak, bugün oturdum ve kontratını kazandım! O parayı kazanan her kim ise o para onun için çarçur edilecek bir miktardır.”

Arenas bu şekilde eski günlerine dönüyor. Takımdaki en büyük kontratı olan, en büyük t…lı, en çok konuşan adam. Heyecanlanıyor.

Kariyerinin zirve günlerine, bundan 2006/07 sezonuna gidiyor. Booray’de alev aldığı günlerin parkede alev aldığı günlerin yolunu açtığı zamanlara dönüyor. 17 Aralık’ta Lakers deplasmanında 60 sayı attıktan sonra 22 Aralık’ta Suns deplasmanına çıkmıştı. Suns o dönem üst üste 15 maç kazanmıştı.

“O zamanların Suns koçu D’Antoni bana kenardan, ‘Gilbert! Bu takımı yenmek için 50 sayıdan fazlasını atman gerekecek!’ diye bağırıyordu ben de, ‘Biliyorum! 50’den fazlasını atmayı planlıyorum’ dedim. 54 attım ve onları yendik.”

“Oyunumla koordineli şekilde gidiyordu” diyor Arenas ve son kez ekliyor, “Parke dışında ne kadar kendime güvenirsem parkede o kadar iyi oynuyordum. Sanki her kazandığında Red Bull almışsın gibiydi. Booray’a bağımlı olmak için kumarbaz olmak zorunda değildiniz.”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!