by Michael Weyer / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 14 Ağustos 2018 tarihinde The Sportster‘da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA’de uzun süreli bir kariyere sahip olmak başlı başına bir başarı. Basketbol hızlı değişen bir oyun ve bu sebeple de bu oyun içinde çok çabuk yanıp kaybolmak çok kolay. Hız ve yetenek her zaman bir oyuncu için önemli meziyetlerken boy da elbette kariyerinizde yardımcı olabilir. Ancak sakatlıklar umut vaat eden bir kariyeri mahvedebilir. Geçmişte bunu yaşayan çok sayıda oyuncu oldu. Derrick Rose da bu kadar sakatlık geçirmese şampiyon bir oyuncu olabilirdi örneğin. Çaylağın kafasına çarpacak şöhret dalgası ve risklerden, egosunun kısa vadede kendisine düşman olabileceğinden bahsetmedik bile henüz. Düzgün bir kariyeri uzun zaman sürdürebilecek ve hatta şampiyonluklar kazanabilecek bu kadar oyuncunun kötü şansa kurban gittiğini görmek üzücü.
Bazen çaylaklar ilk yılını yıldız gibi geçiriyor ama daha sonra profesyonel hayatın baskısını kaldıramıyorlar. Bazen de ortalama kariyer geçiren bir oyuncu, sansasyonel bir patlama yapıyor ama arkasını getiremiyor. Sırf bir oyuncunun yüzüğü var diye o oyuncu Hall of Fame’e layık demek değil. Bench ısıtan çok sayıda oyuncu bir şey yapmadan yüzük kazanabiliyor. NBA’de yalnızca bir sezonu iyi geçirip kariyerinin kalanı o sezona yakın bile geçmeyen o kadar çok oyuncu var ki… Belki adil olmayabilir ama bazen kendinizi memleketinizin kahramanı sanarken ertesi gün unutulduğunuzu fark ediyorsunuz. Huzurlarınızda harika bir sezon geçiren ama o sezonu destekleyebilecek başka performans gösteremeyen 20 NBA oyuncusu…
20. Bryant Reeves
Birçok takım arkadaşı için Bryant Reeves, küçük şehirden gelmiş birine dair her türlü klişenin vücut bulmuş hâliydi. Vancouver Grizzlies‘in ilk draft seçimi olarak tarihe geçti. Çaylak yılında iyi performanslar gösterdi ama sonraki iki sezonunda 16.3 sayı, 7.9 ribaund, 1.1 blok ortalamaları ile harika işler yaptı. Ayrıca Celtics karşısında bir maçta 41 sayı ile kariyer rekorunu da kırdı.
Bununla birlikte kilo sorunları Reeves’in önüne geçti ve istatistikleri de aldığı süreler de düşüş gösterdi. 2011 sezon önü hazırlıkları sırasında yere yığıldığı bir andan sonra onu taşımak için iki sedye birden gerekmişti. O an birçoklarının zihnine kazındı. Daha sonra da bazı oyuncuların bu oyun için “fazla büyük” olduklarını göstermek üzere emekli oldu.
19. Antoine Carr
1980-90’lar döneminde ligin gezginlerinden olan Antoine Carr, sahada taktığı dev gözlükleri ile biliniyor. Wichita’daki iyi kolej kariyerinin ardından Carr, 1984’te Pistons tarafından draft edildi ama o İtalya’da oynadı. Daha sonra Hawks formasıyla fena olmayan altı sezon geçirdi.
1989’da Sacramento’ya takas oldu ve orada parladı.
Maç başına 20 sayı atıp o sezon toplam 1.551 sayı attı. Kings‘in 1990’larda aradığı yıldız olabilirdi ama aptalca bir karar verip bir yıl sonra San Antonio’ya takasladılar Carr’ı. Orada ve Jazz‘de başarılı olsa da Carr bir daha asla harika istatistikler üretemedi ve kariyeri belki de Sacramento’da kalmış olsa daha çok akıllarda kalacaktı.
18. Derek Anderson
Derek Anderson 1997’de Cavs tarafından seçilmiş ve Clippers‘a takaslanmadan önce pek de süre alamamıştı. Anderson, Clippers‘ta kendini buldu ve 1999’da 16.9 sayı, 3.4 asist ortalamaları yakalayıp %43,8 ile şut attı. Daha sonra San Antonio’ya gitti ve orada da başarılı oldu ama Portland’a gidişinde birçok diz sakatlığının ilkini yaşadı. Fena maçlar çıkarmıyordu ama genelde ya benchte kalıyordu ya da evinde iyileşmeyi bekliyordu.
2006’da şampiyon olan Heat takımında da yer aldı ama çok kısıtlı süreler alıyordu. Maalesef geçirdiği o harika yıl dışında Anderson genelde “yüzüğü olup pek de bir şey yapmamış” oyuncular listesinde kendisine yer buluyor. Ayrıca lüks vergisi maddesi ile serbest bırakılan ilk oyuncu olmuştu.
17. Josh Howard
Josh Howard, Wake Forest’taki harika performansıyla NBA’in ilgisini çekmişti ama ailesinde kolejden mezun olan ilk kişi olmak istedi. ACC Yılın Oyuncusu ödülünü kazanan ve okulunu ilk şampiyonluğuna taşıyan Howard, 2003 Draftı’nda Mavericks tarafından ilk turda seçildi ve başta umut da verdi.
2007-08 sezonunda 19.9 sayı, 7 ribaund ve %81,3 serbest atış isabet oranları ile patlama yaptı. Maalesef sakatlıklar nedeniyle istatistikleri ve kariyeri düşüşe geçti.
Washington’a, daha sonra da Utah ve Minnesota’ya takasladı. En azından NBA’e geçişi yapmadan üniversite diplomasını alacak kadar zekiydi.
16. Jonny Flynn
Syracuse’da Jonny Flynn üst düzey bir oyuncuydu. 2008’de Big East Yılın Çaylağı seçilmiş, 2009’da ise MVP olmuştu. Hâl böyle olunca Minnesota onu altıncı sıradan seçti ve ilk maçında muhteşem bir geri dönüş ile galibiyeti aldılar. Çaylak sezonunda 13.5 sayı, 4.4 asist ortalamaları yakalayıp %84,6 ile serbest atış kullandı. Timberwolves kötü bir sezon geçirse de Flynn, o sezonun umut ışığıydı ve birçokları onu harika bir kariyerin beklediğini düşünüyordu. Ancak yaz döneminde geçirdiği kalça ameliyatı onu etkiledi ve istatistikleri yarı yarıya düştü.
Draft hakları karşılığında önce Rockets‘a takaslandı. Sonra da Portland’a gönderildi. NBA kariyeri yalnızca üç sezon sürdü. Böyle umut veren bir kariyerin o kadar iyi bir başlangıç sonrası yarım kaldığını görmek inanılmaz.
15. Jerome James
Florida A&M’de James, maç başına blok kralı oldu. Kings tarafından 1998’te draft edildi ancak lokavt nedeniyle Harlem Globetrotters’ta oynadı. Seattle’a gitmeden önce bir süre Avrupa’da da kaldı ve 2004-05’te iyi bir yıl geçirdi. Playofflarda neler yapabileceğini gösterip 12.5 sayı ve 6.8 ribaund ortalamaları yakaladı 11 maçta.
Bu da Knicks‘in kendisine 29 milyon dolarlık dev bir kontrat vermesi için yeterliydi. Peki bu paranın karşılığında ne buldu takım? Adamın biri kampa formsuz geldi, farklı sakatlıklar geçirip 3 sayı ve 2 ribaund ortalamaları yakaladı. Knicks taraftarlarının çoğu bu kontratı, Isiah Thomas yönetiminin yaptığı en kötü anlaşmalardan biri olarak kabul etti.
14. Darius Miles
Koleji es geçip profesyonel olmaya karar veren ünlü vakalardan birine imza atan Darius Miles da bu kategoride neden bu kadar başarısızlık olduğuna dair örneklerden biri. St. Louis’de parlayan Miles, 2000’de Clippers tarafından üçüncü sıradan seçilip çaylak sezonunda maç başına 9 sayı attı ve heyecan verici bir oyun oynadı.
Cavs‘e takaslandığında performansı biraz düştü.
Daha sonra Portland’a gitti ve orada koçuyla bilindik sorunlar yaşadı. 2005-06’da yine harika bir yıl geçirip maç başına 14 sayı ve 4 ribaund ortalamaları yakaladı. Sonra kariyerini sonlandıran diz sakatlığını geçirdi.
13. Bobby Simmons
2001’de Seattle tarafından ikinci turda seçilen Bobby Simmons, çok kısa süre sonra Wizards‘a takaslandı. Oradaki macerası da uzun sürmedi ve Clippers‘a gitti. Klasik bir seyyah gibi gözüküyordu. 2004-05 sezonunda 16.4 sayı ortalama yakalayıp %46,6 ile şut attı ve sezon boyunca 50 üçlük attı. Büyük bir patlama yapmıştı. En Çok Gelişim Gösteren Oyuncu ödülü aldı. Simmons o dönemde muhteşem oynuyordu ve bu performans ile Bucks‘la imzaladı. Ancak aynı istatistikleri yakalayamadı ve 2006’da geçirdiği sakatlık işleri daha da kötüleştirdi. Sonraki beş yıl boyunca ligde farklı takımlarda dolaştı. Daha sonra da 2012 yılında emekli oldu.
12. Jamaal Magloire
Kentucky’de ortalama bir oyuncu olan Jamaal Magloire, 2000 yılında Charlotte Hornets tarafından draft edildi. Genelde benchte oturuyordu ve pek de oynamıyordu. Hornets tarafından New Orleans’a takas edildi. James Mashburn 2003-04 sezonunda sakatlanınca Magloire takımın yıldızı oldu. 13.6 sayı ve 10.3 ribaund ortalamaları yakalayıp tarihteki ikinci Kanadalı All-Star oldu. O maçta da iyi oynadı ve Doğu Konferansı takımını 19 sayı ve 8 ribaund ile taşıdı. Ancak sonraki yıl bir sakatlık geçirdi ve bir daha aynı performansı gösteremedi.
Kısa süre içerisinde takım takım dolaştı. Portland’daki maç başına 9 sayı ortalamasının üzerine çıkamadı. New Jersey, Dallas, Miami maceralarında daha da düşük ortalamalar yakaladı. Toronto’da emekli oldu.
11. Dana Barros
Boston College tarafından forması emekli edilen Dana Barros, kariyerinin ilk dört yılını Seattle’da genelde yedek oyuncu olarak geçirdi. 1994 yılında Philadelphia’ya takaslandı ve orada büyük bir patlama yaşadı.
20.6 sayı ve 7.5 asist ortalamaları zaten iyiydi ama Barros’un %46,4’lük üçlük yüzdesi düşünülünce daha da iyi gözüküyordu. All-Star ve Yılın En Çok Gelişim Gösteren Oyuncusu onurlarına erişti.
Kendisini daha da geliştirmesi beklenen bir anlaşmayla Celtics‘e gitti ama o istatistiklere tekrar ulaşamadı. Bir yıldız olmak yerine rol oyuncusu oldu ve verimi düştü. Philadelphia’nın kendisi için daha iyi bir yer olabileceği ortaya çıktı. Daha sonra da emekli oldu.
10. Don MacLean
Bu seçim için biraz dönüp geriye bakarsak Don MacLean’in UCLA tarihinin hâlâ en skorer oyuncusu olduğunu göreceğiz. Bu da aslında topun nasıl oynanacağını bildiğini gösteriyor. 1992’de Pistons tarafından draft edildi ama hemen sonra Washington’a takaslandı. 1994 yılında Bullets, MacLean’in harika verimliliği sayesinde iyi gözüküyordu. MacLean maç başına 11 sayı atmış ve Yılın En Çok Gelişim Gösteren Oyuncusu olmuştu. Ancak bundan hemen sonra Nuggets‘a takaslandı ve istatistikleri düşüş gösterdi. Daha sonra Suns ile bir geri dönüş yaptı ama aldığı cezadan sonra itibarı zedelendi. MacLean, bugünlerde profesyonel maçlar ve kolej maçlarında analist olarak görev yapıyor ve o bir yıllık dönem hariç aktif kariyerinden daha iyi durumda.
9. Devin Harris
Hâlâ oynuyor ama maalesef Devin Harris, muhteşem potansiyeline henüz ulaşamadı. Mavericks ile kariyerine başladı ve umut vaat etti. Ligde top çalma istatistiğinde ikinci sırayı aldı. 2008 yılında Nets‘e takaslandı ve New Jersey’deki ilk tam sezonunda 21 sayı ortalama yakalayıp %43,8 ile şut attı. Bir maçta 47 sayı attı. Bir diğer maçta eski takımına karşı 41 sayı attığında New Jersey taraftarı “Teşekkürler Cuban” tezahüratları yapıyordu. All-Star seçilip daha sonra da takım kaptanı oldu. Ancak sakatlıklar onu bench’e itti ve performansı düştü.
Vücudu artık kendisinden vazgeçiyor, ritm bulduğu hızını kaybediyordu. NBA’de dolaştı bir süre. Dallas’a da döndü ama artık yıldız günleri uzakta kalmış gibi gözüküyor.
8. Larry Hughes
Larry Hughes, 1990’ların sonunda kolejde bir yıl oynayıp profesyonelliğe geçiş yapan genç oyuncu dalgasının üyelerinden biriydi. Philadelphia tarafından draft edilen Hughes, Golden State Warriors dönemi öncesi fena olmayan istatistikler yakaladı ancak büyük bir başarı elde edemedi. Daha sonra Washington’a gitti ve %77,7 ile serbest atış kullanırken maç başına 6,3 ribaund aldı, 2004-05 sezonunda ligde top çalma kralı oldu.
Genç LeBron James’in takım arkadaşı olarak Cavs‘e katıldı ve bir süre verimli işler yaptı ancak daha sonra parmağından geçirdiği sakatlık performansını etkiledi.
Her ne kadar olumlu karakteri ile bilinse de saha içinde pek bir şey yapamadı ve 2012’de basketbolu bırakana kadar ligde farklı takımlarda oynadı. Genel anlamda bu listedeki bazı oyuncular kadar kötü değildi kesinlikle ama o geçirdiği harika bir yılı bir daha yakalayamadı.
7. Tyreke Evans
2009 NBA Draftı’na gidilirken Tyreke Evans’ın büyük bir yetenek olması bekleniyordu. Memphis’teki tek yılında 20 sayı ortalama ile oynadı ve %45,5 ile şut attı. Kings tarafından dördüncü sıradan seçilmiş ve muazzam bir çaylak sezonu geçirmişti. 20 sayı, 5 ribaund ve 5 asist ortalamaları yakalamıştı o sezon, ki bu istatistiklere çaylak sezonunda ulaşabilen yalnızca Oscar Robertson, Michael Jordan ve LeBron James vardı. Dolayısıyla kolayca Yılın Çaylağı ödülünün sahibi oldu. Daha sonra geçirdiği sakatlıklar performansını aşağı çekti. İstatistikleri iyi olsa da asla çaylak sezonundaki gibi olmadı. New Orleans’a takaslandı, Sacramento’ya döndü, daha sonra da Memphis’e gitti. Yine iyi bir oyuncu oldu ama çaylak sezonundaki seviyesine bir daha çıkamadı.
6. Aaron Brooks
NBA’de boy önemli. Aaron Brooks’un sahada bu kadar eşsiz bir isim olmasının sebebi de buydu. 73 kilogramlık vücudu, profesyonel düzeyde bir yük olarak görülüyordu. Rockets döneminde genellikle bir bench oyuncusuydu ama üçüncü sezonunda bir patlama yaptı. Maç başına 20 sayı ve 5 asist ortalamaları yakalayıp %43,2 şut yüzdesi ile En Çok Gelişim Gösteren Oyuncu ödülünün sahibi oldu. Ancak Brooks’un yükselişi devam ederken geçirdiği kötü bir bacak sakatlığı nedeniyle aldığı süreler düştü, neticede de Suns‘a takaslandı. 2011 lokavtında Çin’e gitti, daha sonra da Houston, Denver, Chicago, Indiana ve son olarak Minnesota gibi takımlarda oynadı.
5. Larry Sanders
Basketbola geç başlayan Larry Sanders, kısa sürede lisede parladı ve sonra kolejde de performansını sürdürdü. Bucks tarafından 2010’da draft edilen Sanders, ilk iki yılında fena olmayan işler yaptı ama özel bir performans göstermedi. 2012 yılında ilk 5’te başlar hâle geldi ve büyük bir yükseliş geçirdi.
%50,6 ile şut atıp Milwaukee’ye önemli katkılar verdi ve Bucks‘ın geçirdiği kötü sezonda bir umut ışığı oldu. Bu sebeple de dört yıl için 44 milyon dolarlık bir kontrat aldı takımından. Yükselişinin devam edeceği öngörülüyordu.
Başlarda Sanders o kontratın hakkını veriyor gibiydi ama 2013 yılında basketbol dışı bir sakatlık geçirip göz çukuru kemiğinden sakatlandı. Ertesi yıl ceza aldı. 2015’in başlarında da Bucks, kontratından çıkma kararı aldı. 2017 yılında Cavs ile kötü bir macera geçirdi ve kişisel sorunları nedeniyle NBA’e alışamadı.
4. Richard Dumas
Kısa bir süre için Richard Dumas, NBA’de insanlara kendilerini iyi hissettirecek bir öykü gibi gözüküyordu. 1991 yılında Suns tarafından seçilmişti ancak 1992-93 sezonu başında ceza almıştı. Cezadan döndüğünde harika istatistikler üretmeye, 15,8 sayı ve 4,6 ribaund ortalamaları ile oynamaya başladı. Suns‘ın 62 maç kazanıp NBA Finali’ne kadar çıkmasında kilit rol oynadı. Ancak sahalardan uzak kaldığı başka bir dönem, Dumas’ı çok kötü etkiledi. Maç başına 5 sayı ortalamasının üzerine zor çıkıyordu. Daha sonra önce Sixers‘a sonra da 2003’teki emekliliği öncesi Avrupa’ya gitti. Dumas, zaman zaman hakim karşısına çıkmasıyla gündeme geliyordu. Tüm bunlar aslında umut vaat eden bir çaylağın daha profesyonel hayata geçişi sağlayamadığını gözler önüne serdi.
3. Mike James
Toronto’ya gittiği zaman Mike James’in artık belli bir tepeyi aştığı ve seyyah bir kariyerin seher vaktini yaşadığı düşünülüyordu. Detroit Pistons ile 2004 yılında bir şampiyonluk yaşamıştı ama kariyeri boyunca özel bir oyuncu olmamıştı. 30 yaşındayken Toronto’nun kendisi için son durak olması bekleniyordu. Ancak James 2005-06 sezonunda harika işler yapıp 20 sayı, 6 asist, 3.3 ribaund ve %47 şut isabeti ortalamaları yakaladı. Ancak o dönemde bile takım oyuncusu olmadığı ve tek yönlü bir oyuncu olduğuna dair suçlamalar nedeniyle James’e dair soru işaretleri vardı.
James, aynı istatistiklere bir daha yaklaşamayınca o korkuların da gerçek olduğu ortaya çıktı. Neticede ayakkabılarını asmadan önce ligde farklı takımlarda dolaştı ve belki de hak edilmemiş bir yüzüğe sahip olan görece önemli oyunculardan biri olarak kayıtlara geçti.